192- Eti Yenen Hayvanların Pisliği
309- Amr b. Meymun (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Mes’ud, Beytül Mal’de bize şunları anlattı: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Kâbe’nin yanında namaz kılıyordu. Kureyş kabilesinden bir grup da orada oturuyorlardı. Onlar bir deve kesmişlerdi. İçlerinden birileri:
(Hanginiz kanıyla beraber şu deve işkembesini alır O, yüzünü secdeye koyduğunda sırtına bırakır) dedi. Abdullah b. Mes’ud diyor ki: Orada bulunanların en şerlisi koştu, işkembeyi alıp götürdü, biraz bekledi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) secdeye varınca sırtına bıraktı. Durum, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kızı Fatıma’ya haber verildi. Çocuk yaşta olan Fatıma koşarak geldi ve işkembeyi babasının sırtından aldı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), namazını bitirince üç defa şöyle söyledi:
(Allah’ım! Kureyş’i Sana havale ediyorum, Allah’ım! Ebû Cehil b. Hişam’ı, Şeybe b. Rabia’yı, Utbe b. Rebia’yı, Ukbe b. ebî Muayt’ı Sana havale ediyorum) diyerek, Kureyş’ten yedi kişiyi saydı. Abdullah b. Mes’ud der ki: O’na Kitab’ı indiren Allah’a yemin ederim ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saydığı bu yedi kişiyi Bedir savaşında Kalîb denilen çukurda toplanmış vaziyette gördüm. (Buhârî, Vudu’’: 74; Müslim, Cihad ve Siyer: 39)
١٩٢ - باب فَرْثِ مَا يُؤْكَلُ لَحْمُهُ يُصِيبُ الثَّوْبَ
٣٠٩ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عُثْمَانَ بْنِ حَكِيمٍ، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، - يَعْنِي ابْنَ مَخْلَدٍ - قَالَ حَدَّثَنَا عَلِيٌّ، - وَهُوَ ابْنُ صَالِحٍ - عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ عَمْرِو بْنِ مَيْمُونٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ، فِي بَيْتِ الْمَالِ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُصَلِّي عِنْدَ الْبَيْتِ وَمَلأٌ مِنْ قُرَيْشٍ جُلُوسٌ وَقَدْ نَحَرُوا جَزُورًا فَقَالَ بَعْضُهُمْ أَيُّكُمْ يَأْخُذُ هَذَا الْفَرْثَ بِدَمِهِ ثُمَّ يُمْهِلُهُ حَتَّى يَضَعَ وَجْهَهُ سَاجِدًا فَيَضَعُهُ - يَعْنِي - عَلَى ظَهْرِهِ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ فَانْبَعَثَ أَشْقَاهَا فَأَخَذَ الْفَرْثَ فَذَهَبَ بِهِ ثُمَّ أَمْهَلَهُ فَلَمَّا خَرَّ سَاجِدًا وَضَعَهُ عَلَى ظَهْرِهِ فَأُخْبِرَتْ فَاطِمَةُ بِنْتُ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَهِيَ جَارِيَةٌ فَجَاءَتْ تَسْعَى فَأَخَذَتْهُ مِنْ ظَهْرِهِ فَلَمَّا فَرَغَ مِنْ صَلاَتِهِ قَالَ ( اللَّهُمَّ عَلَيْكَ بِقُرَيْشٍ ) . ثَلاَثَ مَرَّاتٍ ( اللَّهُمَّ عَلَيْكَ بِأَبِي جَهْلِ بْنِ هِشَامٍ وَشَيْبَةَ بْنِ رَبِيعَةَ وَعُتْبَةَ بْنِ رَبِيعَةَ وَعُقْبَةَ بْنِ أَبِي مُعَيْطٍ ) . حَتَّى عَدَّ سَبْعَةً مِنْ قُرَيْشٍ . قَالَ عَبْدُ اللَّهِ فَوَالَّذِي أَنْزَلَ عَلَيْهِ الْكِتَابَ لَقَدْ رَأَيْتُهُمْ صَرْعَى يَوْمَ بَدْرٍ فِي قَلِيبٍ وَاحِدٍ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.