7. Seferi Olan Kimsenin Sünnetleri Kılışı, Binek Üzerinde Namazın Kılınışı
410. Nâfî anlatıyor: Abdullah b. Ömer seferi iken farzdan ne önce ne de sonra hiç namaz kılmazdı. Yalnız gece hariç. Ayrıca o, namazını sabit yerde kıldığı gibi, gittiği yöne doğru bineği üzerinde de kılardı. Şeybanî, 209.
411. İmâm-ı Mâlik'ten: Duyduğuma göre Kasım b. Muhammed, Urve b. Zübeyr ve Ebû Bekir b. Abdurrahman seferî iken namazların sünnetlerini de kılıyorlardı.
412. Yahya naklediyor: İmâm-ı Mâlike seferî iken namazın sünnetlerinin kılınıp kılınmıyacağı soruldu. «Kılınsa da olur, kılınmasa da. Sünnetin gece veya gündüz namazının sünneti olması da fark etmez. Duyduğuma göre bazı ulema seferî iken sünnetleri de kılıyorlarmış.»
413. Nâfi anlatıyor: Abdullah b. Ömer, oğlu Ubeydullah'ın seferi iken sünnetleri de kıldığını görür, ona bir şey demezdi.
414. Abdullah b. Ömer'den: Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem), bir merkep üzerinde yolculuk yaparken Hayber'e müteveccihen namaz kıldığını gördüm. Müslim, Salâtu'l-Musafırîn, 6/35, Ayrıca bkz. Şeybanî, 207
415. Abdullah b. Ömer'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) seferde (yolculukta) iken binek üzerinde gittiği yöne doğru namazını kılardı. Buhârî, Taksîru's-Salât, 18/8; Müslim, Salâtu'l-Musafırin, 6/37.
Abdullah b. Dinar: «Abdullah b. Ömer de böyle yapardı.» der. Yolculukta, kıbleye dönülmesi mümkün olmayan binek üzerinde namaz kılan kimse bineğinin gittiği yöne doğru namazını kılar, kalben de kıbleye yönelir.
İbn Sîrîn'in Enes'den Rivâyet ettiği hadiste şu ziyade vardır; Enes der ki: "Resûlüllah'in böyle yaptığını görmeseydim, yapmazdım.»
416. Yahya b. Said'den: Bir yolculuk esnasında Enes b. Mâlik'i gördüm. Bir merkep üzerinde namaz kılıyordu. Yönü kıbleye karşı olmadığı gibi, yüzünü bir yere koymadan ima ile rükû ve secde yapıyordu. Buhari, Taksîru's-Salât, 18/10; Müslim, Salâtu'l-Musafirin, 6/41.
İbn Sîrîn Enes yoluyla yapılan Rivâyette ziyade vardır: "Rasulullah'ın bunu yaptığını görmeseydim, ben de yapmazdım." Ayrıca bkz. Şeybanî. 205, 208.
٧ - باب صَلاَةِ النَّافِلَةِ فِي السَّفَرِ بِالنَّهَارِ وَاللَّيْلِ وَالصَّلاَةِ عَلَى الدَّابَّةِ
٤١٠ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، أَنَّهُ لَمْ يَكُنْ يُصَلِّي مَعَ صَلاَةِ الْفَرِيضَةِ فِي السَّفَرِ شَيْئاً قَبْلَهَا وَلاَ بَعْدَهَا، إِلاَّ مِنْ جَوْفِ اللَّيْلِ, فَإِنَّهُ كَانَ يُصَلِّي عَلَى الأَرْضِ، وَعَلَى رَاحِلَتِهِ حَيْثُ تَوَجَّهَتْ.
٤١١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ : أَنَّ الْقَاسِمَ بْنَ مُحَمَّدٍ، وَعُرْوَةَ بْنَ الزُّبَيْرِ، وَأَبَا بَكْرِ بْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، كَانُوا يَتَنَفَّلُونَ فِي السَّفَرِ.
٤١٢ - قَالَ يَحْيَى : وَسُئِلَ مَالِكٌ عَنِ النَّافِلَةِ فِي السَّفَرِ ؟ فَقَالَ : لاَ بَأْسَ بِذَلِكَ بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ، وَقَدْ بَلَغَنِي أَنَّ بَعْضَ أَهْلِ الْعِلْمِ كَانَ يَفْعَلُ ذَلِكَ.
٤١٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، قَالَ : بَلَغَنِي عَنْ نَافِعٍ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَرَى ابْنَهُ عُبَيْدَ اللَّهِ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ يَتَنَفَّلُ فِي السَّفَرِ، فَلاَ يُنْكِرُ عَلَيْهِ.
٤١٤ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَمْرِو بْنِ يَحْيَى الْمَازِنِيِّ، عَنْ أبِي الْحُبَابِ سَعِيدِ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، أَنَّهُ قَالَ : رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم يُصَلِّي وَهُوَ عَلَى حِمَارٍ، وَهُوَ مُتَوَجِّهٌ إِلَى خَيْبَرَ(٢٥٦).
٤١٥ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم كَانَ يُصَلِّي عَلَى رَاحِلَتِهِ فِي السَّفَرِ حَيْثُ تَوَجَّهَتْ بِهِ.
قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ دِينَارٍ : وَكَانَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ يَفْعَلُ ذَلِكَ(٢٥٧).
٤١٦ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ قَالَ : رَأَيْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ فِي السَّفَر، وَهُوَ يُصَلِّي عَلَى حِمَارٍ، وَهُوَ مُتَوَجِّهٌ إِلَى غَيْرِ الْقِبْلَةِ، يَرْكَعُ وَيَسْجُدُ إِيمَاءً، مِنْ غَيْرِ أَنْ يَضَعَ وَجْهَهُ عَلَى شَىْءٍ(٢٥٨).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.