38. Bab—Çocuğun Vasiyeti
3345. Bize Yahya b. Hassan rivâyet edip (dedi ki), bize İbn Ebi'z Zinâd, babasından, (O da) Ömer b. Abdilaziz'den (naklen) haber verdi ki; O, onüç yaşındakinin vasiyetini geçerli kıldı.
3346. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Züheyr, Ebû İshak'tan rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Şu oymaktan yedi yaşındaki bir çocuk vasiyet etmişti de, Şureyh şöyle demişti: "Çocuk, vasiyetinde isabet ettiğinde, o geçerli olur!" Ebû Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: "(Bu görüş) hoşuma gidiyor. Ama kadılar (onu) geçerli kılmazlar!"
3347. Bize Ca'fer b. Avn rivâyet edip (dedi ki), bize Yunus haber verip (dedi ki), bize Ebû İshak b. İsmail rivâyet etti ki; O, Abbas b. İsmail b. Mersed'in, Hire ahalisinden olan süt annesine yaptığı vasiyeti, Abbas çocuk (sahibi) olduğu halde, Şureyh'in geçerli kıldığına şahid olmuş.
3348. Bize Ca'fer b. Avn rivâyet edip (dedi ki), bize Yunus haber verip (dedi ki), bize Ebû İshak rivâyet edip şöyle dedi: Şureyh; "çocuk kuyuya (düşmekten) sakındığı vakit onun vasiyeti caiz olur" dedi.
3349. Bize Kabîsa rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, Ebû ishak'tan (naklen) rivâyet etti ki, onların kabilesinden Mersed isimli bir çocuğun damarı yarıldığında, (ölmeden önce) Hire ahalisinden olan bir süt annesine kırk dirhem vasiyet etmişti de, Şureyh bunu geçerli kılmış ve şöyle demişti: "Kim hakka isabet ederse, biz onun (vasiyetini) geçerli kılarız!"
3350. Bize Yezid b. Hârûn rivâyet edip (dedi ki), bize Yahya haber verdi ki, Ebû Bekir b. Muhammed b. Amr b. Hazm kendisine haber vermiş ki, Medine'de bir çocuğa, mirasçıları Şam'da iken ölüm belirtileri gelmiş, onlar da Hazret-i Ömer'e onun ölmekte olduğunu söylemişler ve ondan, (çocuğa) vasiyet etmesini (emretmesini) istemişler. Hazret-i Ömer de ona vasiyet etmesini emretmiş de o Cuşem Kuyusu denilen bir kuyuyu vasiyet etmiş. Sahipleri de bu (Kuyuyu) otuz bin (dirheme) satmışlar. Ebû Bekir söylemiş ki, bu çocuk on veya on iki yaşındaymış.
3351. Bize Yezid, Hişam ed-Destuvâf’den, (O) Hammâd'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Çocuğun kendi malında üçte bir ve daha aşağı (miktardaki) vasiyeti caiz olur. Velisi onu bundan ancak, yoksulluğa düşer korkusuyla sağlık halinde menedebılir. Ölüm esnasındakine gelince, velinin onu bundan menetme hakkı yoktur.
3352. Bize Kabîsa rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, Halid el-Hazza ile Eyyûb'dan, (onlar) İbn Sîrîn'den, (O da) Abdullah b. Utbe'den (naklen) rivâyet etti ki, O'na, vasiyette bulunup da halkın küçük olduğunu söyledikleri biri hakkında gelinmiş, O da şöyle demiş: "Kim hakka isabet ederse, (yani yerinde bir vasiyet yaparsa), biz onun (vasiyetini) geçerli kılarız!"
3353. Bize Kabîsa rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, Yahya b. Saîd'den, (O da) Ebû Bekir'den (naklen) haber verdi ki; Süleym el-Gassani on veya on iki yaşındayken ölmüş ve (ölmeden önce) değeri otuz bin (dirhem) olan bir kuyusunu vasiyet etmiş. Hazret-i Ömer İbnu'l-Hattab da bu (vasiyeti) geçerli kılmış. Ebû Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: Bazı âlimler (ölen çocuğun ismi olarak Süleym yerine) Amr b. Süleym, derler.
3354. Bize Kabîsa rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, O'nun iki oğlundan, yani Ebû Bekir'in iki oğlu Abdullah ile Muhammed'den, (onlar da) babalarından, bunun, (yani bir önceki haberin) aynısını rivâyet ettiler. Şu kadar var ki, onlardan biri "(Süleym) onüç yaşındayken (öldü...)" demiş, diğeri; "rüyalanmadan önce (öldü...)" demiştir. Ebu Muhammed ed-Dârimî dedi ki: "...O'nun iki oğlundan..." sözüyle, Ebû Bekir'in iki oğlunu kastediyor.
٣٨- باب وَصِيَّةِ الْغُلاَمِ
٣٣٤٥ - حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ أَخْبَرَنَا ابْنُ أَبِى الزِّنَادِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ : أَنَّهُ أَجَازَ وَصِيَّةَ ابْنِ ثَلاَثَ عَشْرَةَ سَنَةً.
٣٣٤٦ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ قَالَ : أَوْصَى غُلاَمٌ مِنَ الْحَىِّ ابْنُ سَبْعِ سِنِينَ ، فَقَالَ شُرَيْحٌ : إِذَا أَصَابَ الْغُلاَمُ فِى وَصِيَّتِهِ جَازَتْ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : يُعْجِبُنِى ، وَالْقُضَاةُ لاَ يُجِيزُونَ.
٣٣٤٧ - حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا يُونُسُ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ : أَنَّهُ شَهِدَ شُرَيْحاً أَجَازَ وَصِيَّةَ عَبَّاسِ بْنِ إِسْمَاعِيلَ بْنِ مَرْثَدٍ لِظِئْرِهِ مِنْ أَهْلِ الْحِيرَةِ وَعَبَّاسٌ صَبِىٌّ.
٣٣٤٨ - حَدَّثَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا يُونُسُ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ قَالَ قَالَ شُرَيْحٌ : إِذَا اتَّقَى الصَّبِىُّ الرَّكِيَّةَ جَازَتْ وَصِيَّتُهُ.
٣٣٤٩ - حَدَّثَنَا قَبِيصَةُ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ : أَنَّ غُلاَماً مِنْهُمْ حِينَ ثُغِرَ يُقَالُ لَهُ مَرْثَدٌ أَوْصَى لِظِئْرٍ لَهُ مِنْ أَهْلِ الْحِيرَةِ بِأَرْبَعِينَ دِرْهَماً ، فَأَجَازَهُ شُرَيْحٌ وَقَالَ : مَنْ أَصَابَ الْحَقَّ أَجَزْنَاهُ.
٣٣٥٠ - حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا يَحْيَى أَنَّ أَبَا بَكْرِ بْنَ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ أَخْبَرَهُ : أَنَّ غُلاَماً بِالْمَدِينَةِ حَضَرَهُ الْمَوْتُ وَوَرَثَتُهُ بِالشَّامِ وَأَنَّهُمْ ذَكَرُوا لِعُمَرَ أَنَّهُ يَمُوتُ ، فَسَأَلُوهُ أَنْ يُوصِىَ فَأَمَرَهُ عُمَرُ أَنْ يُوصِىَ فَأَوْصَى بِبِئْرٍ يُقَالُ لَهَا بِئْرُ جُشَمَ ، وَإِنَّ أَهْلَهَا بَاعُوهَا بِثَلاَثِينَ أَلْفاً ، ذَكَرَ أَبُو بَكْرٍ أَنَّ الْغُلاَمَ كَانَ ابْنَ عَشْرِ سِنِينَ أَوْ ثِنْتَىْ عَشْرَةَ .
٣٣٥١ - حَدَّثَنَا يَزِيدُ عَنْ هِشَامٍ الدَّسْتَوَائِىِّ عَنْ حَمَّادٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : يَجُوزُ وَصِيَّةُ الصَّبِىِّ فِى مَالِهِ فِى الثُّلُثِ فَمَا دُونَهُ ، وَإِنَّمَا يَمْنَعُهُ وَلِيُّهُ ذَلِكَ فِى الصِّحَّةِ رَهْبَةَ الْفَاقَةِ عَلَيْهِ ، فَأَمَّا عِنْدَ الْمَوْتِ فَلَيْسَ لَهُ أَنْ يَمْنَعَهُ.
٣٣٥٢ - حَدَّثَنَا قَبِيصَةُ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنْ خَالِدٍ الْحَذَّاءِ وَأَيُّوبَ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ : أَنَّهُ أُتِىَ فِى جَارِيَةٍ أَوْصَتْ ، فَجَعَلُوا يُصَغِّرُونَهَا فَقَالَ : مَنْ أَصَابَ الْحَقَّ أَجَزْنَاهُ.
٣٣٥٣ - حَدَّثَنَا قَبِيصَةُ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ أَبِى بَكْرٍ : أَنَّ سُلَيْماً الْغَسَّانِىَّ مَاتَ وَهُوَ ابْنُ عَشْرٍ أَوْ ثِنْتَىْ عَشْرَةَ سَنَةً ، فَأَوْصَى بِبِئْرٍ لَهُ قِيمَتُهَا ثَلاَثُونَ أَلْفاً ، فَأَجَازَهَا عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : النَّاسُ يَقُولُونَ عَمْرُو بْنُ سُلَيْمٍ.
٣٣٥٤ - حَدَّثَنَا قَبِيصَةُ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنِ ابْنَيْهِ عَبْدِ اللَّهِ وَمُحَمَّدٍ ابْنَىْ أَبِى بَكْرٍ عَنْ أَبِيهِمَا مِثْلَ ذَلِكَ غَيْرَ أَنَّ أَحَدَهُمَا قَالَ : ابْنُ ثَلاَثَ عَشْرَةَ. وَقَالَ الآخَرُ قَبْلَ أَنْ يَحْتَلِمَ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : عَنِ ابْنَيْهِ يَعْنِى ابْنَىْ أَبِى بَكْرٍ.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.