25. Bâb—Kişinin Yanındaki Şeylerin Hepsini Sadaka Vermesinden Men
1711. Bize Duhyem lâkaplı Abdurrahman b. İbrahim ed-Dimeşkî haber verip (dedi ki), bize Said b. Mesleme, İsmail b. Ümeyye'den, (O) ez-Zührî'den, (O da) Abdurrahman b. Ebî Lubâbe'den (naklen) rivâyet etti ki; Ebû Lubâbe O'na haber vermiş ki; O, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisinden razı olunca şöyle demiş: "Ya Resûlüllah! Muhakkak ki ben tevbemin (kabulünden) dolayı, kavmimin yurdunu terkedip seninle kalacağım ve Allah ile Resûlü'nün (rızaları) için bir sadaka olarak (bütün) malımdan vazgeçeceğim." Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); "(Malının) üçte birini (vermen) senin için kâfidir" buyurmuş.
1712. Bize Ya'lâ ve Ahmed b. Hâlid, Muhammed b. İshâk'tan, (O) Asım b. Ömer b. Katâde'den, (O) Mahmûd b. Lebîd'den, (O da) Cabir b. Abdillah'tan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Bir ara biz Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanındaydık. Derken bir adam O'na, savaşların birinde -Ahmed (kendi rivâyetinde) "madenlerin birinde" demiştir ki, doğrusu budur- elde ettiği, altın yumurta gibi bir şey getirdi ve "ya Resûlüllah, dedi, bunu benden sadaka olarak (verilmek üzere) alın. Vallahi ondan başka hiçbir malım da yoktur!" Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber) ondan yüz çevirdi. Sonra (adam, Hazret-i Peygambere) sol tarafindan geldi. O da bu (hareketinin) aynısını yaptı. Sonra (adam) önünden O'na geldi. O da bu (hareketinin) aynısını yaptı. Sonra da kızarak; "Ver onu!" buyurdu (ve onu alıp) ona öyle bir atış attı ki, şayet ona isabet etseydi muhakkak ki onu acıtırdı -veya "onu yaralardı"-. (Hazret-i Peygamber) sonra şöyle buyurdu: "Biriniz, başka bir şeye sahip olmadığı halde (elindeki) malına yönelip onu sadaka olarak veriyor, sonra da insanlara el açarak oturuyor. Sadaka ancak (kişinin kendisini ve bakmak zorunda olduğu kimseleri) ihtiyaçsız bir halde bırakacak şekilde (verilir). Sana ait olan şu şeyi al. Bizim ona ihtiyacımız yok!" Bunun üzerine adam malını alıp gitti. Ebu Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki; "Malik şöyle dermiş: Adam (bütün) malını yoksullara verdiği zaman, malının (sadece) üçte birini sadaka olarak vermiş olur, (geri kalanı kendisine iade edilir).
٢٥- باب النَّهْىِ عَنِ الصَّدَقَةِ بِجَمِيعِ مَا عِنْدَ الرَّجُلِ
١٧١١ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدِّمَشْقِىُّ دُحَيْمٌ حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَسْلَمَةَ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ أُمَيَّةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى لُبَابَةَ أَنَّ أَبَا لُبَابَةَ أَخْبَرَهُ : أَنَّهُ لَمَّا رَضِىَ عَنْهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ مِنْ تَوْبَتِى أَنْ أَهْجُرَ دَارَ قَوْمِى وَأُسَاكِنَكَ ، وَأَنْخَلِعَ مِنْ مَالِى صَدَقَةً لِلَّهِ وَلِرَسُولِهِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( يُجْزِئُ عَنْكَ الثُّلُثُ ).
١٧١٢ - أَخْبَرَنَا يَعْلَى وَأَحْمَدُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ عَاصِمِ بْنِ عُمَرَ بْنِ قَتَادَةَ عَنْ مَحْمُودِ بْنِ لَبِيدٍ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : بَيْنَا نَحْنُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- إِذْ جَاءَهُ رَجُلٌ بِمِثْلِ الْبَيْضَةِ مِنْ ذَهَبٍ أَصَابَهَا فِى بَعْضِ الْمَغَازِى - وَقَالَ أَحْمَدُ : فِى بَعْضِ الْمَعَادِنِ. وَهُوَ الصَّوَابُ - فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ خُذْهَا مِنِّى صَدَقَةً ، فَوَاللَّهِ مَا لِى مَالٌ غَيْرَهَا. فَأَعْرَضَ عَنْهُ ثُمَّ جَاءَهُ عَنْ رُكْنِهِ الأَيْسَرِ فَقَالَ مِثْلَ ذَلِكَ ، ثُمَّ جَاءَهُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ فَقَالَ مِثْلَ ذَلِكَ ، ثُمَّ قَالَ :( هَاتِهَا ). مُغْضَباً فَحَذَفَهُ بِهَا حَذْفَةً لَوْ أَصَابَهُ لأَوْجَعَهُ أَوْ عَقَرَهُ ، ثُمَّ قَالَ :( يَعْمِدُ أَحَدُكُمْ إِلَى مَالِهِ لاَ يَمْلِكُ غَيْرَهُ فَيَتَصَدَّقُ بِهِ ثُمَّ يَقْعُدُ يَتَكَفَّفُ النَّاسَ ، إِنَّمَا الصَّدَقَةُ عَنْ ظَهْرِ غِنًى ، خُذِ الَّذِى لَكَ لاَ حَاجَةَ لَنَا بِهِ ). فَأَخَذَ الرَّجُلُ مَالَهُ وَذَهَبَ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ كَانَ مَالِكٌ يَقُولُ : إِذَا جَعَلَ الرَّجُلُ مَالَهُ فِى الْمَسَاكِينِ يَتَصَدَّقُ بِثُلُثِ مَالِهِ.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.