38. Bab—Akrabaya Sadaka (Zekât) Vermek
1732. Bize Saîd b. Süleyman, Abbâd İbnu'l-Avvâm'dan, (O) Süfyân b. Hüseyn'den, (O) ez-Zührî'den, (O) Eyyûb b. Beşîr'den, (O da) Hakîm b. Hızâm'dan (naklen) rivâyet etti ki, bir adam Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem), sadakaların (zekâtların) hangisi daha faziletlidir, diye sormuş, (Hazret-i Peygamber de); "Hırçın akrabaya (verileni!)" buyurmuş.
1733. Bize Ebû Hatim el-Basrî haber verip (dedi ki), bize İbn Avn, Hafsa bint Sirin'den, (O) Ümmü'r-Râih bint Suley'den, (O da) Selman b. Amir ed-Dabbî'den (naklen) rivâyet etti ki, O (yani Selman) anlatmış ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Şüphe yok ki, yoksula sadaka (ve zekât vermek) bir sadaka (ve zekât sayılır). Ama onu akrabaya (vermek) iki (sadaka ve zekât), yani sadaka (ve zekât) ile sıla-ı rahim (sayılır)."
1734. Bize Muhammed b. Yûsuf, İbn Uyeyne'den -(Muhammed b. Yûsuf) dedi ki; ben O'nu, es-Sevri'den de işittim-, (onlar) Asım'dan, (O) Hafsa bint Sirin'den, (O) er-Rebâb'dan, (O da) Selman b. Amir ed-Dabbi'den (naklen) haber verdi ki, O, (sözü Hazret-i Peygamber'e) nisbet ederek şöyle demiş: "Yoksula sadaka (ve zekât vermek) bir sadaka (ve zekât); akrabaya (vermek) ise iki (sadaka ve zekât), yani sadaka (ve zekât) ile sıla-ı rahim (sayılır)."
٣٨- باب الصَّدَقَةِ عَلَى الْقَرَابَةِ
١٧٣٢ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ عَبَّادِ بْنِ الْعَوَّامِ عَنْ سُفْيَانَ بْنِ حُسَيْنٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ أَيُّوبَ بْنِ بَشِيرٍ عَنْ حَكِيمِ بْنِ حِزَامٍ أَنَّ رَجُلاً سَأَلَ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَنِ الصَّدَقَاتِ أَيُّهَا أَفْضَلُ؟ قَالَ :( عَلَى ذِى الرَّحِمِ الْكَاشِحِ ).
١٧٣٣ - أَخْبَرَنَا أَبُو حَاتِمٍ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا ابْنُ عَوْنٍ عَنْ حَفْصَةَ بِنْتِ سِيرِينَ عَنْ أُمِّ الرَّاَئِحِ بِنْتِ صُلَيْعٍ عَنْ سَلْمَانَ بْنِ عَامِرٍ الضَّبِّىِّ ذَكَرَ أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( إِنَّ الصَّدَقَةَ عَلَى الْمِسْكِينِ صَدَقَةٌ ، وَإِنَّهَا عَلَى ذِى الرَّحِمِ اثْنَتَانِ : صَدَقَةٌ وَصِلَةٌ ).
١٧٣٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنِ ابْنِ عُيَيْنَةَ قَالَ وَقَدْ سَمِعْتُهُ مِنَ الثَّوْرِىِّ عَنْ عَاصِمٍ عَنْ حَفْصَةَ بِنْتِ سِيرِينَ عَنِ الرَّبَابِ عَنْ سَلْمَانَ بْنِ عَامِرٍ الضَّبِّىِّ يَرْفَعُهُ قَالَ :( الصَّدَقَةُ عَلَى الْمِسْكِينِ صَدَقَةٌ ، وَهِىَ عَلَى ذِى الرَّحِمِ اثْنَتَانِ : صَدَقَةٌ وَصِلَةٌ ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.