Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Belli Bir Vakte Bağlı Olmaksızın Yapılan Zikrin Fazileti Hakkındaki Deliller

Belli Bir Vakte Bağlı Olmaksızın Yapılan Zikrin Fazileti Hakkındaki Deliller || GECE VE GÜNDÜZ OKUNACAK DUÂLAR || el-EZKÂR DUALAR VE ZİKİRLER || HADİS

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2. Belli Bir Vakte Bağlı Olmaksızın Yapılan Zikrin Fazileti Hakkındaki Deliller

Allahü teâlâ şöyle buyurmuştur:

"Kulun Allah'ı zikretmesi, diğer her şeyden daha büyüktür. "[19]

"İbâdetle beni zikredin, ben de size sevabım vereyim."[20]

"O Yûnus (peygamber) eğer tesbîh edenlerden olmasaydı, insanların öldükten sonra dirileceği (Kıyâmet) gününe kadar balığın karnında bekliyecekti."[21]

"(Melekler) gece gündüz (Allah'ı) tesbîh ederler, bıkmazlar. "[22]

10Ebû Hüreyre'den (Abdurrahmân ibn Sahr'den radıyallahü anh) otuz kadar ifade ile nakledildiğine göre demiştir ki, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

İki söz vardır ki onlar dile hafiftirler, terazide ağırdırlar; Rahmân olan Allah'a sevimlidirler: (Bunlar: Sübhânellâhi ve bihamidihî, Sübhânellâhil'azîmi)

"Allah'a hamd ederek O'nu noksanlıklardan tenzih ederim, Yüce Allah'ı tenzih ederim."[23]

11Ebû Zer'den (radıyallahü anh) bize rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir: Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:

"Allah katında en sevimli olan sözü sana bildireyim mi? Allah'a en sevimli olan söz: (Sübhânellâhi ve bihamdihî) dir." ve bir rivâyette, de: Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem'e soruldu, hangi söz daha faziletlidir? Peygamber buyurdu:

Allahü teâlâ'nın melekleri için yahut kulları için seçtiği şu sözdür: Sübhânellâhi ve bihamdihî (Allah'a hamd ederek onu noksanlıklardan tenzih ederim).[24]

12- Semüre b. Cündeb'den rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Allah katında sözlerin en sevimlisi dörttür: Sübhânellâhi, Elhamdü-lillâhi, Lâ ilâhe illallâhu, Allahü Ekber. Bunlardan hangisi ile (Zikre) başlarsan zarar vermez."[25]

Sübhânellah: Allah noksanlıklardan münezzehtir. Elhamdü Lillâh: Bütün hamdler (övgüler) Allah'a mahsustur. Lâ İlahe İllallah: Allah'dan başka mâbud (ilâh) yoktur. Allahü Ekber: Allah her şeyden yüce ve büyüktür.

13- Ebû Mâlik el-Eş'ârî'den rivâyet edildiğine göre demiştir ki, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Temizlik îmânın yansıdır; Elhamdü Lillâh (Hamd Allah'a mahsustur), sözü teraziyi doldurur; Sübhânellah (Allah noksanlıklardan münezzehtir) ve Elhamdü Lillâh, sözleri göklerle arz arasını doldururlar (yahut doldurur)."[26]

14- Aynı kitabda müminlerin annesi Cüveyriyye'den (radıyallahü anha) rivâyet edilmiştir:

Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem bir sabah vaktinde sabah namazı için Cüveyriyye'nin (radıyallahü anha) yanından çıktı; Cüveyriyye de namazgahında oturuyordu, (zikrediyordu. Sonra Cüveyriyye aynı namazgah üzerinde otururken (zikrederken) Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem kuşluk vakti (eve) dönmüş oldu. Bunun üzerine Peygamber efendimiz hanımına şöyle buyurdu:

"Bugün senden ayrılı beri hep bu hâl üzere mi durdun?" Cüveyriyye:

- Evet, dedi. Buna karşılık Hazreti Peygamber:

"Ben senden sonra üç kerre dört kelime söyledim ki, eğer senin gün boyu söylediklerinle onlar tartılaydı, söylediklerine ağır basardı. (Üç kerre söylediğim sözler şunlardır):

(Sübhânellâhi ve bihamdihî, adede halgıhî ve rızâ nefsihî ve zînete arşihî ve midâde kelimâtihî).

Allah'ın yaratıklarının sayısınca, Allah'ı noksanlıklardan tenzih ve O'na hamd ederim.

Allah'ın zâtının razı olacağı kadar, Allah'ı noksanlıklardan tenzih ve O'na hamd ederim.

Allah'ın arşının ağırlığınca, Allah'ı noksanlıklardan tenzîh ve O'na hamd ederim.

Allah'ın kelimelerinin miktarınca, Allah'ı noksanlıklardan tenzîh ve O'na hamd ederim.)

Bir rivâyette de şöyledir:

Allah'ın yaratıklarının sayısınca Allah'ı tenzih ederim, Zâtının rızâsınca Allah'ı tenzih ederim, Arş'ının ağırlığınca Allah'ı tenzih ederim, kelimelerinin mikdarınca Allah'ı tenzih ederim.[27]

15- (Hazreti Peygamberin, müminlerin annesi Cüveyriyye'ye (radıyallahu anha) öğrettiği) o sözlerin lâfzı şudur:

"Dikkat et, o söyleyeceğin sözleri sana öğreteyim:

(Mahlûkatının sayısınca Allah'ı noksanlıklardan tenzîh ederim), üç defa...

(Zâtının rızâsınca Allah'ı noksanlıklardan tenzîh ederim), üç defa...

(Arş’ın ağırlığınca Allah'ı noksanlıklardan tehzîh ederim), üç defa...

"Sübhânellâhi midâde kelimâtihî, Sübhânellâhi midâde kelimâtihî, Sübhânellâhî midâde kelimâtihî"

(Kelimelerinin mikdarınca Allah'ı noksanlıklardan tenzîh ederim), üç defa..."[28]

16- Yine Ebû Hüreyre'den rivâyet edildiğine göre demiştir ki, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

(Allah'ı tesbih ederim, Allah'a hamd olsun, Allah'dan başka ilâh yoktur ve Allah her şeyden büyüktür) desem, bu benim için güneşin üzerine doğduğu her şeyden (bütün varlıklardan) daha sevimlidir."[29]

17- Ebû Eyyûb el-Ensarî (radıyallahü anh) Hazretlerinden nakledildiğine göre, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Şu sözleri on kerre söyleyen kimse, İsmâîl (aleyhisselâm) evladından dört kişiyi âzât etmiş gibi olur (o kadar sevabı kazanır):

(Allah'dan başka ilâh yoktur, yalnız. O vardır, ortağı yoktur. Mülk O-nundur, hamd O'nundur ve O, her şeye kadîrdir.)[30]

18Ebû Hüreyre'den (radıyallahü anh) rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kim bir günde yüz defa:

(Allah'dan başka ilâh yoktur; yalnız O vardır. O'nun ortağı yoktur. O'nundur Mülk, O'nundur hamd. O, her şeye kadirdir), derse, onun için âzâd edilen on köle sevabı olur, ona yüz iyiliğin sevabı yazılır ve ondan yüz günah silinir ve o gün akşamına girinceye kadar şeytandan korunmasına vesile olur. Bu kimsenin söylediklerinden daha faziletlisini hiç kimse getirmiş olmaz; ancak ondan daha fazla olarak (bu sözleri) söyleyen müstesna..."

Yine Peygamber (aleyhissalâtü vesselam) buyurdu:

“Kim günde yüz kerre:

"Sübhânellahi ve bi-hamdihî

(Allah'a hamd ederek O'nu noksanlıklardan tenzih ederim) derse, günahları deniz köprükleri kadar olsa bile hepsi silinir. "[31]

19- Cabir b.Abdullah'dan radıyallahü anhüma rivâyet edildiğine göre, Cabir demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim:

Zikrin en faziletlisi, "Lâ ilâhe illallah" (Allah'dan başka hiç bir ilâh yoktur), sözüdür."[32]

20Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Rabbını zikreden kimse ile O'nu zikretmeyenin durumu, ölü ile diri gibidir. "[33]

Zikir yapan insan, hayat nuru ile nurlanmış ve hayırlı işleri işlemeye güç kazanmıştır. İç alemi de manevî duygu ve hasletlerle aydınlaşmış haldedir. Zikirden mahrum olan kişi, haşarata yem olan ölü bir ceset gibidir. Hem duygusuzdur, hem de nursuzdur.

21- Sa'd b.Ebi Vakkas'dan (radıyallahü anh) rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Bir Bedevi, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'e gelip dedi ki, Bana söyleyeceğim bir söz öğret. (Buna cevaben Peygamber) buyurdu:

"(Şunu) söyle:

(Allah'dan başka ilâh yoktur; yalnız O vardır. Allah'a çok hamd olsun, Alemlerin Rabbi olan Allah bütün noksanlıklardan münezzehtir. İbâdet etmekte güç ve günahtan sakınmada kuvvet ancak Azîz, Hakîm olan Allah iledir.)"

A'rabî (Bedevi) dedi ki, bu sözler benim Rabbim içindir, benim için hangisi? (Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu:

“(Şunu) söyle:

(Allah'ım! Beni bağışla, bana merhamet et, bana hidâyet ver, bana rızık ver)."[34]

22- Sa'd b, Ebî Vakkas (radıyallahü anh) şöyle anlatmıştır:

Biz, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'in yanında idik. şöyle buyurmuştu:

“Siz, hergün bin hasene (sevab) kazanmaktan aciz misiniz?’’ Meclisinde oturanlardan biri sordu:

- Bin hasene (sevab) nasıl kazanılır? Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu:

“İnsan yüz tesbih (Sübhanellah) yapar da ona bin hasene yazılır yahud ondan bin günah düşürülür."[35]

23Ebû Zerr'den (radıyallahü anh) rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Sizden her birinizin âzâlan (organları) üzerinde bir sadaka (vermek) vardır: Her tesbîh bir sadakadır, her hamd bir sadakadır, her tehlîl (lâ ilâhe illallah) bir sadakadır, her tekbîr (Allahu Ekber) bir sadakadır, iyiliği emretmek bir sadakadır, kötülükten alıkoymak bir sadakadır. Bunların hepsine de kuşlukta kılacağın iki rekât namaz kifâyet eder."[36]

24- Ebû Mûsa el-Eş'ari'den (radıyallahü anh) rivâyet edildiğine göre, demiştir ki, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:

"Cennet hazinelerinden bir hazine edinme yolunu sana göstereyim mi?" Ben, evet (göster) ya Resûlallah, dedim. Şöyle buyurdu:

"Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh"

(İbâdete güç yetirmek ve günahlardan korunmak ancak Allah'ın kuvveti iledir), söyle."[37]

25- Sa'd b. Ebi Vakkas dan (radıyallahü anh) rivâyet edildiğine göre, kendisi Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem ile birlikte bir hanımın yanına vardı ki, onun önünde tesbih çekmekte olduğu çakıl yahut çekirdek taneleri vardı.

Hazreti Peygamber ona şöyle buyurdu:

"Dikkat et ey hanım! Sana şu yaptığından daha kolay yahut daha faziletli olan şeyi bildireyim mi?" dedi. Sonra buyurdu (Şöyle dersin):

(Gökte yarattığı şeyler sayısınca Allah'ı noksanlıklardan tenzih ederim,

Yerde yarattığı şeyler sayısınca Allah'ı tenzih ederim,

Semâ ile arz arasında olanlar sayısınca Allah'ı tenzih ederim,

Yaratacağı şeyler sayısınca Allah'ı tenzih ederim.

Allahü Ekber de bunun gibi,

Elbamdü Lillâh da bunun gibi,

Lâ ilâhe illallah de bunun gibi,

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh da bunun gibi), (söylersin)."

Yani:

Sübhânallah Adede Mâ Haleka fis-Semâi,

Sübhânallah Adede Mâ Haleka fil'Ardı,

Sübhânallah Adede Mâ Beyne Zâlike,

Sübhânallah Adede Mâ Hüve Hâlikun.

Allahü Ekber Adede Mâ Haleka fis-Semâi,

Allahü Ekber Adede Mâ Haleka fil'Ardı,

Allahü Ekber Adede Mâ Beyne Zâlike,

Allahü Ekber Adede Mâ Hüve Hâlikun.

Elhamdü Lillâh Adede Mâ Haleka fis-Semâi,

Elhamdü Lillâh Adede Mâ Haleka fil'Ardı,

Elhamdü Lillâh Adede Mâ Beyne Zalike,

Elhamdü Lillâh Âdede Mâ Hüve Hâlîkun.

Lâ İlahe İllallah Adede Mâ Haleka fis-Semâi,

Lâ İlahe İllallah Adede Mâ Haleka fil'Ardı,

Lâ İlahe İllallah Adede Mâ Beyne Zâlîke,

Lâ İlahe İllallah Adede Mâ Hüve Hâlikun.

Lâ Havle ve Lâ Kuvvete İlâ Billâh Adede Mâ Haleka fis-Semâi,

Lâ Havle ve Lâ Kuvvete İlâ Billâh Adede Mâ Haleka fil 'Ardı,

Lâ Havle ve Lâ Kuvvete İlâ Billâh Adede Mâ Beyne Zâlike,

Lâ Havle ve Lâ Kuvvete İlâ Billâh Adede Mâ Hüve Hâlikun

şeklinde söylenerek taş ve çekirdek benzeri şeylerle saymaya gerek kalmaz. Tirmizî demiştir ki, bu hadîs Hasen'dir.[38]

26- Muhacirlerden sahabiye Yüseyre hanımdan rivâyet edildiğine göre, "Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem kadınlara (Tekbîr, Takdîs, Tesbîh) ve Tehlîl getirip bunları gözetmeyi (ihmal etmemeyi) ve parmak uçları ile saymalarını (böylece zikir sayısını doldurmalarını) emretmiştir; çünkü parmaklar ve (bütün iş organları) yapılanlardan sorumludurlar ve yapılan işleri haber vermek için konuşturulurlar), buyurdu. "[39]

27- Abdullah b.Ömer'den (radıyallahü anh) hasen bir isnadla rivâyet edildiğine göre Abdullah (radıyallahü anh) şöyle demiştir:

“Ben, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'in parmak bitiştirerek Tesbîh yaptığını gördüm." Bir rivâyette de:

“Sağ eliyle (parmak bitiştirip tesbih yaptığını gördüm)." şeklindedir.[40]

28- Ebû Sa'îd el-Hûdrî'den (radıyallahü anh) rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Kim ki: (Rab olarak Allah'a, dîn olarak İslâm'a ve Resûl olarak Muhammed'e razı oldum) derse, ona Cennet vâcib olmuştur.[41]

29- Sahabî Abdullah b. Büsr'den (radıyallahü anh) rivâyet edilmiştir:

“Bir adam dedi ki: Ya Resûlallah! İslâmın hükümleri bana çok gelmektedir; bana bir şey bildir de, ben ona bağlanayım, tutunayim. dedi.

Bunun üzerine Hazreti Peygamber ona şöyle buyurdu: Dilin devamlı olarak (daima) Allahü teâlâ'yı zikirden ıslak kalsın."[42]

30- Ebû Sa'îd el-Hûdrî'den rivâyet edilmiştir:

"Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem'e soruldu: Kıyâmet gününde, Allahü teâlâ katında derece bakımından en faziletli ibâdet hangisidir? Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

Allah'ı çok zikredenlerdir, buyurdu. Ben dedim ki:

Ya Resûlallah! Azîz ve Yüce olan Allah yolunda savaşan gaziden de mi (daha üstündürler)? Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

Eğer gazi, kılıcı ile kılıcı kırılıncaya ve kanla bulaşıncaya kadar kâfirlere ve müşriklere kılıcı ile vuraydı, Allah'ı zikredenler yine ondan daha faziletli olurdu, buyurdu."[43]

[Allah yolunda cihad üzere bulunan kimsenin kalbi de zikir ile meşgul ise, yalnız zikir hâlinde bulunanlardan derece bakımından daha üstün olur. İhlâs ile ve kalb huzuru ile yapılan zikir, Allah'a kul olmanın esasını teşkil ettiğinden, mal ve canı ile cihad edip zikirden mahrum olan kimsenin ibâdetinden daha faziletli olur. Bir de farz olan ibâdetler, nafile ibâdetlerden daha üstündür.] (İbn Allan).

31- Ebû'derdâ'dan (radıyallahü anh) rivâyet edildiğine göre demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Melikiniz (Rabbınız) katında amellerinizin en hayırlı ve en verimlisini, derecelerinizin en yükseğini, altın ve gümüş harcayıp yedirmenizden size daha hayırlısını, düşmanınızla karşılaşıp onların boyunlarını vurmanızdan size daha hayırlısını bildireyim mi?" (Ashâb):

Evet, dediler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu:

"Allahü teâlâ'yı zikretmektir."[44]

32- İbn Mes'ûd (radıyallahü anh) Hazretlerinden yapılan rivâyetde demiştir ki, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"Götürüldüğüm İsra (ve Mi'raç) gecesinde İbrahim sallallahü aleyhi ve sellem ile karşılaştım. Dedi ki: Ey Muhammed! Ümmetine selâm söyle ve onlara haber ver ki, Cennetin toprağı hoştur, suyu tatlıdır, orası düzlüktür, ağaçları da:

(Bu tesbihler sebebiyle Cennetin ağaçlarına ve nimetlerine kuvuşulur.)"[45]

33- Cabir'den (radıyallahü anh) rivâyet edildiğine göre, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle byurmuştur.

"Kim:

Sübhânellâhi ve bihamdihî

(Allah'a hamd eder olduğum hâlde O'nu noksanlıklardan tenzih ederim) derse; onun için Cennette bir hurma ağacı dikilir:’’[46]

34Ebû Zerr (radıyallahü anh) Rasülüllah sallallahü aleyhi ve sellem'e şöyle sorduğunu rivâyet ediyor:

- Ya Resûlallah! Allah'a en sevimli olan söz hangisidir? Buyurdular:

"Melekleri için Allah'ın seçmiş olduğu şu sözlerdir:

Sübhâne rabbî ve bihamdihî, sübhâne rabbî ve bihamdihî. (Rabbim sana hamd ederek Seni noksanlıklardan tenzih ederim, Rabbim Sana hamd ederek Seni noksanlıklardan tenzih ederim."[47]

Şimdi, kitabın asıl maksadına geçeceğim ve zikirleri çoğunlukla (günlük hayattaki) olay sırasına göre anlatacağım. Önce insanın uykusundan uyanınası ile başlayacağım. Sonra uyanınasını takip eden zamandan gece uykusuna varıncaya kadar olanları sıralayacağım. Daha sonra da, gece uykudan uyanınalarla tekrar uykuya varma anlarındakileri beyan edeceğim. Tevfik Allah' dandır.

-----------------------

[1] Buhârî. Müslim. Tirmizî. Nesâî.

[2] Müslim. Tirmizî. Nesâî.

[3] Müslim. Tirmizî.

[4] Buhârî. Müslim, Muvatta'.

[5] Tesbîh, Allah'ı noksanlıklardan yüceltmek ve beri kılmak manasındaki "Sübhanellâh" sözüdür. Tehlîl, Allah'dan başka mâbud olmadığı manasındaki "Lâ İlahe illâllâh" sözüdür. Tahmîd, Allah'a hamd oisun manasındaki "Elhamdü lillâh" sözüdür. Tekbîr de, Allah herşeyden büyüktür manasına gelen "Allahü Ekber" sözüdür.

[6] Ahzâb: 35

[7] Müslim. Tirmizî.

[8] Ebû Dâvud. Nesâî. İbn Mâce.

[9] Bakara: 156.

[10] Kur'ân- ı Kerîm, Zuhruf: 13.

[11] Kur'ân- ı Kerîm, Bakara: 201.

[12] Meryem: 12.

[13] Hicr: 46.

[14] Âl-i İmrân: 190

[15] Buhârî. Müslim

[16] Buhârî.

[17] Hizb, insanın kendisine lüzumlu kıldığı ve hergün yaptığı virdlere denir. İster Kur'ân olsun, ister başkası olsun.

[18] Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî. Muvatta'.

[19] Ankebût: 45

[20] Bakara: 152.

[21] Saffat: 143-144

[22] Enbiyâ: 20.

[23] Buhârî. Müslim. Tirmizî.

[24] Müslim. Tirmizî.

[25] Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî

[26] Müslim. Tirmizî. Nesâî.

[27] Müslim. Ebû Dâvud. Tirmizî. Nesâî.

[28] Tirmizî.

[29] Müslim. Tirmizî.

[30] Buhâri. Müslim. Tirmizî. Nesâî.

[31] Buhârî. Müslim. Tirmizî. Muvattâ'. Nesâî.

[32] Tirmizî. İbn Mâce.

[33] Buhârî.

[34] Müslim.

[35] Müslim. Nesâî. Tirmizî.

[36] Müslim.

[37] Buhârî. Müslim

[38] Ebû Dâvud. Tirmizî.

[39] Buhârî ve Müslim, hasen bir isnadla.

[40] Buhârî. Müslim. Nesâî.

[41] Ebû Dâvud. Nesâî.

[42] Tirmizî. (Tirmizî demiştir ki, bu hadîs hasendir.)

[43] Tirmizî.

[44] Tirmizî. İbn Mâce. Hâkim, et-Müstedrek.

[45] Tirmizî.

[46] TirmizîHâkim, el-Müstedrek.

[47] Tirmizî. (Tirmizî demiştir ki, bu hadis hasendir, Sahîhtir.)

--------------------------

٢- باب مختصر في أحرفٍ مما جاء في فضل الذكر غير مقيّدٍ بوقت

قال اللّه تعالى‏:

{‏وَلَذِكْرُ اللّه أكْبَرُ‏} ‏العنكبوت‏: ‏٤٥

وقال تعالى‏:

{‏فاذْكُرُونِي أذْكُرْكُمْ‏} ‏البقرة‏: ‏١٥٢

وقال تعالى‏:

{‏فَلَوْلا أَنَّهُ كَانَ مِنَ المُسَبِّحينَ لَلَبِثَ في بَطْنِهِ إلى يَوْمِ يُبْعَثُونَ‏} ‏الصّافّات‏: ‏١٤٣

وقال تعالى‏:

{‏يُسَبِّحُونَ اللَّيْلَ والنَّهارَ لاَ يَفْتُرُونَ‏} ‏الأنبياء‏: ‏٢٠‏.‏

١٠- وروينا في صحيحي إمامي المحدّثين‏: أبي عبد اللّه محمد بن إسماعيل بن إبراهيم بن المغيرة البخاري الجعفي مولاهم، وأبي الحسين مسلم بن الحجاج بن مسلم القُشيري النيسابوري ـ رضي اللّه عنهما ـ بأسانيدهما، عن أبي هريرة رضي اللّه عنه، واسمه عبد الرحمن بن صخر على الأصح من نحو ثلاثين قولاً، وهو أكثر الصحابة حديثاً، قال‏:  قال رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم‏:

‏"‏كَلِمَتَانِ خَفِيفَتانِ على اللِّسانِ، ثَقِيلَتَانِ في المِيزَانِ، حَبيبَتَانِ إلى الرَّحْمَنِ‏: سُبْحَانَ اللّه وَبِحَمْدِهِ، سُبْحَانَ اللّه العَظيمِ‏"‏ وهذا الحديث آخر شيء في صحيح البخاري‏.‏ (٢٤)

١١- وروينا في صحيح مسلم، عن أبي ذرّ رضي اللّه عنه قال‏: قال لي رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم‏:

‏"‏ألا أُخْبِرُكَ بِأَحَبِّ الكَلامِ إلى اللّه تَعالى‏؟‏ إِنَّ أحَبَّ الكَلام إلى اللّه‏: سُبحانَ اللّه وبِحَمْدِهِ"،

وفي رواية‏: سئل رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم‏: أيّ الكلام أفضل‏؟‏ قال‏:

‏"‏ما اصْطَفى اللّه لِمَلائِكَتِهِ أوْ لعبادِهِ‏: سُبْحانَ اللّه وبِحَمْدِهِ‏"‏‏.‏‏ (٢٥)

١٢- وروينا في صحيح مسلم أيضاً، عن سَمُرة بن جندب قال‏: قال رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم‏:

‏‏"‏ أحَبُّ الكَلامِ إلى اللّه تَعالى أرْبَعٌ‏: سُبْحانَ اللّه، والحَمْدُ للّه، وَلاَ إِلهَ إِلاَّ اللّه، وَاللّه أَكْبَرُ، لا يَضُرّكَ بِأَيَّهِنَّ بَدأتَ‏"‏‏‏‏.‏‏ (٢٦)

١٣- وروينا في صحيح مسلم، عن أبي مالك الأشعري رضي اللّه عنه قال‏: قال رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم‏:

‏"‏الطُّهُورُ شَطْرُ الإِيمَانِ، والحَمْدُ للّه تَمْلأُ المِيزَانَ، وَسُبْحانَ اللّه والحَمْدُ للّه تَمْلآنِ، أَوْ تَمْلأُ مَا بَيْنَ السَّمَوَاتِ وَالأرْضِ‏.‏‏ (٢٧)

١٤- وروينا فيه أيضاً، عن جُويريةَ أمّ المؤمنين رضي اللّه عنها، أن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم خرج من عندها بُكرة حين صلَّى الصبح، وهي في مسجدها، ثم رجع بعد أن أضحى، وهي جالسة فيه،

فقالَ‏:

‏"‏مَا زِلْتِ اليَوْمَ عَلى الحالَةِ الَّتي فارَقْتُكِ عليها‏؟‏ قالت‏: نعم، فقال النبيُّ صلى اللّه عليه وسلم‏:

لَقَدْ قُلْتُ بَعْدَكِ أَرْبَعَ كَلماتٍ ثَلاثَ مَرَّاتٍ لَوْ وزِنَتْ بِما قُلْتِ مُنْذُ اليَوْمِ لَوَزَنَتُهُنَّ‏:

سُبحانَ اللّه وبِحمْدِهِ عَدَدَ خَلْقِهِ، وَرِضَا نَفْسِهِ، وزِنَةَ عَرْشِهِ، وَمِدَادَ كَلِماتِهِ‏"‏

وفي رواية

‏"‏سبحانَ اللّه عَدَدَ خَلْقِهِ، سُبْحانَ اللّه رِضَا نَفْسِهِ، سُبْحانَ اللّه زِنَةَ عَرْشِهِ، سُبْحانَ اللّه مِدَادَ كَلِماتِهِ‏"‏‏.‏‏ (٢٨)

١٥- وروينا في كتاب الترمذي، ولفظه‏:

‏"‏ألا أُعَلِّمُكِ كَلماتٍ تَقُولينَها‏:

سُبْحانَ اللّه عَدَدَ خَلْقِهِ، سُبْحَانَ اللّه عَدَدَ خَلْقِهِ، سُبْحَانَ اللّه عَدَدَ خَلْقِهِ،

سُبْحَانَ اللّه رِضَا نَفْسِهِ، سُبْحانَ اللّه رِضَا نَفْسِهِ، سُبْحَانَ اللّه رِضَا نَفْسِهِ،

سُبْحَانَ اللّه زِنَةَ عَرْشِهِ، سُبْحانَ اللّه زِنَةَ عَرْشِهِ، سُبْحَانَ اللّه زِنَةَ عَرْشِهِ،

سُبْحَانَ اللّه مِدَادَ كَلِماتِهِ، سُبْحانَ اللّه مِدَادَ كَلِماتِهِ، سُبْحانَ اللّه مِدَادَ كَلِماتِهِ‏"‏‏.‏‏ (٢٩)

١٦- وروينا في صحيح مسلم أيضاً، عن أبي هريرة رضي اللّه عنه قال‏: قال رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم‏:

‏"‏لأَنْ أقُولَ سُبْحَانَ اللّه، والحَمْدُ للّه، وَلا إِلهَ إِلاَّ اللّه، وَاللّه أَكْبَرُ، أَحَبُّ إِليَّ مِمَّا طَلَعَتْ عَلَيْهِ الشَّمْسُ‏"‏‏.‏ (٣٠)

١٧- وروينا في صحيحي البخاري ومسلم، عن أبي أيوب الأنصاري رضي اللّه عنه، عن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم قال‏:

‏‏"‏مَنْ قَالَ لا إلهَ إِلاَّ اللّه وَحْدَهُ لا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ المُلْكُ وَلَهُ الحَمْدُ وَهُوَ على كُلّ شَيْءٍ قَدِيرٌ عَشْرَ مَرَّاتٍ، كانَ كَمَنْ أعْتَقَ أَرْبَعَةَ أَنْفُسٍ مِنْ وَلَدِ إِسْمَاعِيلَ‏"‏‏.‏‏ (٣١)

١٨- وروينا في صحيحيهما، عن أبي هريرة رضي اللّه عنه أن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم قال‏:

‏"‏مَنْ قَالَ لا إلهَ إلاَّ اللّه وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ المُلْكُ وَلَهُ الحَمْدُ وَهُوَ عَلى كُلّ شَيْءٍ قَدِيرٌ في يَوْمٍ مائَةَ مَرَّةٍ كانَتْ لَهُ عِدْلَ عَشْرِ رِقابٍ، وكُتِبَتْ لَهُ مئة حَسَنَةٍ، ومُحِيَتْ عَنْهُ مئةُ سَيِّئَةٍ، وكانَتْ لَهُ حِرْزاً مِنَ الشَّيْطانِ يَوْمَهُ ذلكَ حتَّى يُمْسيَ، ولَمْ يَأتِ أحَدٌ بأفْضَلَ مِمَّا جاءَ بِهِ إِلاَّ رَجُلٌ عَمِلَ أكْثَرَ مِنْهُ‏.‏ قال‏: ومَنْ قالَ سُبْحانَ اللّه وبِحَمْدِهِ في اليَوْمِ مِئَةَ مَرَّةٍ حُطَّتْ خَطَاياهُ وإنْ كانَتْ مِثْلَ زَبَدِ البَحْرِ‏"‏‏.‏ (٣٢)

١٩- وروينا في كتابي الترمذي وابن ماجه، عن جابر بن عبد اللّه رضي اللّه عنهما قال‏: سمعتُ رسولَ اللّه صلى اللّه عليه وسلم يقول‏:

"‏أفْضَلُ الذّكْرِ لا إلهَ إلاّ اللّه‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن‏.‏(٣٣)

٢٠- وروينا في صحيح البخاري، عن أبي موسى الأشعري رضي اللّه عنه عن النبيّ صلى اللّه عليه وسلم‏:

‏"‏مَثَلُ الَّذي يَذْكُرُ رَبَّهُ وَالَّذي لا يَذْكُرُهُ، مَثَلُ الحَيِّ وَالمَيِّتِ‏"‏‏.‏‏ (٣٤)

٢١- وروينا في صحيح مسلم، عن سعد بن أبي وقاص رضي اللّه عنه قال‏: جاءَ أَعْرَابيٌّ إلى رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم وقال‏:

‏"‏علِّمني كلاماً أقوله، قالَ‏: قُلْ‏:

لا إلهَ إلاَّ اللّه وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، اللّه أَكْبَرُ كَبِيراً، والحَمْدُ للّه كَثِيراً، وَسُبْحَانَ اللّه رَبّ العالَمِينَ، لا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إِلاَّ باللّه العَزِيزِ الحَكِيمِ‏"‏

قال‏: فهؤلاء لربي، فما لي‏؟‏ قال‏: قُل‏:

اللّهمَّ اغْفِرْ لي وَارْحَمْنِي، وَاهْدِني وَارْزُقْنِي‏"‏‏.‏‏ (٣٥)

٢٢- وروينا في صحيح مسلم، عن سعد بن أبي وقاص رضي اللّه عنه قال‏:

‏"‏كنّا عند رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم

فقال‏: أيَعْجِزُ أحَدُكُمْ أَنْ يَكْسِبَ في يَوْمٍ أَلْفَ حَسَنَة‏؟‏ فسأله سائل من جلسائه‏: كيف يكسب أحدُنَا ألف حسنة‏؟‏ قال‏: يُسَبِّحُ مئة تَسْبِيحَةٍ فَتُكْتَبُ لَهُ ألفُ حَسَنَةٍ، أَوْ تُحَطُّ عَنْهُ ألْفُ خَطِيئَةٍ‏"‏ قال الإِمام الحافظ أبو عبد اللّه الحميدي‏: كذا هو في كتاب مسلم في جميع الروايات ‏"‏أو تحط‏"‏ قال البرقاني‏:

ورواه شعبة وأبو عوانة ويحيى القطان عن موسى الذي رواه مسلم من جهته، فقالوا ‏قال‏:‏

‏”‏‏وتُحَط‏"‏ بغير ألف‏.‏

٢٣- وروينا في صحيح مسلم، عن أبي ذر رضي اللّه عنه أن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم قال‏:

‏"‏يُصْبحُ على كُلّ سُلامَى مِنْ أحَدِكُمْ صَدَقَةٌ، فَكُلُّ تَسْبِيحَةٍ صَدَقَةٌ، وكُلّ تَحْمِيدَةٍ صَدَقَةٌ، وكُلُّ تَهْلِيلَةٍ صَدَقَةٌ، وكُلُّ تَكْبِيرَةٍ صَدَقَةٌ، وَأَمْرٌ بالمَعْرُوفِ صَدَقَةٌ، وَنَهْيٌ عَنِ المُنْكَرِ صَدَقَةٌ، وَيجْزِىءُ مِن ذلكَ ركْعَتانِ يَرْكَعُهُما منَ الضُّحَى‏"‏

قلت‏: السلامى بضمّ السين وتخفيف اللام‏: هو العضو، وجمعه سلاميات بفتح الميم وتخفيف الياء‏.‏ (٣٦)

٢٤- وروينا في صحيحي البخاري ومسلم، عن أبي موسى الأشعري رضي اللّه عنه قال‏: قال لي النبيّ صلى اللّه عليه وسلم‏:

‏"‏ألا أدُّلُّكَ على كَنْزٍ مِنْ كُنُوزِ الجَنَةِ‏؟‏ ف

قلت‏: بلى يا رسول اللّه‏!‏ قال‏: قُل‏:

لا حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللّه (٣٧) ‏البخاري‏ (‏٦٤٨٤‏)‏، ومسلم‏ (‏٢٧٠٤‏) ‏"‏

٢٥- وروينا في سنن أبي داود والترمذي، عن سعد بن أبي وقاص رضي اللّه عنه‏: أنه دخل مع رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم على امرأة وبين يديها نوىً أو حصىً تُسَبِّح به،

فقال‏:

‏"‏ألا أُخْبرُكِ بِمَا هُوَ أَيْسَرُ عَلَيْكِ مِنْ هَذَا أو أَفْضَلُ‏؟‏

فَقالَ‏:

سُبْحانَ اللّه عَدَدَ مَا خَلَقَ في السَّماءِ،

وَسُبْحَانَ اللّه عَدَدَ ما خَلَقَ في الأرْضِ،

وسُبْحانَ اللّه عَدَدَ ما بَيْنَ ذلكِ،

وسُبحَانَ اللّه عَدَدَ ما هُوَ خالِقٌ،

واللّه أَكْبَرُ مِثْلَ ذلكَ،

والحَمْدُ للّه مثْلَ ذلكَ،

ولا إِلهَ إِلاَّ اللّه مثْلَ ذلكَ،

ولا حَوْلَ وَلا قُوَّة إلاَّ باللّه مِثْلَ ذَلكَ‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن‏.‏ (٣٨)

٢٦- وروينا فيهما، بإسناد حسن عن يسيرة ـ بضم الياء المثناة تحت وفتح السين المهملة ـ الصحابية المهاجرة رضي اللّه عنها‏: أن النبي صلى اللّه عليه وسلم أمرهنّ أن يُراعين بالتكبير والتقديس والتهليل، وأن يعقدن بالأنامل، فإنهنّ مسؤولات مستنطقات.(٣٩)

٢٧- وروينا فيهما وفي سنن النسائي، بإسناد حسن، عن عبد اللّه بن عمرو رضي اللّه عنهما قال‏: رأيتُ رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم يعقد التسبيح‏.‏

وفي رواية:  ‏بيمينه (٤٠)

٢٨- وروينا في سنن أبي داود، عن أبي سعيد الخدري رضي اللّه عنه أن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم قال‏:

‏"‏مَنْ قَالَ: رَضِيتُ باللّه رَبّاً، وبالإِسلام دِيناً، وبمُحَمَّدٍ صلى اللّه عليه وسلم رَسُولاً وَجَبَتْ لَهُ الجَنَّةُ‏"‏‏.‏‏ (٤١)

٢٩- وروينا في كتاب الترمذي، عن عبد اللّه بن بُسْر ـ بضم الباء الموحدة وإسكان السين المهملة ـ الصحابي رضي اللّه عنه‏: أن رجلاً قال‏: يا رَسُول اللّه‏!‏ إن شرائع الإِسلام قد كثرتْ عليّ فأخبرني بشيء أتشبث به،

فقال‏:

‏"‏لا يَزالُ لِسانُكَ رَطْباً مِنْ ذِكْرِ اللّه تَعالى‏"‏‏.‏

قال الترمذي‏: حديث حسن‏.‏

قلت‏: أتشبث بتاء مثناة فوق ثم شين معجمة ثم باء موحدة مفتوحات ثم ثاء مثلثة، ومعناه‏: أتعلَّقُ به وأستمسك‏.‏ ‏.‏ (٤٢)

٣٠- وروينا فيه، عن أبي سعيد الخدري رضي اللّه عنه‏: أن رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم سئل‏: أيّ العبادة أفضل درجة عند اللّه تعالى يوم القيامة‏؟‏ قال‏:

‏"‏الذَّاكِرُونَ اللّه كَثِيراً،

قُلْتُ‏: يَا رَسُول اللّه‏!‏ ومِن الغازي في سبيل اللّه عزّ وجلّ‏؟‏ قال‏: لَوْ ضَرَبَ بِسَيْفِهِ في الكُفَّارِ والمُشْرِكِينَ حتَّى يَنْكَسِرَ ويختضب دماً لكان الذَّاكرون اللّه أفضل منهُ درجةً‏"‏‏.‏‏ (٤٣)

٣١- وروينا فيه وفي كتاب ابن ماجه، عن أبي الدرداء رضي اللّه عنه قال‏: قال رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم‏:

‏"‏أَلا أُنْبِئُكُمْ بِخَيْرِ أعمالِكُمْ وَأزْكاها عنْدَ مَلِيكِكُمْ، وأرْفَعِها في دَرَجَاتِكُمُ، وخَيْرٍ لَكُمْ مِنْ إِنْفَاقِ الذَّهَبِ وَالوَرِقِ، وَخَيْر مِنْ أَنْ تَلْقَوْا عَدُوَّكُمْ فَتَضْرِبُوا أَعْنَاقَهُمْ‏؟‏ قالوا‏: بلى، قال‏: ذِكْرُ اللّه تَعالى‏"‏‏.‏

قال الحاكم أبو عبد اللّه في كتابه المستدرك على الصحيحين‏: هذا حديث صحيح الإِسناد‏.‏ (٤٤)

٣٢- وروينا في كتاب الترمذي، عن ابن مسعود رضي اللّه عنه قال‏: قال رسول اللّه صلى اللّه عليه وسلم‏:

‏"‏لَقِيتُ إبْرَاهِيمَ صلى اللّه عليه وسلم لَيْلَةَ أُسْرِيَ بي،

فقالَ‏: يَا مُحَمَّدُ‏!‏ أَقْرىء أُمَّتَكَ السَّلامَ، وأخْبِرْهُمْ أَنَّ الجَنَّةَ طَيِّبَةُ التُّرْبَةِ عَذْبَةُ المَاءِ، وأنها قِيعانٌ، وأنَّ غِرَاسَها‏: سُبْحَانَ اللّه، والحَمْدُ للّه، ولا إِلهَ إِلاَّ اللّه، واللّه أَكْبَرُ‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن‏.‏ (٤٥)

٣٣- وروينا فيه، عن جابر رضي اللّه عنه عن النبي صلى اللّه عليه وسلم قال‏:

‏"‏مَنْ قالَ سُبْحانَ اللّه العظيم وبِحمْدِهِ غُرِسَتْ لَهُ نَخْلَةٌ في الجَنَّةِ‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن‏.‏ (٤٦)

٣٤- وروينا فيه، عن أبي ذرّ رضي اللّه عنه قال‏: قلت يا رسول اللّه‏!‏ أيّ الكلام أحبّ إلى اللّه تعالى‏؟‏ قال‏:

‏"‏ما اصْطَفى اللّه تَعالى لمَلائِكَتِهِ‏: سُبْحانَ ربِّي وبِحَمْدِهِ، سُبْحانَ رَبي وبِحَمْدِهِ‏"‏

قال الترمذي‏: حديث حسن صحيح‏.‏

وهذا حين أشرع في مقصود الكتاب وأذكره على ترتيب الواقع غالباً، وأبدأ بأوّل استيقاظ الإِنسان من نومه، ثم ما بعده على الترتيب إلى نومه في الليل، ثم ما بعد استيقاظاته في الليل (٤٧)


Etiketler:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget