İbhâm |
---|
Asıl itibariyle bir iş muğlak ve şüpheli olmak manasınadır. Bir adamı bir işten alıkoymak, kapıyı kapatmak manalarına da gelir. 405 Hadis Usulünde ibhâm, cerh ve ta'dil kaideleri ile ilgili olarak, sika bir ravinin isnadında kendisi gibi sika olan şeyhini ismiyle değil mübhem bir şekilde zikretmesine denir. Özellikle İmam Mâlik'in el-Muvatta'ında ve İmam Şafiî'nin rivayetlerinde çokça görülen ibhâm, çeşitli şekillerde yapılmıştır. Fakat belli bir tabiri yoktur. En çok kullanılan ibhâm lafızları, ahberanî şeyhim, ahberanî raculun, haddesenâ sâhibun lenâ, huddistu an fulânin, haddesenî gayra vahidin min ashabına, haddesenî ba'du ashâbinâ, ahberanî's-sikatu, ani's-sikati, haddesenî men lâ ettehimu ve benzeri lafızlardır. Ravileri arasında ismi herhangi bir sebeple ibham edilmiş biri bulunan hadise mubhem adı verilir. İsnadda ismi mübhem bırakılan ravînin kim olduğu bazen rivayet ettiği hadisin başka tarîktan rivayetinde isminin söylenmesiyle anlaşılır. Bununla birlikte şeyhini ibhâm eden sika ravinin bütün isnadlarının karşılaştırılmasından veya ibham edilen şeyhin ismini birinin haber vermesiyle anlaşıldığı da olur. Meselâ İmam Mâlik'in “ani's-sika, an İbn umer” dediği yerde “sika” Nâfi'dir. “Ahberanî men lâ ettehimu min ehli'1-ilm” dediği yerde ise kasdettiği el-Leys b. Sa'ddır. Yukarıda rivayetlerinde şeyhini çokça ibhâm ettiğinden bahsettiğimiz İmam Şâfi'î'nin “ahberanî's-sika, an İbn Ebî Zi'b” ibhamında sika olarak nitelediği şeyhi Muhammed b. İsmail b. Ebî Fudeyk’tir. “Ani's-sika, ani'z-Zuhrî” dediğinde ise mübhem bıraktığı kişi Sufyân b. Uyeyne’dir. “Haddesenî men lâ ettehimu” dediğinde ibham ettiği şeyhi İbrahim b. Yarıya’dır. Ahmed b. Hanbel'in oğlu Abdullah'a göre İmam Şafiî'nin “Haddesenî's-Sika, an Huşeym” diyerek ismini ibham ettiği şeyh, fıkıhta talebesi olan Ahmed b. Hanbel’dir. 406 İsmi ibham edilen şeyh adalet vasfına haizse ona mubhemu't-ta'dil de denir. Sika değilse isnadın munkati olduğuna hükmedilir.
|
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.