7. Başı Ve Kulakları Mesh Etmek
75. Nafi der ki: Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) iki parmağını ıslatır, kulaklarını mesh ederdi.
76. İmâm-ı Mâlik'e Rivâyet edilen hadiste, Cabir b. Abdullah el-Ensari (radıyallahü anh)'ye:
« Sarığın üzerine mesh edilir mi?» diye sorduklarında, Cabir; « Su ile saçlar mesh edilmeden, caiz olmaz.» diye cevap verdi.
77. Hişam b. Urve der ki: Ebû Urve b. Zübeyr sarığını çıkarır, başını mesh ederdi.
78. Nafi Nafi, Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'in azatlı kölesidir der ki: Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)'in hanımı —Ebû Ubeyd'in kızı— Safiye'yi baş örtüsünü çıkarıp su ile başını mesh ederken gördüm.
79. İmâm-ı Mâlik'e, «Sarığın ve baş örtüsünün üzerine mesh edilir mi? diye sorulduğunda: «Erkeğin sarığının üzerine, kadının başörtüsünün üzerine mesh etmeleri caiz olmaz. Başlarının üzerine mesh etsinler» diye cevap verdi.
80. İmâm-ı Mâlik'e, abdest alan bir kimsenin başını mesh etmeyi unutur da abdest azaları kuruduktan sonra hatırlarsa ne yapması gerektiğini sorduklarında: «Başını mesh etmelidir. Başını mesh etmeden namaz kılmışsa o namazı iade etmelidir.» diye cevap verdi.
٧ - باب مَا جَاءَ فِي الْمَسْحِ بِالرَّأْسِ وَالأُذُنَيْنِ
٧٥ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ يَأْخُذُ الْمَاءَ بِأَصْبُعَيْهِ لأُذُنَيْهِ(٦٣).
٧٦ - وَحَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، أَنَّهُ بَلَغَهُ : أَنَّ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ الأَنْصَاريَّ سُئِلَ عَنِ الْمَسْحِ عَلَى الْعِمَامَةِ، فَقَالَ : لاَ حَتَّى يُمْسَحَ الشَّعْرُ بِالْمَاءِ.
٧٧ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ : أَنَّ أَبَاهُ عُرْوَةَ بْنَ الزُّبَيْرِ كَانَ يَنْزِعُ الْعِمَامَةَ وَيَمْسَحُ رَأْسَهُ بِالْمَاءِ.
٧٨ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ أَنَّهُ رَأَى صَفِيَّةَ بِنْتَ أبِي عُبَيْدٍ امْرَأَةَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ تَنْزِعُ خِمَارَهَا وَتَمْسَحُ عَلَى رَأْسِهَا بِالْمَاءِ، وَنَافِعٌ يَوْمَئِذٍ صَغِيرٌ.
٧٩ - وَسُئِلَ مَالِكٌ عَنِ الْمَسْحِ عَلَى الْعِمَامَةِ وَالْخِمَارِ، فَقَالَ : لاَ يَنْبَغِي أَنْ يَمْسَحَ الرَّجُلُ وَلاَ الْمَرْأَةُ عَلَى عِمَامَةٍ وَلاَ خِمَارٍ، وَلْيَمْسَحَا عَلَى رُؤوسِهِمَا.
٨٠ - وَسُئِلَ مَالِكٌ عَنْ رَجُلٍ تَوَضَّأَ، فَنَسِيَ أَنْ يَمْسَحَ عَلَى رَأْسِهِ حَتَّى جَفَّ وَضُوءُهُ ؟ قَالَ : أَرَى أَنْ يَمْسَحَ بِرَأْسِهِ، وَإِنْ كَانَ قَدْ صَلَّى أَنْ يُعِيدَ الصَّلاَةَ.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.