29. İstihaze Olan Kadının Durumu
İstihaze herhangi bir rahatsızlıktan dolayı kadından kan gelmesidir.
159. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Aişe (radıyallahü anh) anlattı: Ebû Hubeyş'in kızı Fâtıma:
« Ya Resûlallah (sallallahü aleyhi ve sellem) Temizlenemiyorum (hayız kanım kesilmiyor), namazı bırakayım mı?» diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da:
«O, damardan gelen normal kandır, hayız kanı değildir. Âdet başlayınca namazı bırak, hayız günlerin bitince kanını yıka, namazı kıl,» buyurdu. Buhari hayd 6/8 müslim hayd 3/62.
160. Resûl-i Ekrem'in zevcesi Ümmü Seleme anlattı: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zamanında hayız kanı kesilmeyen bir kadın vardı. Bunu onun adına Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den sorunca:
« Bu hastalığa yakalanmadan önce ayda kaç gün ve kaç gece âdet görüyor idiyse, her ay o kadar namazı bıraksın. O kadar gün geçince gusletsin ve avret yerine bez (pamuk vb.) koysun, sonra namazını kılsın,» buyurdu. Ebu Davud, Taharet, 17107; Nesaî, Hayd ve’l-İstihada, 3/3. Ayrıca bk Şeybanî, 82.
Bu şekildeki kadınlar, her namaz vakti için bir abdest alıp -kan aksa bil namaz kılarlar.
161. Ebû Seleme’nin kızı Zeynep anlattı: Abdurrahman b. Avf’ın zevcesi Cahş kızı Zeynep istihaze olduğu (hastalık kanı gördüğü) vakit gusleder» namazını kılardı.
162. Ebû Bekir b. Abdurrahman'ın azatlısı Sümey'den: b. Hakîm ve Zeyd b. Eşlem, Sümey'yi Saîd b. Müseyyeb'den istihaza olan kadının hükmünü sormak için gönderdiler. Sümey sorunca, Saîd:
« Adet (aybaşı) günleri bitince gusleder, öbür âdet gününe kadar her namaz vakti için yeniden abdest alır. Şeybanî, 83.
Müstehaza olan (hastalık kanı gören) kadın sahib-i özür sayıldığı içi özür sahipleri gibi her namaz vakti için abdest alır Eğer kan fazlalaşırsa avret yerine bez koyar» diye cevap verdi.
163. Hişam babası Urve'den naklen Rivâyet eder: Müstehaza (hastalık kanı gören) yalnız bir defa gusleder. Sonra her namaz vakti için yeniden abdest alır. Şeybanî, 84.
164. İmâm-ı Mâlik der ki: Bize göre müstehaza namaz kılmaya başlayınca kocası onunla münasebette bulunabilir. Lohusa da böyledir. Adet günlerinin en uzun süresini bitirdikten sonra —kan görse de— kocası ile münasebette bulunabilir. Bu durumda o kadın müstehaza hükmündedir. İmâm-ı Mâlik'e göre lohusahk günlerinin en fazlası altmış gündür. Hanefilere göre ise, kırk gündür.
165. İmâm-ı Mâlik der ki: Müstehaza hakkında delilimiz, Hişam'ın babasından naklen Rivâyet ettiği hadistir. Bu hususta işittiklerim içerisinde en hoşuma gideni budur.
٢٩ - باب الْمُسْتَحَاضَةِ
١٥٩ - حَدَّثَنِي يَحْيَى، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، أَنَّهَا قَالَتْ : قَالَتْ فَاطِمَةُ بِنْتُ أبِي حُبَيْشٍ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إنِّي لاَ أَطْهُرُ، أَفَأَدَعُ الصَّلاَةَ ؟ فَقَالَ لَهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم : ( إِنَّمَا ذَلِكِ عِرْقٌ وَلَيْسَتْ بِالْحَيْضَةِ، فَإِذَا أَقْبَلَتِ الْحَيْضَةُ فَاتْرُكِ الصَّلاَةَ، فَإِذَا ذَهَبَ قَدْرُهَا فَاغْسِلِي الدَّمَ عَنْكِ وَصَلِّى )(٩٩).
١٦٠ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، أَنَّ امْرَأَةً كَانَتْ تُهَرَاقُ الدِّمَاءَ فِي عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم، فَاسْتَفْتَتْ لَهَا أُمُّ سَلَمَةَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَم فَقَالَ : ( لِتَنْظُرْ إِلَى عَدَدِ اللَّيَالِي وَالأَيَّامِ الَّتِي كَانَتْ تَحِيضُهُنَّ مِنَ الشَّهْرِ قَبْلَ أَنْ يُصِيبَهَا الَّذِي أَصَابَهَا فَلْتَتْرُكِ الصَّلاَةَ قَدْرَ ذَلِكَ مِنَ الشَّهْرِ، فَإِذَا خَلَّفَتْ ذَلِكَ فَلْتَغْتَسِلْ، ثُمَّ لِتَسْتَثْفر بِثَوْبٍ، ثُمَّ لِتُصَلِّي )(١٠٠).
١٦١ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ زَيْنَبَ بِنْتِ أبِي سَلَمَةَ، أَنَّهَا رَأَتْ زَيْنَبَ بِنْتَ جَحْشٍ الَّتِي كَانَتْ تَحْتَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ وَكَانَتْ تُسْتَحَاضُ فَكَانَتْ تَغْتَسِلُ وَتُصَلِّي(١٠١).
١٦٢ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ سُمَيٍّ مَوْلَى أبِي بَكْرِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، أَنَّ الْقَعْقَاعَ بْنَ حَكِيمٍ وَزَيْدَ بْنَ أَسْلَمَ أَرْسَلاَهُ إِلَى سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ يَسْأَلُهُ، كَيْفَ تَغْتَسِلُ الْمُسْتَحَاضَةُ، فَقَالَ : تَغْتَسِلُ مِنْ طُهْرٍ إِلَى طُهْرٍ، وَتَتَوَضَّأُ لِكُلِّ صَلاَةٍ، فَإِنْ غَلَبَهَا الدَّمُ اسْتَثْفَرَتْ(١٠٢).
١٦٣ - وَحَدَّثَنِي عَنْ مَالِكٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّهُ قَالَ : لَيْسَ عَلَى الْمُسْتَحَاضَةِ إِلاَّ أَنْ تَغْتَسِلَ غُسْلاً وَاحِداً، ثُمَّ تَتَوَضَّأُ بَعْدَ ذَلِكَ لِكُلِّ صَلاَةٍ.
١٦٤ - قَالَ يَحْيَى : قَالَ مَالِكٌ : الأَمْرُ عِنْدَنَا أَنَّ الْمُسْتَحَاضَةَ إِذَا صَلَّتْ، أَنَّ لِزَوْجِهَا أَنْ يُصِيبَهَا، وَكَذَلِكَ النُّفَسَاءُ إِذَا بَلَغَتْ أَقْصَى مَا يُمْسِكُ النِّسَاءَ الدَّمُ، فَإِنْ رَأَتِ الدَّمَ بَعْدَ ذَلِكَ فَإِنَّهُ يُصِيبُهَا زَوْجُهَا، وَإِنَّمَا هِيَ بِمَنْزِلَةِ الْمُسْتَحَاضَةِ.
١٦٥ - قَالَ يَحْيَى : قَالَ مَالِكٌ : الأَمْرُ عِنْدَنَا فِي الْمُسْتَحَاضَةِ عَلَى حَدِيثِ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ، وَهُوَ أَحَبُّ مَا سَمِعْتُ إِلَيَّ فِي ذَلِكَ.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.