3- ZEKATI ÖDENEN MAL KENZ (= BİRİKTİRİLMİŞ MAL) DEĞİLDİR
1859 - “... Ömer bin el-Hattab'ın mevlâsı Hâlid bin Eşlem (radıyallahü anhüm)’den; Şöyle demiştir :
Ben (bir gün) Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhümâ) ile beraber (Medîne dışına) çıkmıştık. Bir A'rabî arkadan gelip Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhümâ)'ya :
— Allah'ın;
(Ve altın ve gümüşü kenz edip (= biriktirip) Allah yolunda harcamayanlar..... ) buyruğu(ndaki kenz ve mal biriktirmenin) mâhiyeti nedir? diye sordu. İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ) Ona:
— Altın ve gümüşü biriktirip de zekâtını vermeyenler için helak ve azab vardır. Zekât farz kılınmazdan önce ihtiyaç fazlası olup biriktirilen mal, kenz (azabı mucip bir biriktirme) sayılırdı. Zekât farziyeti emri indirilince Allahü teâlâ zekâtı malların temizleyicisi kıldı, diye cevap verdikten sonra dönüp şöyle dedi:
— Sayısını bilip zekâtını verdiğim ve Allah (Azze ve Celle)'nin taâtile işlettiğim Uhud dağı kadar altınım olsa (bu yüzden) endişe duymam. "
1860 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
(Sen malının zekâtını verince, üzerindeki (malın hakkı)nı ödemiş olursun, )
1861 - “... Fatime bint-i Kays (radıyallahü anhâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
(Malda zekâttan başka hiç bir hak yoktur. )
٣ - باب مَا أُدِّيَ زَكَاتُهُ فَلَيْسَ بِكَنْزٍ
١٨٥٩ - حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ سَوَّادٍ الْمِصْرِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ، عَنِ ابْنِ لَهِيعَةَ، عَنْ عُقَيْلٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، حَدَّثَنِي خَالِدُ بْنُ أَسْلَمَ، مَوْلَى عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ قَالَ خَرَجْتُ مَعَ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ فَلَحِقَهُ أَعْرَابِيٌّ فَقَالَ لَهُ قَوْلُ اللَّهِ {وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلاَ يُنْفِقُونَهَا فِي سَبِيلِ اللَّهِ} قَالَ لَهُ ابْنُ عُمَرَ مَنْ كَنَزَهَا فَلَمْ يُؤَدِّ زَكَاتَهَا فَوَيْلٌ لَهُ إِنَّمَا كَانَ هَذَا قَبْلَ أَنْ تُنْزَلَ الزَّكَاةُ فَلَمَّا أُنْزِلَتْ جَعَلَهَا اللَّهُ طَهُورًا لِلأَمْوَالِ . ثُمَّ الْتَفَتَ فَقَالَ مَا أُبَالِي لَوْ كَانَ لِي أُحُدٌ ذَهَبًا أَعْلَمُ عَدَدَهُ وَأُزَكِّيهِ وَأَعْمَلُ فِيهِ بِطَاعَةِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ .
١٨٦٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ، حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ أَعْيَنَ، حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ، عَنْ دَرَّاجٍ أَبِي السَّمْحِ، عَنِ ابْنِ حُجَيْرَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ( إِذَا أَدَّيْتَ زَكَاةَ مَالِكَ فَقَدْ قَضَيْتَ مَا عَلَيْكَ ).
١٨٦١ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ، عَنْ شَرِيكٍ، عَنْ أَبِي حَمْزَةَ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنْ فَاطِمَةَ بِنْتِ قَيْسٍ، أَنَّهَا سَمِعَتْهُ - تَعْنِي النَّبِيَّ، ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ - يَقُولُ ( لَيْسَ فِي الْمَالِ حَقٌّ سِوَى الزَّكَاةِ ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.