Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ? Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) "أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"
İlk olarak yapılan işler manasına “evvel”in çoğuludur. Hadis Usulünde hadis metinlerinde bildirilen olayların tarihlerini tesbite yardımcı olmak üzere ilk defa yapılan işleri ifade eden bir tabirdir. es-Suyûti, Takrîbe, dolayısiyle Ulûmu'l-Hadîse eklediği 90. konuda hadislerde söz konusu edilen bazı olayların zamanının bilinmesi ile ilgili olarak eva'ilin ilk defa el-Bulkînî tarafından zikredildiğini kaydeder. Ondan naklettiğine göre hadislerde bahsedilen bazı olayların kronolojisi “ilk defa şöyle oldu” denilen; bir hadiseden önce veya so a olduğu zikredilen; “iki işten sonuncusu” olarak belirtilen; nihayet sene ve ay zikredilen rivayetlerle bilinir. Bu bilgi, özellikle hadislerde nâsih-mensûhu bilmede son derece önemli rol oynar. Evâ'ile misal vermek gerekirse şu rivayetler üzerinde durulabilir. “İlk olarak şöyle oldu” kaydiyle nakledilenlere misal: “Hz. Peygamber (s.a.s)'e vahiy, ilk defa uykuda sahih rüyalar görmesiyle başladı.” 255 “Rabbim beni putlara tapmaktan so a ilk olarak içki içmekten ve insanlarla niza etmekten men etti.” Bir hadiseden önce olduğu zikredilenlere misal: “Hz. Peygamber (s.a.s) bizi su dökerken önümüzü ve arkamızı kıble tarafına dönmekten men etti. So aları ölümünden bir yıl önce bizzat kendisinin (su dökerken) kıbleye döndüğünü gördüm.” 256 İki işten sonuncusu” denilerek nakledilenlere misal. “Hz. Peygamber (s.a.s)'in iki emrinin sonuncusu ateşte pişen (deve eti) yemek) yüzünden abdest almanın bırakılması oldu. 257 Tarih zikredilenlere de şu hadis misal verilebilir. “Cerir'den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s)'i abdest alırken mest üzerine meshettiği esnada görmüştür. Ona Hz. Peygamber (s.a.s)'i Ma'ide Suresi (ndeki abdest ayeti) nazil olmadan önce mi, yoksa so a mı gördüğü sorulunca “Ben Ma'ide Suresinin nazil oluşundan so a müslüman oldum” diye cevap vermiştir.” 258 Bureyde'den rivayet edilen şu iki hadis de sene ve ay zikredilerek tarih verilen hadise misaldir. “Hz. Peygamber (s.a.s) her namaz için ayrı abdest alırlardı. Mekke fethedildikten so a bir abdestle birkaç namaz kıldı.” 259 “Abdullah b. Ukeym'den rivayet edilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s) ebedi aleme göç etmeden bir ay önce bize “ölü hayvanların ne tabaklanmamış ham derilerini kullanımz, ne de tabaklanmış derilerini” diye emreden mektubu geldi.” Hicri dördüncü asrın tanınmış hadis âlimlerinden et-Taberânî'nin Kitâbu'l-Evâ'il isimli bir kitabı vardır. İbn Ebi Şeybe de Musannefinde evâ'il konusuna ayrı bir yer ayırmıştır.
Bk. Ev Kemâ Kale. “Yahut Hz. Peygamber (s.a.s)'in buyurdukları gibi” manasına gelir. Bir hadisi manasiyle rivayet eden ravinin yanılma ihtimalini göz önünde tutarak rivayetten so a söylenmesi iyi görülen tabirlerdendir. Başta İbn Mes'ud olmak üzere bir kısım sahabîlerin bazen bir hadisi rivayet ettikten so a kale Resulullâh (s.a.s) keza ev nahvehû ev karîben minhu (Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdular yahut bunun gibi, yahutta buna benzer bir söz söylediler) dedikleri rivayet edilir. Demek ki sahabîler, yıllar önce işitmiş oldukları bir hadisin sözlerini tam olarak hatırlayamayınca manasını rivayet etmişlerdir. Onun sözlerini kelimesi kelimesine rivayet edemeyişlerinin manevî sorumluluğunu düşünerek böyle bir yol tutmuşlardır. Hadisleri manasıyla rivayet etmeyi caiz görenlerin delillerinden biri budur. Aynı tabir, arz yoluyla rivayette hadislerin şeyhe okunuşu sırasında da kullanılır. Hadisi çok kere şeyhin asıl nüshası olan yazılı bir kitaptan okuyan karî', okuduğu hadisin herhangi bir lafzında şüpheye düşerse yazılı olanı okuduktan so a ev kemâ kale der. Bu takdirde so adan okuduğu lafzın doğrusu açığa çıktığında doğrusunu rivayet etmek için şeyhinden dolayısiyle izin ve icazet almış olur. Bununla birlikte bu lafız daha çok hadislerin manasıyla rivayetinde kullanılmıştır. Hatta hadisi manasiyle rivayet eden ravinin rivayetten so a böyle demesini gerekli görenler olmuştur. Bilhassa hadisin manasiyle rivayette aynı manaya gelmek üzere ev nahvehû (yahut Hz. Peygamberin buyurdukları gibi); ev şibhehü (yahut Hz. Peygamber'in sözlerinin benzeri); ev karîben minhu (ya da ona yakın); ev mâ eşbehe hazâ mine'l-elfâz (yahut bu sözlere benzer sözlerle) tabirleri de kullanılır.
Bk. Ev Kemâ Kale. “Yahut Hz. Peygamber (s.a.s)'in buyurdukları gibi” manasına gelir. Bir hadisi manasiyle rivayet eden ravinin yanılma ihtimalini göz önünde tutarak rivayetten so a söylenmesi iyi görülen tabirlerdendir. Başta İbn Mes'ud olmak üzere bir kısım sahabîlerin bazen bir hadisi rivayet ettikten so a kale Resulullâh (s.a.s) keza ev nahvehû ev karîben minhu (Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdular yahut bunun gibi, yahutta buna benzer bir söz söylediler) dedikleri rivayet edilir. Demek ki sahabîler, yıllar önce işitmiş oldukları bir hadisin sözlerini tam olarak hatırlayamayınca manasını rivayet etmişlerdir. Onun sözlerini kelimesi kelimesine rivayet edemeyişlerinin manevî sorumluluğunu düşünerek böyle bir yol tutmuşlardır. Hadisleri manasıyla rivayet etmeyi caiz görenlerin delillerinden biri budur. Aynı tabir, arz yoluyla rivayette hadislerin şeyhe okunuşu sırasında da kullanılır. Hadisi çok kere şeyhin asıl nüshası olan yazılı bir kitaptan okuyan karî', okuduğu hadisin herhangi bir lafzında şüpheye düşerse yazılı olanı okuduktan so a ev kemâ kale der. Bu takdirde so adan okuduğu lafzın doğrusu açığa çıktığında doğrusunu rivayet etmek için şeyhinden dolayısiyle izin ve icazet almış olur. Bununla birlikte bu lafız daha çok hadislerin manasıyla rivayetinde kullanılmıştır. Hatta hadisi manasiyle rivayet eden ravinin rivayetten so a böyle demesini gerekli görenler olmuştur. Bilhassa hadisin manasiyle rivayette aynı manaya gelmek üzere ev nahvehû (yahut Hz. Peygamberin buyurdukları gibi); ev şibhehü (yahut Hz. Peygamber'in sözlerinin benzeri); ev karîben minhu (ya da ona yakın); ev mâ eşbehe hazâ mine'l-elfâz (yahut bu sözlere benzer sözlerle) tabirleri de kullanılır.