Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

İdâl
Bk. Mu'dâl
Bir işin karışık, müşkül, çetin ve zor olması manasına i'dalden ismi mef’ul olan mu'dal, hadis terimi olarak senedinden sahabîye varıncaya kadar iki veya daha fazla ravinin birbiri ardınca düştüğü hadise denir. el-Hâkimu'n-Nîsâbûri'nin naklettiği bir habere göre Ali İbnu'l-Medînî ve daha sonraki bazı hadis imamları mu'dali, mürselden ayn olarak hadisi, ravisini atlayarak irsal eden ravi ile Hz. Peygamber (s.a.s) arasında birden fazla ravinin olması şeklinde anlamışlardır. 758Bu demektir ki isnadında hadisi irsal eden ravi ile Hz. Peygamber arasında iki ravisi düşen hadis mu'daldir. Ne var ki el-Hâkim düşen ravilerin peşpeşe olması kaydına dair herhangi bir açıklama yapmış değildir. İbnu's- Salâh mu'dali munkatı'nın özel bir çeşidi olarak görür. Ona göre her mu'dal munkatı ise de her munkatı mu'dal değildir. Bir kısım muhaddisler mu'dale mürsel demişlerse de öyle değildir. Mürsel başka, munkatı başka, mu'dal yine başkadır ve isnadından iki veya daha fazla ravinin düştüğü hadistir.759 İbnu's-Salâh'ın bu tarifinde esas olarak mu'dalin isnadından ravi düşmesi yönünden munkatıya benzediği noktası üzerinde durulmuştur, isnadından ravi düşmesi hem munkatı, hem de mu'dalin ortak tarafıdır. Fakat aralarındaki umum-Husus ilişkisinin de gösterdiği gibi, mu'daldeki ravi düşmesi farklıdır. İşte bu farka işaret eden Hadis Usulü alimleri sonuç olarak mu'dali İsnadında peşpeşe iki ravisi düşen hadis olarak tarif etmişlerdir. Nitekim, el-Iraki, İbnu's-Salâh'ın mu'dali “isnadından iki veya daha fazla ravisi düşen hadis” olarak tarif ettiğini söylemiş, ravi düşmesinin bir yerde mi yoksa iki yerde mi olduğuna işaret etmediğini kaydetmiştir. Ona göre İbnu's-Salâh'ın bu tarifindeki iki veya fazla ravi düşmesi olsa olsa bir yerde olabilir. Bir yerde bir ravi düşmesi olur, daha sonra bir başka yerde bir başka ravi düşerse buna mu'dal değil, munkatı denir. 760 Yine İbnu's-Salâh'a göre tâbi'ut-tâbi'înin Kale Resulullah '(s.a.s); Tâbiu't-Tabi'î'den sonraki nesilden bir ravinin an Resulillah (s.a.s) diyerek naklettiği hadis de mu'daldir. Bununla birlikte Ebu'n-Nasr es-Siczî ravinin belağani lafzıyla rivayet ettiği hadisi de mu'dal addetmiştir. Anlaşıldığına göre bazı muhaddisler hadisin isnadından ravi düşmesini sıhhatine engel gördükleri gibi bir kaç ravi düşmesini de hoş karşılamamışlardır. Şu hale göre isnadından birbiri ardınca iki veya daha fazla ravi düşen hadis mu'dal'dir. Meselâ; “... Kıyamet günü adama “dünyada iken şunu şunu işledin” denir. Adam “hayır yapmadım” der demez ağzı mühürleniverir” 761Sözü mu'daldir; zira önce sözün Hz. Peygambere ait olduğu belli değildir. Kaldı ki eş-Şa'bî'nin hadisi rivayet etmiş olduğu şahabı Enes b. Mâlik de isnadından düşmüştür. Şu rivayet de mu'dal hadise bir başka misaldir: “... Amr b. Şuayb'dan rivayet edildiğine göre demiştir ki: “Uhut Savaşında bir köle Hz. Peygamber (s.a.s)'in maiyetinde savaştı. Hz. Peygamber ona, “Efendin savaşa girmene izin verdi mi?” diye sordu. Köle: “Hayır vermedi” dedi. Hz. Peygamber “Eğer öldürülseydin (efendinin izni olmadığı halde savaşa girdiğin için) muhakkak Cehennem'e giderdin” dedi. Bunun üzerine kölenin efendisi şunları söyledi: “Onu azad ediyorum yâ Resulallah O, artık hürdür” O zaman Peygamberimiz (s.a.s) “Şimdi oldu, dedi; artık savaşa (devam ede)bilirsin.” 762 Bu hadisi Amr b. Şu'ayb isnadında tabiî ve şahabı olmak üzere iki raviyi birbiri ardınca atlamak suretiyle rivayet etmiştir. Şu hale göre mu'daldir. Mu'dal hadisler zayıf kabul edilirler. Ancak isnadında birbiri ardınca iki ravi düşmesi olduğundan mu'dal, munkatı'dan daha zayıf addedilir. İsnadında peşpeşe iki ravi atlayarak mu'dal olarak hadis rivayet etmeye i'dal adı verilir.

İcâzetu'l-Mu'ayyen Li'l-Muayyen Fî'l-Mu'ayyen
İcâze li'1-mu'ayyen fî mu'ayyen tabiriyle de bilinir. Herhangi bir yazılı metni elden vermemek kaydıyla muayyen bir şeyhin muayyen birine, belirli bir kitabı rivayet etmesine izin vermesi manasına icazetin ilk nevidir. Bu nevi icazetin belirli bir özelliği icazet verenin (mucîz), kendisine icazet verilen talibin (mucâzun leh)'e icazete konu olan hadislerin yazılı olduğu kitap veya fihrist denen defterin (mucâz) belli oluşdur. Bu itibarla bu çeşit icazet, münâvelesiz icazet çeşitlerinin en üstünüdür. 435 Bu neviden icazette muhaddis, eceztu leke'l-kitâbe'l-fulânî (falancanın kitabını rivayet etmen için sana izin verdim); eceztu li-fulânin me'ştemelet aleyhi fihristi hâzihî (su fihristimde bulunan hadislerin rivayeti için falancaya icazet verdim) ve benzeri ifadeleri kullanır. Bu şekildeki bir icazetin kabul edilebilir olması için, icazet veren muhaddisin, rivayetine izin verdiği kitap veya fihristdeki hadisleri iyi bilmesi, icazet alanında ilim ehlinden olması aranır. Hatta İmam Mâlik mucîz ile mücâzun lehin ilim ve ehliyet sahibi olmalarını şart bile koşmuştr. İbn Abdilberr ise isnadı müşkil olmayan muayyen şeyleri rivayet için yalnız hadis ilminde mahareti olan kimseye icazet verilebileceği görüşündedir. Muayyen bir kimseye, muayyen şeylerin rivayeti için verilen icazet eğer yazılı olarak verilmiş ise verenin sözle te'yid etmesi münasiptir. Şayet yalnız yazı ile yetinirse zahire göre icazeti sahih olur. Şu var ki böyle bir icazet öbüründen yani yazılı olarak verilen, sözle teyid edilenden daha aşağı mertebededir.

İcâzetu’l-Mucâz
İcazetle rivayet edilmiş hadislerin yine icazetle rivayet edilmesine izin vermekten ibaret icazet çeşitlerindendir. Şeyh, kendi şeyhinden icazet yoluyla aldığı hadislerin rivayet edilmesine icazet verir. İcazetinde bunu belirtecek şekilde eceztuke mucâzâti veya eceztuke cemî'a mâ ucîze lî rivâyetuhû gibi eda lafızları kullanır. Caiz oluşu ihtilaflıdır.

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget