Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ? Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) "أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"
Bk. Lâ Yesbut. “Sabit değildir” demek olup bir rivayetin Hz. Peygamber (s.a.s)'e ait olduğu sabit olmamıştır manasına mevzu olduğunu belirtir. Aynı manada ve yerde lem yesbut ve leyse bi-sâbit tabirleri de kullanılmıştır.
“Bu hadisi falancadan, fülandan başka rivayet eden olmadı” anlamına gelen bir tabirdir. Ravinin bir muhaddisten rivayette teferrüdünü ifade eder. Ferd-i nisbî maddesinde söz konusu edildiği gibi ravi bir raviden rivayette bazen tek kalır. Teferrüd şekilleri çeşitli olmakla birlikte ravinin bir şeyhten rivayette tek kalması halinde hadisin sonunda lem yervihi illa fulân an fulân denir. Bu takdirde bu tabir, o hadisi o raviden söz konusu kimseden başka rivayet eden olmadığını belirtir. Aynı hadisi başkasından pek çok kişi rivayet etmiş bile olsa adı zikredilen raviden rivayette bir ravi tek kaldığından hadis ferd-i nisbî addedilir. Bu duruma göre söz konusu tabir ferd-i nisbînin fert sayılmasına sebep teşkil eden kayıt mesabesinde olmaktadır.
Bk. Lâ A'rifuhu. Bu hadisi bilmiyorum demektir. Mevzu hadisleri değerlendirme şekillerinden biridir. Hadis İlminde yüksek dereceleri almış, hadisleri iyi bilen bir alimin bir hadis hakkında “bu hadisi bilmiyorum” demesi kendisine başka katılan olmasa bile o hadisin mevzu olduğuna hükmetmeye kâfidir. Bu konuda İbn Haceri'l-Askalânî şöyle demiştir: “Hadislere vakıf tenkitçi bir hafız muhaddis herhangi bir hadis hakkında “Bu hadisi bilmiyorum” derse bu, o hadisin hadis olmadığına hamledilir.” 590 Bununla birlikte bir âlimin bütün hadisleri bilmesi mümkün değildir. Nitekim rivayete göre Ebu Hâzim, meşhur hadis imamı ez-Zuhrî'nin yanında bir hadis rivayet eder. O, “bu hadisi bilmiyorum” der. Bunun üzerine “Hz. Peygamber (s.a.s)'in bütün hadislerini ezberledin mi? diye sorulur. Ez-Zuhrî bu soruya “hayır” cevabını verir. Soruyu soran “Yarısını biliyormusun?” diye sorunca da “Umarım biliyorum” der. Soru sahibi “Öyleyse der; bunu da bilmediğin o yandan say.” ez-Zuhrî çapında bir âlimin bilmediği hadis olunca diğerlerinin bilmedikleri de olabilir düşüncesi ile İbn Hacer'in bu görüşüne itiraz edilmiştir. es-Suyütî güzel bir izahla İbn Hacer'n görüşünü savunarak şunları söylemiştir: “Bu, hadislerin kitaplarda toplanmasından önce idi; zira o zamanlar hafız derecesindeki muhaddislerin bilmedikleri hadisler bazı ravilerin mahfuzu bulunuyordu. Ancak hadislerin tedvin ve kitaplara dercedilmesinden sonra hadis âlimlerinin başkaları tarafından irad edilen hadisleri bilmemesine imkân kalmamıştır.” 591 Mevzu hadisleri değerlendirmede ayrıca aynı manaya gelen, lem a'rif (bilmiyorum), la a'rifuhû bi-hâze’l-lafz (Bu lafızla bilmiyorum), lem ekıf aleyhi (vakıf olmadım), Lâ A'rifu lehu aslen (aslını bilmiyorum), lem ecid lehu aslen (aslını bulamadım), Lem ekıf lehu alâ aslin (aslına vakıf olamadım), lem erahu bi-haze'1-lafzi (bu lafızla görmedim, bilmiyorum) , lem ecidhu (hadisler arasında aslını bulamadım), lem yerid fîhi şey'un (bu konuda hiçbir şey varid olmadı), la men ahrecehe ve lâ isnaduhu (ne rivayet edeni biliniyor; ne de isnadı) tabirleri de kullanılır.