Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

Tazbîb
Bk. Tadbîb.
Pek çok benzeri gibi tef’il ölçüsünde mastar olan tadbîb sözlükte bir nesne üzerini kaplayıp bütününü ihtiva etmek, çocuğa “dabbe” denilen bir çeşit helvadan ibaret mama yedirmek, kapıya kol demiri koymak gibi manalara gelir. 1134 Hadis terimi olarak tadbîb -ki temrîz de denir- hadis yazarken rivayet edilmesi gereken hususlardan biridir ve nakil yönünden sahih, ancak lafız ya da mana itibariyle bozuk yahut zayıf, ya da bir veya birkaç kelimesi noksan, ya da Arapça kaidelerine aykırı, yahutta musahhaf veya muharref olarak varid olmuş ibarelerin işaretlenmesine denir. Böyle bozuk ibareler yazılırken oldukları gibi bırakılır. Doğrusu sayfanın kenarına yazılır. Yanlış olarak rivayet edilen kelime veya kelimeler üzerine başı badem şeklinde “sad” harfine benzeyen bir işaret konularak tadbîbin bittiği yere kadar uzatılır. - gibi. Dabbe denilen bu işaret altındaki kelime veya kelimelerin rivayet itibariyle sahih olmakla birlikte lafız ya da mana yönünden bozuk olduklarını gösterir. Kısacası, tadbîb edilen yerin hatalı olduğunu ifade eder. Tadbibin bir taraftan rivayetin değiştirilmesini önlemek, diğer taraftan ilerde o kitabı okuyan birine metnin doğrusunu araştırma fırsatı vermek gibi faydaları vardır. Bunun gibi her önüne gelenin metni değiştirmesi zararının önüne geçmek faydası da önemlidir. Şurası muhakkak ki, metne müdahale kapısı bir kere açılırsa ehil olmayan herkesin hadise müdahele etmesine yol verilmiş olur. Bunun ise doğruyu yanlışa, halk deyimiyle, hadisi kuşa çevireceğine şüphe yoktur. Hadis yazanlar, tadbîb çizgisinin metin içindeki kelimelere temas etmemesine fazlaca itina etmişlerdir. Gerçekten bu çizgi ibareye değerse darb alametini andırır, oysa darb, aslında doğru olduğu halde hadis yazanın yaptığı yanlışı işaretlemekten ibarettir. Tadbîb ise ondan farklıdır. Tabiatiyle bu farkı belirtmek, daha doğrusu birinin işaretini diğerini andıracak şekilde yapmamak gerekir. 1135 Yukarıda kısaca değinildiği gibi tadbîbe temrîz de denir. Temrîz, hasta etmek manasına geldiği gibi hastaya bakmak, hastalığı tedavi etmek manasına da gelir. Hadis metinlerinde yanlış varid olan ibareleri işaretleme işllemine temrîz adını verenler sanki hadis yazanın rivayet yönünden sahih ancak arapça kaideleri açısından bozuk ibareye dikkat çektiğini, onu düzeltmek için gayret gösterdiğini ima etmiş, başkalarının belki de doğrusuna vakıf olabileceklerine işaret etmiş gibi olurlar.

Tasnîf
Sözlükte sınıflandırmak, aynı cinsten olan şeyleri bir araya getirmek, gruplara ayırmak manasına mastardır. Hadis terimleri arasında hadisleri konularına göre ayırarak aynı konudakileri bir arada toplamak manasıyla yer etmiştir. Hz. Peygamber ve sahabe devirlerinde hadisler daha çok ezberlemek suretiyle muhafaza edilmiştir. Bu arada öğrendiği hadisleri yazanlar da olmuştur. Hicrî birinci asrın sonlarına doğru tedvin edilen hadisler daha sonraki yıllarda konularına göre ayrılarak aynı konudakiler bir araya toplanmıştır. er-Râmehurmuzî'nin kaydettiğine göre hadisleri ilk tasnif eden, bablara ayıran ve aynı konudakileri bir araya getiren muhaddisler şunlardır. Basra'da er-Rebî' b. Subeyh, sonra Sa'id b. Ebî Arûbe; Yemen'de Abd diye bilinen Hâlid b. Cumeyl ve Ma’mer b. Râşid; daha sonra Mekke'de İbn Cureyc, Kûfe'de Sufyânu's-Sevrî, Basra'da Hammâd b. Seleme; yine Mekke'de Sufyân b. Uyeyne, Şamda el-Velid b. Müslim; Rey'de Cerîr b. Abdilhamid, Merv ve Horasan'da Abdullah İbnu'l-Mubârek ve Huşeym aynı yıllarda yine Kûfe'de İbn Ebi Zâ'die, İbn Fudayl ve Vekî İbnu'l-Cerrâh. Daha sonraları yine Yemen'de Abdurrezzâk b. Hemmâm ve Ebu KurreMusa b. Târık. 1160 İbn Hacer, hadislerin önce Kur'ân-ı Kerim'le karışma korkusuna eklenen ravilerin hafızalarının güçlü ve zihinlerinin parlak olması yüzünden tedvin ve tasnif edilerek kitaplara yazılmadığını, tâbi'în devrinin sonlarına doğru tedvin ve tasnif in başladığını söyler. Ona göre tedvinin ve arkasından gelen tasnifin iki önemli sebebi vardır: Hadisleri bilenlerin şehirlere dağılması ve Hâricîlik, Rafızîlik, kader inkarcılığı gibi bazı bid'atcı mezheplerin ortaya çıkması. Bu önemli sebeplerle Hz. Peygamber, sahabe ve tabi'înden intikal eden eserler tedvin, arkasından tasnif edilmiştir.1161 Anlaşıldığına göre Hz. Peygamber'in vefatından sonra onun sağlığındaki tatbik şekli hadislerin daha ziyade ezberlenerek, az da olsa yazılmak suretiyle muhafaza edilmesidir. Böylece öğrenilip öğretilen hadisler bir süre sonra dört Halife devrinin sonlarında siyasi ihtilafların zuhuru, hadisleri Hz. Peygamber'den rivayet eden sahâbîlerin bir yandan İslâm aleminin çeşitli yörelerine dağılması, öte yandan birer ikişer bu alemden çekilmeye başlamaları üzerine hadislerin kaybolma endişesinin doğması gibi sebeplerle toplanmaya başlanmıştır. Hadis toplama faaliyetini toplanan hadisleri tasnif ederek yazılı metinlere geçirme devresi izlemiştir. Cami, musannef, sünen türünde tasnif edilen ilk eserler önce tedvin, sonra tasnif çalışmalarını gerçekleştiren emeklerin ürünleridir.

Tasliye
Asıl itibariyle salat (dua) ve selam okumak anlamını veren “salla” dört harfli mezid fiilinin mastarı olup Hz. Peygamber üzerine salavat getirmek demektir. Hz. Peygamber'e dua mahiyetinde salat ve selam okumanın aslı kur'an-ı kerim'e dayanır. Şu ayet bu konudadır:= “Allah, peygamber (in) e salat eder. Melekler de ederler. Ey iman edenler! Siz de ona çokça salât ve selâm edin.” 1162Hz. Peygamber de kendisine salat okunup selam verilmesini öğüüemiş ve yapılış şeklini öğretmiştir. Namaz kadelerinde okunan “et Tahiyyât” ile “Allâhumme salli” ve “Allâhumme bârik” duaları bir anlamda salât ve selâmdır. Hz. Peygamber'e salat ve selam okumanın çeşitli şekilleri vardır. En kısa şekli “Allâhumme salli alâ Muhammed” demektir. Hadis ilimlerinde tasliye, “Salla'llahu aleyhi ve sellem” cümlesine denir. Hadisler yazılırken Hz. Peygamber'in ismi geçen yerlerde kısaca salla'llahu aleyhi (Allah ona salat etsin) veya sallallahu aleyhi ve sellem (Allah ona salat ve selam etsin) cümlelerinden birini yazmak muhaddisler arasında adet haline glemiştir. Hadis meclislerinde görev yapan mustemlînin vazifeleri arasında tasliye de vardır. İbnu's-Salâh, hadis yazanların dikkat etmeleri gereken hususlar arasında tasliyeye de yer vermiş, “bundan gafil olanlar büyük bir manevi nasipten mahrum kalırlar” demiştir. Ona göre tasliye, ravinin duasıdır. Rivayet edeceği bir söz olmamakla birlikte yazılması, aslında bulunması şartına bağlı da değildir. 1163Bu demektir ki, hadis yazanlar kopya ettikleri nüshada Hz. Peygamber'in isminin geçtiği her yerde “salla'llahu aleyhi ve sellem” denilmemiş dahi olsa kendi yazdıkları nüshaya bu dua cümlesini eklemelidirler. İster çeşitli vesilelerle dille söylensin, isterse hadisleri yazarken yazı ile yazılsın, Allah Resulüne salât ve selâm okumanın faziletine dair selefin salih alimlerinden pek çok gönül erlerini hayran bırakan rivayetler nakledilmiştir.

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget