Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 82. Mustehaza İ'tikâfta Kalabilir

2478- Âişe (radıyallahü anhâ)'dân; demiştir ki:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın hanımlarından bir kadın onunla beraber i’tikâfta bulundu. O hanım sarılığı ve kırmızılığı görürdü. Bazan Bazı nüshalarda " altına tas koydu" şeklinde vârid olmuştur. o namaz kılarken (özür kanı için) altına tas koyardık.

Buhârî, i'tikâf 10, hayz 10; Müslim, reda' 98; İbn Mâce, siyam 66; Dârimî, savm 81; Ahmed b. Hanbel, VI, 131.

٨٢ - باب فِي الْمُسْتَحَاضَةِ تَعْتَكِفُ

٢٤٧٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى، وَقُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ، عَنْ خَالِدٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، - رضى اللّه عنها - قَالَتِ اعْتَكَفَتْ مَعَ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم امْرَأَةٌ مِنْ أَزْوَاجِهِ فَكَانَتْ تَرَى الصُّفْرَةَ وَالْحُمْرَةَ فَرُبَّمَا وَضَعْنَا الطَّسْتَ تَحْتَهَا وَهِيَ تُصَلِّي ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 81. İ'tikâfta Olan Kimse Hasta Ziyaretinde Bulunabilir

2474- Abdullah b. Muhammed en-Nüfeyli ve Muhammed b. Îsa Abdusselâm b. Harb'den, o Leys b. Ebi Süleym'den, Leys, Abdurrahman b. el-Kasım'dan o da babası vasıtasıyla Hazret-i Âişe (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet etmiştir.

Nüfeyli'nin rivâyetine göre Âişe (radıyallahü anhâ) şöyle demiştir:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) i'tikâfta iken hiç bir tarafa sapmadan hastaya uğrar, yanında kalmadan halini sorardı."

İbn Îsa'nın rivâyetine göre de Hazret-i Âişe şöyle demiştir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) i'tikâfta iken hasta ziyaretinde bulunurdu."

Kütüb-i sitte sahiplerinden sadece Ebû Dâvud rivâyet etmiştir.

2475- Âişe (radıyallahü anhâ)'dan; demiştir ki:

Haste ziyaretine gitmemek, cenazeye iştirak etmemek, kadına şehvetle dokunmamak, onunla cinsî temasta bulunmamak ve zarurî olanların dışında bir ihtiyâç için çıkmamak i'tikâfta olan kişi için sünnettir. Oruç olmadan i'tikâf olmaz, cemaatle namaz kılınan caminin dışında bir yerde i'tikâf olmaz.

Beyhakî es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 321; Dârekutni, Sünen, H, 201.

Ebû Dâvud dedi ki:

" Abdurrahman b. îshak'tan başka hiç kimse Hazret-i Âişe'nin " ...sünnettir" dediğini nakletmedi. (Başkaları) bu hadisi Hazret-i Âişe'nin sözü kabul etmişlerdir."

2476- İbn Ömer (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre, Ömer (radıyallahü anh) Cahiliyye devrinde Kâbenin yanında bir gece veya bir gün - Buradaki şüphe râvidendir. - i'tikâfta kalmayı adadı. (Sonra) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sordu, o da:

" İ'tikâfa gir ve oruç tut" buyurdu.

Nesaî eyman 36; Tirmizî, nuzur 12; Ebû Dâvud, eymân 25.

2477- Abdullah b. Ömer b. Muhammed b. Ebân b. Salih el-Kuraşî Amr b. Muhammed, (yani el-Ankariy)’den; o da Abdullah b. Büdeyl'den aynı isnad ile önceki hadisin benzerini rivâyet etmişlerdir. İbn Ömer (bu rivâyette ayrıca) şöyle der:

(Ömer) i'tikâfta iken insanlar tekbir getirmeye başladılar, bunun üzerine Ömer (radıyallahü anh):

Bu nedir, ya Abdellâh? dedi. Abdullah;

Hevazin kabilesinin esirleri. Onları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) âzad etti de, dedi.

Ömer (radıyallahü anh);

Şu câriye varya onlarla birlikte onu da gönder, dedi.

Bu haber önceki hadisin farklı bir rivâyetidir. Ondan fazla olarak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Hevâzin esirlerini salıverdiği ve Hazret-i Ömer'in bunu i'tikâfta iken öğrenince oğluna yanındaki cariyesini de serbest bırakmasını söylediği yer almaktadır. Çünkü Hazret-i Ömer'in yanındaki cariye de Hevâzin kabilesinin esirlerinden idi.

Bu rivâyette ahkâma esas teşkil edecek farklı bir şey mevcut değildir.

٨١ - باب الْمُعْتَكِفِ يَعُودُ الْمَرِيضَ

٢٤٧٤ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ النُّفَيْلِيُّ، وَمُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ بْنُ حَرْبٍ، أَخْبَرَنَا اللَّيْثُ بْنُ أَبِي سُلَيْمٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، - قَالَ النُّفَيْلِيُّ - قَالَتْ كَانَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم يَمُرُّ بِالْمَرِيضِ وَهُوَ مُعْتَكِفٌ فَيَمُرُّ كَمَا هُوَ وَلاَ يُعَرِّجُ يَسْأَلُ عَنْهُ . وَقَالَ ابْنُ عِيسَى قَالَتْ إِنْ كَانَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم يَعُودُ الْمَرِيضَ وَهُوَ مُعْتَكِفٌ .

٢٤٧٥ - حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ، أَخْبَرَنَا خَالِدٌ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، - يَعْنِي ابْنَ إِسْحَاقَ - عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّهَا قَالَتِ السُّنَّةُ عَلَى الْمُعْتَكِفِ أَنْ لاَ يَعُودَ مَرِيضًا وَلاَ يَشْهَدَ جَنَازَةً وَلاَ يَمَسَّ امْرَأَةً وَلاَ يُبَاشِرَهَا وَلاَ يَخْرُجَ لِحَاجَةٍ إِلاَّ لِمَا لاَ بُدَّ مِنْهُ وَلاَ اعْتِكَافَ إِلاَّ بِصَوْمٍ وَلاَ اعْتِكَافَ إِلاَّ فِي مَسْجِدٍ جَامِعٍ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ غَيْرُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ إِسْحَاقَ لاَ يَقُولُ فِيهِ قَالَتِ السُّنَّةُ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ جَعَلَهُ قَوْلَ عَائِشَةَ .

٢٤٧٦ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بُدَيْلٍ، عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ عُمَرَ، - رضى اللّه عنه - جَعَلَ عَلَيْهِ أَنْ يَعْتَكِفَ فِي الْجَاهِلِيَّةِ لَيْلَةً أَوْ يَوْمًا عِنْدَ الْكَعْبَةِ فَسَأَلَ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ‏(‏ اعْتَكِفْ وَصُمْ ‏) .

٢٤٧٧ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ أَبَانَ بْنِ صَالِحٍ الْقُرَشِيِّ، حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ مُحَمَّدٍ، - يَعْنِي الْعَنْقَزِيَّ - عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ بُدَيْلٍ، بِإِسْنَادِهِ نَحْوَهُ قَالَ فَبَيْنَمَا هُوَ مُعْتَكِفٌ إِذْ كَبَّرَ النَّاسُ فَقَالَ مَا هَذَا يَا عَبْدَ اللَّهِ قَالَ سَبْىُ هَوَازِنَ أَعْتَقَهُمُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ وَتِلْكَ الْجَارِيَةُ . فَأَرْسَلَهَا مَعَهُمْ .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 80. İ'tikâfta Olan Kişi Herhangi Bir İhtiyacı İçin Evine Gidebilir

2469- Âişe (radıyallahü anhâ)’dan ; demiştir ki:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) i’tikafta olduğu zaman başını bana doğru uzatır, ben de taradım. O, eve ancak tabii bir ihtiyacı için girerdi.

Müslim, hayz 6; Tirmizi, savm 79; Muvatta, İ’tikaf 1; Ahmed b. Hanbel, VI, 181.

2470- Kuteybe b. Said ve Abdullah b. Mesleme Leys'den; Leys İbn Şihab'den, o Urve ve Amra'dan; onlar da Hazret-i Âişe vasıtasıyla Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den önceki hadisin benzerini rivâyet etmişlerdir.

Ebû Dâvud dedi ki:

" Aynı şekilde o hadisi Yunus da Zühri'den rivâyet etmiştir. Amra'dan Urve'nin rivâyet ettiği konusunda hiç kimse Mâlik'e muvafakat etmemiştir. Hadisi Ma'mery Ziyad b. Sa'd ve başkaları " Zühri, Urve ve Âişe" isnadıyla rivâyet etmişlerdir."

2471- Âişe (radıyallahü anhâ)'dan; demiştir ki:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde i'tikâfta olduğunda odanın deliğinden (kapısından) başını bana doğru uzatır, ben de yıkardım."

bk. bir önceki hadisin kaynakları.

(Râvi) Müsedded, Hazret-i Âişe'nin " hayızlı olduğum halde başını tarardım" dediğini söyledi.

2472- Safiyye (radıyallahü anhâ)'dan; demiştir ki:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) i'tikâfta idi. Bir gece kendisini ziyarete gidip konuştum. Sonra kalkıp (eve) dönmek istedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da beni evime getirmek için benimle birlikte kalktı.

(-Safiyye'nin evi Usame b. Zeyd'in arsasında idi.-) Ensardan iki adam karşımıza çıktı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ı görünce, sür'atlendiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Ağır olunuz, telaşlanmayınız, o (yanımdaki), Huyeyy'in kızı Safiyye'dir," buyurdu. Adamlar:

Allah'ı teşbih ederiz, (Hakkın ızda kötü bir şey asla düşünmeyiz) Ya Resûlallah! dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)

" Şüphesiz şeytan insan(ın damarlann)da kanın aktığı gibi akar. Sizin kalbinize birşey -veya bir şer- atmasından endişe ettim." buyurdu.

Buhârî, Bedü’l-halk 11, edebi 81, i'tikâf, 1142; Müslim, selâm 24; İbn Mâce, siyam 65; Dârimî, rikâk 66; Ahmed b. Hanbel, VI, 337, 235; III, 156, 285, 309.

2473- Muhammed b. Yahya b. Fârıs, Ebû'l-Yeman'dan, Ebû'l-Yeman Şuayb'dan o da Zührî'den, önceki hadisi, isimler aynı kalmak kaydıyla, rivâyet etmişlerdir. (Farklı olarak bu rivâyette) Safiyye (radıyallahü anhâ):

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidin Ümmü Seleme'nin kapısının yanındaki kapısına vardığı zaman iki kişi ile karşılaştı" dedi.

Ve Râvi, önceki hadisi mânâ olarak (aynen) nakletti.

٨٠ - باب الْمُعْتَكِفِ يَدْخُلُ الْبَيْتَ لِحَاجَتِهِ

٢٤٦٩ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ، عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ، عَنْ عَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِذَا اعْتَكَفَ يُدْنِي إِلَىَّ رَأْسَهُ فَأُرَجِّلُهُ وَكَانَ لاَ يَدْخُلُ الْبَيْتَ إِلاَّ لِحَاجَةِ الإِنْسَانِ .

٢٤٧٠ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ، قَالاَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم نَحْوَهُ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَكَذَلِكَ رَوَاهُ يُونُسُ عَنِ الزُّهْرِيِّ وَلَمْ يُتَابِعْ أَحَدٌ مَالِكًا عَلَى عُرْوَةَ عَنْ عَمْرَةَ وَرَوَاهُ مَعْمَرٌ وَزِيَادُ بْنُ سَعْدٍ وَغَيْرُهُمَا عَنِ الزُّهْرِيِّ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ .

٢٤٧١ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ، وَمُسَدَّدٌ، قَالاَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَكُونُ مُعْتَكِفًا فِي الْمَسْجِدِ فَيُنَاوِلُنِي رَأْسَهُ مِنْ خَلَلِ الْحُجْرَةِ فَأَغْسِلُ رَأْسَهُ . وَقَالَ مُسَدَّدٌ فَأُرَجِّلُهُ وَأَنَا حَائِضٌ .

٢٤٧٢ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ شَبُّويَةَ الْمَرْوَزِيُّ، حَدَّثَنِي عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ حُسَيْنٍ، عَنْ صَفِيَّةَ، قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مُعْتَكِفًا فَأَتَيْتُهُ أَزُورُهُ لَيْلاً فَحَدَّثْتُهُ ثُمَّ قُمْتُ فَانْقَلَبْتُ فَقَامَ مَعِي لِيَقْلِبَنِي - وَكَانَ مَسْكَنُهَا فِي دَارِ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ - فَمَرَّ رَجُلاَنِ مِنَ الأَنْصَارِ فَلَمَّا رَأَيَا النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَسْرَعَا فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ عَلَى رِسْلِكُمَا إِنَّهَا صَفِيَّةُ بِنْتُ حُيَىٍّ ‏) . قَالاَ سُبْحَانَ اللَّهِ يَا رَسُولَ اللَّهِ . قَالَ ‏(‏ إِنَّ الشَّيْطَانَ يَجْرِي مِنَ الإِنْسَانِ مَجْرَى الدَّمِ فَخَشِيتُ أَنْ يَقْذِفَ فِي قُلُوبِكُمَا شَيْئًا ‏) . أَوْ قَالَ ‏(‏ شَرًّا ‏) .

٢٤٧٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ فَارِسٍ، حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ، أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، بِإِسْنَادِهِ بِهَذَا قَالَتْ حَتَّى إِذَا كَانَ عِنْدَ بَابِ الْمَسْجِدِ الَّذِي عِنْدَ بَابِ أُمِّ سَلَمَةَ مَرَّ بِهِمَا رَجُلاَنِ . وَسَاقَ مَعْنَاهُ .



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget