Hâkim Doğruluğunu Bildiği Zaman Bir Şahidin Şahitliğiyle Hüküm Verebilir
20. Hâkim Doğruluğunu Bildiği Zaman Bir Şahidin Şahitliğiyle Hüküm Verebilir
3609- Umâre b. Huzeyme'den rivâyet olunduğuna göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sahâbîlerinden olan amcası ona şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bedevilerden birinden bir kısrak satın aldı. Ona atının fiatını ödemek için peşinden gelmesini istedi (ve önden yürüyüp gitti). Râsulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) hızlıca yürüyordu. Bedevi ise yavaş yavaş gidiyordu. Derken halk bedevinin etrafını sarıp (onun yedeğinde bulunan) kısrağı satın almak üzere pazarlığa giriştiler. Bu kısrağı Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bedeviden satın aldığını bilmiyorlardı. (Halkın elindeki kısrağa daha fazla fiat verdiğini gören) bedevi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a haykırarak:
Bu kısrağı alacaksan al, yoksa ben onu sattım! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bedevinin haykırışını işitince (yanına varıp):
" Ben bu kısrağı senden satın almadım mı?" diye sordu. Bedevinin; -Hayır vallahi, ben bunu sana satmadım; karşılığını vermesi üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
" Evet, ben bu kısrağı senden satın aldım" dedi. Bedevi de;
Haydi öyleyse, şahit göster; demeye başladı.
Derken Huzeyme b. Sabit (ortaya atılarak bedeviye dönüp):
Ben senin bu hayvanı (Hazret-i Peygamber'e) sattığına şahitlik ederim, dedi.
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Huzeyme'ye dönerek:
" Neye (dayanarak) şahitlik ediyorsun?" diye sordu. (Huzeyme de):
Ey Allah'ın Rasûlü, (ben, Allah'ın) seni tasdik etmesiyle (şahitlik ediyorum) cevabını verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Huzeyme'nin şahitliğini iki erkeğin şahitliğine denk saydı.
Buharî, cihad 12, tefsir sûre (33) 3; Nesâî, büyü 81; Ahmed b. Hanbel, V, 188, 189, 216.
٢٠ - باب إِذَا عَلِمَ الْحَاكِمُ صِدْقَ الشَّاهِدِ الْوَاحِدِ يَجُوزُ لَهُ أَنْ يَحْكُمَ بِهِ
٣٦٠٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ فَارِسٍ، أَنَّ الْحَكَمَ بْنَ نَافِعٍ، حَدَّثَهُمْ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُمَارَةَ بْنِ خُزَيْمَةَ، أَنَّ عَمَّهُ، حَدَّثَهُ وَهُوَ، مِنْ أَصْحَابِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم ابْتَاعَ فَرَسًا مِنْ أَعْرَابِيٍّ فَاسْتَتْبَعَهُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم لِيَقْضِيَهُ ثَمَنَ فَرَسِهِ فَأَسْرَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم الْمَشْىَ وَأَبْطَأَ الأَعْرَابِيُّ فَطَفِقَ رِجَالٌ يَعْتَرِضُونَ الأَعْرَابِيَّ فَيُسَاوِمُونَهُ بِالْفَرَسِ وَلاَ يَشْعُرُونَ أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم ابْتَاعَهُ فَنَادَى الأَعْرَابِيُّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ إِنْ كُنْتَ مُبْتَاعًا هَذَا الْفَرَسَ وَإِلاَّ بِعْتُهُ . فَقَامَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم حِينَ سَمِعَ نِدَاءَ الأَعْرَابِيِّ فَقَالَ ( أَوَلَيْسَ قَدِ ابْتَعْتُهُ مِنْكَ ) . فَقَالَ الأَعْرَابِيُّ لاَ وَاللَّهِ مَا بِعْتُكَهُ . فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( بَلَى قَدِ ابْتَعْتُهُ مِنْكَ ) . فَطَفِقَ الأَعْرَابِيُّ يَقُولُ هَلُمَّ شَهِيدًا . فَقَالَ خُزَيْمَةُ بْنُ ثَابِتٍ أَنَا أَشْهَدُ أَنَّكَ قَدْ بَايَعْتَهُ . فَأَقْبَلَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى خُزَيْمَةَ فَقَالَ ( بِمَ تَشْهَدُ ) . فَقَالَ بِتَصْدِيقِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ . فَجَعَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم شَهَادَةَ خُزَيْمَةَ بِشَهَادَةِ رَجُلَيْنِ .