Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 37. (Had Vurulduktan Sonra) İçki İçmeye Devam Edene Ait Hükümler

4484- Muaviye b. Ebi Süfyan (radıyallahü anh) demiştir ki:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" İçki içtikleri zaman onlara dayak atınız. Sonra yine içerlerse dövünüz, sonra tekrar içerlerse, yine dövünüz, sonra yine içerlerse öldürünüz." buyurdu.

Tirmizi, hudud 15; İbn Mace, hudud 17; Nesai, eşribe 42.

4485- Nafi, İbn Ömer (radıyallahü anh) vasıtasıyla Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dan bu (önceki) hadisi manası ile rivâyet etmiştir. Ravi (bu rivâyette) şöyle demiştir:

Zannediyorum, (şeyhim) beşincisinde:

" Eğer (yine) içerse onu öldürünüz" buyurdu.

Ebû Dayud der ki:

" Ebû Gutayfın hadisinde de;

" beşincisinde" şeklindedir."

4486- Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir:

(Bir kimse) sarhoş olduğu zaman ona dayak atınız, sonra (yine) sarhoş olursa (yine) dayak atınız, sonra sarhoş olursa yine dövünüz, dördüncü defa tekrarlarsa onu öldürünüz."

İbn Mace, hudud 17; Nesai. eşribe 42.

Ebû Dâvûd şöyle demiştir:

" Ömer b. Ebi Seleme’nin babasından, onun da Ebû Hureyre (radıyallahü anh) vasıtasıyla Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet ettiği hadis te aynıdır. (Bu rivâyette) Resûlüllah söyle buyurmuştur:

" Şarap içtiği zaman ona dayak atınız.

Dördüncü kez tekrarlarsa öldürünüz"

Yine Ebû Dâvûd şöyle der:

Süheyl'in Ebû Salih'ten onun da Ebû Hureyre vasıtasıyla Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyeti aynı şekilde şöyledir:

" Dördüncü defa içerlerse onları öldürünüz-" İbn Ebi Num'un İbn Ömer vasıtasıyla Resûlüllah'tan, Abdullah b. Amr'ın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den ve Şeıid'in Resûlüllah'tan rivâyet ettikleri hadisler de aynıdır.

el-Cedelî (Abd b. Abdi'nin Muaviye vasıtasıyla Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet ettiği hadiste ise Efendimiz:

" Üçüncü veya dördüncüde tekrarlarsa onu öldürünüz" buyurdu.

4487- Kabîsa b. Züeyb (radıyallahü anh)’den rivâyet edildi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Bir kimse şarap İçerse ona dayak atınız, tekrarlarsa yine dayak atınız. Yine tekrarlarsa üçüncüsünde veya dördüncüsünde onu öldürünüz" buyurdu.

Resûlüllah'a içki içmiş olan bir adam getirildi, ona dayak attı, sonra (yine) getirildi, yine dayak attı. Sonra (tekrar) getirildi, (tekrar) dayak attı. Sonra (tekrar) getirildi, yine dayak attı öldürmedi, (bu) bir ruhsattı.

Süfyan şöyle dedi:

" Zühri bu hadisi, yanında Mahsur b. el-Mu'temir ve Muhavvel b. Raşid varken rivâyet etti ve onlara:

" Bu hadis ile Iraklıların elçileri olunuz." dedi.

Ebu Dâvûd şöyle demiştir: Bu hadisi eş-Şerid b. Süveyd, Şürahbil b. Evs, Abdullah b. Amr, Abdullah b. Ömer, Ebû Gutayf el Kindi ve Ebıt Seleme b. Ahdurrahman, Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet etmişlerdir.

4488- Ali b. Ebi Talib (radıyallahü anh) şöyle demiştir:

Ben, içki içenden başka kendisine had vurduğum (dan ötürü ölen) hiç kimse için fidye vermem. (Çünkü) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun (içkinin) hakkında (belli) bir şey bırakmadı. O had (din miktarı) bizim koyduğumuz bir şeydir.

Buhari. hudud 4: Müslim, hudud 39; İbn Mace, hudud 16.

4489- Abdurrahman b. Ezher (radıyallahü anh) şöyle demiştir;

" Sanki ben şu anda Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a bakar gibiyim; Ravinin maksadı, hadiseyi o anda görüyormuş gibi hatırladığını ifade etmektir. O, evler arasında Halid b. Velid'in evini aramaktaydı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’a bu vaziyette iken şarap içmiş olan bir adam getirildi. Efendimiz insanlara:

" Ona dayak atınız" buyurdu, bunun üzerine onlardan kimi ayakkabılarla, kimi sopa ile kimi de mîteha (hurma dalı) ile vurdu -İbn Vehb: O şey hurma dalıdır, dedi-. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yerden toprak alıp adamın yüzüne attı.

4490- Abdullah b. Abdurrahman b. el-Ezher babasının şöyle dediğini haber vermiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Huneyn'de iken kendisine şarap içmiş olan birisi getirildi. Efendimiz adamın yüzüne toprak serpti. Sonra ashabına (ona vurmalarını) emretti. Sahabeler adama ayakkabıları ile ve ellerinde olan şeylerle vurdular. Nihayet Resûlüllah onlara " yeter" dedi, onlar da bıraktılar.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat etti, sonra Ebû Bekir (radıyallahü anh) şaraptan dolayı kırk değnek vurdu. Hilafetinin ilk döneminde Hazret-i Ömer (radıyallahü anh)'de kırk değnek vurdu. Hilafetinin sonunda ise seksen değnek vurdu. Osman (radıyallahü anh) her iki haddi de; hem kırk hem de seksen değnek vurdu. Nihayet Muaviye içki K-.ıHHini Sftksftn nhınık temhir otıi haddini seksen olarak tesbit etli.

4491- Abdurrahman b. Ezher (radıyallahü anh) şöyle dedi:

Mekke fethinin ertesi günü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i insanlar arasında dolaşıp Halid b. Velid’in evini sorarken gördüm. O esnada ben bir delikanlı idim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a içki içmiş olan birisi getirildi. Efendimiz sahabelere (ona dayak atmalarını) emretti. Onlar da ellerinde olan şeylerle vurdular; kimisi kamçı ile kimisi sopa ile kimisi de ayakkabısı ile vurdu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de adama toprak serpti.

Ebû Bekir halife olunca, kendisine içki içen birisi getirildi. Ebû Bekir (radıyallahü anh) sahabelere, Resûlüllah'in içki içene vurduğu haddi sordu. Onu kırk değnek diye zabt (muhafaza) ettiler.

Ebû Bekir de kırk değnek vurdu. Ömer halife olunca Halid b. Velid kendisine, insanların içki içmeye düşkünlük gösterdiklerini, haddi ve cezayı küçümsediklerini yazıp;

(Sahabeler) Senin yanında - ilk muhacirler Hazret-i Ömer'in yanında idiler - onlara sor" dedi. Ömer de onlarla istişare etti. Seksen değnek vurması için icma eltiler. Ali (radıyallahü anh) " İnsan içliği zaman iftira eder. Onu iftira (kazf) haddi gibi takdir etmeyi uygun görürüm." dedi. Bu hadis Lü'lüînin rivâyetinden değildir. İbn Dâsc'nin rivâyetindendir. İbn Ebi Hatim:

" Bu hadisi babama ve Ebû Zür’a’ya sordum, 7ü1" 1.;' bunu Abdurrahman b. Ezher'den işitmedi, dediler. Ebû Dâvûd şöyle der:

" Ukayl b. Halid bu hadiste Zührî ile İbni'l-Ezher arasına Abdullah b. Abdurrahman b. Ezher’i sokmuştur."

٣٧ - باب إِذَا تَتَابَعَ فِي شُرْبِ الْخَمْرِ

٤٤٨٤ - حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ، حَدَّثَنَا أَبَانُ، عَنْ عَاصِمٍ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، ذَكْوَانَ عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ أَبِي سُفْيَانَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِذَا شَرِبُوا الْخَمْرَ فَاجْلِدُوهُمْ ثُمَّ إِنْ شَرِبُوا فَاجْلِدُوهُمْ ثُمَّ إِنْ شَرِبُوا فَاجْلِدُوهُمْ ثُمَّ إِنْ شَرِبُوا فَاقْتُلُوهُمْ ‏)‏ ‏.‏

٤٤٨٥ - حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ، حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ حُمَيْدِ بْنِ يَزِيدَ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ بِهَذَا الْمَعْنَى قَالَ وَأَحْسِبُهُ قَالَ فِي الْخَامِسَةِ ‏(‏ إِنْ شَرِبَهَا فَاقْتُلُوهُ ‏) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَكَذَا فِي حَدِيثِ أَبِي غُطَيْفٍ فِي الْخَامِسَةِ ‏.‏

٤٤٨٦ - حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَاصِمٍ الأَنْطَاكِيُّ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ الْوَاسِطِيُّ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي ذِئْبٍ، عَنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِذَا سَكِرَ فَاجْلِدُوهُ ثُمَّ إِنْ سَكِرَ فَاجْلِدُوهُ ثُمَّ إِنْ سَكِرَ فَاجْلِدُوهُ فَإِنْ عَادَ الرَّابِعَةَ فَاقْتُلُوهُ ‏) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَكَذَا حَدِيثُ عُمَرَ بْنِ أَبِي سَلَمَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِذَا شَرِبَ الْخَمْرَ فَاجْلِدُوهُ فَإِنْ عَادَ الرَّابِعَةَ فَاقْتُلُوهُ ‏) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَكَذَا حَدِيثُ سُهَيْلٍ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِنْ شَرِبُوا الرَّابِعَةَ فَاقْتُلُوهُمْ ‏) . وَكَذَا حَدِيثُ ابْنِ أَبِي نُعْمٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَكَذَا حَدِيثُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَالشَّرِيدِ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَفِي حَدِيثِ الْجَدَلِيِّ عَنْ مُعَاوِيَةَ أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ فَإِنْ عَادَ فِي الثَّالِثَةِ أَوِ الرَّابِعَةِ فَاقْتُلُوهُ ‏)‏ ‏.‏

٤٤٨٧ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدَةَ الضَّبِّيُّ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، قَالَ الزُّهْرِيُّ أَخْبَرَنَا عَنْ قَبِيصَةَ بْنِ ذُؤَيْبٍ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ مَنْ شَرِبَ الْخَمْرَ فَاجْلِدُوهُ فَإِنْ عَادَ فَاجْلِدُوهُ فَإِنْ عَادَ فَاجْلِدُوهُ فَإِنْ عَادَ فِي الثَّالِثَةِ أَوِ الرَّابِعَةِ فَاقْتُلُوهُ ‏) . فَأُتِيَ بِرَجُلٍ قَدْ شَرِبَ فَجَلَدَهُ ثُمَّ أُتِيَ بِهِ فَجَلَدَهُ ثُمَّ أُتِيَ بِهِ فَجَلَدَهُ ثُمَّ أُتِيَ بِهِ فَجَلَدَهُ وَرَفَعَ الْقَتْلَ فَكَانَتْ رُخْصَةً . قَالَ سُفْيَانُ حَدَّثَ الزُّهْرِيُّ بِهَذَا الْحَدِيثِ وَعِنْدَهُ مَنْصُورُ بْنُ الْمُعْتَمِرِ وَمُخَوَّلُ بْنُ رَاشِدٍ فَقَالَ لَهُمَا كُونَا وَافِدَىْ أَهْلِ الْعِرَاقِ بِهَذَا الْحَدِيثِ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ رَوَى هَذَا الْحَدِيثَ الشَّرِيدُ بْنُ سُوَيْدٍ وَشُرَحْبِيلُ بْنُ أَوْسٍ وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَمْرٍو وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ وَأَبُو غُطَيْفٍ الْكِنْدِيُّ وَأَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ‏.‏

٤٤٨٨ - حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُوسَى الْفَزَارِيُّ، حَدَّثَنَا شَرِيكٌ، عَنْ أَبِي حُصَيْنٍ، عَنْ عُمَيْرِ بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ عَلِيٍّ، رضى اللّه عنه قَالَ لاَ أَدِي - أَوْ مَا كُنْتُ لأَدِيَ - مَنْ أَقَمْتُ عَلَيْهِ حَدًّا إِلاَّ شَارِبَ الْخَمْرِ فَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لَمْ يَسُنَّ فِيهِ شَيْئًا إِنَّمَا هُوَ شَىْءٌ قُلْنَاهُ نَحْنُ ‏.‏

٤٤٨٩ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ الْمَهْرِيُّ الْمِصْرِيُّ ابْنُ أَخِي، رِشْدِينَ بْنِ سَعْدٍ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ، أَخْبَرَنَا أُسَامَةُ بْنُ زَيْدٍ، أَنَّ ابْنَ شِهَابٍ، حَدَّثَهُ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَزْهَرَ، قَالَ كَأَنِّي أَنْظُرُ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم الآنَ وَهُوَ فِي الرِّحَالِ يَلْتَمِسُ رَحْلَ خَالِدِ بْنِ الْوَلِيدِ فَبَيْنَمَا هُوَ كَذَلِكَ إِذْ أُتِيَ بِرَجُلٍ قَدْ شَرِبَ الْخَمْرَ فَقَالَ لِلنَّاسِ ‏(‏ اضْرِبُوهُ ‏) . فَمِنْهُمْ مَنْ ضَرَبَهُ بِالنِّعَالِ وَمِنْهُمْ مَنْ ضَرَبَهُ بِالْعَصَا وَمِنْهُمْ مَنْ ضَرَبَهُ بِالْمِيتَخَةِ - قَالَ ابْنُ وَهْبٍ الْجَرِيدَةُ الرَّطْبَةُ - ثُمَّ أَخَذَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم تُرَابًا مِنَ الأَرْضِ فَرَمَى بِهِ فِي وَجْهِهِ ‏.‏

٤٤٩٠ - حَدَّثَنَا ابْنُ السَّرْحِ، قَالَ وَجَدْتُ فِي كِتَابِ خَالِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدِ الْحَمِيدِ عَنْ عُقَيْلٍ أَنَّ ابْنَ شِهَابٍ أَخْبَرَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الأَزْهَرِ أَخْبَرَهُ عَنْ أَبِيهِ قَالَ أُتِيَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم بِشَارِبٍ وَهُوَ بِحُنَيْنٍ فَحَثَى فِي وَجْهِهِ التُّرَابَ ثُمَّ أَمَرَ أَصْحَابَهُ فَضَرَبُوهُ بِنِعَالِهِمْ وَمَا كَانَ فِي أَيْدِيهِمْ حَتَّى قَالَ لَهُمُ ‏(‏ ارْفَعُوا ‏) . فَرَفَعُوا فَتُوُفِّيَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ثُمَّ جَلَدَ أَبُو بَكْرٍ فِي الْخَمْرِ أَرْبَعِينَ ثُمَّ جَلَدَ عُمَرُ أَرْبَعِينَ صَدْرًا مِنْ إِمَارَتِهِ ثُمَّ جَلَدَ ثَمَانِينَ فِي آخِرِ خِلاَفَتِهِ ثُمَّ جَلَدَ عُثْمَانُ الْحَدَّيْنِ كِلَيْهِمَا ثَمَانِينَ وَأَرْبَعِينَ ثُمَّ أَثْبَتَ مُعَاوِيَةُ الْحَدَّ ثَمَانِينَ ‏.‏

٤٤٩١ - حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ، حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنَا أُسَامَةُ بْنُ زَيْدٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَزْهَرَ، قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم غَدَاةَ الْفَتْحِ وَأَنَا غُلاَمٌ شَابٌّ يَتَخَلَّلُ النَّاسَ يَسْأَلُ عَنْ مَنْزِلِ خَالِدِ بْنِ الْوَلِيدِ فَأُتِيَ بِشَارِبٍ فَأَمَرَهُمْ فَضَرَبُوهُ بِمَا فِي أَيْدِيهِمْ فَمِنْهُمْ مَنْ ضَرَبَهُ بِالسَّوْطِ وَمِنْهُمْ مَنْ ضَرَبَهُ بِعَصًا وَمِنْهُمْ مَنْ ضَرَبَهُ بِنَعْلِهِ وَحَثَى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم التُّرَابَ فَلَمَّا كَانَ أَبُو بَكْرٍ أُتِيَ بِشَارِبٍ فَسَأَلَهُمْ عَنْ ضَرْبِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم الَّذِي ضَرَبَهُ فَحَزَرُوهُ أَرْبَعِينَ فَضَرَبَ أَبُو بَكْرٍ أَرْبَعِينَ فَلَمَّا كَانَ عُمَرُ كَتَبَ إِلَيْهِ خَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ إِنَّ النَّاسَ قَدِ انْهَمَكُوا فِي الشُّرْبِ وَتَحَاقَرُوا الْحَدَّ وَالْعُقُوبَةَ . قَالَ هُمْ عِنْدَكَ فَسَلْهُمْ . وَعِنْدَهُ الْمُهَاجِرُونَ الأَوَّلُونَ فَسَأَلَهُمْ فَأَجْمَعُوا عَلَى أَنْ يَضْرِبَ ثَمَانِينَ . قَالَ وَقَالَ عَلِيٌّ إِنَّ الرَّجُلَ إِذَا شَرِبَ افْتَرَى فَأَرَى أَنْ يَجْعَلَهُ كَحَدِّ الْفِرْيَةِ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ أَدْخَلَ عُقَيْلُ بْنُ خَالِدٍ بَيْنَ الزُّهْرِيِّ وَبَيْنَ ابْنِ الأَزْهَرِ فِي هَذَا الْحَدِيثِ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الأَزْهَرِ عَنْ أَبِيهِ ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 36. Şarap İçenlere Uygulanan Had

4478- İbn Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre;

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şarap içen için (belirli sayıda) bir had tayin etmedi. (İçki içene uygulanacak haddin mikdarını tayin etmedi)İbn Abbâs şöyle dedi:

" Bir adam içki içip sarhoş oldu. Yolda yalpa yaparken görüldü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a götürülmek üzere yakalandı. Abbâs'ın evinin hizasına gelince ellerinden kurtuldu. Abbâs'ın yanına girip, ona sığındı. Bu, Resûlüllah'a anlatıldı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) güldü ve " Demek öyle yaptı?" buyurdu. Onun hakkında bir şey (ceza) emretmedi.

Hattabî, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in adama hiçbir ceza vermeyişini şöyle izah eder:

" Muhtemeldir ki adam Abbâs'ın evine sığındıktan sonra, içki içtiğini ikrar etmemesi ve içtiğine dair adil şahitlerin bulunmaması sebebiyle Resûlüllah onu cezalandırma cihetine gitmemiştir. Adam yolda yalpa yaparken görülmüş ve sarhoş zannedilmiştir. Ama onun bu hali başka bir sebepten olabilir. Efendimiz de meseleyi araştırmamıştır."

Ebû Dâvûd şöyle der:

" Hasen b. Ali'nin bu hadisi, sadece Medine' illerin rivâyet ettikleri hadislerdendir"

Mûsânnifin bundan maksadı İbn Abbâs ve İkrime'dir. Çünkü diğer raviler Medine dışındaki şehirlerdendirler.

4479- Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a içki içmiş olan bir adam getirildi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

" Ona vurunuz" buyurdu.

Ebû Hureyre (radıyallahü anh) der ki:

" Bizden kimi eli, kimi ayakkabısı, kimi de elbisesi ile vurdu. Ayrılınca (dövme işi bitince) topluluktan birisi:

" Allah seni rezil rüsvay etsin" dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

" Öyle demeyiniz, ona karşı şeytana yardım etmeyiniz" buyurdu.

Buhari, hudud 5; Ahmed, b. Hanbel, II, 300, 350.

4480- Bize Muhammed b. Dâvûd b. Ebi Naciye el- İskenderanî haber verdi, bize İbn Vehb haber verdi. Ona Yahya b. Eyyûb, Hayve b. Şüreyh ve İbn Lehîa, İbnü'l- Hadi'den önceki hadisi aynı isnad ve mana ile rivâyet edip, dövme olayını anlattıktan sonra şöyle dedi:

Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabına:

" Onu kınayınız" buyurdu. Sahabelerde :

" Allah'tan çekinmedin mi?, Allah'tan korkmadın mı? Resûlüllah'tan utanmadın mı?" diyerek ona yöneldiler, sonra salıverdiler.

Ravi rivâyetin sonunda (Resûlüllah'in şöyle dediğini) söyledi:

" Allah'ım onu bağışla! Allah'ım ona merhamet et" deyiniz." Bazı raviler bu (Allah'ın onu bağışla) sözü ve benzerini ilave ettiler.

4481- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den şöyle rivâyet edilmiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) içki içmekten dolayı hurma dalı ve ayakkabılarla dövdü. Ebû Bekir (radıyallahü anh) kırk değnek vurdu. Ömer (radıyallahü anh) idareye gelince halkı davet etti ve onlara:

" Şüphesiz insanlar bitek arazilere yaklaştılar; - Müsedded; köylere ve bitek arazilere, der- içki haddi konusunda ne düşünürsünüz?" diye sordu.

Abdurrahman b. Avf:

" Onu, hadlerin en hafifi gibi yapmam uygun buluruz" dedi. Hazret-i Ömer de içki haddi olarak seksen değnek vurdu.

Müslim, hudud 35, 36; İbn Mace, hudud 16, Ahmed b. Hanbel, III, 115, 180.

Ebû Dâvûd der ki:

Bu hadisi İbn Ebi Arûbe Katade'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet etti. Bu rivâyete göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yaprağı soyulmuş hurma dalı ve (ayakkabılarla) kırk (kez) vurmuştur.

Şu be ise bunu Katade'den o da Enes (radıyallahü anh) vasıtasıyla Resûlüllah'tan rivâyet etti. Enes şöyle dedi:

Resûlüllah iki hurma dalı ile kırk tane kadar vurdu."

4482- Hudayn b. el-Münzir er - Rakâşî, - Sasan'in babasıdır - şöyle demiştir:

Osman b. Affan (radıyallahü anh)’ın yanında idim. Velid b. Ukba getirildi. Humran ve başka bir adam onun aleyhinde şahidlik ettiler. Birisi onu şarap içerken, Öteki de onu (şarabı) kusarken gördüğünü söyledi.

Osman (radıyallahü anh);

Eğer o şarabı içmeseydi kusmazdı, dedi. Hazret-i Ali (radıyallahü anh)'ye:

Ona haddi uygula, dedi. Ali de (oğlu) Hasen'e:

Ona haddi uygula, dedi. Hasen (radıyallahü anh):

Onun (hilafetin) cefasını, sefasını sürene yükle, dedi. Bunun üzerine Hazret-i Ali (radıyallahü anh) Abdullah b. Cafer'e:

Ona haddi uygula, dedi.

Abdullah kamçıyı alıp vurdu. Ali sayıyordu. Kamçı sayısı kırka varınca Ali:

" Yeter, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kırk sopa vurdu" dedi. Ravi diyor ki:

" Zannediyorum Ali şöyle dedi:

" Ebû Bekir de kırk değnek vurdu, Ömer ise seksen değnek vurdu. Bunların hepsi sünnettir. Ama bence bu (kırk) daha iyidir."

Müslim, hudud 38; İbn Mace, hudud 16.

4483- Ali (radıyallahü anh) şöyle demiştir:

İçki (haddin)'de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ve Ebû Bekir (radıyallahü anh) kırk değnek vurdular. Ömer ise bunu seksene çıkardı. Bunların hepsi sünnettir.

Ebû Dâvûd der ki:

Esmaî:

" Velli hârrahâ men tevellâ kaarrahâ"

" Onun cefasını, sefasını sürüne yükle'" diye terceme ettiğimiz cümle, Araplar arasında bir darb-ı meseldir. Cümlesinin manası, onun (halifeliğin) sıkıntısını, nimetlerine nail olana yükle, demektir." der.

Ebû Davûd şöyle demiştir:

" Hudayn b. Münzir Ebû Sasan Hadisi Hazret-i Ali'den nakleden zat. kavminin seyyididîr.

٣٦ - باب الْحَدِّ فِي الْخَمْرِ

٤٤٧٨ - حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ، وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، - وَهَذَا حَدِيثُهُ - قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَلِيِّ بْنِ رُكَانَةَ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لَمْ يَقِتْ فِي الْخَمْرِ حَدًّا . وَقَالَ ابْنُ عَبَّاسٍ شَرِبَ رَجُلٌ فَسَكِرَ فَلُقِيَ يَمِيلُ فِي الْفَجِّ فَانْطُلِقَ بِهِ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلَمَّا حَاذَى بِدَارِ الْعَبَّاسِ انْفَلَتَ فَدَخَلَ عَلَى الْعَبَّاسِ فَالْتَزَمَهُ فَذُكِرَ ذَلِكَ لِلنَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَضَحِكَ وَقَالَ ‏(‏ أَفَعَلَهَا ‏) . وَلَمْ يَأْمُرْ فِيهِ بِشَىْءٍ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ هَذَا مِمَّا تَفَرَّدَ بِهِ أَهْلُ الْمَدِينَةِ حَدِيثُ الْحَسَنِ بْنِ عَلِيٍّ هَذَا ‏.‏

٤٤٧٩ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا أَبُو ضَمْرَةَ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ الْهَادِ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أُتِيَ بِرَجُلٍ قَدْ شَرِبَ فَقَالَ ‏(‏ اضْرِبُوهُ ‏) . قَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ فَمِنَّا الضَّارِبُ بِيَدِهِ وَالضَّارِبُ بِنَعْلِهِ وَالضَّارِبُ بِثَوْبِهِ فَلَمَّا انْصَرَفَ قَالَ بَعْضُ الْقَوْمِ أَخْزَاكَ اللَّهُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ لاَ تَقُولُوا هَكَذَا لاَ تُعِينُوا عَلَيْهِ الشَّيْطَانَ ‏)‏ ‏.‏

٤٤٨٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ دَاوُدَ بْنِ أَبِي نَاجِيَةَ الإِسْكَنْدَرَانِيُّ، حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، أَخْبَرَنِي يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ، وَحَيْوَةُ بْنُ شُرَيْحٍ، وَابْنُ، لَهِيعَةَ عَنِ ابْنِ الْهَادِ، بِإِسْنَادِهِ وَمَعْنَاهُ قَالَ فِيهِ بَعْدَ الضَّرْبِ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لأَصْحَابِهِ ‏(‏ بَكِّتُوهُ ‏) . فَأَقْبَلُوا عَلَيْهِ يَقُولُونَ مَا اتَّقَيْتَ اللَّهَ مَا خَشِيتَ اللَّهَ وَمَا اسْتَحَيْتَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ثُمَّ أَرْسَلُوهُ وَقَالَ فِي آخِرِهِ ‏(‏ وَلَكِنْ قُولُوا اللَّهُمَّ اغْفِرْ لَهُ اللَّهُمَّ ارْحَمْهُ ‏) . وَبَعْضُهُمْ يَزِيدُ الْكَلِمَةَ وَنَحْوَهَا ‏.‏

٤٤٨١ - حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنَا هِشَامٌ، ح وَحَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنْ هِشَامٍ، - الْمَعْنَى - عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم جَلَدَ فِي الْخَمْرِ بِالْجَرِيدِ وَالنِّعَالِ وَجَلَدَ أَبُو بَكْرٍ رضى اللّه عنه أَرْبَعِينَ فَلَمَّا وَلِيَ عُمَرُ دَعَا النَّاسَ فَقَالَ لَهُمْ إِنَّ النَّاسَ قَدْ دَنَوْا مِنَ الرِّيفِ - وَقَالَ مُسَدَّدٌ مِنَ الْقُرَى وَالرِّيفِ - فَمَا تَرَوْنَ فِي حَدِّ الْخَمْرِ فَقَالَ لَهُ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَوْفٍ نَرَى أَنْ تَجْعَلَهُ كَأَخَفِّ الْحُدُودِ . فَجَلَدَ فِيهِ ثَمَانِينَ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ رَوَاهُ ابْنُ أَبِي عَرُوبَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنَّهُ جَلَدَ بِالْجَرِيدِ وَالنِّعَالِ أَرْبَعِينَ . وَرَوَاهُ شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ضَرَبَ بِجَرِيدَتَيْنِ نَحْوَ الأَرْبَعِينَ ‏.‏

٤٤٨٢ - حَدَّثَنَا مُسَدَّدُ بْنُ مُسَرْهَدٍ، وَمُوسَى بْنُ إِسْمَاعِيلَ، - الْمَعْنَى - قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ الْمُخْتَارِ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ الدَّانَاجُ، حَدَّثَنِي حُضَيْنُ بْنُ الْمُنْذِرِ الرَّقَاشِيُّ، - هُوَ أَبُو سَاسَانَ - قَالَ شَهِدْتُ عُثْمَانَ بْنَ عَفَّانَ وَأُتِيَ بِالْوَلِيدِ بْنِ عُقْبَةَ فَشَهِدَ عَلَيْهِ حُمْرَانُ وَرَجُلٌ آخَرُ فَشَهِدَ أَحَدُهُمَا أَنَّهُ رَآهُ شَرِبَهَا - يَعْنِي الْخَمْرَ - وَشَهِدَ الآخَرُ أَنَّهُ رَآهُ يَتَقَيَّأُهَا فَقَالَ عُثْمَانُ إِنَّهُ لَمْ يَتَقَيَّأْهَا حَتَّى شَرِبَهَا . فَقَالَ لِعَلِيٍّ رضى اللّه عنه أَقِمْ عَلَيْهِ الْحَدَّ . فَقَالَ عَلِيٌّ لِلْحَسَنِ أَقِمْ عَلَيْهِ الْحَدَّ . فَقَالَ الْحَسَنُ وَلِّ حَارَّهَا مَنْ تَوَلَّى قَارَّهَا . فَقَالَ عَلِيٌّ لِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَعْفَرٍ أَقِمْ عَلَيْهِ الْحَدَّ . قَالَ فَأَخَذَ السَّوْطَ فَجَلَدَهُ وَعَلِيٌّ يَعُدُّ فَلَمَّا بَلَغَ أَرْبَعِينَ قَالَ حَسْبُكَ جَلَدَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَرْبَعِينَ - أَحْسِبُهُ قَالَ - وَجَلَدَ أَبُو بَكْرٍ أَرْبَعِينَ وَعُمَرُ ثَمَانِينَ وَكُلٌّ سُنَّةٌ وَهَذَا أَحَبُّ إِلَىَّ ‏.‏

٤٤٨٣ - حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ، حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنِ ابْنِ أَبِي عَرُوبَةَ، عَنِ الدَّانَاجِ، عَنْ حُضَيْنِ بْنِ الْمُنْذِرِ، عَنْ عَلِيٍّ، رضى اللّه عنه قَالَ جَلَدَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي الْخَمْرِ وَأَبُو بَكْرٍ أَرْبَعِينَ وَكَمَّلَهَا عُمَرُ ثَمَانِينَ وَكُلٌّ سُنَّةٌ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَقَالَ الأَصْمَعِيُّ وَلِّ حَارَّهَا مَنْ تَوَلَّى قَارَّهَا وَلِّ شَدِيدَهَا مَنْ تَوَلَّى هَيِّنَهَا . قَالَ أَبُو دَاوُدَ هَذَا كَانَ سَيِّدَ قَوْمِهِ حُضَيْنُ بْنُ الْمُنْذِرِ أَبُو سَاسَانَ ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 35. Kazf Haddi

4476- Âişe (radıyallahü anhâ)'dan şöyle demiştir:

" Özrüme (suçsuzluğuma dair âyetler) inince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minbere çıktı ve bunu (masumiyetimi) anlattı, Kur'ân'ı (suçsuzluğum ile ilgili âyetleri) okudu. Minberden inince iki adam ve bir kadın hakkında emir buyurdu, hadleri vuruldu.

Tirmizi, tefsir 24; İbn Mace. hudud 15; Ahmed b. Hanbel, VI, 30,35.

4477- Bize Nufeyli anlattı. Muhammed b. Seleme, Muhammed b. Ishak'tan rivâyet etti. Muhammed b. îshak, Âişe'yi zikretmeden şöyle dedi:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) iki adam ve bir kadına kazf haddi uygulanmasını emretti. Hassan b. Sabit ve Mistah b. Üsâse o kötü sözleri (dedikoduyu) konuşanlardandırlar.

Nüfeylî:

" O kadının da Hamne bint Cahş olduğunu söylüyorlar" dedi.

٣٥ - باب فِي حَدِّ الْقَذْفِ

٤٤٧٦ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ الثَّقَفِيُّ، وَمَالِكُ بْنُ عَبْدِ الْوَاحِدِ الْمِسْمَعِيُّ، - وَهَذَا حَدِيثُهُ - أَنَّ ابْنَ أَبِي عَدِيٍّ، حَدَّثَهُمْ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي بَكْرٍ، عَنْ عَمْرَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، رضى اللّه عنها قَالَتْ لَمَّا نَزَلَ عُذْرِي قَامَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى الْمِنْبَرِ فَذَكَرَ ذَاكَ وَتَلاَ - تَعْنِي الْقُرْآنَ - فَلَمَّا نَزَلَ مِنَ الْمِنْبَرِ أَمَرَ بِالرَّجُلَيْنِ وَالْمَرْأَةِ فَضُرِبُوا حَدَّهُمْ ‏.‏

٤٤٧٧ - حَدَّثَنَا النُّفَيْلِيُّ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، بِهَذَا الْحَدِيثِ لَمْ يَذْكُرْ عَائِشَةَ قَالَ فَأَمَرَ بِرَجُلَيْنِ وَامْرَأَةٍ مِمَّنْ تَكَلَّمَ بِالْفَاحِشَةِ حَسَّانَ بْنِ ثَابِتٍ وَمِسْطَحِ بْنِ أُثَاثَةَ . قَالَ النُّفَيْلِيُّ وَيَقُولُونَ الْمَرْأَةُ حَمْنَةُ بِنْتُ جَحْشٍ ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget