بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
75- Bir Rekatte İki Sûre Okunur Mu?
1012- Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Birbirine benzer öyle sûreler bilirim ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), on rekatta yirmi sûreyi okurdu. Daha sonra Abdullah, Alkame’nin elinden tutup içeri girdi. Sonra Alkame içeriden çıkıp yanımıza gelince ona sorduk, o da o sûrelerin isimlerini haber verdi. (Ebû Dâvûd, Salat: 134; Müslim, Salatü’l: Müsafirin: 49)
1013- Amr b. Mürre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ebû Vail’den işittim şöyle diyordu: Abdullah’ın yanında bir adam anlattı: Bir rekatta bir mufassal sûre okumuştum ta Abdullah: Şiiri nasıl hızlıca okuyorsan sûreleri de öylece oku. Zira uzunlukta birbirine benzeyen öyle sûreler bilirim ki; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların arasını açmazdı dedi ve Mufassallardan her rekatta ikişer tane okunan yirmi sûreyi söyledi. (Buhârî, Sıfatı’s Salat: 26; Müslim, Salatül Müsafirin: 49)
1014- Abdullah (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre; onun yanına bir adam gelerek şöyle dedi:
(Bu gece bir rekatta mufassal bir sûre okudum.) Bunun üzerine Abdullah:
(Şiir okur gibi daha hızlıca oku. Çünkü; Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mufassallardan Hamim ile başlayan ve birbirine benzeyen yirmi sûre okurdu.) (Buhârî, Sıfatü’s Salat: 26; Müslim, Salatül Müsafirin: 49)
٧٥ - باب قِرَاءَةِ سُورَتَيْنِ فِي رَكْعَةٍ
١٠١٢ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ شَقِيقٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ إِنِّي لأَعْرِفُ النَّظَائِرَ الَّتِي كَانَ يَقْرَأُ بِهِنَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عِشْرِينَ سُورَةً فِي عَشْرِ رَكَعَاتٍ ثُمَّ أَخَذَ بِيَدِ عَلْقَمَةَ فَدَخَلَ ثُمَّ خَرَجَ إِلَيْنَا عَلْقَمَةُ فَسَأَلْنَاهُ فَأَخْبَرَنَا بِهِنَّ .
١٠١٣ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مَسْعُودٍ، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا وَائِلٍ، يَقُولُ قَالَ رَجُلٌ عِنْدَ عَبْدِ اللَّهِ قَرَأْتُ الْمُفَصَّلَ فِي رَكْعَةٍ . قَالَ هَذًّا كَهَذِّ الشِّعْرِ لَقَدْ عَرَفْتُ النَّظَائِرَ الَّتِي كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقْرُنُ بَيْنَهُنَّ . فَذَكَرَ عِشْرِينَ سُورَةً مِنَ الْمُفَصَّلِ سُورَتَيْنِ سُورَتَيْنِ فِي رَكْعَةٍ .
١٠١٤ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ مَنْصُورٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ رَجَاءٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا إِسْرَائِيلُ، عَنْ أَبِي حَصِينٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ وَثَّابٍ، عَنْ مَسْرُوقٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، وَأَتَاهُ، رَجُلٌ فَقَالَ إِنِّي قَرَأْتُ اللَّيْلَةَ الْمُفَصَّلَ فِي رَكْعَةٍ . فَقَالَ هَذًّا كَهَذِّ الشِّعْرِ لَكِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يَقْرَأُ النَّظَائِرَ عِشْرِينَ سُورَةً مِنَ الْمُفَصَّلِ مِنْ آلِ حم .