Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2- Güneş Tutulduğunda Tesbih Tekbir ve Dua

1471- Abdurrahman b. Semure (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Medine’de oklarımla nişan alıp atış talimi yapıyordum. Güneş tutuldu, hemen oklarımı topladım ve güneş tutulduğunda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ne yapar acaba diye O’na bakacağım dedim. Geldim Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidde idi, arkasına doğru yaklaştım güneş açılıncaya kadar tesbih, tekbir ve dualar ediyordu sonra kalkarak iki rekat ve dört secdelik bir namaz kıldı. (Ebû Dâvûd, Salat: 268; Buhârî, Küsûf: 15)

٢ - باب التَّسْبِيحِ وَالتَّكْبِيرِ وَالدُّعَاءِ عِنْدَ كُسُوفِ الشَّمْسِ

١٤٧١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْمُبَارَكِ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو هِشَامٍ، - وَهُوَ الْمُغِيرَةُ بْنُ سَلَمَةَ - قَالَ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو مَسْعُودٍ الْجُرَيْرِيُّ، عَنْ حَيَّانَ بْنِ عُمَيْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَمُرَةَ، قَالَ بَيْنَا أَنَا أَتَرَامَى، بِأَسْهُمٍ لِي بِالْمَدِينَةِ إِذِ انْكَسَفَتِ الشَّمْسُ فَجَمَعْتُ أَسْهُمِي وَقُلْتُ لأَنْظُرَنَّ مَا أَحْدَثَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي كُسُوفِ الشَّمْسِ فَأَتَيْتُهُ مِمَّا يَلِي ظَهْرَهُ وَهُوَ فِي الْمَسْجِدِ فَجَعَلَ يُسَبِّحُ وَيُكَبِّرُ وَيَدْعُو حَتَّى حُسِرَ عَنْهَا - قَالَ - ثُمَّ قَامَ فَصَلَّى رَكْعَتَيْنِ وَأَرْبَعَ سَجَدَاتٍ ‏‏.‏‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1- Güneş ve Ay Tutulması

1470- Ebu Bekre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki:

(Güneş ve Ay Allah’ın varlığının alametlerindendir. Onlar bir kimsenin hayata gelmesi veya ölmesiyle tutulmazlar. Fakat Allah, onların tutulmasıyla gücünü hatırlatıp kullarını korkutur.) (Ebû Dâvûd, Salat: 261; Buhârî, Küsûf: 7)

١ - باب كُسُوفِ الشَّمْسِ وَالْقَمَرِ

١٤٧٠ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ يُونُسَ، عَنِ الْحَسَنِ، عَنْ أَبِي بَكْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏‏(‏‏ إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ تَعَالَى لاَ يَنْكَسِفَانِ لِمَوْتِ أَحَدٍ وَلاَ لِحَيَاتِهِ وَلَكِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ يُخَوِّفُ بِهِمَا عِبَادَهُ ‏‏)‏‏ ‏‏.‏‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 5- Yolculukta Sünnet Namazlar Kılınır Mı?

1468- vebere b. Abdurrahman (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn Ömer yolculukta namazları iki rekattan fazla kılmazdı. Bu kıldığı farz namazların ne önünde ne de arkasında sünnet namaz kılmazdı. Niçin böyle kılıyorsun? Denildiğinde de Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in böyle yaptığını gördüm diye cevap verirdi. (Müslim, Salatül Müsafirin: 1; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 75)

1469- Îsa b. Hafs b. Asım (radıyallahü anh) babasından naklederek şöyle diyor: İbn Ömer’le bir yolculukta beraberdik, öğle ve ikindi namazlarını ikişer rekat olarak kıldı ve bir kenara çekildi. İnsanların namaz yerinde hala tesbih çeker olduklarını görünce, bunlar ne yapıyorlar diye sordu. Ben de tesbih çekiyorlar dedim. Bunun üzerine şöyle dedi: Eğer farzdan önce veya sonra namaz kılmam gerekse idi farzı tamamlardım. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bulundum. O yolculukta namazını iki rekattan fazla kılmazdı. Ebu Bekir de aynı şekilde namazları iki kıldı, Ömer’de namazlarını iki rekat olarak kıldı. (Müslim, Salatül Müsafirin: 1; İbn Mâce, İkametü’s Salat: 75)

٥ - باب تَرْكِ التَّطَوُّعِ فِي السَّفَرِ

١٤٦٨ - أَخْبَرَنِي أَحْمَدُ بْنُ يَحْيَى، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ، قَالَ حَدَّثَنَا الْعَلاَءُ بْنُ زُهَيْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا وَبَرَةُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، قَالَ كَانَ ابْنُ عُمَرَ لاَ يَزِيدُ فِي السَّفَرِ عَلَى رَكْعَتَيْنِ لاَ يُصَلِّي قَبْلَهَا وَلاَ بَعْدَهَا ‏.‏ فَقِيلَ لَهُ مَا هَذَا قَالَ هَكَذَا رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَصْنَعُ ‏.‏

١٤٦٩ - أَخْبَرَنِي نُوحُ بْنُ حَبِيبٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عِيسَى بْنُ حَفْصِ بْنِ عَاصِمٍ، قَالَ حَدَّثَنِي أَبِي قَالَ، كُنْتُ مَعَ ابْنِ عُمَرَ فِي سَفَرٍ فَصَلَّى الظُّهْرَ وَالْعَصْرَ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ انْصَرَفَ إِلَى طِنْفِسَةٍ لَهُ فَرَأَى قَوْمًا يُسَبِّحُونَ قَالَ مَا يَصْنَعُ هَؤُلاَءِ قُلْتُ يُسَبِّحُونَ ‏.‏ قَالَ لَوْ كُنْتُ مُصَلِّيًا قَبْلَهَا أَوْ بَعْدَهَا لأَتْمَمْتُهَا صَحِبْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَكَانَ لاَ يَزِيدُ فِي السَّفَرِ عَلَى الرَّكْعَتَيْنِ وَأَبَا بَكْرٍ حَتَّى قُبِضَ وَعُمَرَ وَعُثْمَانَ - رضى اللّه عنهم - كَذَلِكَ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget