بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
61- Şehidlere Namaz Kılınır Mı?
1965- Şeddâd b. el Had (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, bedevilerin biri Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi ve ona iman etti, ona uydu sonra da:
(Yurdum’dan göç edip sizinle birlikte oturacağım) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), onu ashabından birine ilgilenmesi için tavsiyede bulundu. Daha sonra bir savaş oldu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), düşmandan esirler aldı ve esirleri taksim etti, o kimseye de hissesini ayırdı. O kimse, ashabından koyunlarını otlatıyordu. O gelince onun hissesine düşen esiri kendisine verirler. O da:
(Nedir bu) dedi. Ashab:
(Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sana ayırdığı hissedir) dediler. O hissesine düşen esiri Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e getirdi ve:
(Bu nedir?) diye sordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Bunu da sana ayırdım) buyurdu. O adam:
(Ben ganimet elde etmek için sana uymadım boğazını göstererek, ben şuramdan ok ile vurulup şehid olup Cennete girmek için sana uydum) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Eğer gerçekten doğru söylüyorsan ve Allah’a verdiğin sözü tutarsan Allah’ta istediğini verir.) buyurdu. Kısa bir müddet sonra düşmanla savaştılar. O adamı işaret ettiği yerden okla vurulmuş olarak, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e getirdiler. (Bu, O adam mı?) dedi. (Evet) dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Allah’a verdiği sözü tutmuş. Allah’ta dilediğini ona vermiş) buyurdu. Sonra onu kendi cübbesi ile kefenledi ve önüne koyarak namazını kıldı. Namazda işitilen duası şöyle idi:
(Allah’ım, bu kulun Senin yolunda hicret ederek şehid oldu. Ben de buna şahidim) buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
1966- Ukbe (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün çıktı, Uhud şehidlerine cenaze namazı kıldı sonra Medine’ye gelip Minbere çıktı ve şöyle buyurdu:
(Ben sizden biriyim ve size şahidim.) (Buhârî, Cenaiz: 72; Ebû Dâvûd, Cenaiz: 31)
٦١ - باب الصَّلاَةِ عَلَى الشُّهَدَاءِ
١٩٦٥ - أَخْبَرَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي عِكْرِمَةُ بْنُ خَالِدٍ، أَنَّ ابْنَ أَبِي عَمَّارٍ، أَخْبَرَهُ عَنْ شَدَّادِ بْنِ الْهَادِ، أَنَّ رَجُلاً، مِنَ الأَعْرَابِ جَاءَ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَآمَنَ بِهِ وَاتَّبَعَهُ ثُمَّ قَالَ أُهَاجِرُ مَعَكَ . فَأَوْصَى بِهِ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم بَعْضَ أَصْحَابِهِ فَلَمَّا كَانَتْ غَزْوَةٌ غَنِمَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم سَبْيًا فَقَسَمَ وَقَسَمَ لَهُ فَأَعْطَى أَصْحَابَهُ مَا قَسَمَ لَهُ وَكَانَ يَرْعَى ظَهْرَهُمْ فَلَمَّا جَاءَ دَفَعُوهُ إِلَيْهِ فَقَالَ مَا هَذَا قَالُوا قِسْمٌ قَسَمَهُ لَكَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم . فَأَخَذَهُ فَجَاءَ بِهِ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ مَا هَذَا قَالَ ( قَسَمْتُهُ لَكَ ) . قَالَ مَا عَلَى هَذَا اتَّبَعْتُكَ وَلَكِنِّي اتَّبَعْتُكَ عَلَى أَنْ أُرْمَى إِلَى هَا هُنَا - وَأَشَارَ إِلَى حَلْقِهِ بِسَهْمٍ - فَأَمُوتَ فَأَدْخُلَ الْجَنَّةَ . فَقَالَ ( إِنْ تَصْدُقِ اللَّهَ يَصْدُقْكَ ) . فَلَبِثُوا قَلِيلاً ثُمَّ نَهَضُوا فِي قِتَالِ الْعَدُوِّ فَأُتِيَ بِهِ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم يُحْمَلُ قَدْ أَصَابَهُ سَهْمٌ حَيْثُ أَشَارَ فَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( أَهُوَ هُوَ ) . قَالُوا نَعَمْ . قَالَ ( صَدَقَ اللَّهَ فَصَدَقَهُ ) . ثُمَّ كَفَّنَهُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي جُبَّةِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم ثُمَّ قَدَّمَهُ فَصَلَّى عَلَيْهِ فَكَانَ فِيمَا ظَهَرَ مِنْ صَلاَتِهِ ( اللَّهُمَّ هَذَا عَبْدُكَ خَرَجَ مُهَاجِرًا فِي سَبِيلِكَ فَقُتِلَ شَهِيدًا أَنَا شَهِيدٌ عَلَى ذَلِكَ ) .
١٩٦٦ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنْ يَزِيدَ، عَنْ أَبِي الْخَيْرِ، عَنْ عُقْبَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم خَرَجَ يَوْمًا فَصَلَّى عَلَى أَهْلِ أُحُدٍ صَلاَتَهُ عَلَى الْمَيِّتِ ثُمَّ انْصَرَفَ إِلَى الْمِنْبَرِ فَقَالَ ( إِنِّي فَرَطٌ لَكُمْ وَأَنَا شَهِيدٌ عَلَيْكُمْ ) .