Beyaz İplik ve Siyah İplik Ne Demektir?
29- Beyaz İplik ve Siyah İplik Ne Demektir?
2180- Bera b. Âzib (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, (orucun ilk farz kılındığı dönemlerde) bir kimse oruç tutar da akşam iftar etmeden uyursa, o kimse ne gece ne de ertesi gün akşam oluncaya kadar bir şey yiyip içmezdi. Bu durum Bakara Sûresi 187. ayeti olan (… Siyah iplik beyaz iplikten yani gecenin karanlığından tan yerinin aydınlığı fark edilinceye kadar yiyip içebilirsiniz…) nazil oluncaya kadar. Bu ayet Ebu Kays b. Amr hakkında nazil olmuştu. O, oruçlu olduğu halde bir gün evine gelip:
(Yiyecek bir şeyler var mı?) diye sormuştu. Hanımı evde bir şeyler yok fakat senin için bir şeyler bulup getirebilirim diye evinden çıkmıştı. Bu arada Kays, yorgun olduğundan başını yastığa koymuş ve uyuyakalmıştı. Hanımı dönüp gelince onu uyumuş olarak buldu. Fakat Kays iftar vakti geçtiği için hiçbir şey yemedi ve oruçlu olarak sabahladı ve öğle vakti gelince kendisine baygınlık geldi. Bu olay bu ayet gelmezden önce olmuştu. (Ebû Dâvûd, Savm: 1; Dârimi, Savm: 7)
2181- Adiy b. Hatim (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e, (Beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar…) ayetinin ne anlama geldiğini sordum. Şöyle buyurdular:
(Gecenin karanlığından tan yerinin aydınlığı fark edilinceye kadardır.) (Ebû Dâvûd, Savm: 1; Dârimi, Savm: 7)
٢٩ - باب تَأْوِيلِ قَوْلِ اللَّهِ تَعَالَى { وَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ }
٢١٨٠ - أَخْبَرَنِي هِلاَلُ بْنُ الْعَلاَءِ بْنِ هِلاَلٍ، قَالَ حَدَّثَنَا حُسَيْنُ بْنُ عَيَّاشٍ، قَالَ حَدَّثَنَا زُهَيْرٌ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْحَاقَ، عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ، أَنَّ أَحَدَهُمْ، كَانَ إِذَا نَامَ قَبْلَ أَنْ يَتَعَشَّى لَمْ يَحِلَّ لَهُ أَنْ يَأْكُلَ شَيْئًا وَلاَ يَشْرَبَ لَيْلَتَهُ وَيَوْمَهُ مِنَ الْغَدِ حَتَّى تَغْرُبَ الشَّمْسُ حَتَّى نَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ { وَكُلُوا وَاشْرَبُوا } إِلَى { الْخَيْطِ الأَسْوَدِ } قَالَ وَنَزَلَتْ فِي أَبِي قَيْسِ بْنِ عَمْرٍو أَتَى أَهْلَهُ وَهُوَ صَائِمٌ بَعْدَ الْمَغْرِبِ فَقَالَ هَلْ مِنْ شَىْءٍ فَقَالَتِ امْرَأَتُهُ مَا عِنْدَنَا شَىْءٌ وَلَكِنْ أَخْرُجُ أَلْتَمِسُ لَكَ عَشَاءً . فَخَرَجَتْ وَوَضَعَ رَأْسَهُ فَنَامَ فَرَجَعَتْ إِلَيْهِ فَوَجَدَتْهُ نَائِمًا وَأَيْقَظَتْهُ فَلَمْ يَطْعَمْ شَيْئًا وَبَاتَ وَأَصْبَحَ صَائِمًا حَتَّى انْتَصَفَ النَّهَارُ فَغُشِيَ عَلَيْهِ وَذَلِكَ قَبْلَ أَنْ تَنْزِلَ هَذِهِ الآيَةُ فَأَنْزَلَ اللَّهُ فِيهِ .
٢١٨١ - أَخْبَرَنَا عَلِيُّ بْنُ حُجْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ مُطَرِّفٍ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنْ عَدِيِّ بْنِ حَاتِمٍ، أَنَّهُ سَأَلَ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَنْ قَوْلِهِ تَعَالَى { حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الأَسْوَدِ } قَالَ ( هُوَ سَوَادُ اللَّيْلِ وَبَيَاضُ النَّهَارِ ) .