Deniz Yoluyla Savaşmanın Değeri
40- Deniz Yoluyla Savaşmanın Değeri
3184- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kuba’ya gittiğinde, Milhan kızı Ümmü haramı ziyaret ederdi. O da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e yemek ikram ederdi. Milhan kızı Ümmü Haram, Ubâde b. Samit’in nikahlısıydı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ümmü Haram’ı ziyaret etti. O da ona yemek ikram etmişti ve başını tarayıp temizlemişti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir süre uyudu ve uyanınca gülüyordu. Ümmü Haram diyor ki:
(Ey Allah’ın Rasûlü! Seni güldüren nedir?) dedim. Cevaben:
(Rüyamda ümmetimden Allah yolunda savaşan bazı kimseler gösterildi, onlar padişahların tahtlarına kuruldukları gibi deniz üstündeki vasıtalara kurularak veya padişahlar gibi (şüphe eden hadisi rivâyet eden İshak’tır) savaşa gidiyorlardı.) buyurdu. Ben de:
(Ey Allah’ın Rasûlü! Dua et de ben onlardan olayım) dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de, Ümmü Harama dua etti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tekrar uyudu. (Haris diyor ki) Uyudu tekrar uyandı ve yine gülümsedi. Ben de:
(Niçin gülüyorsun Ey Allah’ın Rasûlü!) diye sordum. Bu sefer şöyle buyurdu:
(Ümmetimden bir kısmı daha bana rüyamda gösterildi. Onlarda tahtına kurulan krallar gibi veya krallar gibi karada giden binitlerine kurularak savaşa gidiyorlardı) buyurdu ve önceki deniz savaşçıları gibi söyledi. Bu sefer ben:
(Ey Allah’ın Rasûlü! Onlardan olabilmem için bana dua et) dedim Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Sen öncekilerdensin) (Yani deniz savaşçılarındansın) Ravi diyor ki: Muaviye zamanında düzenlenen bir deniz savaşına Ümmü Haram katıldı. Denizden karaya çıkarken bindirildiği hayvandan düşerek şehid oldu. (Tirmizî, Fedailül Cihad: 15; Buhârî, Cihad ve Siyer: 62)
3185- Milhan’ın kızı Ümmü Haram (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize geldi ve öğle uykusuna yatmıştı ve gülümseyerek uyandı. Ben:
(Ey Allah’ın Rasûlü! Anam babam sana feda olsun seni güldüren nedir?) diye sordum. Şöyle buyurdu:
(Ümmetimden bir gurubu kralların koltuklarına kuruldukları gibi deniz vasıtalarına kurularak savaşa çıktıklarını gördüm, ondan dolayı gülümsüyorum) buyurdu. Ben de:
(Beni de o deniz savaşçılarından kılması için Allah’a dua et) dedim. (Sen onlardan olacaksın) buyurdu. Sonra tekrar uyudu tekrar gülümseyerek uyandı. Ben niçin gülümsediğini sordum. Önceki söylediği gibi söyleyerek kara savaşçılarından bahsetti. Ben yine:
(Dua et de Allah, beni onlardan eylesin) dedim. Bunun üzerine:
(Sen önceki guruptansın) buyurdu. Ravi Enes b. Mâlik diyor ki:
(Ümmü Haram’ı, Ubâde b. Samit nikahlanmıştı. Muaviye zamanında düzenlenen bir deniz savaşına katılmak için gemiye binenlerle o da gemiye binmişti. Kıbrıs’a gelip gemiden inerken kendisine getirilen bir katır’a bindi ve katırdan düşüp boynu kırıldı ve şehid oldu.) (Tirmizî, Fedailül Cihad: 15; Buhârî, Cihad ve Siyer: 62)
٤٠ - باب فَضْلِ الْجِهَادِ فِي الْبَحْرِ
٣١٨٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، وَالْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ، قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ، عَنِ ابْنِ الْقَاسِمِ، قَالَ حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِي طَلْحَةَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِذَا ذَهَبَ إِلَى قُبَاءٍ يَدْخُلُ عَلَى أُمِّ حَرَامٍ بِنْتِ مِلْحَانَ فَتُطْعِمُهُ وَكَانَتْ أُمُّ حَرَامٍ بِنْتُ مِلْحَانَ تَحْتَ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ فَدَخَلَ عَلَيْهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَوْمًا فَأَطْعَمَتْهُ وَجَلَسَتْ تَفْلِي رَأْسَهُ فَنَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ثُمَّ اسْتَيْقَظَ وَهُوَ يَضْحَكُ قَالَتْ فَقُلْتُ مَا يُضْحِكُكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ ( نَاسٌ مِنْ أُمَّتِي عُرِضُوا عَلَىَّ غُزَاةً فِي سَبِيلِ اللَّهِ يَرْكَبُونَ ثَبَجَ هَذَا الْبَحْرِ مُلُوكٌ عَلَى الأَسِرَّةِ أَوْ مِثْلُ الْمُلُوكِ عَلَى الأَسِرَّةِ ) . شَكَّ إِسْحَاقُ . فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ادْعُ اللَّهَ أَنْ يَجْعَلَنِي مِنْهُمْ فَدَعَا لَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ثُمَّ نَامَ - وَقَالَ الْحَارِثُ فَنَامَ - ثُمَّ اسْتَيْقَظَ فَضَحِكَ فَقُلْتُ لَهُ مَا يُضْحِكُكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ ( نَاسٌ مِنْ أُمَّتِي عُرِضُوا عَلَىَّ غُزَاةً فِي سَبِيلِ اللَّهِ مُلُوكٌ عَلَى الأَسِرَّةِ أَوْ مِثْلُ الْمُلُوكِ عَلَى الأَسِرَّةِ ) . كَمَا قَالَ فِي الأَوَّلِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ادْعُ اللَّهَ أَنْ يَجْعَلَنِي مِنْهُمْ . قَالَ ( أَنْتِ مِنَ الأَوَّلِينَ ) . فَرَكِبَتِ الْبَحْرَ فِي زَمَانِ مُعَاوِيَةَ فَصُرِعَتْ عَنْ دَابَّتِهَا حِينَ خَرَجَتْ مِنَ الْبَحْرِ فَهَلَكَتْ .
٣١٨٥ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ حَبِيبِ بْنِ عَرَبِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ يَحْيَى بْنِ حَبَّانَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، عَنْ أُمِّ حَرَامٍ بِنْتِ مِلْحَانَ، قَالَتْ أَتَانَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَقَالَ عِنْدَنَا فَاسْتَيْقَظَ وَهُوَ يَضْحَكُ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ بِأَبِي وَأُمِّي مَا أَضْحَكَكَ قَالَ ( رَأَيْتُ قَوْمًا مِنْ أُمَّتِي يَرْكَبُونَ هَذَا الْبَحْرَ كَالْمُلُوكِ عَلَى الأَسِرَّةِ ) . قُلْتُ ادْعُ اللَّهَ أَنْ يَجْعَلَنِي مِنْهُمْ . قَالَ ( فَإِنَّكِ مِنْهُمْ ) . ثُمَّ نَامَ ثُمَّ اسْتَيْقَظَ وَهُوَ يَضْحَكُ فَسَأَلْتُهُ فَقَالَ يَعْنِي مِثْلَ مَقَالَتِهِ قُلْتُ ادْعُ اللَّهَ أَنْ يَجْعَلَنِي مِنْهُمْ . قَالَ ( أَنْتِ مِنَ الأَوَّلِينَ ) . فَتَزَوَّجَهَا عُبَادَةُ بْنُ الصَّامِتِ فَرَكِبَ الْبَحْرَ وَرَكِبَتْ مَعَهُ فَلَمَّا خَرَجَتْ قُدِّمَتْ لَهَا بَغْلَةٌ فَرَكِبَتْهَا فَصَرَعَتْهَا فَانْدَقَّتْ عُنُقُهَا .