Tunç (Sarı Maden) Yüzük Kullanmak
51- Tunç (Sarı Maden) Yüzük Kullanmak
5223- Ebu Said el Hudrî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bahreyn den bir adam geldi ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e selâm verdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun selâmını almadı. Adam altın yüzük takınmış ve ipek cübbe giyinmişti. Cübbe ve yüzüğünü çıkarıp gelince selâm verdi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun selâmını aldı. Sonra adam şöyle dedi: Ey Allah'ın Rasûlü! Az önce geldiğimde selâmımı almadın ve benden yüz çevirdin. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Elinde Cehennemin ateşinden bir parça vardı.) Adam:
(O halde ben şu anda size pek çok ateş parçaları getirdim) dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Getirdiğin altınlar bizim yanımızda Harre’nin taşlarından farksızdır fakat onlar dünya hayatının bir geçimliğidir) buyurdu. Adam:
(Öyleyse yüzüğü neden yaptırmalıyım?) deyince, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Demir, gümüş veya tunç’tan) diye cevap verdi. (Müsned: 10686)
5224- Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gümüş yüzük takındıkları halde odasından çıkarak şöyle buyurdu:
(Bu yüzük gibi yaptırmak isteyen yaptırsın fakat nakışını (Muhammed Rasûlüllah şeklinde) yaptırmasın.) (Buhârî, Libas: 51)
5225- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gümüşten bir yüzük edinmişti üzerinde de (Muhammed Rasûlüllah) nakşedilmişti. Biz de yüzük yaptırıp üzerine nakşettirmiştik. Bunun üzerine bize hiç kimse yüzüğünün üzerine:
((Muhammed Rasûlüllah) şeklinde nakşettirmesin) buyurdu. Enes diyor ki: Şu anda elindeki yüzüğün parlaklığını görüyor gibiyim. (Buhârî, Libas: 50)
٥١ - باب لُبْسِ خَاتَمِ صُفْرٍ
٥٢٢٣ - أَخْبَرَنِي عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَلِيٍّ الْمِصِّيصِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا دَاوُدُ بْنُ مَنْصُورٍ، - مِنْ أَهْلِ ثَغْرٍ ثِقَةٌ - قَالَ حَدَّثَنَا لَيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ عَمْرِو بْنِ الْحَارِثِ، عَنْ بَكْرِ بْنِ سَوَادَةَ، عَنْ أَبِي النَّجِيبِ، عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، قَالَ أَقْبَلَ رَجُلٌ مِنَ الْبَحْرَيْنِ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَسَلَّمَ فَلَمْ يَرُدَّ عَلَيْهِ وَكَانَ فِي يَدِهِ خَاتَمٌ مِنْ ذَهَبٍ وَجُبَّةُ حَرِيرٍ فَأَلْقَاهُمَا ثُمَّ سَلَّمَ فَرَدَّ عَلَيْهِ السَّلاَمَ ثُمَّ قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَتَيْتُكَ آنِفًا فَأَعْرَضْتَ عَنِّي . فَقَالَ ( إِنَّهُ كَانَ فِي يَدِكَ جَمْرَةٌ مِنْ نَارٍ ) . قَالَ لَقَدْ جِئْتُ إِذًا بِجَمْرٍ كَثِيرٍ . قَالَ ( إِنَّ مَا جِئْتَ بِهِ لَيْسَ بِأَجْزَأَ عَنَّا مِنْ حِجَارَةِ الْحَرَّةِ وَلَكِنَّهُ مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ) . قَالَ فَمَاذَا أَتَخَتَّمُ قَالَ ( حَلْقَةً مِنْ حَدِيدٍ أَوْ وَرِقٍ أَوْ صُفْرٍ ) .
٥٢٢٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الأَنْصَارِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ حَسَّانَ، قَالَ حَدَّثَنِي عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ صُهَيْبٍ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَقَدِ اتَّخَذَ حَلْقَةً مِنْ فِضَّةٍ فَقَالَ ( مَنْ أَرَادَ أَنْ يَصُوغَ عَلَيْهِ فَلْيَفْعَلْ وَلاَ تَنْقُشُوا عَلَى نَقْشِهِ ) .
٥٢٢٥ - أَخْبَرَنَا أَبُو دَاوُدَ، سُلَيْمَانُ بْنُ سَيْفٍ الْحَرَّانِيُّ قَالَ حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ، قَالَ حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ الْمُبَارَكِ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ صُهَيْبٍ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ اتَّخَذَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم خَاتَمًا وَنَقَشَ عَلَيْهِ نَقْشًا قَالَ ( إِنَّا قَدِ اتَّخَذْنَا خَاتَمًا وَنَقَشْنَا فِيهِ نَقْشًا فَلاَ يَنْقُشْ أَحَدٌ عَلَى نَقْشِهِ ) . ثُمَّ قَالَ أَنَسٌ فَكَأَنِّي أَنْظُرُ إِلَى وَبِيصِهِ فِي يَدِهِ .