Hüküm Verirken Nelere Dayanmak Gerekir?
11- Hüküm Verirken Nelere Dayanmak Gerekir?
5414- Abdurrahman b. Yezid (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir gün Abdullah b. Mes’ud’a çözülmesi gereken pek çok fetva sordular. Bunun üzerine Abdullah şöyle söyledi:
(Bir zamanlar biz hiçbir hüküm vermezdik daha sonraları Allah bu seviyeye gelmemizi takdir etti de gördüğünüz bu seviyeye ulaştık. Bundan sonra sizden biriniz hüküm verilmesi gereken bir sorunla karşılaşırsa, Allah’ın Kitab’ındaki hükümlere göre hükmünü versin. Allah’ın Kitab’ında bulunmayan bir işle karşılaşırsa, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hadisleriyle meseleyi çözmeye çalışsın. Allah’ın Kitab’ında ve Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetinde hükmü bulunmayan bir mesele ile karşılaşırsa, salih insanların verdiği hükümlere göre cevap versin. Ne Allah’ın Kitab’ında, ne Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetinde ne de salih insanların fetvalarında bulunmayan bir hükümle karşılaşırsa, aklını ve muhakemesini kullanarak ictihad yapsın ictihad yapmaktan korkar ve çekinirim demesin çünkü helâl bellidir. Haram bellidir bu ikisinin arasında şüpheli ve kapalı meseleler vardır seni şüpheye düşüren şeyleri bırak şüphesiz olana bak.) (Dârimi, Mukaddime: 18)
5415- Abdullah b. Mes’ud (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir zamanlar oldu ki biz hiçbir hüküm vermezdik hüküm verecek durumda değildik. Allah taktir etti de bu gördüğünüz derecelere ulaştık. Bu günden sonra bir kimseye hüküm vermesi için bir mesele arz olursa o konuda Allah’ın Kitab’ında bulunmayan bir sorunla karşılaşırsa, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in verdiği hükme uysun ve ona göre sorunu çözüme kavuştursun. Ne Allah’ın Kitab’ında ne de Rasûlün sünnetinde bulunmayan bir meseleyle karşılaşırsa, salih insanların hüküm verdikleri gibi hüküm versin. Sizden biriniz ben korkarım ben korkarım hüküm veremem demesin; çünkü helâl bellidir, haram bellidir. İkisinin arasında karışık ve benzeşen işler vardır şüpheliyi bırak şüphesiz olana bak. (Dârimi, Mukaddime: 18)
5416- Şüreyh (radıyallahü anh) anlatıyor: Ömer’e Mektup yazarak bazı şeylerin hükmünü sordum. O da bana şunu yazdı:
(Davaları Allah’ın Kitab’ındaki hükümlerle hükümlendir. Allah’ın Kitab’ında bulamaz isen Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetiyle hükümlendir. Ne Allah’ın Kitab’ında ne de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetinde hükmünü bulamaz isen salih insanların verdikleri hükümlere uy. Ne Kitab’ta ne sünnette ne de salihlerin fetvalarında bulamaz isen istersen ictihat et. İstersen çekimser kal. Çekimser kalman senin için daha hayırlı olur kanaatindeyim. Selâm üzerinize olsun.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
١١ - باب الْحُكْمِ بِاتِّفَاقِ أَهْلِ الْعِلْمِ
٥٤١٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ عُمَارَةَ، هُوَ ابْنُ عُمَيْرٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ، قَالَ أَكْثَرُوا عَلَى عَبْدِ اللَّهِ ذَاتَ يَوْمٍ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ إِنَّهُ قَدْ أَتَى عَلَيْنَا زَمَانٌ وَلَسْنَا نَقْضِي وَلَسْنَا هُنَالِكَ ثُمَّ إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ قَدَّرَ عَلَيْنَا أَنْ بَلَغْنَا مَا تَرَوْنَ فَمَنْ عَرَضَ لَهُ مِنْكُمْ قَضَاءٌ بَعْدَ الْيَوْمِ فَلْيَقْضِ بِمَا فِي كِتَابِ اللَّهِ فَإِنْ جَاءَ أَمْرٌ لَيْسَ فِي كِتَابِ اللَّهِ فَلْيَقْضِ بِمَا قَضَى بِهِ نَبِيُّهُ صلّى اللّه عليه وسلّم فَإِنْ جَاءَ أَمْرٌ لَيْسَ فِي كِتَابِ اللَّهِ وَلاَ قَضَى بِهِ نَبِيُّهُ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلْيَقْضِ بِمَا قَضَى بِهِ الصَّالِحُونَ فَإِنْ جَاءَ أَمْرٌ لَيْسَ فِي كِتَابِ اللَّهِ وَلاَ قَضَى بِهِ نَبِيُّهُ صلّى اللّه عليه وسلّم وَلاَ قَضَى بِهِ الصَّالِحُونَ فَلْيَجْتَهِدْ رَأْيَهُ وَلاَ يَقُولُ إِنِّي أَخَافُ وَإِنِّي أَخَافُ فَإِنَّ الْحَلاَلَ بَيِّنٌ وَالْحَرَامَ بَيِّنٌ وَبَيْنَ ذَلِكَ أُمُورٌ مُشْتَبِهَاتٌ فَدَعْ مَا يَرِيبُكَ إِلَى مَا لاَ يَرِيبُكَ. قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ هَذَا الْحَدِيثُ جَيِّدٌ جَيِّدٌ.
٥٤١٥ - أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ مَيْمُونٍ، قَالَ حَدَّثَنَا الْفِرْيَابِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ عُمَارَةَ بْنِ عُمَيْرٍ، عَنْ حُرَيْثِ بْنِ ظُهَيْرٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ، قَالَ أَتَى عَلَيْنَا حِينٌ وَلَسْنَا نَقْضِي وَلَسْنَا هُنَالِكَ وَإِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ قَدَّرَ أَنْ بَلَغْنَا مَا تَرَوْنَ فَمَنْ عَرَضَ لَهُ قَضَاءٌ بَعْدَ الْيَوْمِ فَلْيَقْضِ فِيهِ بِمَا فِي كِتَابِ اللَّهِ فَإِنْ جَاءَ أَمْرٌ لَيْسَ فِي كِتَابِ اللَّهِ فَلْيَقْضِ بِمَا قَضَى بِهِ نَبِيُّهُ فَإِنْ جَاءَ أَمْرٌ لَيْسَ فِي كِتَابِ اللَّهِ وَلَمْ يَقْضِ بِهِ نَبِيُّهُ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلْيَقْضِ بِمَا قَضَى بِهِ الصَّالِحُونَ وَلاَ يَقُولُ أَحَدُكُمْ إِنِّي أَخَافُ وَإِنِّي أَخَافُ فَإِنَّ الْحَلاَلَ بَيِّنٌ وَالْحَرَامَ بَيِّنٌ وَبَيْنَ ذَلِكَ أُمُورٌ مُشْتَبِهَةٌ فَدَعْ مَا يَرِيبُكَ إِلَى مَا لاَ يَرِيبُكَ.
٥٤١٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَامِرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنِ الشَّيْبَانِيِّ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنْ شُرَيْحٍ، أَنَّهُ كَتَبَ إِلَى عُمَرَ يَسْأَلُهُ فَكَتَبَ إِلَيْهِ أَنِ اقْضِ بِمَا فِي كِتَابِ اللَّهِ فَإِنْ لَمْ يَكُنْ فِي كِتَابِ اللَّهِ فَبِسُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَإِنْ لَمْ يَكُنْ فِي كِتَابِ اللَّهِ وَلاَ فِي سُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَاقْضِ بِمَا قَضَى بِهِ الصَّالِحُونَ فَإِنْ لَمْ يَكُنْ فِي كِتَابِ اللَّهِ وَلاَ فِي سُنَّةِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَلَمْ يَقْضِ بِهِ الصَّالِحُونَ فَإِنْ شِئْتَ فَتَقَدَّمْ وَإِنْ شِئْتَ فَتَأَخَّرْ وَلاَ أَرَى التَّأَخُّرَ إِلاَّ خَيْرًا لَكَ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ.