بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
23- SAHÛR YEMEĞİNİ GECİKTİRMEK
1764 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Zeyd bin Sabit (radıyallahü anh) :
Biz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber sehûr yemeğini yedik, sonra sabah namazına kalktık, dedi. (Enes (radıyallahü anh) demiştir ki:) Ben :
Sehûr yemeği ile sabah namazına kalkışınız arasında ne kadar zaman vardı? diye sordum. Zeyd (radıyallahü anh) dedi ki: Elli âyet okuyacak kadar. "
1765 - “... Huzeyfe (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir:
Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber sehûr yemeğini yedim. Sehûr vakti (şafak vaktine o kadar yakındır ki hemen hemen) şafaktır (denilebilir. ) Şu farkla ki; henüz güneş (yani şafak) sökmemiştir. "
1766 - “... Abdullah bin Mes'ud (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
(Bilâl'ın ezanı, herhangi birinizi sahur yemeğini yemekten alıkoymasın. Çünkü O, uyuyanınız uyansın ve gece ibâdetine kalkmış olanınız (istirahatına veya ihtiyaçlarına) dönsün diye ezan okur. Fecir, aydınlığın şöyle çıkması değil, semânın ufkunda yaygın olarak şöyle çıkmasıdır. )
٢٣ - باب مَا جَاءَ فِي تَأْخِيرِ السُّحُورِ
١٧٦٤ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ هِشَامٍ الدَّسْتَوَائِيِّ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ، قَالَ تَسَحَّرْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ثُمَّ قُمْنَا إِلَى الصَّلاَةِ . قُلْتُ كَمْ بَيْنَهُمَا قَالَ قَدْرُ قِرَاءَةِ خَمْسِينَ آيَةً .
١٧٦٥ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ عَيَّاشٍ، عَنْ عَاصِمٍ، عَنْ زِرٍّ، عَنْ حُذَيْفَةَ، قَالَ تَسَحَّرْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ هُوَ النَّهَارُ إِلاَّ أَنَّ الشَّمْسَ لَمْ تَطْلُعْ .
١٧٦٦ - حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَكِيمٍ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، وَابْنُ أَبِي عَدِيٍّ، عَنْ سُلَيْمَانَ التَّيْمِيِّ، عَنْ أَبِي عُثْمَانَ النَّهْدِيِّ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ( لاَ يَمْنَعَنَّ أَحَدَكُمْ أَذَانُ بِلاَلٍ مِنْ سُحُورِهِ فَإِنَّهُ يُؤَذِّنُ لِيَنْتَبِهَ نَائِمُكُمْ وَلِيَرْجِعَ قَائِمُكُمْ وَلَيْسَ الْفَجْرُ أَنْ يَقُولَ هَكَذَا وَلَكِنْ هَكَذَا يَعْتَرِضُ فِي أَسْفَلِ السَّمَاءِ ).