Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1- KUDÂT (= KADILAR) IN DURUMLARININ ANLATILDIĞI BAB

2396 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur :

(İnsanlar arasında kadı (yani hükmedici) kılınan kimse, bıçaksız boğazlanmış olur. )

2397 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Halk arasında) hâkimlik etmeyi taleb eden kimse kendi nefsi ile başbaşa bırakılır (Allah tarafından kendisine yardım edilmez). Kim de buna icbar edilirse (yani isteği dışında bu göreve atanırsa) bir melek ona iner ve onu doğru yola yöneltir. )

2398 - “... Ali (bin Ebî Tâlib) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni Yemen'e (kadı olarak) gönderdi. (Beni göndereceği zaman) Ben :

Yâ Resûlallah! Beni gönderiyorsun. Halbuki ben (tecrübesiz) bir gencim, onlar arasında hükümler vereceğim, hüküm nedir, bilmem? dedim. Ali demiştir ki: Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem), mübarek elini göğsüme vurdu, sonra:

(Allahım! Bunun kalbine (hakkaniyetle hüküm etmek) hidâyetini ver ve dilini (doğru sözlülük üzerine) sabit kıl) buyurdu. Ali demiştir ki:

Bu duadan sonra iki kişi arasında hüküm vermek hususunda hiç bir tereddüd duymadım.

١ - باب ذِكْرِ الْقُضَاةِ

٢٣٩٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا مُعَلَّى بْنُ مَنْصُورٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ جَعْفَرٍ، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنِ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( مَنْ جُعِلَ قَاضِيًا بَيْنَ النَّاسِ فَقَدْ ذُبِحَ بِغَيْرِ سِكِّينٍ ‏)‏.‏

٢٣٩٧ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ، قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ، عَنْ عَبْدِ الأَعْلَى، عَنْ بِلاَلِ بْنِ أَبِي مُوسَى، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏( مَنْ سَأَلَ الْقَضَاءَ وُكِلَ إِلَى نَفْسِهِ وَمَنْ جُبِرَ عَلَيْهِ نَزَلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَسَدَّدَهُ ‏)‏.‏

٢٣٩٨ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا يَعْلَى، وَأَبُو مُعَاوِيَةَ عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ، عَنْ أَبِي الْبَخْتَرِيِّ، عَنْ عَلِيٍّ، قَالَ بَعَثَنِي رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِلَى الْيَمَنِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ تَبْعَثُنِي وَأَنَا شَابٌّ أَقْضِي بَيْنَهُمْ وَلاَ أَدْرِي مَا الْقَضَاءُ قَالَ فَضَرَبَ فِي صَدْرِي بِيَدِهِ ثُمَّ قَالَ ‏( اللَّهُمَّ اهْدِ قَلْبَهُ وَثَبِّتْ لِسَانَهُ ‏)‏.‏ قَالَ فَمَا شَكَكْتُ بَعْدُ فِي قَضَاءٍ بَيْنَ اثْنَيْنِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 69- MÂŞİYE (YÂNİ KOYUN, KEÇİ, SIĞIR VE DEVE) EDİNME

2392 - “... Ümmü Hâni' (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), kendisine :

(Koyun ve keçi edin. Çünkü bu hayvanlarda bereket vardır. ) buyurmuştur. "

2393 - “... Urve el-Bârıkî (radıyallahü anh)’den merfû olarak rivâyet edildiğine göre şöyle buyurulmuştur :

(Develer, sâhibleri için bir izzettir. Koyun ile keçi de berekettir ve hayır, kıyamet gününe kadar atların alınlarında düğümlüdür. )

2394 - “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhüma)’dân rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (Koyun ve keçi cennet hayvanlarındandır. ) "

2395 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zenginlere koyun ve keçi edinmelerini ve fakirlere tavuk edinmelerini emretti ve buyurdu ki :

(Zenginler, tavuk edindiklerinde Allah köylerin helak olmasını diler. )

٦٩ - باب اتِّخَاذِ الْمَاشِيَةِ

٢٣٩٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أُمِّ هَانِئٍ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ لَهَا ‏( اتَّخِذِي غَنَمًا فَإِنَّ فِيهَا بَرَكَةً ‏)‏.‏

٢٣٩٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ إِدْرِيسَ، عَنْ حُصَيْنٍ، عَنْ عَامِرٍ، عَنْ عُرْوَةَ الْبَارِقِيِّ، يَرْفَعُهُ قَالَ ‏( الإِبِلُ عِزٌّ لأَهْلِهَا وَالْغَنَمُ بَرَكَةٌ وَالْخَيْرُ مَعْقُودٌ فِي نَوَاصِي الْخَيْلِ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ ‏)‏.‏

٢٣٩٤ - حَدَّثَنَا عِصْمَةُ بْنُ الْفَضْلِ النَّيْسَابُورِيُّ، وَمُحَمَّدُ بْنُ فِرَاسٍ أَبُو هُرَيْرَةَ الصَّيْرَفِيُّ، قَالاَ حَدَّثَنَا حَرَمِيُّ بْنُ عُمَارَةَ، حَدَّثَنَا زَرْبِيٌّ، إِمَامُ مَسْجِدِ هِشَامِ بْنِ حَسَّانَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سِيرِينَ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، رضى اللّه عنه قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( الشَّاةُ مِنْ دَوَابِّ الْجَنَّةِ ‏)‏.‏

٢٣٩٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ، حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ عُرْوَةَ، عَنِ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، رضى اللّه عنه قَالَ أَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ الأَغْنِيَاءَ بِاتِّخَاذِ الْغَنَمِ وَأَمَرَ الْفُقَرَاءَ بِاتِّخَاذِ الدَّجَاجِ وَقَالَ ‏( عِنْدَ اتِّخَاذِ الأَغْنِيَاءِ الدَّجَاجَ يَأْذَنُ اللَّهُ بِهَلاَكِ الْقُرَى ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 68- MÂŞİYE (YÂNÎ KOYUN, KEÇİ, İNEK VE DEVE) SAHİBİNİN İZNİ OLMADIKÇA SÜTÜNDEN İÇMENİN YASAKLIĞI

2390 - “... Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Sizden herhangi biriniz, bir adamın izni olmaksızın mâşiye (koyun, keçi, inek, manda ve deve) sinin sütünü sağmasın. Birinizin kilerine gidilip kapısı kırılarak zahiresinin çıkarılması onun hoşuna gider mi? (Bu da böyledir. ) Çünkü onların (süt veren) hayvanlarının memeleri şüphesiz onlar için (kiler gibi) gıda maddelerini saklar. Bu itibarla, sakın herhangi biriniz, bir adamın izni olmaksızın maşiyesinin sütünü sağmasın. )

2391) ..... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) der; şöyle demiştir: Biz (bir defa) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in beraberinde yolculuk ederken, memeleri ıdâ (denilen bitki) ile bağlı bir deve sürüsü ile karşılaştık. Biz (sütünü sağıp içmek üzere) develerin olduğu yerde toplandık. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi çağırdı. Biz de O'nun yanına döndük. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

— (Şüphesiz bu deve sürüsü müslümanlardan bir ev halkının malıdır. Sütü de onların azığı ve Allah'tan sonra (muhtaç oldukları) bereket (ve hayırlı malı)dır. İçinde yol azığınız bulunan kablarınızın yanına döndüğünüzde, içindeki azıklarınızın götürülmüş olduğunu anlamanız sizi sevindirir mi? Bunu adalet olarak görüyor musunuz?) buyurdu. Sahâbîler:

— Hayır, dediler. Resül-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

— (Şüphesiz bu da öyledir. ) buyurdu. Biz:

— Eğer yiyeceğe ve içeceğe muhtaç olursak ne emredersin? dedik. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

— (Ye de götürme ve iç de götürme. ) buyurdu.

٦٨ - باب النَّهْىِ أَنْ يُصِيبَ مِنْهَا شَيْئًا إِلاَّ بِإِذْنِ صَاحِبِهَا

٢٣٩٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنَّهُ قَامَ فَقَالَ ‏( لاَ يَحْتَلِبَنَّ أَحَدُكُمْ مَاشِيَةَ رَجُلٍ بِغَيْرِ إِذْنِهِ أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَنْ تُؤْتَى مَشْرُبَتُهُ فَيُكْسَرَ بَابُ خِزَانَتِهِ فَيُنْتَثَلَ طَعَامُهُ فَإِنَّمَا تَخْزُنُ لَهُمْ ضُرُوعُ مَوَاشِيهِمْ أَطْعِمَاتِهِمْ فَلاَ يَحْتَلِبَنَّ أَحَدُكُمْ مَاشِيَةَ امْرِئٍ بِغَيْرِ إِذْنِهِ ‏)‏.‏

٢٣٩١ - حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ بِشْرِ بْنِ مَنْصُورٍ، حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ عَلِيٍّ، عَنْ حَجَّاجٍ، عَنْ سَلِيطِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الطُّهَوِيِّ، عَنْ ذُهَيْلِ بْنِ عَوْفِ بْنِ شَمَّاخٍ الطُّهَوِيِّ، حَدَّثَنَا أَبُو هُرَيْرَةَ، قَالَ بَيْنَمَا نَحْنُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي سَفَرٍ إِذْ رَأَيْنَا إِبِلاً مَصْرُورَةً بِعِضَاهِ الشَّجَرِ فَثُبْنَا إِلَيْهَا فَنَادَانَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَرَجَعْنَا إِلَيْهِ فَقَالَ ‏( إِنَّ هَذِهِ الإِبِلَ لأَهْلِ بَيْتٍ مِنَ الْمُسْلِمِينَ هُوَ قُوتُهُمْ وَيُمْنُهُمْ بَعْدَ اللَّهِ أَيَسُرُّكُمْ لَوْ رَجَعْتُمْ إِلَى مَزَاوِدِكُمْ فَوَجَدْتُمْ مَا فِيهَا قَدْ ذُهِبَ بِهِ أَتُرَوْنَ ذَلِكَ عَدْلاً ‏)‏.‏ قَالُوا لاَ ‏.‏ قَالَ ‏( فَإِنَّ هَذَا كَذَلِكَ ‏)‏.‏ قُلْنَا أَفَرَأَيْتَ إِنِ احْتَجْنَا إِلَى الطَّعَامِ وَالشَّرَابِ فَقَالَ ‏( كُلْ وَلاَ تَحْمِلْ وَاشْرَبْ وَلاَ تَحْمِلْ ‏)‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget