بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
20- KUR'A İLE HÜKÜM VERMEK
2435 - “... İmrân bin Husayn (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
(Ensârdan) bir adamın altı kölesi vardı. Ve bundan başka malı yoktu. Adam öleceği zaman bunların hepsini azadladı. Sonra (durumdan haberdar edilen) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (köleleri çağırttı ve) onları (üçe) böldü. (Aralarında kur'a çekti. Kur'ayı kazanan) iki köleyi azadladı ve (kalan) dört kölenin kölelik hükmünü İbka eyledi. "
2436) '..... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir:
İki adam bir malın satışı hakkında nizâlaştılar (Yani birisi mal benimdir, dedi. Diğeri de hayır benimdir, dedi). Hiç birisinin şâhidleri de yoktu. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), onlara, yemin etmeye gönüllü olsunlar veya olmasınlar yemin etmek üzere aralarında kur'a çekmelerini emretti. "
2437 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre;
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), bir sefere çıkmak istediği zaman kadınları arasında kur'a çekerdi, (ve kur'ayı kazananı beraberinde götürürdü. )
2438 - “... Zeyd bin Erkam (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Ali bin Ebî Tâlib (radıyallahü anh) Yemen'de (kadı) iken, (câriye) bir kadınla bir temizlik hâlinde cinsel ilişkide bulunan üç erkeğin dâvası kendisine intikal ettirildi. (Bu üç adamın her biri, kadından doğan çocuğun kendisinden olduğunu iddia ediyordu. ) Bunun üzerine Ali bunlardan iki kişiye:
Çocuğun buna (yani üçüncü erkeğe) ait olduğunu ikrar (yani kabul) ediyor musunuz? diye sordu. Adamlar :
Hayır, diye cevab verdiler. Sonra Ali (bu üç kişiden) ikisine : Çocuğun şuna (yani diğer adama) âit olduğunu ikrar (kabul) ediyor musunuz? diye sordu. Bunlar (da) :
Hayır, dediler. Artık Ali, bunlardan iki kişiye:
İkiniz çocuğun şuna (yani diğer adama) âit olduğunu ikrar ediyor musunuz? demeye başladı ve her defasında adamlar:
Hayır, dediler. Bunun üzerine Ali bu üç adam arasında kura çekti, çocuğu kur'ayı kazanan adama ilhak eyledi (yani çocuğun ona âit olduğuna hükmetti) ve diyet (yani cariyenin değerin) in üçte ikisini bu adama yükledi . Sonra, Ali'nin verdiği hüküm Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e anlatıldı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o kadar gülümsedi ki mübarek dişleri görüldü. "
٢٠ - باب الْقَضَاءِ بِالْقُرْعَةِ
٢٤٣٥ - حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ الْجَهْضَمِيُّ، وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى، حَدَّثَنَا خَالِدٌ الْحَذَّاءُ، عَنْ أَبِي قِلاَبَةَ، عَنْ أَبِي الْمُهَلَّبِ، عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ، أَنَّ رَجُلاً، كَانَ لَهُ سِتَّةُ مَمْلُوكِينَ لَيْسَ لَهُ مَالٌ غَيْرُهُمْ فَأَعْتَقَهُمْ عِنْدَ مَوْتِهِ فَجَزَّأَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَعْتَقَ اثْنَيْنِ وَأَرَقَّ أَرْبَعَةً .
٢٤٣٦ - حَدَّثَنَا جَمِيلُ بْنُ الْحَسَنِ الْعَتَكِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى، حَدَّثَنَا سَعِيدٌ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ خِلاَسٍ، عَنْ أَبِي رَافِعٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَجُلَيْنِ، تَدَارَءَا فِي بَيْعٍ لَيْسَ لِوَاحِدٍ مِنْهُمَا بَيِّنَةٌ فَأَمَرَهُمَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ يَسْتَهِمَا عَلَى الْيَمِينِ أَحَبَّا ذَلِكَ أَمْ كَرِهَا .
٢٤٣٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَمَانٍ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ إِذَا سَافَرَ أَقْرَعَ بَيْنَ نِسَائِهِ .
٢٤٣٨ - حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، أَنْبَأَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَنْبَأَنَا الثَّوْرِيُّ، عَنْ صَالِحٍ الْهَمْدَانِيِّ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنْ عَبْدِ خَيْرٍ الْحَضْرَمِيِّ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ، قَالَ أُتِيَ عَلِيُّ بْنُ أَبِي طَالِبٍ وَهُوَ بِالْيَمَنِ فِي ثَلاَثَةٍ قَدْ وَقَعُوا عَلَى امْرَأَةٍ فِي طُهْرٍ وَاحِدٍ فَسَأَلَ اثْنَيْنِ فَقَالَ أَتُقِرَّانِ لِهَذَا بِالْوَلَدِ فَقَالاَ لاَ . ثُمَّ سَأَلَ اثْنَيْنِ فَقَالَ أَتُقِرَّانِ لِهَذَا بِالْوَلَدِ فَقَالاَ لاَ . فَجَعَلَ كُلَّمَا سَأَلَ اثْنَيْنِ أَتُقِرَّانِ لِهَذَا بِالْوَلَدِ قَالاَ لاَ . فَأَقْرَعَ بَيْنَهُمْ وَأَلْحَقَ الْوَلَدَ بِالَّذِي أَصَابَتْهُ الْقُرْعَةُ وَجَعَلَ عَلَيْهِ ثُلُثَىِ الدِّيَةِ فَذُكِرَ ذَلِكَ لِلنَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَضَحِكَ حَتَّى بَدَتْ نَوَاجِذُهُ .