Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 22- ÇOCUĞU (BİRÎBİRÎNDEN AYRILAN) BABA VE ANASINDAN DİLEDİĞİNİ SEÇMEKTE SERBEST BIRAKMAK

2441) ". . . Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), henüz erginlik çağına varmamış bir oğlan çocuğu (ayrılan) babası ile anasından dilediğini seçmek hususunda serbest bıraktı ve:

(Yâ ğulâm! Bu senin anandır, şu da senin babandır (Bunlardan hangisini diliyorsan onun elinden tut, ) buyurdu. (Oğlan anasının elinden tuttu. Anası da onu götürdü). "

2442 - “... Abdü'l-Hamîd bin Seleme'nin dedesinden rivâyet edildiğine göre:

(Boşanan) babası ile anası kendisini yanlarında tutmak hususunda nizaa düşüp Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e (dâvalarının halli için) müracaat ettiler. Baba ile anadan birisi kâfir, diğeri de müslüman idi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), onu (bunlardan birisini seçmek hususunda) serbest bıraktı. O da kâfir olana yöneldi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Allahım ona hidâyet ver. ) diye duâ eyledi. Bu duâ üzerine o, müslüman olana yöneldi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) de onu müslüman olana vermeye hükmetti. "

٢٢ - باب تَخْيِيرِ الصَّبِيِّ بَيْنَ أَبَوَيْهِ

٢٤٤١ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ زِيَادِ بْنِ سَعْدٍ، عَنْ هِلاَلِ بْنِ أَبِي مَيْمُونَةَ، عَنْ أَبِي مَيْمُونَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم خَيَّرَ غُلاَمًا بَيْنَ أَبِيهِ وَأُمِّهِ وَقَالَ ‏( يَا غُلاَمُ هَذِهِ أُمُّكَ وَهَذَا أَبُوكَ ‏)‏.‏

٢٤٤٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ، عَنْ عُثْمَانَ الْبَتِّيِّ، عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ سَلَمَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، أَنَّ أَبَوَيْهِ، اخْتَصَمَا إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَحَدُهُمَا كَافِرٌ وَالآخَرُ مُسْلِمٌ فَخَيَّرَهُ فَتَوَجَّهَ إِلَى الْكَافِرِ فَقَالَ ‏( اللَّهُمَّ اهْدِهِ ‏)‏.‏ فَتَوَجَّهَ إِلَى الْمُسْلِمِ فَقَضَى لَهُ بِهِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 21- KAİFLER ( = ÎZ TÂKÎBİ MÜTEHASSISLARI)

2439 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)'dan; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün sevinçli olarak ve şöyle buyurarak odama girdi:

(Yâ Âişe! Bildin mi (yani bilmiş ol ki) Mücezziz el-Müdlicî (isimli kaif) yanıma geldi. Üsâme ve (babası Zeyd'i ) başlarını örtmüş, üzerlerinde saçaklı bir örtü olduğu vaziyette (uyurken) ve ayakları açık olarak gördü. (Kaif şöyle baktı) Sonra : Bu ayakların bâzısı öbürlerinden olmuştur, dedi.) "

2440 - “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir :

Kureyşler kâhin bir kadının yanına varıp ona :

(İbrahim (Aleyhisselâm)'in ayak izinin bulunduğu bilinen taşı işaretle) bu makam sahibine iz bakımından hangimizin daha çok benzediğini bize söyle, dediler. Kadın da;

Suyun götürdüğü kum gibi yumuşak olan şu toprağın üzerine bir yaygı çekip üstünde (çıplak) ayakla yürürseniz size (istediğiniz) haberi veririm, diye cevab verdi. (Ravî) demiştir ki: Bunun üzerine Kureyşler bir yaygı yaydılar. Sonra herkes yaygının üstünde yürüdü. Kadın, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ayak izini gördü ve bunun üzerine O'na işaretle :

Bu, benzerlik yönünden Makam sahibine (yani İbrahim Aleyhisselâm'a) en yakın olanınızdır, dedi. Bundan sonra Kureyşler yirmi yıl veya Allah'ın dilediği kadar beklediler. Daha sonra Allah, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'i elçi olarak gönderdi. "

٢١ - باب الْقَافَةِ

٢٤٣٩ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَهِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، قَالُوا حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ دَخَلَ عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ذَاتَ يَوْمٍ مَسْرُورًا وَهُوَ يَقُولُ ‏( يَا عَائِشَةُ أَلَمْ تَرَىْ أَنَّ مُجَزِّزًا الْمُدْلِجِيَّ دَخَلَ عَلَىَّ فَرَأَى أُسَامَةَ وَزَيْدًا عَلَيْهِمَا قَطِيفَةٌ قَدْ غَطَّيَا رُءُوسَهُمَا وَقَدْ بَدَتْ أَقْدَامُهُمَا فَقَالَ ‏( إِنَّ هَذِهِ الأَقْدَامَ بَعْضُهَا مِنْ بَعْضٍ ‏)‏.‏

٢٤٤٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ، حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ، حَدَّثَنَا سِمَاكُ بْنُ حَرْبٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ قُرَيْشًا، أَتَوُا امْرَأَةً كَاهِنَةً فَقَالُوا لَهَا أَخْبِرِينَا أَشْبَهَنَا أَثَرًا بِصَاحِبِ الْمَقَامِ ‏.‏ فَقَالَتْ إِنْ أَنْتُمْ جَرَرْتُمْ كِسَاءً عَلَى هَذِهِ السِّهْلَةِ ثُمَّ مَشَيْتُمْ عَلَيْهَا أَنْبَأْتُكُمْ ‏.‏ قَالَ فَجَرُّوا كِسَاءً ثُمَّ مَشَى النَّاسُ عَلَيْهَا فَأَبْصَرَتْ أَثَرَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏ فَقَالَتْ هَذَا أَقْرَبُكُمْ إِلَيْهِ شَبَهًا ‏.‏ ثُمَّ مَكَثُوا بَعْدَ ذَلِكَ عِشْرِينَ سَنَةً أَوْ مَا شَاءَ اللَّهُ ثُمَّ بَعَثَ اللَّهُ مُحَمَّدًا صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 20- KUR'A İLE HÜKÜM VERMEK

2435 - “... İmrân bin Husayn (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

(Ensârdan) bir adamın altı kölesi vardıVe bundan başka malı yoktuAdam öleceği zaman bunların hepsini azadladı. Sonra (durumdan haberdar edilen) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (köleleri çağırttı ve) onları (üçe) böldü(Aralarında kur'a çektiKur'ayı kazanan) iki köleyi azadladı ve (kalan) dört kölenin kölelik hükmünü İbka eyledi. "

2436) '..... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir:

İki adam bir malın satışı hakkında nizâlaştılar (Yani birisi mal benimdir, dedi. Diğeri de hayır benimdir, dedi)Hiç birisinin şâhidleri de yoktu. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), onlara, yemin etmeye gönüllü olsunlar veya olmasınlar yemin etmek üzere aralarında kur'a çekmelerini emretti. "

2437 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre;

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)bir sefere çıkmak istediği zaman kadınları arasında kur'a çekerdi(ve kur'ayı kazananı beraberinde götürürdü. )

2438 - “... Zeyd bin Erkam (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ali bin Ebî Tâlib (radıyallahü anh) Yemen'de (kadı) iken, (câriye) bir kadınla bir temizlik hâlinde cinsel ilişkide bulunan üç erkeğin dâvası kendisine intikal ettirildi. (Bu üç adamın her biri, kadından doğan çocuğun kendisinden olduğunu iddia ediyordu. ) Bunun üzerine Ali bunlardan iki kişiye:

Çocuğun buna (yani üçüncü erkeğe) ait olduğunu ikrar (yani kabul) ediyor musunuz? diye sordu. Adamlar :

Hayır, diye cevab verdiler. Sonra Ali (bu üç kişiden) ikisine : Çocuğun şuna (yani diğer adama) âit olduğunu ikrar (kabul) ediyor musunuz? diye sordu. Bunlar (da) :

Hayır, dediler. Artık Ali, bunlardan iki kişiye:

İkiniz çocuğun şuna (yani diğer adama) âit olduğunu ikrar ediyor musunuz? demeye başladı ve her defasında adamlar:

Hayır, dediler. Bunun üzerine Ali bu üç adam arasında kura çekti, çocuğu kur'ayı kazanan adama ilhak eyledi (yani çocuğun ona âit olduğuna hükmetti) ve diyet (yani cariyenin değerin) in üçte ikisini bu adama yükledi . Sonra, Ali'nin verdiği hüküm Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e anlatıldı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o kadar gülümsedi ki mübarek dişleri görüldü. "

٢٠ - باب الْقَضَاءِ بِالْقُرْعَةِ

٢٤٣٥ - حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ الْجَهْضَمِيُّ، وَمُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى، حَدَّثَنَا خَالِدٌ الْحَذَّاءُ، عَنْ أَبِي قِلاَبَةَ، عَنْ أَبِي الْمُهَلَّبِ، عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ، أَنَّ رَجُلاً، كَانَ لَهُ سِتَّةُ مَمْلُوكِينَ لَيْسَ لَهُ مَالٌ غَيْرُهُمْ فَأَعْتَقَهُمْ عِنْدَ مَوْتِهِ فَجَزَّأَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَعْتَقَ اثْنَيْنِ وَأَرَقَّ أَرْبَعَةً ‏.‏

٢٤٣٦ - حَدَّثَنَا جَمِيلُ بْنُ الْحَسَنِ الْعَتَكِيُّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الأَعْلَى، حَدَّثَنَا سَعِيدٌ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ خِلاَسٍ، عَنْ أَبِي رَافِعٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ رَجُلَيْنِ، تَدَارَءَا فِي بَيْعٍ لَيْسَ لِوَاحِدٍ مِنْهُمَا بَيِّنَةٌ فَأَمَرَهُمَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ يَسْتَهِمَا عَلَى الْيَمِينِ أَحَبَّا ذَلِكَ أَمْ كَرِهَا ‏.‏

٢٤٣٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَمَانٍ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عُرْوَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ إِذَا سَافَرَ أَقْرَعَ بَيْنَ نِسَائِهِ ‏.‏

٢٤٣٨ - حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، أَنْبَأَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَنْبَأَنَا الثَّوْرِيُّ، عَنْ صَالِحٍ الْهَمْدَانِيِّ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنْ عَبْدِ خَيْرٍ الْحَضْرَمِيِّ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمَ، قَالَ أُتِيَ عَلِيُّ بْنُ أَبِي طَالِبٍ وَهُوَ بِالْيَمَنِ فِي ثَلاَثَةٍ قَدْ وَقَعُوا عَلَى امْرَأَةٍ فِي طُهْرٍ وَاحِدٍ فَسَأَلَ اثْنَيْنِ فَقَالَ أَتُقِرَّانِ لِهَذَا بِالْوَلَدِ فَقَالاَ لاَ ‏.‏ ثُمَّ سَأَلَ اثْنَيْنِ فَقَالَ أَتُقِرَّانِ لِهَذَا بِالْوَلَدِ فَقَالاَ لاَ ‏.‏ فَجَعَلَ كُلَّمَا سَأَلَ اثْنَيْنِ أَتُقِرَّانِ لِهَذَا بِالْوَلَدِ قَالاَ لاَ ‏.‏ فَأَقْرَعَ بَيْنَهُمْ وَأَلْحَقَ الْوَلَدَ بِالَّذِي أَصَابَتْهُ الْقُرْعَةُ وَجَعَلَ عَلَيْهِ ثُلُثَىِ الدِّيَةِ فَذُكِرَ ذَلِكَ لِلنَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَضَحِكَ حَتَّى بَدَتْ نَوَاجِذُهُ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget