MEKKE'YE GİRME (ÂDABININ BEYÂNI)
26- MEKKE'YE GİRME (ÂDABININ BEYÂNI)
3053)'..... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir :
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye "Seniyye-i Ulyâ" yolundan girerdi ve Mekke'den çıkmak istediği zaman "Seniyye-i Süflâ" yolundan çıkardı. "
3054 - “... (Abdullah) bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre :
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye gündüz girmiştir. "
3055 - “... Üsâme bin Zeyd (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir:
Ben, (Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'e) : Yâ Resûlallah! Yarın (Mekke'de) nereye ineceksin, (evinize mi)? diye sordum. Bu soruyu sormak O'nun (Veda) haccı sırasında idi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Akîl (Mekke'de) bize mesken bıraktı mı?) buyurdu. Sonra: ((İnşâallah) biz yann Kinâne oğullarının yurduna (yani el-Muhassab'a) ineceğiz.) Kureyş (müşrikleri) küfür üzerine bu yerde ahd etmişlerdi. Bu ahid ve andlaşma Kinâne oğulları ile Kureyş (müşrikleri) arasında Hâşim oğulları (ve Muttalib oğulları) aleyhine: "Bunlarla kız alıp vermemek, alış veriş etmemek üzere" akdedilmişti. (Hâşimîlerle Muttalibiler, Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Kureyş ile Kinâne'ye itâat etmeye ikna edinceye kadar bu akid devam edecekti. )
(Râvi) el-Ma’mer demiş ki: Zührî, el-Hayf'ın dere olduğunu söyledi. "
٢٦ - باب دُخُولِ مَكَّةَ
٣٠٥٣ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ كَانَ يَدْخُلُ مَكَّةَ مِنَ الثَّنِيَّةِ الْعُلْيَا وَإِذَا خَرَجَ خَرَجَ مِنَ الثَّنِيَّةِ السُّفْلَى .
٣٠٥٤ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا الْعُمَرِيُّ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ دَخَلَ مَكَّةَ نَهَارًا .
٣٠٥٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَنْبَأَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ الْحُسَيْنِ، عَنْ عَمْرِو بْنِ عُثْمَانَ، عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ، قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَيْنَ تَنْزِلُ غَدًا وَذَلِكَ فِي حَجَّتِهِ قَالَ ( وَهَلْ تَرَكَ لَنَا عَقِيلٌ مَنْزِلاً ). ثُمَّ قَالَ ( نَحْنُ نَازِلُونَ غَدًا بِخَيْفِ بَنِي كِنَانَةَ - يَعْنِي الْمُحَصَّبَ - حَيْثُ قَاسَمَتْ قُرَيْشٌ عَلَى الْكُفْرِ ). وَذَلِكَ أَنَّ بَنِي كِنَانَةَ حَالَفَتْ قُرَيْشًا عَلَى بَنِي هَاشِمٍ أَنْ لاَ يُنَاكِحُوهُمْ وَلاَ يُبَايِعُوهُمْ . قَالَ مَعْمَرٌ قَالَ الزُّهْرِيُّ وَالْخَيْفُ الْوَادِي .