NAZAR DEĞME İŞİ, BÂBI
32- NAZAR DEĞME İŞİ, BÂBI
3635 - “... Âmir bin Rebîa (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
(Göz (yani nazar değme işi) hak (yani bir gerçek) dir. ) "
3636 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
(Göz (yani nazar değme işi) hak (yani bir gerçek)dir. ) "
3637 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
((Nazar'dan) Allah'a sığınınız. Çünkü göz (değme işi) gerçektir. ) "
3638 - “... Sehl bin Huneyf'in oğlu Ebû Ümâme (radıyallahü anhüma)’dan; Şöyle demiştir:
(Babam) Sehl bin Huneyf yıkanırken yanından Âmir bin Rebia geçti ve (onun vücûdunun güzelliğini kasdederek) :
Henüz evlenmemiş örtülü genç kızın cildi dâhil bugünkü gibi (hiç bir güzel) görmedim, dedi. Bu lâftan hemen sonra Sehl bin Huneyf yere yıkıldı. Bunun üzerine Sehl, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e götürülüp O'na:
(Yâ Resûlallah)! Nazar çarpması nedeniyle yere yıkılmış vaziyette Sehl'e yetiş, denildi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Kimden şüpheleniyorsunuz?) buyurdu. Onlar: Âmir bin Rebia, dediler. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (Âmir'i azarlayarak) :
(Neye binâen biriniz (din) kardeşini öldürüyor? Biriniz (din) kardeşinden beğendiği - hayran kaldığı bir şey gördüğü zaman ona mübarek olması için duâ etsin) buyurdu.
Sonra bir mikdar su istedi ve Âmir'e abdest almasını emretti. Âmir de yüzünü, dirseklerine kadar kollarını, dizlerini ve peştemalının içindekini (yani belden aşağıyı) yıkadı ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir kabta biriken bu suyu) başına dökmesini Âmir'e emretti.
(Râvilerden) Süfyân demiştir ki: Mamer'in Zührî'den rivâyetine göre: Ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o kabı onun arkasında ters çevirip yere koymasını Âmir'e emretti. "
٣٢ - باب الْعَيْنِ
٣٦٣٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ، حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ هِشَامٍ، حَدَّثَنَا عَمَّارُ بْنُ رُزَيْقٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عِيسَى، عَنْ أُمَيَّةَ بْنِ هِنْدٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَامِرِ بْنِ رَبِيعَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ( الْعَيْنُ حَقٌّ ).
٣٦٣٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ، عَنِ الْجُرَيْرِيِّ، عَنْ مُضَارِبِ بْنِ حَزْنٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( الْعَيْنُ حَقٌّ ).
٣٦٣٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا أَبُو هِشَامٍ الْمَخْزُومِيُّ، حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ، عَنْ أَبِي وَاقِدٍ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( اسْتَعِيذُوا بِاللَّهِ فَإِنَّ الْعَيْنَ حَقٌّ ).
٣٦٣٨ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ أَبِي أُمَامَةَ بْنِ سَهْلِ بْنِ حُنَيْفٍ، قَالَ مَرَّ عَامِرُ بْنُ رَبِيعَةَ بِسَهْلِ بْنِ حُنَيْفٍ وَهُوَ يَغْتَسِلُ فَقَالَ لَمْ أَرَ كَالْيَوْمِ وَلاَ جِلْدَ مُخَبَّأَةٍ . فَمَا لَبِثَ أَنْ لُبِطَ بِهِ فَأُتِيَ بِهِ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقِيلَ لَهُ أَدْرِكْ سَهْلاً صَرِيعًا . قَالَ ( مَنْ تَتَّهِمُونَ بِهِ ). قَالُوا عَامِرَ بْنَ رَبِيعَةَ . قَالَ ( عَلاَمَ يَقْتُلُ أَحَدُكُمْ أَخَاهُ إِذَا رَأَى أَحَدُكُمْ مِنْ أَخِيهِ مَا يُعْجِبُهُ فَلْيَدْعُ لَهُ بِالْبَرَكَةِ ). ثُمَّ دَعَا بِمَاءٍ فَأَمَرَ عَامِرًا أَنْ يَتَوَضَّأَ فَيَغْسِلَ وَجْهَهُ وَيَدَيْهِ إِلَى الْمِرْفَقَيْنِ وَرُكْبَتَيْهِ وَدَاخِلَةَ إِزَارِهِ وَأَمَرَهُ أَنْ يَصُبَّ عَلَيْهِ . قَالَ سُفْيَانُ قَالَ مَعْمَرٌ عَنِ الزُّهْرِيِّ وَأَمَرَهُ أَنْ يَكْفَأَ الإِنَاءَ مِنْ خَلْفِهِ .