ELBİSEDEKİ ALEM (YÂNİ İPEKTEN OLAN NAKIŞ, DİKİŞ, KENARA GEÇİRİLEN PARÇA VE ÇUBUK) HAKKINDA VERİLEN MÜSAADE
18- ELBİSEDEKİ ALEM (YÂNİ İPEKTEN OLAN NAKIŞ, DİKİŞ, KENARA GEÇİRİLEN PARÇA VE ÇUBUK) HAKKINDA VERİLEN MÜSAADE
3724 - “... Ebû Osman en-Nehdî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre:
Ömer (bin el-Hattab) (radıyallahü anh) ipek ve dibâç (yani ipekten mamul atlas) ı yasaklardı. Yalnız şu kadar olanı müstesna diyerek bir parmağı sonra, ikinci parmağı, sonra üçüncü parmağı ve daha sonra dördüncü parmağıyla işaret etti ve: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bizi ipekten men ederdi, dedi."
3725 - “... (Ebû Bekr-i Sıddîk'ın kızı) Esmâ'nın mevlâsi Ebû Ömer (radıyallahü anhüm)'den; Şöyle demiştir:
Ben, İbn-i Ömer (radıyallahü anhümâ) 'nın bir âlem'i (yani ipekten nakış - biye gibi bir parçası) olan bir sarık satın aldığını ve celemeyn (denilen yün makasını) isteyerek o âlem'i kestiğini gördüm. Sonra Esmâ (bint-i Ebû Bekir)'in yanına giderek bu durumu ona anlattım. Bunun üzerine Esma: Hayret Abdullah'a! Ey câriye, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in cübbesini getir, dedi. Câriye de yenlerine, yakasına ve yırtmaçlarına dibac (argacı ve erişi hâlis yünden mamul atlas) geçirilmiş bir cübbe getirdi, (ve Esma şöyle dedi: Âişe vefat edinceye kadar bu cübbe onun yanında idi. O vefat edince cübbeyi ben aldım ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu giyiyordu. Biz bu cübbeyi hastalar için yıkıyoruz. Onun (bereketi) ile (Allah'tan) şifâ dileniyor). "
١٨ - باب الرُّخْصَةِ فِي الْعَلَمِ فِي الثَّوْبِ
٣٧٢٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ غِيَاثٍ، عَنْ عَاصِمٍ، عَنْ أَبِي عُثْمَانَ، عَنْ عُمَرَ، أَنَّهُ كَانَ يَنْهَى عَنِ الْحَرِيرِ، وَالدِّيبَاجِ، إِلاَّ مَا كَانَ هَكَذَا ثُمَّ أَشَارَ بِإِصْبَعِهِ ثُمَّ الثَّانِيَةِ ثُمَّ الثَّالِثَةِ ثُمَّ الرَّابِعَةِ فَقَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَنْهَانَا عَنْهُ .
٣٧٢٥ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ مُغِيرَةَ بْنِ زِيَادٍ، عَنْ أَبِي عُمَرَ، مَوْلَى أَسْمَاءَ قَالَ رَأَيْتُ ابْنَ عُمَرَ اشْتَرَى عِمَامَةً لَهَا عَلَمٌ فَدَعَا بِالْجَلَمَيْنِ فَقَصَّهُ فَدَخَلْتُ عَلَى أَسْمَاءَ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهَا فَقَالَتْ بُؤْسًا لِعَبْدِ اللَّهِ يَا جَارِيَةُ هَاتِي جُبَّةَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ . فَجَاءَتْ بِجُبَّةٍ مَكْفُوفَةِ الْكُمَّيْنِ وَالْجَيْبِ وَالْفَرْجَيْنِ بِالدِّيبَاجِ .