Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 13. Bab - Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) Alçakgönüllüğü Hakkında

75. Bize Muhammed b. Humeyd rivâyet edip (dedi ki) bize el -Fadl b. Mûsa rivâyet edip (dedi ki) bize el -Huseyn b. Vâkıd, Yahya b. Ukayl'dan, (o da) Abdullah b. Ebî Evfa'dan (naklen) rivâyet etti (ki Abdullah) şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (Allah'ı) zikretmeyi çoğaltır, yararsız sözü azaltır, namazı uzatır, hutbeyi kısa tutar, beğenmemezlik etmez, muhtaçlarla ve fakirle beraber yürüyüp onların ihtiyaçlarını görmekten kaçınmazdı.

١٣- باب فِى تَوَاضُعِ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم-

٧٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا الْفَضْلُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ وَاقِدٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ عُقَيْلٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى أَوْفَى قَالَ : كَانَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يُكْثِرُ الذِّكْرَ ، وَيُقِلُّ اللَّغْوَ ، وَيُطِيلُ الصَّلاَةَ ، وَيُقْصِرُ الْخُطْبَةَ ، وَلاَ يَأْنَفُ ، وَلاَ يَسْتَنْكِفُ أَنْ يَمْشِىَ مَعَ الأَرْمَلَةِ وَالْمِسْكِينِ فَيَقْضِىَ لَهُمَا حَاجَتَهُمَا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 12. Bâb - Hazret-i Peygamberin (sallallahü aleyhi ve sellem) Cömertliği Hakkında

71. Bize Muhammed b. Yûsuf, Süfyân'dan, (o) İbnu’l -Munkedir'den, (o da) Câbir'den (naklen) haber verdi (ki Câbir) şöyle dedi: Hazret-i Peygamber’den (sallallahü aleyhi ve sellem) bir şey istenilip de onun; "Hayır!" dediği hiç vâki olmamıştır” Ebû Muhammed (ed -Dârimî) dedi ki; (Süfyân) İbn Uyeyne şöyle demiştir: Onun yanında (istenilen, vereceği bir şey) olmadığı zaman, (olduğunda vereceğine dair) va'dde bulunurdu.

72. Bize Abdullah b. İmrân haber verip (dedi ki) bize Ebu Dâvûd et -Tayâlisî, Zem'a'dân, (o) Ebû Hâzim'den, (o da) Sehl b. Sa'd'dan (naklen) rivâyet etti (ki Sehl) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çok utangaç idi. Kendisinden hiçbir şey istenmezdi ki onu (isteyene) vermiş olmasın!

73. Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef haber verip (dedi ki) bize Abdurrahman b. Muhammed, Muhammed b. İshak'dan rivâyet etti (ki, o şöyle demiş): Bana Abdullah b. Ebî Bekr, arap bir adamdan (naklen) rivâyet etti (ki bu adam) şöyle demiş: Huneyn savaşında, ayağımda kalın bir papuç var iken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile sıkıştım ve Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ayağına bastım. Bunun üzerine o; "Bismillah! Acıttın beni!" buyurarak, elindeki bir kırbaç ile bana şöyle hafifçe vurdu. (Adam) dedi ki bundan dolayı; "Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) acıttım!" deyip kendi kendimi kınayarak geceyi geçirdim.

Bu şekilde, Allah'ın bildiği gibi, (zor) bir gece geçirdim. Sabahladığımızda bir de ne göreyim! Bir adam; "Falan nerede?" diye (beni araştırıyor). (Adam) dedi ki, (o zaman) kendi kendime şöyle dedim: "Bu, vallahi, dün benim yüzümden olan şey (meselesi!)". (Adam) dedi ki; "Neyse, korka korka gittim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana şöyle buyurdu: "Sen dün papucunla ayağıma basmış, beni acıtmıştın. Ben de kırbaçla sana şöyle hafifçe vurmuştum. İşte şu 80 koyun. Onları ona karşılık alın."

74. Bize Ya'kub b. Humeyd haber verip (dedi ki) bize Abdulazîz b. Muhammed ibn Ahi'z -Zühri'den, (o da) ez -Zühri'den (naklen) rivâyet etti (ki ez -Zührî) şöyle dedi. Muhakkak ki Cebrail şöyle dedi: 'Ter yüzünde on ev halkı yoktur ki onları deneyip incelemiş olmayayım. Neticede, şu malı, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadar çok infak eden hiç kimse bulmadım."

١٢- باب فِى سَخَاءِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم-

٧١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ سُفْيَانَ عَنِ ابْنِ الْمُنْكَدِرِ عَنْ جَابِرٍ قَالَ : مَا سُئِلَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- شَيْئاً قَطُّ فَقَالَ لاَ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ قَالَ ابْنُ عُيَيْنَةَ : إِذَا لَمْ يَكُنْ عِنْدَهُ وَعَدَ.

٧٢ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عِمْرَانَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ الطَّيَالِسِىُّ عَنْ زَمْعَةَ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ قَالَ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- حَيِيًّا لاَ يُسْأَلُ شَيْئاً إِلاَّ أَعْطَى.

٧٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ أَبِى خَلَفٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِى بَكْرٍ عَنْ رَجُلٍ مِنَ الْعَرَبِ قَالَ : زَحَمْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَوْمَ حُنَيْنٍ وَفِى رِجْلِى نَعْلٌ كَثِيفَةٌ ، فَوَطِئْتُ بِهَا عَلَى رِجْلِ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَنَفَحَنِى نَفْحَةً بِسَوْطٍ فِى يَدِهِ وَقَالَ :( بِسْمِ اللَّهِ أَوْجَعْتَنِى ). قَالَ : فَبِتُّ لِنَفْسِى لاَئِماً أَقُولُ أَوْجَعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم-. قَالَ : فَبِتُّ بِلَيْلَةٍ كَمَا يَعْلَمُ اللَّهُ ، فَلَمَّا أَصْبَحْنَا إِذَا رَجُلٌ يَقُولُ : أَيْنَ فُلاَنٌ؟ قَالَ قُلْتُ : هَذَا وَاللَّهِ الَّذِى كَانَ مِنِّى بِالأَمْسِ - قَالَ - فَانْطَلَقْتُ وَأَنَا مُتَخَوِّفٌ ، فَقَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِنَّكَ وَطِئْتَ بِنَعْلِكَ عَلَى رِجْلِى بِالأَمْسِ فَأَوْجَعْتَنِى ، فَنَفَحْتُكَ نَفْحَةً بِالسَّوْطِ ، فَهَذِهِ ثَمَانُونَ نَعْجَةً فَخُذْهَا بِهَا ).

٧٤ - أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنِ ابْنِ أَخِى الزُّهْرِىِّ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ : إِنَّ جِبْرِيلَ قَالَ : مَا فِى الأَرْضِ أَهْلُ عَشَرَةِ أَبْيَاتٍ إِلاَّ قَلَّبْتُهُمْ ، فَمَا وَجَدْتُ أَحَداً أَشَدَّ إِنْفَاقاً مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم-.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 11. Bâb - Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) Ölülerîn Konuşması Nevinden İkram Edilen Şeyler

68. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki) bize Muhammed b. Amr el -Leysî, Ebû Seleme'den haber verdi (ki o) şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), zekat (malını) kabul etmediği halde hediyeyi (alır, kabul eder,) yerdi. (Bir gün) Hayber yahûdîlerinden bir kadın kendisine kızartılmış bir koyun hediye etti. O da ondan (bir lokma) aldı. Bişr İbnu'l -Berâ'da aldı. Sonra Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) elini (kızartılmış koyundan) kaldırdı ve, "Bu (kızartılmış koyun) bana kendisinin zehirli olduğunu haber veriyor." buyurdu. Neticede Bişr İbnu’l -Berâ' öldü. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o (kadına); "Seni yaptığın şeye ne şevketti?" diye haber saldı. O da şöyle dedi: "Şayet peygamber isen sana hiçbir şey zarar vermez. Eğer kıral isen insanları senden (kurtarır), rahata kavuşturmuş (olurum)". (Hazret-i Peygamber ölüm) hastalığında şöyle buyuracakdı: "Hayber'de yediğim bir yemekden (şimdiye kadar ıztırab çekmeye) devam ettim. İşte şimdi de (bu yemeğin zehirinden) yürek damarlarımın kesilme zamanları(ndayım)."

69. Bize el -Hakem b. Nâfi’ haber verip (dedi ki) bize Şuayb b. Ebî Hamza, ez -Zühri'den, onun şöyle dediğini haber verdi: Câbir b. Abdillah anlatırdı ki; Hayberlilerden yahûdî bir kadın, kızartılmış bir koyunu zehirleyip Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) hediye etti. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de ondan bir kol aldı ve bir miktar yedi. Ashabından beraberinde bulunan bir topluluk da yedi. Sonra Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara; "Ellerinizi (yemekden) kaldırın!" buyurdu. (Daha sonra) Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yahûdî kadına (haber) salıp çağırttı. (Gelince) ona; "Bu koyunu zehirledin mi?" buyurdu.

O da; "Evet, (onu zehirledim), dedi. (Bunu) sana kim haber verdi?". Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)"Elimdeki şu kol bana haber verdi," buyurdu. (Kadın tekrar "Evet (Öyle. Onu zehirlemişdim.)" dedi. O zaman (Hazret-i Peygamber) (ona); "Peki bundan maksadın neydi?" buyurdu. (Kadın) şöyle cevap verdi. "Kendi kendime, eğer o peygamber ise (bu) ona zarar vermez, peygamber değilse ondan (kurtulur), rahata kavuşuruz, dedim (ve bunun için yaptım.)". Bu söz üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu bağışlayıp cezalandırmadı. (Sonradan), koyundan yemiş olan bir sahâbisi vefat etti. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ise, koyundan yemiş olması sebebiyle omuzundan hacamat yaptırmış, (kan aldırmıştı). Hacamatı, boynuz ve keskin bıçak (ustura) ile, Beyâzaoğullarının mevlâsı Ebû Hind yapmıştı. (Ebû Hind) ise Sümameoğullarındandır. Bunlar, Ensâr'dan bir boydur.

70. Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki) bana el -Leys rivâyet edip (dedi ki) bana Sa'îd b. Ebi Sa'îd el -Makburî, Ebû Hureyre'den rivâyet etti (ki o) şöyle demiş: Hayber'i fethettiğimiz zaman Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), içinde zehir bulunan, (kızartılmış) bir koyun hediye edildi. Ardından Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)"Orada bulunan yahûdîleri bana toplayın!" buyurdu. Onlar da onun için (huzuruna) toplanıldılar. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara; "Size bir şey soracağım. Bu konuda bana doğruyu söyler misiniz?" buyurdu. Onlar da; "Evet, ya Ebe'l -Kâsım (doğruyu söyleriz!)" dediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara; "Atanız kimdir?" buyurdu. "Atamız falandır." dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara; "Yalan söylediniz. Hayır, babanız falandır." buyurdu.

Onlar (bu sefer); "Doğru söyledin, gerçeği konuştun." dediler. Bundan sonra, (Hazret-i Peygamber) onlara; "Size bir şey (daha) sorsam o konuda bana doğruyu söyler misiniz?" buyurdu. "Evet, dediler. (Zaten) biz sana yalan söylesek, sen, atamız hakkındaki (yalanımızı) bildiğin gibi, yalan söylediğimizi bilirsin." Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara; "Peki, Cehennem ehli kimlerdir?" buyurdu. Dediler ki; "Biz orada az (bir müddet) kalacağız. Sonra orada bize siz halef olacak, (bizim yerimize siz geleceksiniz.)." Bu söz üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara; "yıkılıp (kalın) orada! Vallahi orada size ebediyyen halef olmayacağız" buyurdu. Sonra onlara (tekrar); "Size bir şey sorsam, o konuda bana doğruyu söyler meşiniz?" buyurdu. "Evet" dediler. Buyurdu ki; "Şu (kızartılmış) koyuna zehir koydunuz mu?". "Evet" dediler. "Buna sizi ne sevk etti?" buyurdu. Dediler ki; "Yalancı isen senden (kurtulup) rahata kavuşmayı istedik. (Hak) Peygamber isen (zaten) o sana zarar veremezdi."

١١- باب مَا أَكْرَمَ اللَّهُ بِهِ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- مِنْ كَلاَمِ الْمَوْتَى

٦٨ - أَخْبَرَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَمْرٍو اللَّيْثِىُّ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ قَالَ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَأْكُلُ الْهَدِيَّةَ وَلاَ يَقْبَلُ الصَّدَقَةَ ، فَأَهْدَتْ لَهُ امْرَأَةٌ مِنْ يَهُودِ خَيْبَرَ شَاةً مَصْلِيَّةً ، فَتَنَاوَلَ مِنْهَا وَتَنَاوَلَ مِنْهَا بِشْرُ بْنُ الْبَرَاءِ ، ثُمَّ رَفَعَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَدَهُ ثُمَّ قَالَ :( إِنَّ هَذِهِ تُخْبِرُنِى أَنَّهَا مَسْمُومَةٌ ). فَمَاتَ بِشْرُ بْنُ الْبَرَاءِ ، فَأَرْسَلَ إِلَيْهَا النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَا حَمَلَكِ عَلَى مَا صَنَعْتِ ؟ ). فَقَالَتْ : إِنْ كُنْتَ نَبِيًّا لَمْ يَضُرَّكَ شَىْءٌ ، وَإِنْ كُنْتَ مَلِكاً أَرَحْتُ النَّاسَ مِنْكَ. فَقَالَ فِى مَرَضِهِ :( مَا زِلْتُ مِنَ الأَكْلَةِ الَّتِى أَكَلْتُ بِخَيْبَرَ ، فَهَذَا أَوَانُ انْقِطَاعِ أَبْهَرِى ).

٦٩ - أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ نَافِعٍ أَخْبَرَنَا شُعَيْبُ بْنُ أَبِى حَمْزَةَ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ كَانَ جَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ يُحَدِّثُ : أَنَّ يَهُودِيَّةً مِنْ أَهْلِ خَيْبَرَ سَمَّتْ شَاةً مَصْلِيَّةً ، ثُمَّ أَهْدَتْهَا إِلَى النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَأَخَذَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- الذِّرَاعَ فَأَكَلَ مِنْهَا ، وَأَكَلَ الرَّهْطُ مِنْ أَصْحَابِهِ مَعَهُ ، ثُمَّ قَالَ لَهُمُ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( ارْفَعُوا أَيْدِيَكُمْ ). وَأَرْسَلَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- إِلَى الْيَهُودِيَّةِ فَدَعَاهَا ، فَقَالَ لَهَا :( أَسَمَمْتِ هَذِهِ الشَّاةَ؟ ). فَقَالَتْ : نَعَمْ ، وَمَنْ أَخْبَرَكَ؟ فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( أَخْبَرَتْنِى هَذِهِ فِى يَدَىَ الذِّرِاعُ ). فَقَالَتْ : نَعَمْ. قَالَ :( فَمَاذَا أَرَدْتِ إِلَى ذَلِكَ؟ ). قَالَتْ قُلْتُ : إِنْ كَانَ نَبِيًّا لَمْ يَضُرَّهُ ، وَإِنْ لَمْ يَكُنْ نَبِيًّا اسْتَرَحْنَا مِنْهُ. فَعَفَا عَنْهَا رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَلَمْ يُعَاقِبْهَا ، وَتُوُفِّىَ بَعْضُ أَصْحَابِهِ الَّذِينَ أَكَلُوا مِنَ الشَّاةِ ، وَاحْتَجَمَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَلَى كَاهِلِهِ مِنْ أَجْلِ الَّذِى أَكَلَ مِنَ الشَّاةِ ، حَجَمَهُ أَبُو هِنْدٍ مَوْلَى بَنِى بَيَاضَةَ بِالْقَرْنِ وَالشَّفْرَةِ ، وَهُوَ مِنْ بَنِى ثُمَامَةَ وَهُمْ حَىٌّ مِنَ الأَنْصَارِ.

٧٠ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ حَدَّثَنِى سَعِيدُ بْنُ أَبِى سَعِيدٍ الْمَقْبُرِىُّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ : لَمَّا فَتَحْنَا خَيْبَرَ أُهْدِيَتْ لِرَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- شَاةٌ فِيهَا سُمٌّ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( اجْمَعُوا لِى مَنْ كَانَ هَا هُنَا مِنَ الْيَهُودِ ). فَجُمِعُوا لَهُ ، فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِنِّى سَائِلُكُمْ عَنْ شَىْءٍ فَهَلْ أَنْتُمْ صَادِقِىَّ عَنْهُ؟ ). قَالُوا : نَعَمْ يَا أَبَا الْقَاسِمِ. فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَنْ أَبُوكُمْ؟ ). قَالُوا : أَبُونَا فُلاَنٌ. فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( كَذَبْتُمْ ، بَلْ أَبُوكُمْ فُلاَنٌ ). قَالُوا : صَدَقْتَ وَبَرَرْتَ. فَقَالَ لَهُمْ :( هَلْ أَنْتُمْ صَادِقِىَّ عَنْ شَىْءٍ إِنْ سَأَلْتُكُمْ عَنْهُ؟ ). فَقَالُوا : نَعَمْ ، وَإِنْ كَذَبْنَاكَ عَرَفْتَ كَذِبَنَا كَمَا عَرَفْتَ فِى آبَائِنَا . فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( فَمَنْ أَهْلُ النَّارِ؟ ). فَقَالُوا : نَكُونُ فِيهَا يَسِيراً ثُمَّ تَخْلُفُونَا فِيهَا. فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( اخْسَئُوا فِيهَا ، وَاللَّهِ لاَ نَخْلُفُكُمْ فِيهَا أَبَداً ). ثُمَّ قَالَ لَهُمْ :( هَلْ أَنْتُمْ صَادِقِىَّ عَنْ شَىْءٍ إِنْ سَأَلْتُكُمْ عَنْهُ؟ ). قَالُوا : نَعَمْ . قَالَ :( هَلْ جَعَلْتُمْ فِى هَذِهِ الشَّاةِ سُمًّا ). قَالُوا : نَعَمْ. قَالَ :( مَا حَمَلَكُمْ عَلَى ذَلِكَ؟ ). قَالُوا : أَرَدْنَا إِنْ كُنْتَ كَاذِباً أَنْ نَسْتَرِيحَ مِنْكَ ، وَإِنْ كُنْتَ نَبِيًّا لَمْ يَضُرَّكَ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget