Teyemmüm (Toprağa) Bir Defa Vurularak (Yapılır)
65. Bâb—Teyemmüm (Toprağa) Bir Defa Vurularak (Yapılır)
770. Bize Affân rivâyet edip (dedi ki), bize Ebân b. Yezîd el-Attâr rivâyet edip (dedi ki), bize Katâde, Sa'îd b. Abdirrahman b. Ebza'dan, (O) babasından, (O da) Ammâr b. Yâsir'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem); "teyemmümde, yüz ve avuçlar için (toprağa) bir vuruş vardır" buyururdu. Abdullah (ed-Dârimî); "bunun isnadı sahihtir" dedi.
771. Bize Abdullah b. Sa'îd haber verip (dedi ki), bize Ebû Usâme, Hişâm b. Urve'den, (O) babasından, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O (yani Hazret-i Âişe), (Hazret-i Peygamberle bir sefere çıkarken) Hazret-i Esmâ'dan bir gerdanlık ödünç almıştı. Sonra (bu gerdanlık sefer esnasında) kaybolmuştu. Bundan dolayı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ashabından bazı insanları onu aramak için göndermişti de onların namaz vaktileri gelmiş ve (suları olmadığı için) abdestsiz namaz kılmışlardı. Daha sonra Hazret-i Peygamberin (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına geldiklerinde bu (durumu) O'na şikâyet etmişlerdi. Bunun üzerine "teyemmüm âyeti" inmişti. O zaman Useyd b. Hudeyr (Hazret-i Âişe'ye hitaben) şöyle demişti: Allah sana hayırlı mükafaatlar versin! Vallahi, senin başına asla hiçbir iş gelmemiştir ki, Allah, senin için ondan bir çıkış yolu yapmış, müslümanlar için de onda bir bereket kılmış.
٦٥- باب التَّيَمُّمِ مَرَّةً
٧٧٠ - أَخْبَرَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا أَبَانُ بْنُ يَزِيدَ الْعَطَّارُ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ عَزْرَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبْزَى عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَمَّارِ بْنِ يَاسِرٍ أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ يَقُولُ فِى التَّيَمُّمِ :( ضَرْبَةٌ لِلْوَجْهِ وَالْكَفَّيْنِ ). قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : صَحَّ إِسْنَادُهُ.
٧٧١ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ : أَنَّهَا اسْتَعَارَتْ قِلاَدَةً مِنْ أَسْمَاءَ فَهَلَكَتْ ، فَأَرْسَلَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- نَاساً مِنْ أَصْحَابِهِ فِى طَلَبِهَا ، فَأَدْرَكَتْهُمُ الصَّلاَةُ فَصَلَّوْا مِنْ غَيْرِ وُضُوءٍ ، فَلَمَّا أَتَوُا النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- شَكَوْا ذَلِكَ إِلَيْهِ ، فَنَزَلَتْ آيَةُ التَّيَمُّمِ ، فَقَالَ أُسَيْدُ بْنُ حُضَيْرٍ : جَزَاكِ اللَّهُ خَيْراً ، فَوَاللَّهِ مَا نَزَلَ بِكِ أَمْرٌ قَطُّ إِلاَّ جَعَلَ اللَّهُ لَكِ مِنْهُ مَخْرَجاً ، وَجَعَلَ لِلْمُسْلِمِينَ فِيهِ بَرَكَةً.