Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 66. Bab—Cünüblükten Dolayı Gusül Yapmak Hakkında

772. Bize Ebu'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Zâ'ide, Süleyman'dan, (O) Salim b. Ebi'l-Ca'd'dan, (O) Küreyb'den, (O) İbn Abbâs'tan, (O da teyzesi) Hazret-i Meymûne'den (naklen) rivâyet etti (ki, Hazret-i Meymûne) şöyle dedi: (Bir gün) Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) için su koydum. O da ellerinin üzerine döküp onunla (yani sol eliyle) avret yerini yıkamaya başladı. (Bu yıkamayı) bitirince onu (yani sol elini) yere -veya bir duvara sürdü. -(Yere mi, duvara mı sürdüğünde) Süleyman şüpheye düştü-. Sonra ağzına su verdi, burnuna su çekti. Ardından yüzünü ve kolunu yıkadı, başına ve vücûduna (su) döktü. Nihayet (guslünü) bitirince bir tarafa çekilip ayaklarını yıkadı. O zaman ben kendisine bir çarşaf (havlu) verdim. Ama O kabul etmedi ve eliyle (vücûdunun sularını) gidermeye başladı. (Hazret-i Meymûne) dedi ki; ben de O'nu, guslünü bitirinceye kadar perdelemiştim. Süleyman dedi ki, Salim (rivâyetinin) sonunda bildirdi ki; Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) bu şekilde gusül yapması, cünüblükten dolayı idi.

773. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), bize Hişâm b. Urve, babasından, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti (ki, Hazret-i Âişe) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (gusül yapmaya) başlardı da (önce) ellerini yıkar, peşine namaz abdesti gibi abdest alır, sonra avucunu suyun içine sokar ve (parmakları) ile saçının diplerini hilâller, nihayet, (baş) derisinin üstünün ıslandığına kanaat getirince eliyle üç avuç (su) avuçlar ve bunları başının üzerine döker, daha sonra da vücûdunu yıkardı. Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki, bu (rivâyet) bana, Salim b. Ebi'l-Ca'd’ın (bir önceki) rivâyetinden daha iyi geliyor.

٦٦- باب فِى الْغُسْلِ مِنَ الْجَنَابَةِ

٧٧٢ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا زَائِدَةُ عَنْ سُلَيْمَانَ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنْ كُرَيْبٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ عَنْ مَيْمُونَةَ قَالَتْ : وَضَعْتُ لِلنَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- مَاءً فَأَفْرَغَ عَلَى يَدَيْهِ ، فَجَعَلَ يَغْسِلُ بِهَا فَرْجَهُ ، فَلَمَّا فَرَغَ مَسَحَهَا بِالأَرْضِ أَوْ بِحَائِطٍ - شَكَّ سُلَيْمَانُ - ثُمَّ تَمَضْمَضَ وَاسْتَنْشَقَ ، فَغَسَلَ وَجْهَهُ وَذِرَاعَيْهِ ، وَصَبَّ عَلَى رَأْسِهِ وَجَسَدِهِ ، فَلَمَّا فَرَغَ تَنَحَّى فَغَسَلَ رِجْلَيْهِ ، فَأَعْطَيْتُهُ مِلْحَفَةً فَأَبَى وَجَعَلَ يَنْفُضُ بِيَدِهِ - قَالَتْ - فَسَتَرْتُهُ حَتَّى اغْتَسَلَ. قَالَ سُلَيْمَانُ فَذَكَرَ سَالِمٌ : أَنَّ غُسْلَ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- هَكَذَا كَانَ مِنَ الْجَنَابَةِ.

٧٧٣ - أَخْبَرَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا هِشَامُ بْنُ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَبْدَأُ فَيَغْسِلُ يَدَيْهِ ثُمَّ يَتَوَضَّأُ وُضُوءَهُ لِلصَّلاَةِ ، ثُمَّ يُدْخِلُ كَفَّهُ فِى الْمَاءِ فَيُخَلِّلُ بِهَا أُصُولَ شَعْرِهِ حَتَّى إِذَا خُيِّلَ إِلَيْهِ أَنَّهُ قَدِ اسْتَبْرَأَ الْبَشْرَةَ غَرَفَ بِيَدِهِ ثَلاَثَ غَرَفَاتٍ ، فَصَبَّهَا عَلَى رَأْسِهِ ثُمَّ اغْتَسَلَ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : هَذَا أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْ حَدِيثِ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 65. Bâb—Teyemmüm (Toprağa) Bir Defa Vurularak (Yapılır)

770. Bize Affân rivâyet edip (dedi ki), bize Ebân b. Yezîd el-Attâr rivâyet edip (dedi ki), bize Katâde, Sa'îd b. Abdirrahman b. Ebza'dan, (O) babasından, (O da) Ammâr b. Yâsir'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)"teyemmümde, yüz ve avuçlar için (toprağa) bir vuruş vardır" buyururdu. Abdullah (ed-Dârimî); "bunun isnadı sahihtir" dedi.

771. Bize Abdullah b. Sa'îd haber verip (dedi ki), bize Ebû Usâme, Hişâm b. Urve'den, (O) babasından, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O (yani Hazret-i Âişe), (Hazret-i Peygamberle bir sefere çıkarken) Hazret-i Esmâ'dan bir gerdanlık ödünç almıştı. Sonra (bu gerdanlık sefer esnasında) kaybolmuştu. Bundan dolayı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ashabından bazı insanları onu aramak için göndermişti de onların namaz vaktileri gelmiş ve (suları olmadığı için) abdestsiz namaz kılmışlardı. Daha sonra Hazret-i Peygamberin (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına geldiklerinde bu (durumu) O'na şikâyet etmişlerdi. Bunun üzerine "teyemmüm âyeti" inmişti. O zaman Useyd b. Hudeyr (Hazret-i Âişe'ye hitaben) şöyle demişti: Allah sana hayırlı mükafaatlar versin! Vallahi, senin başına asla hiçbir iş gelmemiştir ki, Allah, senin için ondan bir çıkış yolu yapmış, müslümanlar için de onda bir bereket kılmış.

٦٥- باب التَّيَمُّمِ مَرَّةً

٧٧٠ - أَخْبَرَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا أَبَانُ بْنُ يَزِيدَ الْعَطَّارُ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ عَزْرَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبْزَى عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَمَّارِ بْنِ يَاسِرٍ أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ يَقُولُ فِى التَّيَمُّمِ :( ضَرْبَةٌ لِلْوَجْهِ وَالْكَفَّيْنِ ). قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : صَحَّ إِسْنَادُهُ.

٧٧١ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَائِشَةَ : أَنَّهَا اسْتَعَارَتْ قِلاَدَةً مِنْ أَسْمَاءَ فَهَلَكَتْ ، فَأَرْسَلَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- نَاساً مِنْ أَصْحَابِهِ فِى طَلَبِهَا ، فَأَدْرَكَتْهُمُ الصَّلاَةُ فَصَلَّوْا مِنْ غَيْرِ وُضُوءٍ ، فَلَمَّا أَتَوُا النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- شَكَوْا ذَلِكَ إِلَيْهِ ، فَنَزَلَتْ آيَةُ التَّيَمُّمِ ، فَقَالَ أُسَيْدُ بْنُ حُضَيْرٍ : جَزَاكِ اللَّهُ خَيْراً ، فَوَاللَّهِ مَا نَزَلَ بِكِ أَمْرٌ قَطُّ إِلاَّ جَعَلَ اللَّهُ لَكِ مِنْهُ مَخْرَجاً ، وَجَعَلَ لِلْمُسْلِمِينَ فِيهِ بَرَكَةً.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 64. Bâb—Teyemmüm

768. Bize Muhammed İbnu’l-Alâ’ haber verip (dedi ki), bize Ebû Usâme rivâyet edip (dedi ki), bize Avf rivâyet etti. (O dedi ki), bana Ebû Recâ el-Utâridi, İmrân b. Husayn rivâyet etti (ki, İmrân) şöyle dedi: Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber bir yolculukta idik. (Hazret-i Peygamber, neden) sonra (bineğinden) indi ve abdest suyu isteyip abdest aldı. Sonra namaza çağrıldı, (ezan okundu) da cemaate namaz kıldırdı. O, namazından döndüğünde, (cemaatten) ayrılmış, cemaatle namaz kılmamış bir adam fördü. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) O'na: "Falan! Cemaatle namaz kılmaktan seni ne menetti?" buyurdu. O da şöyle karşılık verdi: "Ya Resûlüllah! Cünüb oldum. Su da yok." O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Toprağa bak. Çünkü o, sana yeter."

769. Bize Muhammed b. İshak rivâyet edip (dedi ki), bana Abdullah b. Nâfi’, el-Leys b. Sa'd'dan, (O) Bekr b. Sevâde'den, (o) Atâ’ b. Yesâr'dan, (O da) Ebû Sa'îd el-Hudrî'den (naklen) rivâyet etti (ki, Ebû Sa'îd) şöyle dedi: İki adam bir yolculuğa çıkmışlardı. Derken, yanlarında hiç su olmadığı bir halde namaz vakitleri gelmiş, onlar da temiz toprağa teyemmüm edip namaz kılmışlar. Sonra (namaz) vakti içinde su bulmuşlar. Bundan dolayı onların biri abdest (alarak) namazı tekrar kılmış, diğeri ise tekrar kılmamış. Daha sonra Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelmiş ve bunu (O'na) anlatmışlar. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber) tekrar kılmayana; "Sünnet'e uygun hareket ettin. Namazın sana kâfidir." buyurmuş; abdest alıp tekrar kılana ise; "sana iki kat sevap vardır" buyurmuştu.

٦٤- باب التَّيَمُّمِ

٧٦٨ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ حَدَّثَنَا عَوْفٌ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو رَجَاءٍ الْعُطَارِدِىُّ عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ قَالَ : كُنَّا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى سَفَرٍ ثُمَّ نَزَلَ فَدَعَا بِوَضُوءٍ فَتَوَضَّأَ ، ثُمَّ نُودِىَ بِالصَّلاَةِ فَصَلَّى بِالنَّاسِ ، فَلَمَّا انْفَتَلَ مِنْ صَلاَتِهِ إِذَا هُوَ بِرَجُلٍ مُعْتَزِلٍ لَمْ يُصَلِّ فِى الْقَوْمِ ، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَا مَنَعَكَ يَا فُلاَنُ أَنْ تُصَلِّىَ فِى الْقَوْمِ؟ ) فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ أَصَابَتْنِى جَنَابَةٌ وَلاَ مَاءَ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( عَلَيْكَ بِالصَّعِيدِ فَإِنَّهُ يَكْفِيكَ ).

٧٦٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ نَافِعٍ عَنِ اللَّيْثِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ بَكْرِ بْنِ سَوَادَةَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ قَالَ : خَرَجَ رَجُلاَنِ فِى سَفَرٍ فَحَضَرَتْهُمَا الصَّلاَةُ وَلَيْسَ مَعَهُمَا مَاءٌ ، فَتَيَمَّمَا صَعِيداً طَيِّباً فَصَلَّيَا ، ثُمَّ وَجَدَا الْمَاءَ بَعْدُ فِى الْوَقْتِ ، فَأَعَادَ أَحَدُهُمَا الصَّلاَةَ بِوُضُوءٍ وَلَمْ يُعِدِ الآخَرُ ، ثُمَّ أَتَيَا رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَذَكَرَا ذَلِكَ ، فَقَالَ لِلَّذِى لَمْ يُعِدْ :( أَصَبْتَ السُّنَّةَ وَأَجْزَأَتْكَ صَلاَتُكَ ). وَقَالَ لِلَّذِى تَوَضَّأَ وَأَعَادَ :( لَكَ الأَجْرُ مَرَّتَيْنِ ).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget