بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
96. Bab —Hamilenin O Kanı Gördüğü Zaman (Ne Yapacağı) Hakkında
963. Bize Hâlid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Mâlik b. Enes rivâyet edip dedi ki, ben ez-Zührî'ye, o kanı gören hamileyi sormuştum, O da, "o, namazı bırakır" demişti.
964. Bize Ubeydullah b. Mûsa, Osman İbnul-Esved'den, O'nun şöyle dediğini haber verdi: Mücâhid'e, ben kendisinin hamile olduğunu zannettiğim halde kan gören karımın (durumunu) sormuştum da O şöyle cevap vermişti: Bu, rahimlerin eksiltmesidir. "Her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağını Allah bilir." İşte onlar (yani rahimler), eksilttikleri bir şeyin aynısı kadar rahimlerde gebeliği artırırlar.
965. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Âsim el-Ahvel'den, (O da) İkrime'den (naklen) Onun, şu; "Her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağını Allah bilir. Onun katında her şey bir ölçü iledir (mealindeki) âyet hakkında şöyle dediğini rivâyet etti: Bu (eksiltip artırma) gebelikteki hayızdır. (Hamile kadın) gebeliğinde hiçbir gün hayız olmaz ki, o günü temiz olarak gebeliğine ilâve etmiş olmasın.
966. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Yahya b. Sa'îd'den, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Bize göre (veya bizde) hakkında ihtilâf edilmeyen bir durum, Hazret-i Âişe'den (nakledilmiştir) ki; hamile kadın, o kanı gördüğü zaman, temizleninceye (yani kanı kesilinceye) kadar namaz kılmaz.
967. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Sabit b. Yezîd rivâyet edip (dedi ki), bize Âsim, İkrime'den, O'nun, (Ra'd Sûresi, 8. âyette geçen) "Rahimlerin neyi eksilteceğini" (cümlesinden maksad), gebelikteki hayızdır, dediğini, "Ve neyi artıracağını" (cümlesi hakkında ise) şöyle dediğini rivâyet etti: "O (rahimler) için, gebeliklerinde hayız oldukları her güne mukabil, dokuz aylık temizliği tamamlasınlar diye, temizlik (müddetlerine) ekleyecek bir gün vardır.
968. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Ebû Bişr'den, (O da) Mücâhid'den, (O'nun), "Ve rahimlerin neyi eksilteceğini" (mealindeki âyet hakkında) şöyle dediğini rivâyet etti: (Bu), Kadın hamile iken hayız olduğunda (söz konusudur. Mücâhid, sözüne devamla) dedi ki, bu (hayız), çocuğun (rahimde kalış müddetinden) bir eksiltme olur. O, (gebelik müddetini) dokuz aydan fazlalaştırınca, (bu), çocuğunun (rahimdeki kalış müddetinden) eksilmiş olan (miktarı) tamamlayıcı olur.
969. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Humeyd'den, (O da) Bekr b. Abdillah el-Müzenî'den (naklen) rivâyet etti ki, O (yani Bekr); "karım hamile iken hayız olur" dedi.
970. Ebû Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki: Ben de Süleyman b. Harb'i; "karım hamile iken hayız olur" derken işittim.
971. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Yahya b. Said’den, (O da Hazret-i Âişe’den (naklen) Rivâyet etti ki, O (yani Hazret-i Âişe) Şöyle dedi: Hamile kadın o kanı görünce (kendini) namazdan alıkoysun. Çünkü o (kan) Hayızdır.
972. Bize Abdullah b. Mesleme haber verip (dedi ki), bize Mâlik rivâyet etti ki, O'na, Hazret-i Âişe'den (naklen) bunun (yani bir önceki haberin) aynısı ulaştı.
973. Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki), bize İdris, Leys'ten, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen), O'nun, o kanı gören hamile hakkında (şöyle dediğini) rivâyet etti: Şayet o kan taze ise, gusül yapar ve namazını kılar. Eğer "teriyye" (yani bulanık veya sarı bir akıntı) olur ise abdest alır ve namazını kılar.
974. Bize Ebu'l-Muğire, el-Evzâ'î'den (naklen), onun (yani bir önceki haberin) aynısını haber verdi.
975. Bize Abdullah b. Muhammed haber verip (dedi ki), bize Abbâd -ki O, İbnu'l-Avvâm'dır-, Hişâm'dan, (O da) el-Tasan'dan (naklen) rivâyet etti (ki, el-Hasan) şöyle dedi: et, bundan önceki hayızlarında "teriyye" (yani bulanık veya sarı akıntı) olması gibi bir "teriyye" olursa O, namazı bırakır. Eğer o (akıntı) sadece bir veya iki günde olursa, namazı bırakmaz.
976. Bize Abdullah b. Muhammed -ki O, İbn Ebî Şeybe'dir- haber verdi. (O dedi ki) bize Hâl id İbnu'l-Hâris ve Abde b. Süleyman, Saîd'den, (O) Matar'dan, (O) Atâ'dan, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen), O'nun, o kanı gören hamile hakkında; "bu, onu hiçbir namazdan menetmez, (veya menetmesin)" dediğini rivâyet etti.
977. Bize Yezîd b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Hemmâm, Matar'dan, (O ) Atâ'dan, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen), o kanı gören hamile hakkında O'nun; "o, gusül yapar ve namazını kılar" dediğini rivâyet etti. Yezîd dedi ki, "o, gusül yapmaz". Abdullah (ed-Darimi de): "Ben, Yezîd'in görüşünü kabulleniyorum" dedi.
978. Bize Muhammed b. İsa haber verip (dedi ki), bize Yezîd b. Zürey', Yûnus'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen), Onun, o kanı gören hamile hakkında şöyle dediğini rivâyet etti: "O, müstehâza mesabesindedir. Bununla beraber o, namazı bırakmaz."
979. Bize Muhammed b. İsa haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen), Onun, o kanı gören hamile hakkında; "o kendinden kanı yıkar, abdest alır ve namazını kılar" dediğini rivâyet etti.
980. Bize Muhammed b. İsa haber verip (dedi ki), bize Hişâm rivâyet edip (dedi ki), bize Haccâc, Atâ' ve el-Hakem'den onların şöyle dediğini rivâyet etti: Hamile kadın, o kanı gördüğü zaman abdest alır ve namazını kılar.
981. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân Câmi'den -ki O, İbn Ebî Râşid'dir-, (O da) Atâ'dan (naklen), O'nun, o kanı gören hamile hakkında; "o, abdest alır ve namazını kılar" dediğini rivâyet etti.
982. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Yûnus'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti (ki, el-Hasan) şöyle dedi: "O, müstehâza mesabesindedir."
983. Bize Ebu'l-Velid et-Tayâlisî, Cerîr'den, (O) Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti (ki, İbrahim) şöyle dedi: Gebelikte hiçbir hayız olmaz.
984. Bize Sa'îd b. Âmir, Hişâm'dan, (O da) el-Hasan'dan (naklen), O'nun, o kanı gören hamile hakkında; "o, müstehâza mesabesindedir" dediğini haber verdi.
985. Bize Ebu'l-Velîd haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Muğîre'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti (ki, İbrahim şöyle dedi): Hamile kadın, o kanı gördüğü zaman, namazı bırakmaz.
986. Bize Haccâc haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, el-Haccâc'dan, (O da) Atâ’ ve el-Hakem b. Uteybe'den (naklen) rivâyet etti ki, onlar (yani Atâ' ve el-Hakem) hamile kadın ile hayızdan kesilen kadın hakkında şöyle dediler: (Bu kadınlar) o kanı gördükleri zaman, gusül yapmayarak abdest alır ve namazlarını kılarlar.
987. Bize Haccâc, Hammâd'dan, (O) Matar'dan, (O da) Atâ'dan (naklen) haber verdi (ki, Atâ'): "Onlar gusül yapar, namazlarını kılarlar"
988. Bize Zeyd b. Yahya ed-Dımeşkî, Muhammed b. Râşid'den, (O) Süleyman b. Mûsa'dan, (O) Atâ’ b. Ebî Rebâh'tan (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) haber verdi (ki, Hazret-i Âişe) şöyle dedi: Şüphe yok ki, hamile kadın hayız olmaz. Binaenaleyh o, kanı gördüğü zaman gusül yapsın ve namazını kılsın.
989. Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Muhammed İbnu’l-Fadl, el-Hasan İbnu'l-Hakem'den, (O) el-Hakem'den, (O da) İbrahim'den (naklen), Onun, (kadın) çocuk emzirirken o kanı gördüğü zaman kadın hakkında şöyle dediğini rivâyet etti: "O (kan) hayızdır. (Kadın) namazı bırakır".
990. Bize Yahya b. Hassan haber verip (dedi ki), bize Hüşeym rivâyet edip (dedi ki), bize Yûnus, el-Hasan'dan, O'nun; (kadına) doğum sancısı vurduğu ve çocuğun (doğumunda görülen) o kanı gördüğü zaman hamile kadın hakkında; "artık o (kendini) namazdan alıkoysun" dediğini rivâyet etti. Abdullah (ed-Dârimi) ise; "o, (çocuğu) doğurmadıkça namazını kılar" demiştir.
٩٦- باب فِى الْحُبْلَى إِذَا رَأَتِ الدَّمَ
٩٦٣ - أَخْبَرَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ أَنَسٍ قَالَ سَأَلْتُ الزُّهْرِىَّ عَنِ الْحَامِلِ تَرَى الدَّمَ ، قَالَ : تَدَعُ الصَّلاَةَ.
٩٦٤ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ عُثْمَانَ بْنِ الأَسْوَدِ قَالَ : سَأَلْتُ مُجَاهِداً عَنِ امْرَأَتِى رَأَتْ دَماً وَأَنَا أُرَاهَا حَامِلاً. قَالَ : ذَلِكَ غَيْضُ الأَرْحَامِ { اللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَحْمِلُ كُلُّ أُنْثَى وَمَا تَغِيضُ الأَرْحَامُ وَمَا تَزْدَادُ } فَمَا غَاضَتْ مِنْ شَىْءٍ رَأَتْ مِثَلَهُ فِى الْحَمْلِ.
٩٦٥ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجٌ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ عَاصِمٍ الأَحْوَلِ عَنْ عِكْرِمَةَ فِى هَذِهِ الآيَةِ { اللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَحْمِلُ كُلُّ أُنْثَى وَمَا تَغِيضُ الأَرْحَامُ وَمَا تَزْدَادُ وَكُلُّ شَىْءٍ عِنْدَهُ بِمِقْدَارٍ } قَالَ : ذَلِكَ الْحَيْضُ عَلَى الْحَبَلِ ، لاَ تَحِيضَ يَوْماً فِى حَبَلِهَا إِلاَّ زَادَتْهُ طَاهِراً فِى حَبَلِهَا.
٩٦٦ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ قَالَ : أَمْرٌ لاَ يُخْتَلَفُ فِيهِ عِنْدَنَا عَنْ عَائِشَةَ : الْمَرْأَةُ الْحُبْلَى إِذَا رَأَتِ الدَّمَ أَنَّهَا لاَ تُصَلِّى حَتَّى تَطْهُرَ.
٩٦٧ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا ثَابِتُ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنَا عَاصِمٌ عَنْ عِكْرِمَةَ { وَمَا تَغِيضُ الأَرْحَامُ } قَالَ : هُوَ الْحَيْضُ عَلَى الْحَبَلِ { وَمَا تَزْدَادُ } - قَالَ - فَلَهَا بِكُلِّ يَوْمٍ حَاضَتْ فِى حَمْلِهَا يَوْماً تَزْدَادُ فِى طُهْرِهَا حَتَّى تَسْتَكْمِلَ تِسْعَةَ أَشْهُرٍ طَاهِراً.
٩٦٨ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ أَبِى بِشْرٍ عَنْ مُجَاهِدٍ { وَمَا تَغِيضُ الأَرْحَامُ } قَالَ : إِذَا حَاضَتِ الْمَرْأَةُ وَهِىَ حَامِلٌ - قَالَ - يَكُونُ ذَلِكَ نُقْصَاناً مِنَ الْوَلَدِ ، فَإِذَا زَادَتْ عَلَى تِسْعَةِ أَشْهُرٍ كَانَ تَمَاماً لِمَا نَقَصَ مِنْ وَلَدِهَا.
٩٦٩ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجٌ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ حُمَيْدٍ عَنْ بَكْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْمُزَنِىِّ أَنَّهُ قَالَ : امْرَأَتِى تَحِيضُ وَهِىَ حُبْلَى.
٩٧٠ - قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ سَمِعْتُ سُلَيْمَانَ بْنَ حَرْبٍ يَقُولُ : امْرَأَتِى تَحِيضُ وَهِىَ حُبْلَى.
٩٧١ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجٌ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّهَا قَالَتْ : إِذَا رَأَتِ الْحُبْلَى الدَّمَ فَلْتُمْسِكْ عَنِ الصَّلاَةِ فَإِنَّهُ حَيْضٌ.
٩٧٢ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ حَدَّثَنَا مَالِكٌ : أَنَّهُ بَلَغَهُ عَنْ عَائِشَةَ مِثْلُ ذَلِكَ.
٩٧٣ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ حَدَّثَنَا ابْنُ إِدْرِيسُ عَنْ لَيْثٍ عَنِ الشَّعْبِىِّ فِى الْحَامِلِ تَرَى الدَّمَ : إِنْ كَانَ الدَّمُ عَبِيطاً اغْتَسَلَتْ وَصَلَّتْ ، وَإِنْ كَانَتْ تَرِيَّةً تَوَضَّأَتْ وَصَلَّتْ.
٩٧٤ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْمُغِيرَةِ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ مِثْلَهُ .
٩٧٥ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا عَبَّادٌ - هُوَ ابْنُ الْعَوَّامِ - عَنْ هِشَامٍ عَنِ الْحَسَنِ قَالَ : إِنْ كَانَتْ تَرَاهُ كَمَا كَانَتْ تَرَاهُ قَبْلَ ذَلِكَ فِى أَقْرَائِهَا تَرَكَتِ الصَّلاَةَ ، وَإِنْ كَانَ إِنَّمَا هُوَ فِى الْيَوْمِ أَوِ الْيَوْمَيْنِ لَمْ تَدَعِ الصَّلاَةَ.
٩٧٦ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ وَعَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ سَعِيدٍ عَنْ مَطَرٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ عَائِشَةَ فِى الْحَامِلِ تَرَى الدَّمَ قَالَتْ : لاَ يَمْنَعُهَا ذَلِكَ مِنَ الصَّلاَةِ.
٩٧٧ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ حَدَّثَنَا هَمَّامٌ عَنْ مَطَرٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ عَائِشَةَ فِى الْحَامِلِ تَرَى الدَّمَ قَالَ : تَغْتَسِلُ وَتُصَلِّى. قَالَ يَزِيدُ : لاَ تَغْتَسِلُ. قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : أَقُولُ بِقَوْلِ يَزِيدَ.
٩٧٨ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ عَنْ يُونُسَ عَنِ الْحَسَنِ فِى الْحَامِلِ تَرَى الدَّمَ قَالَ : هِىَ بِمَنْزِلَةِ الْمُسْتَحَاضَةِ غَيْرَ أَنَّهَا لاَ تَدَعُ الصَّلاَةَ.
٩٧٩ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ مُغِيرَةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ فِى الْحَامِلِ تَرَى الدَّمَ قَالَ : تَغْسِلُ عَنْهَا الدَّمَ وَتَوَضَّأُ وَتُصَلِّى.
٩٨٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ عَنْ عَطَاءٍ وَالْحَكَمِ قَالاَ : إِذَا رَأَتِ الْحَامِلُ الدَّمَ تَوَضَّأَتْ وَصَلَّتْ.
٩٨١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ جَامِعٍ - هُوَ ابْنُ أَبِى رَاشِدٍ - عَنْ عَطَاءٍ فِى الْحَامِلِ تَرَى الدَّمَ قَالَ : تَوَضَّأُ وَتُصَلِّى.
٩٨٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ يُونُسَ عَنِ الْحَسَنِ قَالَ : هِىَ بِمَنْزِلَةِ الْمُسْتَحَاضَةِ.
٩٨٣ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِىُّ عَنْ جَرِيرٍ عَنْ مُغِيرَةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : لاَ يَكُونُ حَيْضٌ عَلَى حَمْلٍ.
٩٨٤ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ عَنْ هِشَامٍ عَنِ الْحَسَنِ فِى الْحَامِلِ تَرَى الدَّمَ قَالَ هِىَ بِمَنْزِلَةِ الْمُسْتَحَاضَةِ.
٩٨٥ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ مُغِيرَةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ : إِذَا رَأَتِ الْحَامِلُ الدَّمَ لَمْ تَدَعِ الصَّلاَةَ.
٩٨٦ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجٌ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنِ الْحَجَّاجِ عَنْ عَطَاءٍ وَالْحَكَمِ بْنِ عُتَيْبَةَ أَنَّهُمَا قَالاَ فِى الْحُبْلَى وَالَّتِى قَعَدَتْ عَنِ الْمَحِيضِ : إِذَا رَأَتِ الدَّمَ تَوَضَّأَتَا وَصَلَّتَا وَلاَ تَغْتَسِلاَنِ.
٩٨٧ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجٌ عَنْ حَمَّادٍ عَنْ مَطَرٍ عَنْ عَطَاءٍ قَالَ : تَغْتَسِلاَنِ وَتُصَلِّيَانِ.
٩٨٨ - أَخْبَرَنَا زَيْدُ بْنُ يَحْيَى الدِّمَشْقِىُّ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ رَاشِدٍ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ مُوسَى عَنْ عَطَاءِ بْنِ أَبِى رَبَاحٍ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : إِنَّ الْحُبْلَى لاَ تَحِيضُ ، فَإِذَا رَأَتِ الدَّمَ فَلْتَغْتَسِلْ وَلْتُصَلِّ.
٩٨٩ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْفُضَيْلِ عَنِ الْحَسَنِ بْنِ الْحَكَمِ عَنِ الْحَكَمِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ فِى الْمَرْأَةِ إِذَا رَأَتِ الدَّمَ وَهِىَ تَمَخَّضُ قَالَ : هُوَ حَيْضٌ تَتْرُكُ الصَّلاَةَ.
٩٩٠ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنِ الْحَسَنِ فِى الْمَرْأَةِ الْحَامِلِ إِذَا ضَرَبَهَا الطَّلْقُ وَرَأَتِ الدَّمَ عَلَى الْوَلَدِ : فَلْتُمْسِكْ عَنِ الصَّلاَةِ. قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : تُصَلِّى مَا لَمْ تَضَعْ.