بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
3. Bâb—Kadınlardan Uzak (Bekâr) Yaşama Yasağı
2222. Bize Ebu'l-Yeman haber verip (dedi ki), bize Şuayb, ez-Zühri'den haber verdi (ki, O şöyle demiş): Bana Saîd ibnu'l-Müseyyeb haber verdi ki; O, Sa'd b. Ebi Vakkas'ı şöyle derken işitmiş: "Andolsun ki, bunu (yani evlenmeyip bekâr kalma isteğini) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Osman'dan kabul etmemişti. Şayet O'na kadınlardan uzak yaşamayı caiz kılsaydı, biz (kendimizi) hadım ederdik!"
2223. Bize İshak haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Mes'âde rivâyet edip (dedi ki), bize el-Eş'as b. Abdilmelik, el-Hasan'dan, (O) Sa'd b. Hişam'dan, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlardan uzak (yani evlenmeyip bekâr) yaşamayı yasakladı."
2224. Bize Muhammed b. Yezid el-Hızâmi rivâyet edip (dedi ki), bize Yunus b. Bukeyr rivâyet edip (dedi ki), bana ibn İshak rivâyet edip (dedi ki), bana ez-Zühri, Saîd ibnul-Müseyyeb'den, (O da) Sa'd b. Ebi Vakkas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Kadınları terkedip (onlardan uzak yaşayan) kimselerden olan Osman b. Maz'un'un işi ortaya çıktığında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) O'na (haber) gönderip (çağırttı. Gelince) de şöyle buyurdu: "Osman! Şüphe yok ki, ben ruhbanlıkla emrolunmadım. Sen benim Sünnetimi terk mi ettin?" (Osman); "hayır, ya Resûlüllah!" cevabını verdi. (O zaman Hazret-i Peygamber) şöyle buyurdu: "Şüphe yok ki, namaz kılmam, uyumam, oruç tutmam, yemek yemem, evlenmem, boşamam benim Sünnetimdir. Artık kim benim Sünnetimi terkederse, benden değildir. Osman! Muhakkak ki üzerinde ailenin hakkı vardır, üzerinde nefsinin hakkı vardır!" Sa'd, sözüne şöyle devam etti: İşte vallahi, bazı müslüman erkekler karar vermişlerdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şayet Osman'ı bulunduğu (durum) üzerinde bırakırsa, (kendimizi) hadım edip kadınlardan uzak yaşayalım, kendimizi tamamen Allah'a verelim!
٣- باب النَّهْىِ عَنِ التَّبَتُّلِ
٢٢٢٢ - حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ أَخْبَرَنِى سَعِيدُ بْنُ الْمُسَيَّبِ أَنَّهُ سَمِعَ سَعْدَ بْنَ أَبِى وَقَّاصٍ يَقُولُ : لَقَدْ رَدَّ ذَلِكَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَلَى عُثْمَانَ ، وَلَوْ أَجَازَ لَهُ التَّبَتُّلَ لاَخْتَصَيْنَا.
٢٢٢٣ - حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ مَسْعَدَةَ حَدَّثَنَا الأَشْعَثُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ عَنِ الْحَسَنِ عَنْ سَعْدِ بْنِ هِشَامٍ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : نَهَى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَنِ التَّبَتُّلِ.
٢٢٢٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَزِيدَ الْحِزَامِىُّ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ بُكَيْرٍ قَالَ حَدَّثَنِى ابْنُ إِسْحَاقَ قَالَ حَدَّثَنِى الزُّهْرِىُّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ سَعْدِ بْنِ أَبِى وَقَّاصٍ قَالَ : لَمَّا كَانَ مِنْ أَمْرِ عُثْمَانَ بْنِ مَظْعُونٍ الَّذِى كَانَ مِنْ تَرْكِ النِّسَاءِ بَعَثَ إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ :( يَا عُثْمَانُ إِنِّى لَمْ أُومَرْ بِالرَّهْبَانِيَّةِ ، أَرَغِبْتَ عَنْ سُنَّتِى؟ ). قَالَ : لاَ يَا رَسُولَ اللَّهِ. قَالَ :( إِنَّ مِنْ سُنَّتِى أَنْ أُصَلِّىَ وَأَنَامَ ، وَأَصُومَ وَأَطْعَمَ ، وَأَنْكِحَ وَأُطَلِّقَ ، فَمَنْ رَغِبَ عَنْ سُنَّتِى فَلَيْسَ مِنِّى ، يَا عُثْمَانُ إِنَّ لأَهْلِكَ عَلَيْكَ حَقًّا وَلِعَيْنِكَ عَلَيْكَ حَقًّا ). قَالَ سَعْدٌ : فَوَاللَّهِ لَقَدْ كَانَ أَجْمَعَ رِجَالٌ مِنَ الْمُسْلِمِينَ عَلَى أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- إِنْ هُوَ أَقَرَّ عُثْمَانَ عَلَى مَا هُوَ عَلَيْهِ أَنْ نَخْتَصِىَ فَنَتَبَتَّلَ.