Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 13. Bâb—Bakara Suresinin Fazileti Hakkında

3438. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Fıtr, Ebû İshak'tan, (O) Ebu'l-Ahvas'tan, (O da) Abdullah'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "İçinde Bakara Sûresinin okunduğu hiçbir ev yoktur ki, şeytan, (zor durumda kalması sebebiyle) yellenerek ondan çıkmış olmasın!"

3439. Bize Ebu'l-Muğîre rivâyet edip (dedi ki), bize Abde, Halid b. Ma'dan'dan rivâyet etti ki, O şöyle demiş: "Bakara Sûresinin öğretilmesi-öğrenilmesi bereket, terkedilmesi ise büyük üzüntü (sebebidir). Bâtıl şeylerle uğraşanlar, onu (öğrenip öğretmeye, devamlı okumaya) güç yetiremezler. O, Kur'an'ın, (ana konu ve esaslarını içeren) şerhidir."

3440. Bize Amr b. Asım rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Asım'dan, (O) Ebu'l-Ahvas'tan, (O da) Abdullah'tan rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Her şeyin bir zirvesi vardır. Kur'an'ın zirvesi ise şüphesiz Bakara Süresidir. Her şeyin de gerçekten bir özü vardır. Kur'an’ın özü ise şüphesiz mufassal (Sûrelerdir)." Ebû" Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: (Hadiste geçen) "lubâb: öz" kelimesi, "halis, öz" demektir.

3441. Bize İsmail b. Ebân, Muhammed b. Talha'dan, (O) Zübeyd'den, (O da) Abdurrahman İbnu’l-Esved'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Kim Bakara Sûresini okursa, ona bundan dolayı Cennet te bir tâc giydirilir!"

3442. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Seleme b. Küheyl'den, (O da) Ebu'l-Ahvas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Abdullah dedi ki: "Şüphesiz, şeytan bir evde Bakara Sûresinin okunduğunu duyunca oradan çıkar!"

١٣- باب فَضْلِ سُورَةِ الْبَقَرَةِ

٣٤٣٨ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا فِطْرٌ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ أَبِى الأَحْوَصِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : مَا مِنْ بَيْتٍ يُقْرَأُ فِيهِ سُورَةُ الْبَقَرَةِ إِلاَّ خَرَجَ مِنْهُ الشَّيْطَانُ وَلَهُ ضُرَاطٌ.

٣٤٣٩ - حَدَّثَنَا أَبُو الْمُغِيرَةِ حَدَّثَنَا عَبْدَةُ عَنْ خَالِدِ بْنِ مَعْدَانَ قَالَ : سُورَةُ الْبَقَرَةِ تَعْلِيمُهَا بَرَكَةٌ وَتَرْكُهَا حَسْرَةٌ ، وَلاَ يَسْتَطِيعُهَا الْبَطَلَةُ ، وَهِىَ فُسْطَاطُ الْقُرْآنِ.

٣٤٤٠ - حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عَاصِمٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ عَاصِمٍ عَنْ أَبِى الأَحْوَصِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّهُ قَالَ : إِنَّ لِكُلِّ شَىْءٍ سَنَاماً ، وَإِنَّ سَنَامَ الْقُرْآنِ سُورَةُ الْبَقَرَةِ ، وَإِنَّ لِكُلِّ شَىْءٍ لُبَاباً ، وَإِنَّ لُبَابَ الْقُرْآنِ الْمُفَصَّلُ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : اللُّبَابُ الْخَالِصُ.

٣٤٤١ - حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ طَلْحَةَ عَنْ زُبَيْدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الأَسْوَدِ قَالَ : مَنْ قَرَأَ سُورَةَ الْبَقَرَةِ تُوِّجَ بِهَا تَاجاً فِى الْجَنَّةِ.

٣٤٤٢ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ عَنْ أَبِى الأَحْوَصِ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : إِنَّ الشَّيْطَانَ إِذَا سَمِعَ سُورَةَ الْبَقَرَةِ تُقْرَأُ فِى بَيْتٍ خَرَجَ مِنْهُ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 12. Bâb—Fatiha Sûresinin Fazileti

3433. Bize Kabîsa haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Abdulmelik b. Umeyr'den haber verdi ki, O şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "-Fatiha Sûresinde her hastalığın şifası vardır!"

3434. Bize Bişr b. Ömer ez-Zehrânî rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Hubeyb b. Abdirrahman'dan, (O) Hafs b. Asım'dan, (O da) Ebû Saîd İbnu'l-Mualla el-Ensari'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (birgün mescidde namaz kılıyorken) bana rastlamış (ve beni çağırmıştı. Ben de, namazda olduğum için çağrısına hemen icabet edememiş, yanına namazdan sonra gitmiştim). O zaman O şöyle buyurmuştu: "Allah Azze ve Celle; "Ey iman edenler! Sizi çağırdığı zaman Allah'a ve Resûl'e icabet edin!" Enfal Sûresi, 24 buyurmadı mı?" (Hazret-i Peygamber sonra da); "Mescidden çıkmamdan önce sana, Kur'an'daki en büyük Sûreyi öğreteyim mi?" buyurmuş, nihayet (mescidden) çıkmak istediğinde de şöyle buyurmuştu: "(Kur'an'daki en büyük Sûre), Elhamdü lillahi Rabbi'l-âlemin (Sûresi, yani Fatiha Süresidir). (Kur'an'da) size verildiği (bildirilen) es-seb'u'l-mesani (-namazın her rekâtında tekrarlanan yedi ayet) ve Kur'an’ın (özeti)de bu (Sûredir)."

3435. Bize Muhammed b. Saîd rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Usâme, Abdulhamid b. Ca'fer'den, (O) el-Alâ b. Abdirrahman'dan, (O) babasından, (O) Ebû Hüreyre'den, (O da) Ubeyy b. Ka'b'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Fatiha Sûresi, işte es-seb'u'l-mesani odur!"

3436. Bize Nuaym b. Hammâd rivâyet edip (dedi ki), bize Abdulaziz b. Muhammed, el-Alâ b. Abdirrahman'dan, (O) babasından, (O da) Ebû Hüreyre'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Ne Tevrat'ta, ne de İncil, Zebur ve Kur'an'da onun -yani Kur'an’ın Anası (Fatiha'nın)-benzeri indirilmemiştir! Şüphesiz o, bana verilen "seb' mine'l-mesani" ve şu büyük Kur'an'ın (özeti)dir."

3437. Bize Ebû Ali el-Hanefi haber verip (dedi ki), bana İbn Ebi Zi'b, el-Makburi'den, (O da) Ebû Hüreyre'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Elhamdülillah (Sûresi, yani Fatiha Sûresi), Kur'an'ın Anası, (Levh-i Mahfuz'dahi) Kitab'ın Anası ve es-Seb'u'l-Mesani'dir!"

١٢- باب فَضْلِ فَاتِحَةِ الْكِتَابِ

٣٤٣٣ - حَدَّثَنَا قَبِيصَةُ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ عُمَيْرٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( فَاتِحَةُ الْكِتَابِ شِفَاءٌ مِنْ كُلِّ دَاءٍ ).

٣٤٣٤ - حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ عُمَرَ الزَّهْرَانِىُّ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ خُبَيْبِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ حَفْصِ بْنِ عَاصِمٍ عَنْ أَبِى سَعِيدِ بْنِ الْمُعَلَّى الأَنْصَارِىِّ قَالَ : مَرَّ بِى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ :( أَلَمْ يَقُلِ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ { يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ }؟ ). قَالَ :( أَلاَ أُعَلِّمُكَ أَعْظَمَ سُورَةٍ فِى الْقُرْآنِ قَبْلَ أَنْ أَخْرُجَ مِنَ الْمَسْجِدِ؟ ). فَلَمَّا أَرَادَ أَنْ يَخْرُجَ قَالَ :( الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَهِىَ السَّبْعُ الْمَثَانِى وَالْقُرْآنُ الْعَظِيمُ الَّذِى أُوتِيتُمْ ).

٣٤٣٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ جَعْفَرٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنْ أُبَىِّ بْنِ كَعْبٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( فَاتِحَةُ الْكِتَابِ هِىَ السَّبْعُ الْمَثَانِى ).

٣٤٣٦ - حَدَّثَنَا نُعَيْمُ بْنُ حَمَّادٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( مَا أُنْزِلَتْ فِى التَّوْرَاةِ وَلاَ فِى الإِنْجِيلِ وَالزَّبُورِ وَالْقُرْآنِ مِثْلُهَا - يَعْنِى أُمَّ الْقُرْآنِ - وَإِنَّهَا السَّبْعُ مِنَ الْمَثَانِى وَالْقُرْآنُ الْعَظِيمُ الَّذِى أُعْطِيتُ ).

٣٤٣٧ - أَخْبَرَنَا أَبُو عَلِىٍّ الْحَنَفِىُّ حَدَّثَنِى ابْنُ أَبِى ذِئْبٍ عَنِ الْمَقْبُرِىِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( الْحَمْدُ لِلَّهِ أُمُّ الْقُرْآنِ وَأُمُّ الْكِتَابِ وَالسَّبْعُ الْمَثَانِى ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 11. Bâb—Zor Geldiği Halde Kur'an Okuyan Kimsenin Fazileti

3431. Bize Müslim b. İbrahim haber verip (dedi ki), bize Hişam ile Hemmâm rivâyet edip şöyle dediler: Bize Katâde, Zürâre b. Ebi Evfâdan, (O) Sa'd b. Hişam'dan, (O) Hazret-i Âişe'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "Şüphe yok ki; Kur'an'ı, onda beceriklilik kazanarak okuyan kimse (fazilet bakımından) şerefli, itaatkâr (vahiy) elçisi meleklerle beraberdir! Onu, kendisine zor geldiği halde okuyan kimseye ise iki sevap (yani okuma sevabı ile zorluğa katlanma sevabı) vardır!"

3432. Bize Mervan b. Muhammed rivâyet edip (dedi ki), bize Saîd -ki O, İbn Abdilaziz'dir-, İsmail b. Ubeydillah'tan, (O da) Vehb ez-Zimari'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: "Allah kime Kur'an'ı (okuma-anlama imkânı) verir de o onu gece-gündüz (okumaya-anlamaya) devam eder, ondaki (hükümleri) uygular ve itaat üzere ölürse, Allah onu Kıyamet günü safirler ve hâkimlerle birlikte diriltir." Saîd demiş ki, "safirler", melekler; "hâkimler" ise, Peygamberlerdir. (Vehb, sözünün devamında) şöyle demiş: "Kur'an kendisinden ansızın sıyrılıp kaçmak istediği halde bırakmayarak onu (okuyup anlamaya ve gereğiyle amel etmeye) düşkün olan kimseye ise sevabı iki kat verilir. O kendisinden kaçıp kurtulmak istediği halde ona düşkün olan ve itaat üzere ölen kimse de (Cennetliklerin), mertebeleri yüce kimselerindendir. Onlar diğer insanlardan, kartalların diğer kuşlardan üstün kılınmaları ile sulak yeşil çayırlığın çevresindeki yerlerden üstün tutulması gibi, üstün kılınmışlardır!" Kıyamet günü olunca; "Benim kitabımı okuyanlar nerede? Onları, otlayan hayvanların peşinden gitmek oy alamamıştı!" denilip (böyle olana) ebedilik ve bol nimet verilecektir. (Bu kimsenin) ana-babası itaat üzere ölmüş idiyseler, onların başlarına hükümdar tacı konulacak da onlar; "yâ Rabb'i, bunu (bize) amellerimiz ulaştırmamıştır" diyecekler. (Yüce Allah) da; "Hayır, (amelleriniz ulaştırmıştır). Gerçekten oğlunuz Kitab'ımı okurdu!" buyuracaktır.

١١- باب فَضْلِ مَنْ يَقْرَأُ الْقُرْآنَ وَيَشْتَدُّ عَلَيْهِ

٣٤٣١ - أَخْبَرَنَا مُسَلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ وَهَمَّامٌ قَالاَ حَدَّثَنَا قَتَادَةُ عَنْ زُرَارَةَ بْنِ أَوْفَى عَنْ سَعْدِ بْنِ هِشَامٍ عَنْ عَائِشَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( الَّذِى يَقْرَأُ الْقُرْآنَ وَهُوَ مَاهِرٌ بِهِ فَهُوَ مَعَ السَّفَرَةِ الْكِرَامِ الْبَرَرَةِ ، وَالَّذِى يَقْرَؤُهُ وَهُوَ يَشْتَدُّ عَلَيْهِ فَلَهُ أَجْرَانِ ).

٣٤٣٢ - حَدَّثَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا سَعِيدٌ - هُوَ ابْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ - عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ وَهْبٍ الذِّمَارِىِّ قَالَ : مَنْ آتَاهُ اللَّهُ الْقُرْآنَ فَقَامَ بِهِ آنَاءَ اللَّيْلِ وَآنَاءَ النَّهَارِ وَعَمِلَ بِمَا فِيهِ وَمَاتَ عَلَى الطَّاعَةِ بَعَثَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَعَ السَّفَرَةِ وَالأَحْكَامِ. قَالَ سَعِيدٌ : السَّفَرَةُ الْمَلاَئِكَةُ ، وَالأَحْكَامُ الأَنْبِيَاءُ. قَالَ : وَمَنْ كَانَ عَلَيْهِ حَرِيصاً وَهُوَ يَتَفَلَّتُ مِنْهُ وَهُوَ لاَ يَدَعُهُ أُوتِىَ أَجْرَهُ مَرَّتَيْنِ ، وَمَنْ كَانَ عَلَيْهِ حَرِيصاً وَهُوَ يَتَفَلَّتُ مِنْهُ وَمَاتَ عَلَى الطَّاعَةِ فَهُوَ مِنْ أَشْرَافِهِمْ ، وَفُضِّلُوا عَلَى النَّاسِ كَمَا فُضِّلَتِ النُّسُورُ عَلَى سَائِرِ الطَّيْرِ ، وَكَمَا فُضِّلَتْ مَرْجَةٌ خَضْرَاءُ عَلَى مَا حَوْلَهَا مِنَ الْبِقَاعِ ، فَإِذَا كَانَ يَوْمُ الْقِيَامَةِ قِيلَ : أَيْنَ الَّذِينَ كَانُوا يَتْلُونَ كِتَابِى لَمْ يُلْهِهِمُ اتِّبَاعُ الأَنْعَامِ فَيُعْطَى الْخُلْدَ وَالنَّعِيمَ ، فَإِنْ كَانَ أَبَوَاهُ مَاتَا عَلَى الطَّاعَةِ جُعِلَ عَلَى رُءُوسِهِمَا تَاجُ الْمُلْكِ فَيَقُولاَنِ : رَبَّنَا مَا بَلَغَتْ هَذَا أَعْمَالُنَا. فَيَقُولُ : بَلَى إِنَّ ابْنَكُمَا كَانَ يَتْلُو كِتَابِى.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget