بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
18- ADAMIN EVİNDEN ÇIKTIĞI ZAMAN OKUYACAĞI DUÂ
4017 - “. Ümmü Seleme (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) evinden çıktığı zaman:
(Allâhümme innî eûzu bike en adille ev ezille ev azlime ev uzlame ev echile ev yüchele aleyye — Allahım! Ben dalâlete düşmekten, ayak kaymasın (a benzeyen kasıdsız günah işlemek) den, (kimseye) zulüm etmekten (kimse tarafından) bana zulüm edilmekten, câhilce davranmaktan ve (başkası tarafından) aleyhimde câhilce davranılmaktan şüphesiz sana sığınırım), diyerek duâ ederdi."
4018 - “. Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) evinden çıktığı zaman (Bismillahi), lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah. Et-Tüklânu alallah = Allah'ın isminden yardım dilerim. Günahlardan dönüş ve kulluk görevine takat ancak Allah'ın yardımıyladır. Dayanmak Allah'adır.) duasını okurdu."
4019 - “. Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur :
(Adam evinin kapısından (veya binasının kapısından) çıktığı zaman görevlendirilmiş iki melek onunla beraber olurlar. Bu itibarla adam "Bismillah = Allah'ın ismiyle" dediği zaman o iki melek kendisine : Hidâyete, doğru yola erdirdin, derler. Sonra adam "La havle ve lâ kuvvete illâ billâh = Günahlardan dönüş ve kulluk görevine kuvvet ancak Allah'ın yardımıyladır" deyince melekler ona: Korundun, derler. Adam: "Tevekkeltu alallah = Allah'a dayandım" deyince de melekler ona: İşin görüldü, derler. (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) buyruğuna devamla şöyle der) Sonra iki karini (yani onu günaha sürüklemek isteyen insi ve cinni iki şeytanı) ona rastlarlar. Melekler (o şeytanlara) : Hidâyete erdirilen, işi (Allah tarafından) görülen ve muhafaza edilen bir adamdan ne istersiniz? derler, (yani onu sapıtamazsınız).) "
١٨ - باب مَا يَدْعُو بِهِ الرَّجُلُ إِذَا خَرَجَ مِنْ بَيْتِهِ
٤٠١٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَبِيدَةُ بْنُ حُمَيْدٍ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنِ الشَّعْبِيِّ، عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ، . أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ كَانَ إِذَا خَرَجَ مِنْ مَنْزِلِهِ قَالَ ( اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَضِلَّ أَوْ أَزِلَّ أَوْ أَظْلِمَ أَوْ أُظْلَمَ أَوْ أَجْهَلَ أَوْ يُجْهَلَ عَلَىَّ ).
٤٠١٨ - حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدِ بْنِ كَاسِبٍ، حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حُسَيْنِ بْنِ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ كَانَ إِذَا خَرَجَ مِنْ بَيْتِهِ قَالَ ( بِسْمِ اللَّهِ لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ التُّكْلاَنُ عَلَى اللَّهِ ).
٤٠١٩ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدِّمَشْقِيُّ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي فُدَيْكٍ، حَدَّثَنِي هَارُونُ بْنُ هَارُونَ، عَنِ الأَعْرَجِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ( إِذَا خَرَجَ الرَّجُلُ مِنْ بَابِ بَيْتِهِ - أَوْ مِنْ بَابِ دَارِهِ - كَانَ مَعَهُ مَلَكَانِ مُوَكَّلاَنِ بِهِ فَإِذَا قَالَ بِسْمِ اللَّهِ . قَالاَ هُدِيتَ . وَإِذَا قَالَ لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ . قَالاَ وُقِيتَ . وَإِذَا قَالَ تَوَكَّلْتُ عَلَى اللَّهِ قَالاَ كُفِيتَ قَالَ فَيَلْقَاهُ قَرِينَاهُ فَيَقُولاَنِ مَاذَا تُرِيدَانِ مِنْ رَجُلٍ قَدْ هُدِيَ وَكُفِيَ وَوُقِيَ ).