80. Tıraş Olmak Ve Saçları Kısaltmak
1981- Abdullah b. Ömer'den rivâyet olunduğuna göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
" Ey Allah'ım, traş olanlara rahmet et" demiş. Ashâb;
Ey Allah'ın Resulü, kısaltanlara da (duâ et) demişler (Resûlüllah tekrar);
" Ey Allah'ım, traş olanlara rahmet et" demiş. Onlar da tekrar;
Ya Resûlallah, saçlarım kısaltanlara da (dua et), demişler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'de;
" Saçlarını kısaltanlarada (rahmet et)" demiş.
Buhârî, hac 127; Müslim, hac 316, 318; 320, 321; Tirmizî hac 74; İbn Mace'menâsik 71; Dârimî, menâsik 64; Muvata, hac 184; Ahmet b. Hanbel, I, 216, 353; II, 34, 79, 119, 138, 141, 151; III, 20, 89, IV, 70, 365, 177; V, 381; VI, 393, 402, 403.
1982- İbn Ömer'den (rivâyet olunduğuna göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda Haccında başını tıraş et(tir)miştir.
Buhârî, hac 127; Müslim, hac 322; Ahmet b. Hanbel, II, 128.
1983- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kurban bayramı(nın birinci) günü Akabe Cemresine (taşları) attı. Sonra Minâ'daki (konak) yerine dönüp kurbanlığı(nı) istedi ve (onu) kesti. Sonra berberi çağırdı. Bunun üzerine (berber geldi, önce-Resûl-i Ekrem'in) başının sağ tarafını tutup tıraş etti ve etrafında bulunanlara (kimisine) bir kıl (kimisine de) iki kıl (olmak üzere kıllarını) dağıtmaya başladı. Sonra (berber Resûlüllah'ın) başının sol tarafını tutup tıraş etti. (Tıraş bittikten) sonra (Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem)
" Ebû Talha burada mı?" dedi ve (Sol kısmından tıraş edilen) saçlarını (halka dağıtmak üzere) Ebû Talha'ya verdi.
Buhârî, vudû 33; Müslim, hac 323, 326; Tirmizî, hac 73; Beyhakî, es-Sünenu’l-kübrâ, V, 103.
1984- Şu (önceki) hadis aynı senedle Hişam b. Hassan'dan da rivâyet olunmuştur. (Bu hadisi Hişam b. Hassan'dan nakleden Süfyân) dedi ki:
(Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem) berbere:
" Sağ tarafımdan başla da (öyle) tıraş et" buyurdu.
Müslim, hac 323, 326; Tirmizî, hac 73.
1985- İbn Abbâs (radıyallahü anh)'den rivâyet olunduğuna göre, Minâ'da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e (hac amellerinden bazısının yeri değiştirilerek takdim veya te'hir edilmesiyle ilgili bazı sorular) sorulmuş da (Resûl-i Ekrem):
" Zararı yok" diye cevap vermiş. Bir adam:
Ben kurban kesmeden önce tıraş olmuşum, diye sormuş. O'na da:
" Kes zararı yok" diye cevap vermiş. (Aynı adam) hemen arkasından:
Güneş battı (bense hâlâ Akabe Cemresine taşlan) atamadım, dedi. (Resûl-i Ekrem Efendimiz de);
" (Taşlarını şimdi) " at, zararı yok" buyurdu."
Buhârî, ilim 23, 24, 26; hac 125,130-131, eymân 15; Müslim, hac 327, 330-331, Tirmizî, hac 76; Nesâî, menâsik 225; İbn Mâce, menâsik 74; Darimî, menâsik 50, 56; Muvatta, hac 242; Ahmed b. Hanbel, 1,216, 258, 269, 291,300, 311,328; II, 159, 192,202,217; III, 326, 385.
1986- İbn Abbâs (radıyallahü anh) demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)
" kadınlara tıraş olmak gerekmez. Kadınlara gereken sadece (saçları) kısaltmaktır." buyurdu.
Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, V, 104.
1987- İbn Abbâs (r.â.)'dan nakledilmiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem);
" Kadınlara tıraş olmak gerekmez. Kadınlara gereken sadece saçlan kısaltmaktır" buyurdu.
Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, V, 104.
٨٠ - باب الْحَلْقِ وَالتَّقْصِيرِ
١٩٨١ - حَدَّثَنَا الْقَعْنَبِيُّ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ نَافِعٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ( اللَّهُمَّ ارْحَمِ الْمُحَلِّقِينَ ) . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَالْمُقَصِّرِينَ . قَالَ ( اللَّهُمَّ ارْحَمِ الْمُحَلِّقِينَ ) . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ وَالْمُقَصِّرِينَ . قَالَ ( وَالْمُقَصِّرِينَ ) .
١٩٨٢ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ، حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ، - يَعْنِي الإِسْكَنْدَرَانِيَّ - عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم حَلَقَ رَأْسَهُ فِي حَجَّةِ الْوَدَاعِ .
١٩٨٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ، حَدَّثَنَا حَفْصٌ، عَنْ هِشَامٍ، عَنِ ابْنِ سِيرِينَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم رَمَى جَمْرَةَ الْعَقَبَةِ يَوْمَ النَّحْرِ ثُمَّ رَجَعَ إِلَى مَنْزِلِهِ بِمِنًى فَدَعَا بِذِبْحٍ فَذُبِحَ ثُمَّ دَعَا بِالْحَلاَّقِ فَأَخَذَ بِشِقِّ رَأْسِهِ الأَيْمَنِ فَحَلَقَهُ فَجَعَلَ يَقْسِمُ بَيْنَ مَنْ يَلِيهِ الشَّعْرَةَ وَالشَّعْرَتَيْنِ ثُمَّ أَخَذَ بِشِقِّ رَأْسِهِ الأَيْسَرِ فَحَلَقَهُ ثُمَّ قَالَ ( هَا هُنَا أَبُو طَلْحَةَ ) . فَدَفَعَهُ إِلَى أَبِي طَلْحَةَ .
١٩٨٤ - حَدَّثَنَا عُبَيْدُ بْنُ هِشَامٍ أَبُو نُعَيْمٍ الْحَلَبِيُّ، وَعَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ الْمَعْنَى، - قَالاَ - حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ هِشَامِ بْنِ حَسَّانَ، بِإِسْنَادِهِ بِهَذَا قَالَ فِيهِ قَالَ لِلْحَالِقِ ( ابْدَأْ بِشِقِّي الأَيْمَنِ فَاحْلِقْهُ ) .
١٩٨٥ - حَدَّثَنَا نَصْرُ بْنُ عَلِيٍّ، أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ، أَخْبَرَنَا خَالِدٌ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يُسْأَلُ يَوْمَ مِنًى فَيَقُولُ ( لاَ حَرَجَ ) . فَسَأَلَهُ رَجُلٌ فَقَالَ إِنِّي حَلَقْتُ قَبْلَ أَنْ أَذْبَحَ . قَالَ ( اذْبَحْ وَلاَ حَرَجَ ) . قَالَ إِنِّي أَمْسَيْتُ وَلَمْ أَرْمِ . قَالَ ( ارْمِ وَلاَ حَرَجَ ) .
١٩٨٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْحَسَنِ الْعَتَكِيُّ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَكْرٍ، حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ، قَالَ بَلَغَنِي عَنْ صَفِيَّةَ بِنْتِ شَيْبَةَ بْنِ عُثْمَانَ، قَالَتْ أَخْبَرَتْنِي أُمُّ عُثْمَانَ بِنْتُ أَبِي سُفْيَانَ، أَنَّ ابْنَ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( لَيْسَ عَلَى النِّسَاءِ حَلْقٌ إِنَّمَا عَلَى النِّسَاءِ التَّقْصِيرُ ) .
١٩٨٧ - حَدَّثَنَا أَبُو يَعْقُوبَ الْبَغْدَادِيُّ، ثِقَةٌ حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ يُوسُفَ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ جُبَيْرِ بْنِ شَيْبَةَ، عَنْ صَفِيَّةَ بِنْتِ شَيْبَةَ، قَالَتْ أَخْبَرَتْنِي أُمُّ عُثْمَانَ بِنْتُ أَبِي سُفْيَانَ، أَنَّ ابْنَ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( لَيْسَ عَلَى النِّسَاءِ الْحَلْقُ إِنَّمَا عَلَى النِّسَاءِ التَّقْصِيرُ ) .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.