Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Birisi Bir Adama Zehir İçirir Veya Yedirir De Adam Ölürse (Katile) Kısas Uygulanır Mı?

Birisi Bir Adama Zehir İçirir Veya Yedirir De Adam Ölürse (Katile) Kısas Uygulanır Mı? || Diyetler Bahsi || Sünen-i Ebu Davud || Hadis Kütüphanesi

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6. Birisi Bir Adama Zehir İçirir Veya Yedirir De Adam Ölürse (Katile) Kısas Uygulanır Mı?

4510- Hişam b. Zeyd'in rivâyet ettiğine göre; Enes b. Mâlik (radıyallahü anh) (şöyle demiştir):

Yahudi bir kadın, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e zehirli bir koyun getirdi, Resûlüllah ondan yedi. (Bilâhere) kadın getirildi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadına bunu niçin yaptığını sordu.

Seni öldürmek istedim, dedi.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Allah seni bu işe -veya: benim üzerime- Şek râvidendir. Mûsâllat etmez" buyurdu.

Sahabeler:

Onu öldürmeyelim mi? dediler.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Hayır" cevâbını verdi. Enes derki:

Ben onu (zehrin alametini) Resûlüllah'ın boğazının sonundaki etlerde " Boğazındaki etler" diye ferceme ettiğimiz " lehevât" kelimesi cemidir. Kelimenin müfredi " lehât" tır ve " küçük dil" manasınadır. Boğazın bilimindeki etlere de bu isim verilir. Terceme bu ikinci manâya göre yapılmıştır. Çünkü küçük dilin çoğulu yoktur. gördüm durdum.

Buharî, hibe 28; Müslim, selâm 45; Ahmed, III, 218.

4511- Ebû Hûreyre (radıyallahü anh)’den; şöyle de (diği rivâyet edil) mistir:

" Yahudilerden bir kadın, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e zehirli koyun hediye etti. Resûlüllah(sallallahü aleyhi ve sellem) kadına hiçbir ceza vermedi."

Ebû Dâvûd dedi ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i zehirle(mek iste)yen bu yahûdi kadın, Merhab'ın kız kardeşidir.

4512- Câbir b. Abdillah (radıyallahü anh) şöyle anlatırdı:

Hayberlilerden Yahudi bir kadın, ateşte kızartılmış bir koyuna zehir koydu. Sonra onu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e hediye etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (koyunun) kolunun (ön bacağını) aldı ve ondan yedi. Onunla birlikte ashabından bir gurup da yedi. Sonra Resûlüllah onlara: .

" Ellerinizi kaldırın (yemeyi bırakın)" dedi. Yahudi kadına haber gönderip çağırdı ve ona:

" Bu koyuna zehir mi koydun?" diye sordu. Kadın:

" Sana kim haber verdi?" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)(elindeki) kolu göstererek:

" Şu elimdeki haber verdi" dedi.

Kadın:

" Evet"

Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem);

" Bununla ne (yapmak) istedin?" Kadın:

" Eğer Peygamberse ona zarar vermez, peygamber değilse ondan kurtuluruz dedim."

Bu hadis münkatı'dır. Çünkü Zührî, Câbir'den hadis işitmemiştir.

Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kadını affetti, cezalandırmadı. (Ama) Resûlüllah'ın ashabından, koyundan yiyenlerden birisi öldü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yediği etten dolayı kürekleri arasından kan aldırdı. Ondan, Ebû Hind boynuz ve bıçakla kan aldı. Ebû Hind, Ensardan Benû Beyâda'nın azatlısı idi.

Dairimi. mukaddime 11.

4513- Ebû Seleme (radıyallahü anh)’den, şöyle (dediği) rivâyet edilmiştir:

Hayberde, yahûdi bir kadın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ateşte kızartılmış bir koyun hediye etti. Râvi (yukarıdaki) Câbir hadisinin bir benzerini söyleyip şöyle dedi: Bişr b. Berâ b. Ma'rûr el-Ensâri öldü. Bunun üzerine Resûlüllah Yahûdi kadına haber gönderip (çağırdı). Ona:

" Niçin böyle birşey yaptın?" dedi.

-Ravi yine Câbir hadîsinin benzerini söyledi.-

Resûlüllah emretti ve kadın öldürüldü.

(Bu hadisin) Ravî (si) kan aldırma mes'elesini anmadı. Bu hadîs mürseldir.

4514/1- Ebû Hûreyre (radıyallahü anh)'den; şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hediyeyi kabul eder, sadaka yemezdi."

Bu hadis Bezlu'l-Mechud nüshasında mevcut değildir. Avnü'l-Ma'bud’da da bir sonraki. hadisle birlikte anılmıştır. Mûsânnıfın hadisi. Resûlüllah'ın zehirlenmek istediğini anlatan hadisler arasına alışı Resûlüllah'ın kendisine hediye edilen koyunu kabûl etmesi yönündendir.

4514/2- (Ravilerden) Muhammed b. Amr; Ebû Seleme’den (diyerek) -Ebû Hureyre'yi zikretmedi- şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hediyeyi kabul eder, sadaka kabul etmezdi." -Ravî (Ebû Seleme) şunları da ilâve etti: -Yahûdi bir kadın, Hayber'-de ona ateşte kızartılmış, içine zehir koyduğu bir koyun hediye etti. Resûlüllah ve halk ondan yediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Ellerinizi çekiniz! O bana, zehirli olduğunu haber verdi" buyurdu. Bişr b. el-Berâ b. Ma'rûr el-Ensâri öldü. Resûlüllah kadına haber gönderdi (getirtti ve ona):

" Niçin böyle birşey yaptın?" dedi.

Kadın:

" Eğer sen peygambersen yaptığım şey sana zarar vermez. Eğer kralsan insanları senden kurtarırım (diye düşündüm)" dedi. Bunun üzerine Resûlüllah’ın emri ile kadın öldürüldü.

Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat ettiği hastalığı esnasında şöyle buyurdu:

" Hayber'de yediğim lokmanın tesirini devamlı hissedip durdum. Şu an, damarlarımı " Damarlar diye terceme elliğimi, " ebher kelime sırttaki iki damar, kalbin içindeki damar, kollardaki damarlar gibi manâlara gelir. kestiği andır."

Buharî meğazi X3; Darimi. Mukaddime 11; Ahmed, VI: 18.

4515- Ka'b b. Mâlik (radıyallahü anh)’in oğlu, babasından (Ka'b b. Mâlik'ten) şöyle (dediğini) rivâyet etmiştir:

Mübeşşir'in annesi (Ümmü Mübeşşir)Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e, vefat etmiş olduğu hastalığı esnasında:

" Hastalığına sebebin ne olduğunu zannediyorsun? Yâ Resûlüllah! Ben oğlum hakkında da, (hastalığına) seninle birlikte yediği zehirli koyundan başka bir ştiy sebep olduğunu zannetmiyorum" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de:

" Bende kendim için bundan başka bir sebep bulamıyorum. Bu, benim damarlarımı kestiği zamandır" buyurdu.

Ebû Dâvûd şöyle dedi: Abdurrezzak bu hadisi bazan Ma'mer ve Zuhrî isnadıyla Resûlüllah'dan mürsel olarak rivâyet etti. Bazan da onu Zuhrî ve Abdurrahman b. Kâ'h b. Mâlik isnadı ile rivâyet etti.

Abdurrezzak'in bildirdiğine göre; Ma'mer, hadisi kendilerine bir seferinde mürsel olarak haber verip, onların da, onu öylece yazdıklarını, bir seferinde de müsned olarak rivâyet ettiğini ve onların da öylece yazdıklarını söyledi. Bize göre bunların hepsi sahihtir.

Abdurrezzak şöyle dedi: İbnü’l-Mübârek Mamer'in yanına geldiğinde, Ma'mer mevkuf olarak rivâyet etmiş olduğu hadisleri ona müsned (yani senedlerinde kopukluk olmaksızın) olarak rivâyet etti.

4516- Abdurrahman b. Abdullah b. Ka'b b. Mâlik annesi ümmü Mübeşşir'den, -Ebû Saîd b. el-A'rabî:

" Böylece annesinden dedi, doğrusu babasından, o da Uuimü Mübeşşir'den demeliydi" deyip- rivâyet etti ki;

(Ümmü Mübeşşir) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına girdi- (Ravî), Mihled b. Hâlid'in hadisini Câbir'in hadisi gibi rivâyet etti ve şöyle dedi: Bişr b. el-Berâ b. Ma'rûr öldü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Yahudi kadına haber gönderdi (getirtti) ve ona:

" Seni yaptığın bu şeye sevkeden ne?" diye sordu.

Ravi, Câbir'in hadisinin benzerini rivâyet etti, ve şunu da zikretti:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) emretti ve kadın öldürüldü." Kan aldırma mes'elesini anmadı.

٦ - باب فِيمَنْ سَقَى رَجُلاً سَمًّا أَوْ أَطْعَمَهُ فَمَاتَ أَيُقَادُ مِنْهُ

٤٥١٠ - حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَبِيبِ بْنِ عَرَبِيٍّ، حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ هِشَامِ بْنِ زَيْدٍ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّ امْرَأَةً، يَهُودِيَّةً أَتَتْ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِشَاةٍ مَسْمُومَةٍ فَأَكَلَ مِنْهَا فَجِيءَ بِهَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَسَأَلَهَا عَنْ ذَلِكَ فَقَالَتْ أَرَدْتُ لأَقْتُلَكَ . فَقَالَ ‏(‏ مَا كَانَ اللَّهُ لِيُسَلِّطَكِ عَلَى ذَلِكَ ‏) . أَوْ قَالَ ‏(‏ عَلَىَّ ‏) . قَالَ فَقَالُوا أَلاَ نَقْتُلُهَا قَالَ ‏(‏ لاَ ‏) . فَمَا زِلْتُ أَعْرِفُهَا فِي لَهَوَاتِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏

٤٥١١ - حَدَّثَنَا دَاوُدُ بْنُ رُشَيْدٍ، حَدَّثَنَا عَبَّاُدُ بْنُ الْعَوَّامِ، ح وَحَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ سُلَيْمَانَ، حَدَّثَنَا عَبَّادٌ، عَنْ سُفْيَانَ بْنِ حُسَيْنٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ سَعِيدٍ، وَأَبِي، سَلَمَةَ - قَالَ هَارُونُ - عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، أَنَّ امْرَأَةً، مِنَ الْيَهُودِ أَهْدَتْ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم شَاةً مَسْمُومَةً - قَالَ - فَمَا عَرَضَ لَهَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم . قَالَ أَبُو دَاوُدَ هَذِهِ أُخْتُ مَرْحَبٍ الْيَهُودِيَّةُ الَّتِي سَمَّتِ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏

٤٥١٢ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ الْمَهْرِيُّ، حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، قَالَ كَانَ جَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ يُحَدِّثُ أَنَّ يَهُودِيَّةً، مِنْ أَهْلِ خَيْبَرَ سَمَّتْ شَاةً مَصْلِيَّةً ثُمَّ أَهْدَتْهَا لِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَخَذَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم الذِّرَاعَ فَأَكَلَ مِنْهَا وَأَكَلَ رَهْطٌ مِنْ أَصْحَابِهِ مَعَهُ ثُمَّ قَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ ارْفَعُوا أَيْدِيَكُمْ ‏) . وَأَرْسَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم إِلَى الْيَهُودِيَّةِ فَدَعَاهَا فَقَالَ لَهَا ‏(‏ أَسَمَمْتِ هَذِهِ الشَّاةَ ‏) . قَالَتِ الْيَهُودِيَّةُ مَنْ أَخْبَرَكَ قَالَ ‏(‏ أَخْبَرَتْنِي هَذِهِ فِي يَدِي ‏) . لِلذِّرَاعِ . قَالَتْ نَعَمْ . قَالَ ‏(‏ فَمَا أَرَدْتِ إِلَى ذَلِكَ ‏) . قَالَتْ قُلْتُ إِنْ كَانَ نَبِيًّا فَلَنْ يَضُرَّهُ وَإِنْ لَمْ يَكُنِ اسْتَرَحْنَا مِنْهُ . فَعَفَا عَنْهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَلَمْ يُعَاقِبْهَا وَتُوُفِّيَ بَعْضُ أَصْحَابِهِ الَّذِينَ أَكَلُوا مِنَ الشَّاةِ وَاحْتَجَمَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى كَاهِلِهِ مِنْ أَجْلِ الَّذِي أَكَلَ مِنَ الشَّاةِ حَجَمَهُ أَبُو هِنْدٍ بِالْقَرْنِ وَالشَّفْرَةِ وَهُوَ مَوْلًى لِبَنِي بَيَاضَةَ مِنَ الأَنْصَارِ ‏.‏

٤٥١٣ - حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ، حَدَّثَنَا خَالِدٌ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَهْدَتْ لَهُ يَهُودِيَّةٌ بِخَيْبَرَ شَاةً مَصْلِيَّةً نَحْوَ حَدِيثِ جَابِرٍ قَالَ فَمَاتَ بِشْرُ بْنُ الْبَرَاءِ بْنِ مَعْرُورٍ الأَنْصَارِيُّ فَأَرْسَلَ إِلَى الْيَهُودِيَّةِ ‏(‏ مَا حَمَلَكِ عَلَى الَّذِي صَنَعْتِ ‏) . فَذَكَرَ نَحْوَ حَدِيثِ جَابِرٍ فَأَمَرَ بِهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقُتِلَتْ وَلَمْ يَذْكُرْ أَمْرَ الْحِجَامَةِ ‏.‏

 

٤٥١٤ - حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ، عَنْ خَالِدٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقْبَلُ الْهَدِيَّةَ وَلاَ يَأْكُلُ الصَّدَقَةَ . وَحَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ فِي مَوْضِعٍ آخَرَ عَنْ خَالِدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ أَبِي سَلَمَةَ وَلَمْ يَذْكُرْ أَبَا هُرَيْرَةَ قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقْبَلُ الْهَدِيَّةَ وَلاَ يَأْكُلُ الصَّدَقَةَ . زَادَ فَأَهْدَتْ لَهُ يَهُودِيَّةٌ بِخَيْبَرَ شَاةً مَصْلِيَّةً سَمَّتْهَا فَأَكَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مِنْهَا وَأَكَلَ الْقَوْمُ فَقَالَ ‏(‏ ارْفَعُوا أَيْدِيَكُمْ فَإِنَّهَا أَخْبَرَتْنِي أَنَّهَا مَسْمُومَةٌ ‏) . فَمَاتَ بِشْرُ بْنُ الْبَرَاءِ بْنِ مَعْرُورٍ الأَنْصَارِيُّ فَأَرْسَلَ إِلَى الْيَهُودِيَّةِ ‏(‏ مَا حَمَلَكِ عَلَى الَّذِي صَنَعْتِ ‏) . قَالَتْ إِنْ كُنْتَ نَبِيًّا لَمْ يَضُرَّكَ الَّذِي صَنَعْتُ وَإِنْ كُنْتَ مَلِكًا أَرَحْتُ النَّاسَ مِنْكَ . فَأَمَرَ بِهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقُتِلَتْ ثُمَّ قَالَ فِي وَجَعِهِ الَّذِي مَاتَ فِيهِ ‏(‏ مَا زِلْتُ أَجِدُ مِنَ الأَكْلَةِ الَّتِي أَكَلْتُ بِخَيْبَرَ فَهَذَا أَوَانُ قَطَعَتْ أَبْهَرِي ‏)‏ ‏.‏

٤٥١٥ - حَدَّثَنَا مَخْلَدُ بْنُ خَالِدٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، حَدَّثَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنِ ابْنِ كَعْبِ بْنِ مَالِكٍ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ أُمَّ مُبَشِّرٍ، قَالَتْ لِلنَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي مَرَضِهِ الَّذِي مَاتَ فِيهِ مَا يُتَّهَمُ بِكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَإِنِّي لاَ أَتَّهِمُ بِابْنِي شَيْئًا إِلاَّ الشَّاةَ الْمَسْمُومَةَ الَّتِي أَكَلَ مَعَكَ بِخَيْبَرَ . وَقَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ وَأَنَا لاَ أَتَّهِمُ بِنَفْسِي إِلاَّ ذَلِكَ فَهَذَا أَوَانُ قَطَعَتْ أَبْهَرِي ‏) . قَالَ أَبُو دَاوُدَ وَرُبَّمَا حَدَّثَ عَبْدُ الرَّزَّاقِ بِهَذَا الْحَدِيثِ مُرْسَلاً عَنْ مَعْمَرٍ عَنِ الزُّهْرِيِّ عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَرُبَّمَا حَدَّثَ بِهِ عَنِ الزُّهْرِيِّ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ كَعْبِ بْنِ مَالِكٍ وَذَكَرَ عَبْدُ الرَّزَّاقِ أَنَّ مَعْمَرًا كَانَ يُحَدِّثُهُمْ بِالْحَدِيثِ مَرَّةً مُرْسَلاً فَيَكْتُبُونَهُ وَيُحَدِّثُهُمْ مَرَّةً بِهِ فَيُسْنِدُهُ فَيَكْتُبُونَهُ وَكُلٌّ صَحِيحٌ عِنْدَنَا قَالَ عَبْدُ الرَّزَّاقِ فَلَمَّا قَدِمَ ابْنُ الْمُبَارَكِ عَلَى مَعْمَرٍ أَسْنَدَ لَهُ مَعْمَرٌ أَحَادِيثَ كَانَ يُوقِفُهَا ‏.‏

٤٥١٦ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ، حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ خَالِدٍ، حَدَّثَنَا رَبَاحٌ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ كَعْبِ بْنِ مَالِكٍ، عَنْ أُمِّهِ، أَنَّ أُمَّ مُبَشِّرٍ، - قَالَ أَبُو سَعِيدِ بْنُ الأَعْرَابِيِّ كَذَا قَالَ عَنْ أُمِّهِ، وَالصَّوَابُ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أُمِّ مُبَشِّرٍ، - دَخَلَتْ عَلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَذَكَرَ مَعْنَى حَدِيثِ مَخْلَدِ بْنِ خَالِدٍ نَحْوَ حَدِيثِ جَابِرٍ قَالَ فَمَاتَ بِشْرُ بْنُ الْبَرَاءِ بْنِ مَعْرُورٍ فَأَرْسَلَ إِلَى الْيَهُودِيَّةِ فَقَالَ ‏(‏ مَا حَمَلَكِ عَلَى الَّذِي صَنَعْتِ ‏) . فَذَكَرَ نَحْوَ حَدِيثِ جَابِرٍ فَأَمَرَ بِهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقُتِلَتْ وَلَمْ يَذْكُرِ الْحِجَامَةَ ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

Etiketler:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget