16. İbni Said'in Haberi
Bazı nüshalarda " İbn Sayyad" şeklindedir.
4331- İbn Ömer (radıyallahü anhümâ)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) içlerinde Ömer b. el-Hattab'ın da bulunduğu; ashabından bir grup ile birlikte İbn Said'e uğradı. O çocuktu ve Benî Mağale kalesi yanında erkek çocuklarla oynuyordu. İbn Said (Resûlüllah’ın geldiğini) farketmemişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) eliyle onun sırtına vurdu, sonra:
" Benim, Allah'ın Rasulü olduğuma şehadet ediyor musun?" dedi.
İbn Said (Sayyad) Resûlüllah'a bakıp
Senin, ümmîlerin nebisi olduğuna şehadet ediyorum, sen de benim Allah'ın Rasûlü olduğuma şehadet eder misin? dedi.
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (onun sorusuna kulak asmadan):
" Ben Allah'a ve Rasûllerine iman ettim," buyurdu:
Sonra İbn Said'e:
" Sana ne (ler) geliyor?" diye sordu.
Bu soru Buhari ve Müslim'deki rivâyetlerde:
" Senneler görüyorsun?" şeklindedir.
İbn Said:
Bana gerçek haberler de gelir, yalan haberler de diye cevap verdi. Resûlüllah:
" Öyleyse senin işin çok karıştıktır," buyurdu. Sonra da ona:
" Haydi gönlümde senin için bir şey sakladım."
Gönlünde Semanın açık bir duman getirdiği gün" saklamıştı - (Onu bil bakalım) buyurdu.
İbnü's - Sayyad:
O düh (duman)dur, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)
" Defol git Bu tabir köpeği kovmak için kullanılan bir tabirdir. sen kaderini asla aşamayacaksın," buyurdu.
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) :
" Ya Resûlallah, bana izin ver onun boynunu vurayım" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)
" Eğer o -Deccal- ise ona asla Mûsâllat olunamayacaktır. Deccal değilse onu öldürmekte hayır yok" buyurdu.
Buhari. cenaiz 80; cihad 173; Müslim, fiten 95; Tirmizi, fiten 63.
4332- Nafi demiştir ki; İbn Ömer (radıyallahü anh):
" Vallahi mesihud-Deccalin İbn Sayyad olduğunda asla şüphe etmiyorum" dedi.
4333- Muhammed b. Münkedir dedi ki:
Cabir b. Abdullah'ı, İbn Said'in Deccal olduğuna yemin ederken gördüm. Kendisine:
Allah'a yemin mi ediyorsun?! dedim.
Ben Ömer (radıyallahü anh)'i Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında böyle yemin ederken işittim. Resûlüllah da onu inkar etmedi, dedi.
Buharî, İ'tisâm 22; Müslim, fiten, 94.
4334- Cabir (radıyallahü anh) şöyle demiştir:
" Biz İbn Sayyad'ı Hana gününde kaybettik"
4335- Ebû Hureyre (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
" Kıyamet, otuz tane Deccal çıkıncaya kadar kopmayacaktır. Bunların her biri kendisinin Allah'ın Rasûlü olduğunu iddia eder."
4336- Ebû Hureyre (radıyallahü anh)': Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir:
" Otuz tane yalana Deccal çıkıncaya kadar kıyamet kopmaz. Onların hepsi Allah'a ve Rasulüne iftira ederler."
4337- Abide es-Selmanî bu haberi rivâyet edip, (önceki hadisteki sözlerin) benzerini zikretti.
(Abîde'nin talebesi İbrahim der ki:) " Ona şu Muhtar (es-sakafî) hakkında ne dersin? O da mehdî mi?" dedim. Abide:
O liderlerindendir, dedi.
١٦ - باب فِي خَبَرِ ابْنِ صَائِدٍ
٤٣٣١ - حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ، خُشَيْشُ بْنُ أَصْرَمَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ سَالِمٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم مَرَّ بِابْنِ صَائِدٍ فِي نَفَرٍ مِنْ أَصْحَابِهِ فِيهِمْ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ وَهُوَ يَلْعَبُ مَعَ الْغِلْمَانِ عِنْدَ أُطُمِ بَنِي مَغَالَةَ وَهُوَ غُلاَمٌ فَلَمْ يَشْعُرْ حَتَّى ضَرَبَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ظَهْرَهُ بِيَدِهِ ثُمَّ قَالَ ( أَتَشْهَدُ أَنِّي رَسُولُ اللَّهِ ) . قَالَ فَنَظَرَ إِلَيْهِ ابْنُ صَيَّادٍ فَقَالَ أَشْهَدُ أَنَّكَ رَسُولُ الأُمِّيِّينَ . ثُمَّ قَالَ ابْنُ صَيَّادٍ لِلنَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم أَتَشْهَدُ أَنِّي رَسُولُ اللَّهِ فَقَالَ لَهُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( آمَنْتُ بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ ) . ثُمَّ قَالَ لَهُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( مَا يَأْتِيكَ ) . قَالَ يَأْتِينِي صَادِقٌ وَكَاذِبٌ . فَقَالَ لَهُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( خُلِّطَ عَلَيْكَ الأَمْرُ ) . ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( إِنِّي قَدْ خَبَّأْتُ لَكَ خَبِيئَةً ) . وَخَبَّأَ لَهُ { يَوْمَ تَأْتِي السَّمَاءُ بِدُخَانٍ مُبِينٍ } قَالَ ابْنُ صَيَّادٍ هُوَ الدُّخُّ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( اخْسَأْ فَلَنْ تَعْدُوَ قَدْرَكَ ) . فَقَالَ عُمَرُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ائْذَنْ لِي فَأَضْرِبَ عُنُقَهُ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( إِنْ يَكُنْ فَلَنْ تُسَلَّطَ عَلَيْهِ ) . يَعْنِي الدَّجَّالَ ( وَإِلاَّ يَكُنْ هُوَ فَلاَ خَيْرَ فِي قَتْلِهِ ) .
٤٣٣٢ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ، - يَعْنِي ابْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ - عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ، عَنْ نَافِعٍ، قَالَ كَانَ ابْنُ عُمَرَ يَقُولُ وَاللَّهِ مَا أَشُكُّ أَنَّ الْمَسِيحَ الدَّجَّالَ ابْنُ صَيَّادٍ .
٤٣٣٣ - حَدَّثَنَا ابْنُ مُعَاذٍ، حَدَّثَنَا أَبِي، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ، قَالَ رَأَيْتُ جَابِرَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ يَحْلِفُ بِاللَّهِ أَنَّ ابْنَ صَائِدٍ الدَّجَّالُ، فَقُلْتُ تَحْلِفُ بِاللَّهِ فَقَالَ إِنِّي سَمِعْتُ عُمَرَ يَحْلِفُ عَلَى ذَلِكَ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلَمْ يُنْكِرْهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم .
٤٣٣٤ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ، - يَعْنِي ابْنَ مُوسَى - حَدَّثَنَا شَيْبَانُ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ سَالِمٍ، عَنْ جَابِرٍ، قَالَ فَقَدْنَا ابْنَ صَيَّادٍ يَوْمَ الْحَرَّةِ .
٤٣٣٥ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ، - يَعْنِي ابْنَ مُحَمَّدٍ - عَنِ الْعَلاَءِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يَخْرُجَ ثَلاَثُونَ دَجَّالُونَ كُلُّهُمْ يَزْعُمُ أَنَّهُ رَسُولُ اللَّهِ ) .
٤٣٣٦ - حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُعَاذٍ، حَدَّثَنَا أَبِي، حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ، - يَعْنِي ابْنَ عَمْرٍو - عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( لاَ تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يَخْرُجَ ثَلاَثُونَ كَذَّابًا دَجَّالاً كُلُّهُمْ يَكْذِبُ عَلَى اللَّهِ وَعَلَى رَسُولِهِ ) .
٤٣٣٧ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْجَرَّاحِ، عَنْ جَرِيرٍ، عَنْ مُغِيرَةَ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ قَالَ عَبِيدَةُ السَّلْمَانِيُّ بِهَذَا الْخَبَرِ قَالَ فَذَكَرَ نَحْوَهُ فَقُلْتُ لَهُ أَتَرَى هَذَا مِنْهُمْ - يَعْنِي الْمُخْتَارَ - فَقَالَ عَبِيدَةُ أَمَا إِنَّهُ مِنَ الرُّءُوسِ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.