25. Rasûlüllah’ın Recm Edilmesini Emrettiği Cüheyneli Kadın
4442- Imrân b. Husayn (radıyallahü anh)’den rivâyet edildi ki: Bir kadın, - Ebân'ın hadisinde denildiğine göre, Cüheyneli bir kadın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip, zina ettiğini ve gebe olduğunu söyledi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadının bir velisini çağırdı ve:
" Ona iyi davran, çocuğunu doğurunca getir" buyurdu.
Kadın çocuğunu doğurunca (velisi onu Resûlüllah'a) getirdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) emir buyurdu ve elbisesi üzerine bağlandı. Sonra da efendimizin emri ile recmedildi. Sonra yine emretti ve ashap cenazesini kıldı.
Ömer (radıyallahü anh); Yâ Resûlüllah! O zina etmiş olduğu halde, namazını kılıyor musun?!..." dedi.
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
" Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, o öyle bir tevbe etti ki, eğer tevbesi Medinelilerden yetmiş kişiye taksim edilse yeterdi. Sen bu kadının canını feda etmesinden daha üstününü buldun mu?" buyurdu.
Ravi Müslim, Ebân'dan olan rivâyetde;
" Elbisesi üzerine bağlandı" demedi.
Müslim, hudûd 24; Tirmizi, hudûd 9; Nesâi, cenâiz 64; İbn Mâce, hudûd 9; Dârimî, hudûd 17; Ahmed b. Hanbel, IV, 430, 435, 437, 440.
4443- Evzâî şöyle demiştir:
" Fe şükket aleyhâ şiyabuhâ" sözünün manâsı " elbisesi üzerine bağlandı" demektir.
4444- Abdullah b. Büreyde, babasın (Büreyde)'dan şöyle rivâyet etmiştir:
Bir kadın -yâni Gamid'den - Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip:
" Ben suç işledim (zina ettim)" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
" Dön git," buyurdu. Kadın dönüp gitti, Ertesi gün tekrar geldi ve;
" Herhalde sen, Mâız'ı geri çevirdiğin gibi, beni de geri çeviriyorsun, Oysa Vallahi ben gebeyim" dedi.
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yine;
" dön git" buyurdu. Kadıa ertesi gün tekrar geldi, Efendimiz bu sefer:
" Dön git, onu doğuruncaya kadar (bekle)" buyurdu.
Kadın çocuğu doğurunca, Resûlüllah'a gelip;
" işte, onu doğurdum" dedi.
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem);
" git, onu emzir, sütten kesinceye kadar (dur)" buyurdu.
Kadın (bilâhare) çocuğunu sütten kesmiş, çocuk elinde bir şey yer bir vaziyette geldi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çocuğun, müslümanlardan birisine verilmesini emretti. Efendimizin emri ile kadın için bir çukur kazıldı ve recmedildi. Hâlid de, kadını recmedenlerdendi. Ona bir taş attı, kadının kanından bir damla şakağına bulaştı. Bunun üzerine ona kötü söz söyledi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Halide:
" Yavaş ol ey Halid! Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, o öyle bir tevbe etti ki, eğer halktan haksız yere toplanan vergilere el koyan birisi öyle tevbe etse affedilirdi" buyurdu.
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) emretti; kadının namazı kılındı ve defnedildi.
Müslim, hudûd 23; Dârimi. hudûd 17: Ahmed b. Hanbel V, 348.
Hadisin, Müslim'deki rivâyetinde kadın çocuğu getirdiğinde elinde ekmek olduğu bildirilmektedir.
4445- İmran’ın babası Zekeriyya şöyle dedi :
Ebû Bekre'den haber veren bir şeyhten işittim; Ebû Bekre babasından şöyl" . rivâyet etmiş:
" kasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kadını recmet (tir)miş, o kadın için göğsü (hizasına) kadar çukur kazılmış."
Ebû Dâvûd der ki:(Bunu ) bana, Osman'dan, bir adam belletti.
Osman, Ebû Dâvûd'un hocasıdır.Sanki Ebû Dâvûd bu hadisi hocasından okurken anlayamamış da, orada birlikte bulunduğu bir adanı ona anlatmıştır.
Yine Ebû Dâvûd şöyle der: Gassânî:
" Cüheyne, Ğamid ve Bârık aynıdır" dedi.
Bu kısım bazı nüshalarda mevcut değildir.
4446- Ebû Dâvûd şöyle dedi:
Bina Abdussamed b. Abdil-Vâris'den anlatıldı. Bize Zekeriyyâ b. Süleym, aynı isnâdla yukarıdaki hadisin benzerini rivâyet etti. Rivâyetinde şunu ilâve etti.
(Resûlüllah); Sonra o kadına, nohut gibi taşlar attı! Sonra da:
" atınız, yüzden sakınınız" dedi, Kadın ölünce de namazını kıldı.
Tevbe konusunda da, Bureyde hadisindeki gibi söyledi.
Ahmed b. Hanbel, V, 43.
4447- Ebû Hureyre ve Zeyd b. Halid el-Cüheni (radıyallahü anhûmâ)’dan; şöyle haber vermişlerdir:
İki adam, Resûlüllah'a dâvalarını getirdiler, (dâvâlaştılar). Birisi:
" Yâ Resûlüllah! Aramızda Allah'ın kitabı ile hükmet" dedi. Öbür hasım: -O ikisinin daha anlayışlısı idi-.
" Evet, yâ Resûlüllah! Aramızda Allah'ın Kitabı ile hükmet. Bana da izin ver konuşayım" dedi.
Resûlüllah :
" Haydi konuş" buyurdu. Adam şöyle dedi:
" Oğlum bu adamın yanında ücretli (işçi) idi. Karısı ile zina etti. Bana, oğlumun recmedilceğini söylediler.Ben de, yüz koyun ve bir de câriye vererek oğlumu kurtardım. Sonra ilim adamlarına sordum. Onlar, oğluma yüz değnek had ve bir yıl sürgün gerektiğini, sadece onun karısının recmedileceğini söylediler.
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem);
" Canım elinde olan Allah'a yemin ederim ki, aranızda, Allah'ın Kitabı ile hükmedeceğim. Koyunların ve cariyen sana geri verilecektir" buyurdu. Adamın oğluna yüz deynek vurdu. Ve bir yıl sürgün etti. Üneys el-Eslemî'ye de, diğerinin karısına gitmesini, eğer itiraf ederse recmetmesini emretti: Kadın îtirâf etti, Üneys de recmetti.
Buhârî, Ahkâm 39; Sulh; eymân ve'n-nûzûr 3; hudûd 30, 34; Müslim, hudûd 25; Tirmizî. hudûd 8; Nesâi. kudât 22; İbn Mâce hudûd 7; Dârimî, hudûd 12; Mâlik, hudûd 6; Ahmed b. Hanbel, III. 115, 116
٢٥ - باب الْمَرْأَةِ الَّتِي أَمَرَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم بِرَجْمِهَا مِنْ جُهَيْنَةَ
٤٤٤٢ - حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، أَنَّ هِشَامًا الدَّسْتَوَائِيَّ، وَأَبَانَ بْنَ يَزِيدَ، حَدَّثَاهُمُ - الْمَعْنَى، - عَنْ يَحْيَى، عَنْ أَبِي قِلاَبَةَ، عَنْ أَبِي الْمُهَلَّبِ، عَنْ عِمْرَانَ بْنِ حُصَيْنٍ، أَنَّ امْرَأَةً، - قَالَ فِي حَدِيثِ أَبَانَ مِنْ جُهَيْنَةَ - أَتَتِ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَتْ إِنَّهَا زَنَتْ وَهِيَ حُبْلَى . فَدَعَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم وَلِيًّا لَهَا فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( أَحْسِنْ إِلَيْهَا فَإِذَا وَضَعَتْ فَجِئْ بِهَا ) . فَلَمَّا أَنْ وَضَعَتْ جَاءَ بِهَا فَأَمَرَ بِهَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَشُكَّتْ عَلَيْهَا ثِيَابُهَا ثُمَّ أَمَرَ بِهَا فَرُجِمَتْ ثُمَّ أَمَرَهُمْ فَصَلَّوْا عَلَيْهَا فَقَالَ عُمَرُ يَا رَسُولَ اللَّهِ تُصَلِّي عَلَيْهَا وَقَدْ زَنَتْ قَالَ ( وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَقَدْ تَابَتْ تَوْبَةً لَوْ قُسِّمَتْ بَيْنَ سَبْعِينَ مِنْ أَهْلِ الْمَدِينَةِ لَوَسِعَتْهُمْ وَهَلْ وَجَدْتَ أَفْضَلَ مِنْ أَنْ جَادَتْ بِنَفْسِهَا ) . لَمْ يَقُلْ عَنْ أَبَانَ فَشُكَّتْ عَلَيْهَا ثِيَابُهَا .
٤٤٤٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْوَزِيرِ الدِّمَشْقِيُّ، حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ، عَنِ الأَوْزَاعِيِّ، قَالَ فَشُكَّتْ عَلَيْهَا ثِيَابُهَا . يَعْنِي فَشُدَّتْ .
٤٤٤٤ - حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مُوسَى الرَّازِيُّ، أَخْبَرَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ، عَنْ بَشِيرِ بْنِ الْمُهَاجِرِ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بُرَيْدَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ امْرَأَةً، - يَعْنِي مِنْ غَامِدَ - أَتَتِ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَتْ إِنِّي قَدْ فَجَرْتُ . فَقَالَ ( ارْجِعِي ) . فَرَجَعَتْ فَلَمَّا كَانَ الْغَدُ أَتَتْهُ فَقَالَتْ لَعَلَّكَ أَنْ تَرُدَّنِي كَمَا رَدَدْتَ مَاعِزَ بْنَ مَالِكٍ فَوَاللَّهِ إِنِّي لَحُبْلَى . فَقَالَ لَهَا ( ارْجِعِي ) . فَرَجَعَتْ فَلَمَّا كَانَ الْغَدُ أَتَتْهُ فَقَالَ لَهَا ( ارْجِعِي حَتَّى تَلِدِي ) . فَرَجَعَتْ فَلَمَّا وَلَدَتْ أَتَتْهُ بِالصَّبِيِّ فَقَالَتْ هَذَا قَدْ وَلَدْتُهُ . فَقَالَ لَهَا ( ارْجِعِي فَأَرْضِعِيهِ حَتَّى تَفْطِمِيهِ ) . فَجَاءَتْ بِهِ وَقَدْ فَطَمَتْهُ وَفِي يَدِهِ شَىْءٌ يَأْكُلُهُ فَأَمَرَ بِالصَّبِيِّ فَدُفِعَ إِلَى رَجُلٍ مِنَ الْمُسْلِمِينَ وَأَمَرَ بِهَا فَحُفِرَ لَهَا وَأَمَرَ بِهَا فَرُجِمَتْ وَكَانَ خَالِدٌ فِيمَنْ يَرْجُمُهَا فَرَجَمَهَا بِحَجَرٍ فَوَقَعَتْ قَطْرَةٌ مِنْ دَمِهَا عَلَى وَجْنَتِهِ فَسَبَّهَا فَقَالَ لَهُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( مَهْلاً يَا خَالِدُ فَوَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَقَدْ تَابَتْ تَوْبَةً لَوْ تَابَهَا صَاحِبُ مَكْسٍ لَغُفِرَ لَهُ ) . وَأَمَرَ بِهَا فَصُلِّيَ عَلَيْهَا فَدُفِنَتْ .
٤٤٤٥ - حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعُ بْنُ الْجَرَّاحِ، عَنْ زَكَرِيَّا أَبِي عِمْرَانَ، قَالَ سَمِعْتُ شَيْخًا، يُحَدِّثُ عَنِ ابْنِ أَبِي بَكْرَةَ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم رَجَمَ امْرَأَةً فَحُفِرَ لَهَا إِلَى الثَّنْدُوَةِ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ أَفْهَمَنِي رَجُلٌ عَنْ عُثْمَانَ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ قَالَ الْغَسَّانِيُّ جُهَيْنَةُ وَغَامِدٌ وَبَارِقٌ وَاحِدٌ .
٤٤٤٦ - قَالَ أَبُو دَاوُدَ حُدِّثْتُ عَنْ عَبْدِ الصَّمَدِ بْنِ عَبْدِ الْوَارِثِ، قَالَ حَدَّثَنَا زَكَرِيَّا بْنُ سُلَيْمٍ، بِإِسْنَادِهِ نَحْوَهُ زَادَ ثُمَّ رَمَاهَا بِحَصَاةٍ مِثْلَ الْحُمُّصَةِ ثُمَّ قَالَ ( ارْمُوا وَاتَّقُوا الْوَجْهَ ) . فَلَمَّا طَفِئَتْ أَخْرَجَهَا فَصَلَّى عَلَيْهَا وَقَالَ فِي التَّوْبَةِ نَحْوَ حَدِيثِ بُرَيْدَةَ .
٤٤٤٧ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ الْقَعْنَبِيُّ، عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ بْنِ مَسْعُودٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، وَزَيْدِ بْنِ خَالِدٍ الْجُهَنِيِّ، أَنَّهُمَا أَخْبَرَاهُ أَنَّ رَجُلَيْنِ اخْتَصَمَا إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ أَحَدُهُمَا يَا رَسُولَ اللَّهِ اقْضِ بَيْنَنَا بِكِتَابِ اللَّهِ . وَقَالَ الآخَرُ وَكَانَ أَفْقَهَهُمَا أَجَلْ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَاقْضِ بَيْنَنَا بِكِتَابِ اللَّهِ وَائْذَنْ لِي أَنْ أَتَكَلَّمَ . قَالَ ( تَكَلَّمْ ) . قَالَ إِنَّ ابْنِي كَانَ عَسِيفًا عَلَى هَذَا - وَالْعَسِيفُ الأَجِيرُ - فَزَنَى بِامْرَأَتِهِ فَأَخْبَرُونِي أَنَّمَا عَلَى ابْنِي الرَّجْمَ فَافْتَدَيْتُ مِنْهُ بِمِائَةِ شَاةٍ وَبِجَارِيَةٍ لِي ثُمَّ إِنِّي سَأَلْتُ أَهْلَ الْعِلْمِ فَأَخْبَرُونِي أَنَّمَا عَلَى ابْنِي جَلْدُ مِائَةٍ وَتَغْرِيبُ عَامٍ وَإِنَّمَا الرَّجْمُ عَلَى امْرَأَتِهِ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( أَمَا وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لأَقْضِيَنَّ بَيْنَكُمَا بِكِتَابِ اللَّهِ أَمَّا غَنَمُكَ وَجَارِيَتُكَ فَرَدٌّ إِلَيْكَ ) . وَجَلَدَ ابْنَهُ مِائَةً وَغَرَّبَهُ عَامًا وَأَمَرَ أُنَيْسًا الأَسْلَمِيَّ أَنْ يَأْتِيَ امْرَأَةَ الآخَرِ فَإِنِ اعْتَرَفَتْ رَجَمَهَا فَاعْتَرَفَتْ فَرَجَمَهَا .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.