115- Kabir Azabından Allah’a Sığınma
2072- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’nin, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den aktardığına göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:
(Allah’ım kabir azabından Sana sığınırım, Cehennem azabından Sana sığınırım, Hayatın ve ölümün fitnelerinden Sana sığınırım, Mesih Decalin fitnesinden de yine Sana sığınırım.) (Buhârî, Cenaiz: 87)
2073- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:
(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu olaydan sonra kabir azabından dolayı Allah’a sığındığını işittim.) (Buhârî, Cenaiz: 87; Müslim, Mesacid: 25)
2074- Esma binti ebi Bekir (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle diyordu: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir gün kalktı ve kişinin kabirdeki çekeceği sıkıntılardan bahsetti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan bahsedince Müslümanlar öyle bir bağrıştılar ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ne söylediğini anlayamadım. İnsanların sesleri kesilince bana yakın olan bir adama:
(Allah senin iyiliğini versin. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in son söyledikleri neydi?) diye sordum. O da şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in son sözü:
(Bana vahyolundu ki, sizler kabirde Deccal fitnesine yakın bir imtihandan geçeceksiniz.) (Müslim, Küsûf: 2; Buhârî, Cenaiz: 86)
2075- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Kur’andan bir sûre öğretir gibi şu duayı öğretirdi:
(Allah’ım Cehennem azabından Sana sığınırız, kabir azabından Sana sığınırız, Mesih Deccal’in fitnesinden yine Sana sığınırız. Hayatın ve ölümün tüm fitnelerinden de yine Sana sığınırız.) (Buhârî, Cenaiz: 86; Müslim, Mesacid: 25)
2076- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanıma gelmişti, yanımda da bir Yahudi kadını vardı ve siz kabirde imtihan olunacaksınız diyordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu duyunca (Yahudiler de aynı şekilde imtihan olunacaklar) buyurdu. Âişe diyor ki: Birkaç gece geçmişti ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Sizin kabirlerde imtihan edileceğiniz bana vahy edildi) buyurdu. Bundan sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in (dualarında) kabir azabından Allah’a sığındığını duydum. (Müslim, Mesacid: 25; Buhârî, Cenaiz: 86)
2077- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Kabir azabından, Deccal fitnesinden Allah’a sığınır ve:
(Siz kabirlerinizde imtihana çekileceksiniz) buyururdu. (Müslim, Mesacid: 25; Buhârî, Deavat: 36)
2078- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, bir Yahudi kadın gelip, kendisinden bir şeyler ister. Âişe’de ona bir şeyler verir. Bunun üzerine o Yahudi kadın:
(Allah seni kabir azabından korusun) diye dua eder. Âişe diyor ki: O kadının bu sözü kafamı kurcaladı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince durumu ona haber verdim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdu:
(Onlar da kabirlerinde öyle bir azâb görecekler ki feryatlarını tüm hayvanlar bile işitecekler.) (Müslim, Mesacid: 25; Buhârî, Deavat: 36)
2079- Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Yanıma, Medine Yahudilerinden iki ihtiyar kadın gelmişti. O ikisi:
(Kabirde yatanlar kabirlerinde mutlaka azâb görecekler) demişlerdi. Ben, onların yalan yanlış söylediklerini sandım ve söylediklerini kabul etmek içimden gelmedi. Onlar çıkıp gittiler. Daha sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve ben:
(Ey Allah’ın Rasûlü! az önce iki Yahudi kadını geldi ve kabirdekiler kabirde azâb görecekler dediler, doğrumudur?) dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Doğru söylemişler, onlarda kabirde öyle azâb görecekler ki seslerini tüm hayvanlar duyacaktır.) Bundan sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i her namaz kılışında kabir azabından Allah’a sığındığını gördüm. (Müslim, Mesacid: 25; Buhârî, Deavat: 36)
١١٥ - باب التَّعَوُّذِ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ
٢٠٧٢ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ دُرُسْتَ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْمَاعِيلَ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ، أَنَّ أَبَا سَلَمَةَ، حَدَّثَهُ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ ( اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ النَّارِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ ) .
٢٠٧٣ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ سَوَّادِ بْنِ الأَسْوَدِ بْنِ عَمْرٍو، عَنِ ابْنِ وَهْبٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ يَزِيدَ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بَعْدَ ذَلِكَ يَسْتَعِيذُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ .
٢٠٧٤ - أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ، عَنِ ابْنِ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، أَخْبَرَنِي عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ، أَنَّهُ سَمِعَ أَسْمَاءَ بِنْتَ أَبِي بَكْرٍ، تَقُولُ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَذَكَرَ الْفِتْنَةَ الَّتِي يُفْتَنُ بِهَا الْمَرْءُ فِي قَبْرِهِ فَلَمَّا ذَكَرَ ذَلِكَ ضَجَّ الْمُسْلِمُونَ ضَجَّةً حَالَتْ بَيْنِي وَبَيْنَ أَنْ أَفْهَمَ كَلاَمَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلَمَّا سَكَنَتْ ضَجَّتُهُمْ قُلْتُ لِرَجُلٍ قَرِيبٍ مِنِّي أَىْ بَارَكَ اللَّهُ لَكَ مَاذَا قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي آخِرِ قَوْلِهِ قَالَ ( قَدْ أُوحِيَ إِلَىَّ أَنَّكُمْ تُفْتَنُونَ فِي الْقُبُورِ قَرِيبًا مِنْ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ ) .
٢٠٧٥ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ طَاوُسٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يُعَلِّمُهُمْ هَذَا الدُّعَاءَ كَمَا يُعَلِّمُهُمُ السُّورَةَ مِنَ الْقُرْآنِ ( قُولُوا اللَّهُمَّ إِنَّا نَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ جَهَنَّمَ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ ) .
٢٠٧٦ - أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ، عَنِ ابْنِ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، قَالَ حَدَّثَنِي عُرْوَةُ، أَنَّ عَائِشَةَ، قَالَتْ دَخَلَ عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَعِنْدِي امْرَأَةٌ مِنَ الْيَهُودِ وَهِيَ تَقُولُ إِنَّكُمْ تُفْتَنُونَ فِي الْقُبُورِ . فَارْتَاعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَقَالَ ( إِنَّمَا تُفْتَنُ يَهُودُ ) . وَقَالَتْ عَائِشَةُ فَلَبِثْنَا لَيَالِيَ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( إِنَّهُ أُوحِيَ إِلَىَّ أَنَّكُمْ تُفْتَنُونَ فِي الْقُبُورِ ) . قَالَتْ عَائِشَةُ فَسَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بَعْدُ يَسْتَعِيذُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ .
٢٠٧٧ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ يَحْيَى، عَنْ عَمْرَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يَسْتَعِيذُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَمِنْ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ وَقَالَ ( إِنَّكُمْ تُفْتَنُونَ فِي قُبُورِكُمْ ) .
٢٠٧٨ - أَخْبَرَنَا هَنَّادٌ، عَنْ أَبِي مُعَاوِيَةَ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ شَقِيقٍ، عَنْ مَسْرُوقٍ، عَنْ عَائِشَةَ، دَخَلَتْ يَهُودِيَّةٌ عَلَيْهَا فَاسْتَوْهَبَتْهَا شَيْئًا فَوَهَبَتْ لَهَا عَائِشَةُ فَقَالَتْ أَجَارَكِ اللَّهُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ . قَالَتْ عَائِشَةُ فَوَقَعَ فِي نَفْسِي مِنْ ذَلِكَ حَتَّى جَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ ( إِنَّهُمْ لَيُعَذَّبُونَ فِي قُبُورِهِمْ عَذَابًا تَسْمَعُهُ الْبَهَائِمُ ) .
٢٠٧٩ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ قُدَامَةَ، قَالَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ أَبِي وَائِلٍ، عَنْ مَسْرُوقٍ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ دَخَلَتْ عَلَىَّ عَجُوزَتَانِ مِنْ عُجُزِ يَهُودِ الْمَدِينَةِ فَقَالَتَا إِنَّ أَهْلَ الْقُبُورِ يُعَذَّبُونَ فِي قُبُورِهِمْ . فَكَذَّبْتُهُمَا وَلَمْ أَنْعَمْ أَنْ أُصَدِّقَهُمَا فَخَرَجَتَا وَدَخَلَ عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ عَجُوزَتَيْنِ مِنْ عُجُزِ يَهُودِ الْمَدِينَةِ قَالَتَا إِنَّ أَهْلَ الْقُبُورِ يُعَذَّبُونَ فِي قُبُورِهِمْ . قَالَ ( صَدَقَتَا إِنَّهُمْ يُعَذَّبُونَ عَذَابًا تَسْمَعُهُ الْبَهَائِمُ كُلُّهَا ) . فَمَا رَأَيْتُهُ صَلَّى صَلاَةً إِلاَّ تَعَوَّذَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.