16. Bâb—Âl-i İmran Sûresinin Fazileti Hakkında
3458. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize İsrail, Ebû İshak'tan, (O da) Suleym b. Hanzala el-Bekri'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Abdullah b. Mes'ûd dedi ki: "Kim Al-i îmrân'ı okursa o zengindir. (Artık) kadınlar süslenmişlerdir, (onun kendilerine talip olmasını beklerler!)" Ebû Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: "Muhabbere", "süslenmiş" demektir.
3459. Bize İshak b. İsa, İbn Lehîa'dan, (O) Yezid b. Ebi Habib'den, (O) Ebu'l-Hayr'dan, (O da) Hazret-i Osman b. Affan'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Kim bir gecede Al-i İmrân'ın sonunu okursa, ona bir geceyi tamamen ibadetle geçirme (sevabı) yazılır!"
3460. Bize Muhammed İbnu'l-Mübarek rivâyet edip (dedi ki), bize Sadaka b. Halid, Yahya İbnu'l-Hâris'ten, (O da) Mekhûl'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Kim Cuma günü Al-i İmrân Sûresini okursa, melekler onun için geceye kadar Allah'tan bağış dilerler!"
3461. Bize el-Kasım b. Sellâm Ebû Ubeyd rivâyet edip dedi ki, bana Ubeydullah el-Eşceî rivâyet edip (dedi ki), bana Mis'ar rivâyet edip (dedi ki), bana Câbir, içine düştüğü (yanlış görüşe) düşmesinden önce eş-Şa'bi'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Abdullah dedi ki; "Al-i İmrân Sûresi fakirin en güzel hazinesidir! O, gecenin sonunda kalkıp onunla geceyi ihya eder!"
3462. Bize Muhammed b. Saîd rivâyet edip (dedi ki), bize Abdusselam, el-Cüreyrî'den, (O da) Ebu's-Selil'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Bir adam birini öldürmüştü... (Ebu's-Selil, sözünün devamında) şöyle demiş: Bunun üzerine cinler vadisine, içinde yürüyen herkesi cinlerin çarptığı vadiye sığınmış. Bu vadinin kenarında da iki rahib varmış. (Adam orada) akşamladığında onlardan biri diğerine; "adam vallahi mahvoldu!" demiş. (Ebu's-Selil) sözüne şöyle devam etmiş: Derken (adam) Âl-i İmrân Sûresini (okumaya) başlamış. (Bitirince rahibler); "işte güzel bir Sûre okudu; belki kurtulacak!" demişler. (Ebu's-Selil, sözüne devamla) demiş ki, sonunda (adam) sağ selim sabaha varmış. Ebû Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: Ebu's-Selil, Dureyb b. Nukayr'dır; yani İbn Nufeyr'dir.
١٦- باب فِى فَضْلِ آلِ عِمْرَانَ
٣٤٥٨ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ سُلَيْمِ بْنِ حَنْظَلَةَ الْبَكْرِىِّ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْعُودٍ : مَنْ قَرَأَ آلَ عِمْرَانَ فَهُوَ غَنِىٌّ ، وَالنِّسَاءُ مُحَبِّرَةٌ. قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : مُحَبِّرَةٌ مُزَيِّنَةٌ.
٣٤٥٩ - حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ عِيسَى عَنِ ابْنِ لَهِيعَةَ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِى حَبِيبٍ عَنْ أَبِى الْخَيْرِ عَنْ عُثْمَانَ بْنِ عَفَّانَ قَالَ : مَنْ قَرَأَ آخِرَ آلِ عِمْرَانَ فِى لَيْلَةٍ كُتِبَ لَهُ قِيَامُ لَيْلَةٍ.
٣٤٦٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ خَالِدٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ الْحَارِثِ عَنْ مَكْحُولٍ قَالَ : مَنْ قَرَأَ سُورَةَ آلِ عِمْرَانَ يَوْمَ الْجُمُعَةِ صَلَّتْ عَلَيْهِ الْمَلاَئِكَةُ إِلَى اللَّيْلِ.
٣٤٦١ - حَدَّثَنَا الْقَاسِمُ بْنُ سَلاَّمٍ أَبُو عُبَيْدٍ قَالَ حَدَّثَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ الأَشْجَعِىُّ حَدَّثَنِى مِسْعَرٌ حَدَّثَنِى جَابِرٌ قَبْلَ أَنْ يَقَعَ فِيمَا وَقَعَ فِيهِ عَنِ الشَّعْبِىِّ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : نِعْمَ كَنْزُ الصُّعْلُوكِ سُورَةُ آلِ عِمْرَانَ ، يَقُومُ بِهَا فِى آخِرِ اللَّيْلِ. ١٢٧٣١
٣٤٦٢ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ عَنِ الْجُرَيْرِىِّ عَنْ أَبِى السَّلِيلِ قَالَ : أَصَابَ رَجُلٌ دَماً : فَآوَى إِلَى وَادِى مَجَنَّةٍ وَادٍ لاَ يُمْسِى فِيهِ أَحَدٌ إِلاَّ أَصَابَتْهُ حَيَّةٌ وَعَلَى شَفِيرِ الْوَادِى رَاهِبَانِ ، فَلَمَّا أَمْسَى قَالَ أَحَدُهُمَا لِصَاحِبِهِ : هَلَكَ وَاللَّهِ الرَّجُلُ. قَالَ : فَافْتَتَحَ سُورَةَ آلِ عِمْرَانَ قَالاَ : فَقَرَأَ سُورَةً طَيِّبَةً لَعَلَّهُ سَيَنْجُو. قَالَ : فَأَصْبَحَ سَلِيماً.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.