14. Bâb—Oruçta "Visal" Yasağı
1756. Bize Halid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Malik, Ebu'z-Zinâd'dan, (O) el-A'rac'dan, (O da) Ebu Hüreyre'den (naklen), O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), iki defa; "Visalden (yani arada iftar etmeyip iki günün orucunu birleştirmek suretiyle peşpeşe oruç tutmaktan) sakının!" buyurmuştu da (Ashab); "ama sen visal yapıyorsun" demişlerdi. Bunun üzerine O şöyle buyurmuştu: "Şüphe yok ki, ben sizin gibi değilim. Muhakkak ki ben gecemi, Rabb'im beni yedirip içirerek geçiririm!"
1757. Bize Saîd İbnu'r-Rebi' rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Katâde'den, (O da) Enes'ten (naklen), O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); "Visal yapmayınız, (yani arada iftar etmeyip iki günün orucunu birleştirmek suretiyle peşpeşe oruç tutmayınız!)" buyurmuştu da; "şüphesiz sen bunu yapıyorsun" denilmişti. Bunun üzerine O; "Şüphe yok ki, ben sizin gibi değilim. Muhakkak ki ben yedirilir, içirilirim!" buyurmuştu.
1758. Bize Abdullah b. Salih rivâyet edip (dedi ki), bize el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana Yezid b. Abdillah, Abdullah b. Habbâb'dan, (O da) Ebu Saîd el-Hudri'den (naklen) rivâyet etti ki, O, Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işitmiş: "Visal yapmayınız. Hanginiz visal yapmak isterse, seher (vaktine) kadar visal yapsın!" (Ashab); "muhakkak ki sen visal yapıyorsun, ya Resûlüllah" demişler. (O zaman Hazret-i Peygamber) şöyle buyurmuş: "Gerçekten ben, beni yediren bir yediricim, beni içiren (bir içiricim) olduğu bir halde gecelerim!"
1759. Bize Abdullah b. Salih rivâyet edip (dedi ki), bana el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana Ukayl, İbn Şihâb'dan rivâyet etti (ki, O şöyle demiş:) Bana Ebu Seleme b. Abdirrahman haber verdi ki, Ebu Hüreyre şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) visalden menetmişti de, bazı müslümanlar; "ama sen visal yapıyorsun" demişlerdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); "Şüphesiz ben sizin gibi değilim. Muhakkak ki ben, Rabb'im beni yedirip içirdiği bir halde gecelerim!" buyurmuştu. Ama onlar visal yapmaktan vazgeçmeye (yine razı olmayınca, (Hazret-i Peygamber) onlara (ibret) olsun diye bir gün visal yapmış, sonra (tekrar) bir gün visal yapmış, sonra da onlar (Şevval yani bayram) hilâlini görmüşlerdi. O zaman (Hazret-i Peygamber, visalden) vazgeçmeye razı olmadıklarından dolayı onları azarlarcasına; "Eğer (hilâlin görülmesi) gecikseydi, size (ibret olsun diye visali) daha fazla yapacaktım!" buyurmuştu.
١٤- باب النَّهْىِ عَنِ الْوِصَالِ فِى الصَّوْمِ
١٧٥٦ - أَخْبَرَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِيَّاكُمْ وَالْوِصَالَ ). مَرَّتَيْنِ قَالُوا : فَإِنَّكَ تُوَاصِلُ. قَالَ :( إِنِّى لَسْتُ مِثْلَكُمْ ، إِنِّى أَبِيتُ يُطْعِمُنِى رَبِّى وَيَسْقِينِى ).
١٧٥٧ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لاَ تُوَاصِلُوا ). قِيلَ : إِنَّكَ تَفْعَلُ ذَلِكَ؟ قَالَ :( إِنِّى لَسْتُ كَأَحَدِكُمْ ، إِنِّى أُطْعَمُ وَأُسْقَى ).
١٧٥٨ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ قَالَ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ قَالَ حَدَّثَنِى يَزِيدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ خَبَّابٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَقُولُ :( لاَ تُوَاصِلُوا فَأَيُّكُمْ يُرِيدُ أَنْ يُوَاصِلَ فَلْيُوَاصِلْ إِلَى السَّحَرِ ). قَالُوا : إِنَّكَ تُوَاصِلُ يَا رَسُولَ اللَّهِ. قَالَ :( إِنِّى أَبِيتُ لِى مُطْعِمٌ يُطْعِمُنِى وَيَسْقِينِى ).
١٧٥٩ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ قَالَ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ قَالَ حَدَّثَنِى عُقَيْلٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ قَالَ : نَهَى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَنِ الْوِصَالِ ، فَقَالَ لَهُ رَجَلٌ مِنَ الْمُسْلِمِينَ : فَإِنَّكَ تُوَاصِلُ. قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِنِّى لَسْتُ مِثْلَكُمْ ، إِنِّى أَبِيتُ يُطْعِمُنِى رَبِّى وَيَسْقِينِى ). فَلَمَّا أَبَوْا أَنْ يَنْتَهُوا عَنِ الْوِصَالِ وَاصَلَ بِهِمْ يَوْماً ثُمَّ يَوْماً ، ثُمَّ رَأَوُا الْهِلاَلَ فَقَالَ :( لَوْ تَأَخَّرَ لَزِدْتُكُمْ ). كَالْمُنَكِّلِ لَهُمْ حِينَ أَبَوْا أَنْ يَنْتَهُوا.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.