- Emir Olmanın Kötülüğü (4)
- Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri (12)
- İmam Ve Emire İtaatin Vacib Oluşu (6)
- İmam Ve Emirin Vazifeleri (6)
- İmamlar Kureyş`tendir (5)
- İmamların Ve Emirlerin Yardımcıları (4)
- İmamlığı Ve Emriliği Sahih Olanlar (5)
[next]
Emir Olmanın Kötülüğü (4)
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Emir Olmanın Kötülüğü
Ravi : Mikdam İbnu Ma`dikerib
Hadis : Resulullah (sav) omuzuma vurdu ve: "Ey Kudeym (Mikdamcık)! Emir, katip, arif olmadan ölürsen kurtuluşa erdin demektir!" dedi.
HadisNo : 1721
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Emir Olmanın Kötülüğü
Ravi : Ebu Zerr
Hadis : "Ey Allah`ın Resulü! "dedim, "beni memur ta`yin etmez misin?" Bu sözüm üzerine, elini omuzuma vurdu ve sonra da: "Ey Ebu Zerr, sen zayıfsın, memurluk ise bir emanettir. (Hakkını veremediğin taktirde) kıyamet günü rüsvaylık ve pişmanlıktır. Ancak kim onu hakederek alır ve onun sebebiyle üzerine düşen vazifeleri eksiksiz eda ederse o hariç" buyurdu. (Ebu Davud`un diğer bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "Ey Ebu Zerr, ben seni zayıf görüyorum. Ben kendim için istediğimi senin için de isterim. Sakın iki kişi üzerine amir olma, yetim malına da velilik yapma." Yine Ebu Davud`un bir diğer rivayeti [Haraç 5, (2934)] şöyle: "Resulullah (sav) buyurdu ki: "Ariflik haktır, halka ariflik gereklidir, ancak arifler ateştedir.")
HadisNo : 1722
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Emir Olmanın Kötülüğü
Ravi : Abdurrahman İbnu Semüre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ey Abdurrahman! Emirlik isteme. Eğer senin talebin üzerine sana emirlik verilirse, istediğin şeyin sorumluluğu sana yüklenir. Eğer sen talibi olmadan sana emirlik verilirse, o işte yardım görürsün. Bir iş için yemin eder, sonra da aksini yapmakta hayır görürsen, daha hayırlı gördüğün ne ise onu yap, ettiğin yemin için de kefarette bulun."
HadisNo : 1723
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Emir Olmanın Kötülüğü
Ravi : Ebu Musa
Hadis : Yanımda amcamın evlatlarından iki kişi daha olduğu halde Resulullah (sav)`ın huzuruna girdim. Yanımdakilerden biri: "Ey Allah`ın Resulü! Allah`ın sana tevdi ettiği işlerden bazıları üzerine bizi emir tayin et" dedi. Diğeri de aynı talepde bulundu. Resulullah (sav)`ın onlara cevabı şu oldu: "Biz, Allah`a kasem olsun, bu işe, onu taleb eden veya ona hırs gösteren hiç kimseyi tayin etmeyiz!"
HadisNo : 1724
[next]
Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri (12)
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri
Ravi : İbnu Abbas
Hadis : Hz. Ali (ra), Resulullah (sav)`ı rahmet-i Rahman`a kavuşturan hastalığı sırasında yanından dışarı çıktı. (Dışarıda bekleyen) halk: "Ey Ebu`l-Hasan, Resulullah (sav) ne durumda?" diye sodular. "Allah`a hamdolsun iyileşti!" dedi. Hz. Abbas (ra) elinden tuttu. Ve: "Üç gün sonra [Resulullah (sav) ölecek, sen bir başkasına] me`mur olacaksın. Ben, vallahi Resulullah (sav)`ın bu hastalığından (kurtulamayıp) vefat edeceğini görüyorum. Zira ben, Abdulmuttaliboğullarının ölüm sırasında aldığı şekli biliyorum. Gel Resulullah (sav)`a gidip bu "iş" (hilafet) kimde kalacak onu soralım. Bizde kalacaksa (şimdiden) bilmiş oluruz. Bizden başkasına kalacaksa kendisiyle konuşuruz, bizi (ona) tavsiye eder" dedi. Ali (ra): "Eğer, biz onu sorsak bunun üzerine (hilafeti) bize yasaklasa, halk ondan sonra onu asla bize vermez. Vallahi ben böyle bir şey soramam!" dedi.
HadisNo : 1735
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri
Ravi : Cübeyr İbnu Mut`im
Hadis : Bir kadın, Resulullah (sav)`a gelerek bir hususta kendisiyle konuştu. Resulullah (sav), (kendisine) tekrar gelmesini emretti. Bunun üzerine kadın: "Ya seni bulamazsam!" dedi. Kadın ( bu sözüyle) sanki ölümü kasdetmişti, Resulullah (sav): "Eğer beni bulamazsan, Ebu Bekir`e uğra!" diye cevap verdi."
HadisNo : 1736
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri
Ravi : Aişe
Hadis : Resulullah (sav) vefat ettiği zaman, babam Ebu Bekir (ra), (Mescid-i Nebi`den bir mil kadar uzaklıkta olan) Sunh nam mevkide idi -ki Aliye (denen Medine`nin yüksek kısmını ki burası Hazrec`e mensup Beni`l-Harise`nin menzillerinin bulunduğru mevki)yi kasdetmektedir- Hz.Ömer (ra) kalkıp: "Vallahi Resulullah (sav) vefat etmedi. Allah mutlaka onu geri gönderecektir, o da (münafık) kimselerin ellerini ve ayaklarını kesecek..." diyordu. Derken Hz. Ebu Bekir (ra) geldi. Resulullah (sav)`ın yüzünü açtı ve öptü. "Annem babam sana feda olsun. Sağlığında hoştun, ölümünde de hoşsun! Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal`e yemin olsun, Allah sana ebediyyen iki ölüm tattırmayacak!" dedi. Sonra dışarı çıkıp: "(Hz. Ömer`i kasdeterek): "Ey (Peygamber ölmedi diye) yemin eden kişi, ağır ol!" dedi. Hz. Ebu Bekir konuşmaya başlayınca Hz. Ömer (ra) oturdu. Hz. Ebu Bekir Allah`a hamd ü sena ettikten sonra: "Haberiniz olsun! Kim Muhammed`e tapıyor idiyse bilsin ki artık Muhammed ölmüştür. Kim de Allah`a tapıyor idiyse o da bilsin ki Allah hayydır, ölümsüzdür!" dedi ve şu ayeti okudu: "Ey Muhammed, şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler" (Zümer 30). Şu Ayeti de okudu: "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmişti. Ölür veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Geriye dönen, Allah`a hiçbir zarar vermez. Allah, şürkedenlerin mükafatını verecektir." (Al-i İmran 144). Bu açıklama üzerine halk boğuk boğuk ağlamaya başladı. Ensar (ra), Beni Saide yurdunda, Sa`d İbnu Ubade`nin etrafında toplandı. (Muhacir de oraya geldi. Ensariler): "Bizden bir emir, sizden de bir emir!" dediler. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ebu Ubeyde (ra) de oraya geldiler. Hz. Ömer konuşmaya başladı ise de Hz. Ebu Bekir onu susturdu. Hz. Ömer (bilahere) şöyle diyordu: "Vallahi, ben konuşmayı şu sebeple arzu etmiştim: (Zihnimde) hoşuma giden sözler hazırlamış, Ebu Bekir bunlara ulaşamaz (onun hatırından bunlar geçmeyebilir) diye endişe etmiştim. Ama, yemin olsun, Ebu Bekir öyle bir konuştu ki, vallahi içimde hazırlamış olduğum güzel sözlerin hepsine isabet etti, (benim aklıma gelmeyen daha da güzelini) beliğ şekilde ifade etti. Onun sözleri arasında şu da vardı: "(Ey Ensar) biz (Kureyşli)ler emirleriz, sizler de vezirlersiniz!" Bu söz üzerine Hubab İbnu`l-Münzir ayağa kalktı ve: "Hayır vallahi bunu yapmayız. Bizden bir emir, sizden de bir emir olacak!" dedi. Hz. Ebu Bekir (ra): "Hayır! Olmaz bu. Bizler emirleriz, sizler de vezirlersiniz" dedi. Rezin şunu ilave etti: "Hz. Ebu Bekir devamla şunu söyledi: "Bu "iş (hilafet), şu Kureyş cemaati için meşru tanınacaktır. Onlar, yer itibarıyla Arapların ortasındadır, şerefçe de (eskiden beri) en gözdeleridir. Öyleyse, Ömer`e veya Ebu Ubeydeye biat edin!" Hz. Ömer atılarak: "Bilakis, biz sana biat ediyoruz. Sen bizim efendimizsin, en hayırlımızsın, üstelik Resulullah (sav)`a da en sevgili olanımızsın!" dedi ve Hz. Ebu Bekir (ra)`in elinden tutup ona biat etti. Hz. Ömer (ra)`i müteakip halk da ona biat etti. Bunun üzerine biri: "Sa`d İbnu Ubade`yi katlettiniz!" diye bağırdı. Hz. Ömer (ra) öfkeyle: "Allah onu katletsin!" dedi. Hz. Aişe (ra) devamla der ki: "Bu her iki konuşmada geçen sözleri de Allah faideli kıldı. Nitekim Hz. Ömer`in konuşması halkı korkuttu. Aralarında nifak vardı, onun konuşmasıyla Cenab-ı Hakk nifakı bertaraf etti. Hz. Ebu Bekir (ra) de halkın nazarını Allah`a çevirip, üzerinde oldukları hakkı (islam`ı) öğretti. Oradan şu ayeti okuyarak ayrıldılar. (Mealen): "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmişti. Ölür veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Geriye dönen, Allah`a hiçbir zarar vermez. Allah şükredenlerin mükafaatını verecektir" (Al-i İmran 144). [(İbnu Deybe diyor ki:) "Derim ki: "Rezin şunu ilave etti" sözü, et-Tecrid`de ve Tecrid`in aslında mevcuttur. Bu ziyade aynısıyla Sahih-i Buhari`de mevcuttur. Allahu a`lem."]
HadisNo : 1737
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri
Ravi : İbnu Abbas
Hadis : Ben, Muhacirler`den bir çoğundan Kur`an öğreniyordum. Abdurrahman İbnu Avf, onlardan biri idi. (Ben Mina`da onun menzilinde iken, o da, Hz. Ömer`in son defa yapmış olduğu haccda onun yanında idi. Abdurrahman yanıma dönüşte:) "Bugün Hz. Ömer`in yanına gelen bir adamı keşke sen de görseydin. Dedi ki: "Ey mü`minlerin emiri, bir adam görsen ki sana; "Keşke Ömer ölmüş olsa da falancaya (Bezzarın rivayetinde Talha İbnu Ubeydillah`a) biat etsem. Vallahi Hz. Ebu Bekir (ra)`in biati çabucak oldu bitti" dese ne dersin?" dedi. Hz. Ömer bu söze (daha önce hiç görmediğim kadar) öfkelendi ve: "İnşaallah bu akşam halka hitab edip, (ahd ve müşaverede olmaksızın) idareyi gasbetmek isteyen bu heriflere karşı onları uyaracağım" dedi. Abdurrahman ilaveten dedi ki: "(Bunun üzerine) Hz. Ömer`e: "Ey mü`minlerin emiri," dedim, "böyle bir şey yapma. Zira hacc mevsiminde insanların cühela ve serseri takımı biraraya gelir. Konuşmak üzere halkın içinde doğrulduğun zaman bunlar ola ki, etrafında ekseriyeti teşkil ederler. Korkum şu ki, siz kalkar birşeyler söylersiniz, o cahillerin her biri bir başka şey anlar, esas ifade etmek istediğiniz maksad tamamen kaybolur. Şu halde acele etmeyin, Medine`ye varın. Orası daru`l-hicret ve sünnettir (hicretin yapıldığı, sünnetin yaşandığı mahaldir). Orada fıkıh uleması ve insanların eşrafıyla başbaşa kalır, dilediğinizi rahatça söylersiniz. Alimler sözlerinizi eksiksiz öğrenirler ve maksadınız ne ise onu anlarlar." (Bu sözüm üzerine) Hz. Ömer (ra): "Pekala, vallahi inşaallah Medine`ye vardığımda ilk fırsatta bu toplantıyı aktedeceğim!" dedi. İbnu Abbas (ra) devamla dedi ki: "Zilhicce`nin sonlarında Medine`ye geldik. Cuma günü öğle olur olmaz camiye gitmede acele ettim." Rezin şu ilavede bulundu: "Öğle sıcağında çıktım." Sonra önceki hadisi anlatmaya (İbnu Abbas) devam etti ve dedi ki; "(Camiye gelince) Said İbnu Zeyd İbni Amr İbni Nüfeyl (ra)`i minberin köşesinde oturmuş buldum. Dizim dizine değecek şekilde yanına oturdum. (Sağıma soluma bakmaya) başlamadan Ömer İbnu`l-Hattab (yerinden minbere doğru) çıktı. Onun gelmekte olduğunu görünce yanımdaki Said İbnu Zeyd İbni Amr İbni Küfeyle: "Bu öğle, Ömer, halife olduğu günden beri hiç yapmadığı bir konuşma yapacak" dedim. Zeyd, söylediğimi hoş karşılamadı ve: "Daha önce konuşmadığı şeyi konuşması ne mümkün!" deyip beni reddetti. Hz. Ömer (ra) minbere oturdu. Müezzin ezanını tamamlayınca, doğruldu. Cenab-ı Hakk`a layık olduğu hamd ve senada bulundu. Sonra şunları söyledi: "Emma ba`d. Ben şimdi sizlere, Cenab-ı Hakk`ın söylememi takdir buyuracağı bir konuşma yapacağım. Bilemiyorum, belki de ecelim yakındır, (bu son hutbem olur). Kim bu sözlerimi anlar ve hafızasına alabilirse bineğinin götürdüğü her yerde nakletsin. Kim de anlamış olmaktan korkarsa, hiç kimseye hakkımda yalan söylemesin! Helal etmiyorum. Allah celle şanuhu, Muhammed (sav)`i hakla gönderdi, kendisine kitap indirdi. Allah`ın indirdikleri meyanında recm ayeti de vardı. Biz onu okuduk, anladık ve ezberledik. Resulullah (sav) recm cezası verdi. O`ndan sonra da bizler verdik. Şahsen aradan fazla zaman geçince, bazılarının çıkıp: "Allah`ın kitabında biz recm ayeti bulamıyoruz" diyerek Allah`ın indirmiş olduğu bir farzı terkedip sapıtmalarından korkuyorum. Recm, Allah`ın kitabında muhsan, yani baliğ, akil, sahih bir evlilikle evlenmiş ve gerdek yapmış olduğu halde zina eden kadın ve erkeklere -isbatlayıcı beyyine veya hamilelik, veya itiraf olduğu takdirde" uygulanması gereken bir haktır." Zina haddiyle ilgili babta zikri geçmiş olan İbnu Abbas hadisi (1589 numaralı hadis) gibi zikrettikten sonra dedi ki: "...Ve dahi bana ulaştı ki, birileri şöyle demiş: "Ömer ölünce, (herkesle istişare, biat aramaksızın) falancaya biat edeceğim." Sakın ha! Hiç kimseyi, "Hz. Ebu Bekir`in seçimi de oldu bittiye geldi. (Biz de onun seçilme tarzına uygun olarak birini seçebiliriz)" gibi sözler aldatmasın. Haberiniz olsun, -evet onun seçimi çabuk olmuştur bu doğru- ancak, Allah (umumiyetle çabuk yapılan işlerde bilahere karşılaşılan) şerlerden (bu ümmeti) korumuştur. Sizden hiç kimseye, Hz. Ebu Bekir (ra)`e yapıldığı şekilde (alaka gösterilerek) boyunlar koparcasına nazarlar çevrilip baş uzatılmaz. Öyle ise, Müslümanların istişare ve te`yidi tahakkuk etmeksizin kim bir başkasına biat ederse bilsin ki, ne biat edene, ne de edilene itibar edilmeyecektir. Böyle bir biat akdi, edeni de edileni de ölüme maruz bırakacaktır. (Hz, Ebu Bekir`e yapılan biat böyle kıt düşüncelilerin zannettiği gibi değildir, iç yüzünü anlatayım:) Resulullah (sav)`in ruhunu Cenab-ı Hakk kabzettiği vakit, haberimiz oldu ki, Ensar büyük bir grup halinde bizden ayrı olarak Beni Saide sakifinde toplanmışlar. Ali, Zübeyr ve bunlarla birlikte (Abbas gibi diğer) bazıları bizden ayrılarak (cenazeyle meşgul olmak üzere) geride kaldılar. Muhacirler de Hz. Ebu Bekir (ra)`in etrafında toplandılar. Hz. Ebu Bekir`e: "Ey Ebu Bekir, haydi şu Ensari kardeşlerimizin yanlarına gidelim!" dedim. Onlara (bir an önce yetişmek üzere) yürüdük. Yakınlarına varınca, onlardan iki salih zatla karşılaştık, Kavmin (Sa`d İbnu Ubade`yi halife seçme hususundaki) kararlarını zikrettiler, sonra da: "Ey Muhacirler cemaati nereye gidiyorsunuz?" diye sordular. Biz: "Şu Ensari kardeşlerimize gidiyoruz!" dedik. "Hayır, onlara yaklaşmayın, hükümlerim versinler" dediler. Ben: "Vallahi onlara gideceğiz" dedim ve yürüdük. Onları Beni Saide sakifinde bulduk. Ortalarında üzeri örtülü birisi vardı. "Bu da kim?" dedim. Sa`d İbnu Ubade`dir!" dediler. Ben: "Nesi var?" diye sordum. "Titriyor!" dediler. Biraz oturmuştu ki, hatipleri şehadet getirerek söze başladı. Cenab-ı Hakk`a layık olduğu hamd ve senayı ifade ettikten sonra şu konuşmayı yaptı: "Emma ba`d! Biz Allah`ın ensarı ve İslam`ın ordusuyuz. Siz ey Muhacirler, asıl kavminden kopup gelmiş (içimizde) az bir grupsunuz!" (Anladık ki) bunlar, aslen müstehak olduğumuz fonksiyonumuzdan bizi koparmak, emirlikten uzak tutmak istiyorlardı. Hatip sözlerini tamamlayınca konuşmak arzu ettim. Bu esnada, içimden söyleyecek güzel sözler hazırlamıştım, bunlar hoşuma da gitmişti. Bunları Ebu Bekir (ra)`in huzurunda söylemek istiyordum. Ben bazan onun hiddetini yatıştırıyordum. Konuşmak istediğim sırada Ebu Bekir: "Acele etme!" dedi. Onu öfkelendirmek istemedim (ve konuşmaktan vazgeçtim). Ebu Bekir (ra) konuştu. O aslında benden daha çok hilme sahip , daha vakur idi. Allah`a yeminle söylüyorum, içimde hazırladığım bütün güzel sözleri eksiksiz aynı güzellikte ve hatta daha da güzel bir biçimde bu konuşması esnasında söyledi. Demişti ki: "Hakkınızda söylediğiniz hayır (ve fazilet ne varsa) hepsine layıksınız. Ancak bu (emirlik) işi, Kureyş kabilesine (meşru) tanınır. Onlar, neseb yönüyle de, yurt yönüyle de Arab`ın ortasında yer alır. Ben sizin için şu iki şahıstan birini uygun buldum, bunlardan hangisini isterseniz ona biat edin!" Böyle deyip "benim ve Ebu Ubeyde İbnu`l-Cerrah`ın- ellerimizden tuttu. Ebu Bekir, ikimizin arasında oturuyordu. Onun (ikimizi imamlığa teklif eden cümlesinden başka) bütün söyledikleri hoşuma gitti. Vallahi, Ebu Bekir`in bulunduğu bir kavmin başına emir seçilmektense, ortaya çıkarılıp boynunum vurulmasını gerektirecek bir günah işlemek bana daha sevgili gelirdi. Ancak, nefsimin bana ölüm anında hoş gösterdiği şeyi şimdi bulamıyorum. Derken Ensar`ın (Hubab İbnu`l-Münzir adındaki) bir sözcüsü: "Beni (hasta hayvanların kaşınarak rahatladıkları) kaşınma çubukcağızı, yaslandığı dikme ile ayakta duran hurma fidancığı kabul edin (ve fikrimi dinleyin. Diyorum ki): "Sizden bir emir, bizden de bir emir olsun, ey Kureyş cemaati!" dedi. Bunun üzerine her kafadan bir söz çıkmaya başladı, gürültü çoğaldı. Öyle ki ihtilaf çıkacak diye korktum. Hz. Ebu Bekir`e: "Ey Ebu Bekr, uzat elini!" dedim. Elini uzattı, ben ona biat ettim. Muhacirler de biat ettiler. Sonra da Ensar biat etti. Sa`d İbnu Ubade (ra)`nin üzerine atıldık. Derken onlardan biri: "Sa`d İbnu Ubade`yi öldürdünüz!" demez mi? Ben de: "Sa`d İbnu Ubade`yi Allah öldürsün!" dedim. Hz. Ömer (ra) der ki: "Vallahi biz, Hz. Peygamber (sav)`ın defni sırasında, Hz. Ebu Bekir`in seçiminden daha ehemmiyetli bir şey düşünemedik. Biat gerçekleşmeden halkı terketmemiz halinde, oradan ayrılınca, arkamızdan kendilerinden birini halife seçiverecekler diye korktuk. Böyle bir durumda ya bize de razı olmaya olmaya biat edecek veya muhalefet edecek ikisi de fesad olacaktı. Bilesiniz, Müslümanlarla istişare etmeden kim bir başkasına biat ederse, ne biat edene, ne de kendisine biat edilene itibar edilmez, ikisinin de öldürülmesinden korkulur. [Müslim`de hadis muhtasar olarak kaydedilmiştir.]
HadisNo : 1738
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri
Ravi : Aişe
Hadis : Hz. Fatıma ve Hz. Abbas (ra), Hz. Ebu Bekir (ra)`e uğrayıp, Resulullah (sav)`tan kendilerine kalan mirası sordular. Hz. Ebu Bekir (ra) onlara: "Resulullah (sav)`ın: "Bize kimse varis olamaz, bıraktıklarımız hep sadakadır. Ancak Al-i Muhammed bu maldan (ihtiyacı kadarını) yer" dediğini işittim. Allah`a yemin olsun Resulullah (sav)`ın yaptığını gördüğüm bir şeyi terketmem, mutlaka onu yaparım. Ben O`nun emrinden bir şey terkedecek olsam sapıtmaktan korkarım!" dedi. Bunun üzerine Hz. Fatıma, Hz. Ebu Bekir (ra)`e küstü ve altı ay sonra ölünceye kadar onunla konuşmadı. Hz. Ali, onu geceleyin defnetti. Ölümünü Hz. Ebu Bekir (ra)`e haber vermedi. Hz. Ali, Fatıma (ra) sağken halk nazarında ayrı bir makama, izzete sahipti. Hz. Fatıma vefat edince, halkın alakası ondan kesildi. Bir adam Zühri (ra)`ye: Ali, (Hz. Ebu Bekir`e) altı ay biat etmedi mi?" diye sordu. "Hayır, vallahi hayır, Beni Haşim`den hiç kimse geri kalmadı. Ali (ra), insanların nazarlarının kendinden çevrildiğini görünce Hz. Ebu Bekir (ra)`le musalahaya mecbur kaldı. Ona haber salarak: "Yanında kimse olmadan, yalnız olarak bize gel!" dedi. kendisine Hz. Ömer`in gelmesini istemiyordu, çünkü ondaki şiddet ve hiddet halini biliyordu. Hz. Ömer (ra): "Onlara tek başıa gitme!" dedi. Hz. Ebu Bekir (ra): ""Vallahi tek başıma gideceğim. Bana ne yapabilirler ki?" dedi ve Ebu Bekir (ra) onlara gitti. Hz. Ali (ra)`nin yanına girdi. Beni Haşim, yanında toplanmışlar idi. (Hz. Ebu Bekir`i görünce) kalktı. Allah`a hamd-ü senada bulundu. Sonra şunu söyledi: "Emma ba`d! Ey Ebu Bekir, bizim sana biat etmemize mani olan şey senin faziletini inkarımız değildir, sana karşı bir rekabet düşüncemiz de yok. Ancak, biz, bu "iş"te bizim de bir hakkımız olduğuna inanıyorduk. Bize karşı müstebit davrandınız!" Sonra Resulullah (sav)`a olan yakınlığını zikretti. Ali bunları zikrettikçe Hz. Ebu Bekir (ra) ağlamaktan kendini alamıyordu. Hz. Ebu Bekir (ra) şehadet getirdi, Allah Teala`ya hamdetti, senada bulundu. Sonra şunları söyledi: "Emma ba`d! Allah`a kasem olsun, şurası muhakkak ki, Resulullah (sav)`ın akrabaları bana, kendi akrabalarımdan daha yakın, daha sevgili. Ve ben, yeminle söylüyorum, benimle sizin aranızda olan bu mal meselesinde haktan ve hayırdan hiç ayrılmış değilim. Zira, ben Resulullah (sav)`dan şunu işittim: "Bize kimse varis olamaz, bıraktığımız sadakadır. Al-i Muhammedi bu maldan yer." Vallahi ben, Resulullah (sav)`ın yaptığını gördüğüm bir işi terketmem, Allah`ın izniyle mutlaka yaparım" dedi. Hz. Ali (ra): "Biat için öğleden sonra buluşalım" dedi. Ebu Bekir (ra) öğleyi kılınca, cemaate yönelip Hz. Ali (ra)`nin (biati geciktirmedeki) beyan ettiği özürleri halka anlattı. Sonra da Hz. Ali (ra) kalkıp, Hz. Ebu Bekir (ra)`in hakkını tazim buyurdu, faziletlerini, İslam`a sebkat eden hizmetlerini zikretti. Sonra Ebu Bekir (ra)`e yaklaşıp biat etti. Halk, Hz. Ali (ra)`nin etrafını sarıp:"isabet ettin, çok iyi bir davranışta bulundun" diyerek takdir ettiler. Hz, Ali (ra) bu ma`ruf işe döndüğü zaman halk (tekrar) kendisine yakınlık (ve alaka) gösterdi." [Metin Müslim`dendir. Hadis Buhari`de muhtasardır.]
HadisNo : 1739
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri
Ravi : Kasım İbnu Muhammedi
Hadis : Hz. Aişe (ra) bir gün hastalanmış: "Vay başım, (ölüyorum)!" demişti. Hz. Peygamber (sav) (şaka olsun diye): "Keşke bu ben sağken olsa, sana istiğfar eder, dua ediveririm!" dedi. Bunun üzerine Hz. Aişe (ra) birden parladı: "Vay başıma gelen. Vallahi görüyorum ki ölmemi istiyorsun. Ben öleceğim, sen de akşama zevcelerinden biriyle başbaşa kalacakın ha!" dedi. Resulullah (sav) (sözü değiştirerek) dedi ki: "Bilakis ben ölüyorum, vay başım! Ebu Bekir`e ve oğluna birini gönderip (benden sonra hilafet hususunda "ben daha layığım" iddia veya temennisinde bulunacaklara karşı) yerime geçeceği tesbit etmek istemiştim. Sonradan (kendi kendime: "Böyle bir iddiayı Ebu Bekir dışında kim yaparsa) Allah kabul etmez, mü`minler de reddederler" dedim (ve vasiyet yapmaktan vazgeçtim)."
HadisNo : 1740
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri
Ravi : Aişe
Hadis : Hz. Ebu Bekir (ra), ölüm anı yaklaşınca (muhtazar olunca), Hz. Ömer`i çağırttı ve: "Ey Ömer, ben Resulullah (sav)`ın ashabı üzerine seni halife seçiyorum. Mizanı ağır olan, hakka uyması sebebiyle kıyamet günü mizanı ağır basacak ve ağırlık kendine olacak kimsedir. Sadece hakkın girdiği mizanın ağır olması da hak olmuştur. Ey Ömer! Mizanı hafif olan da, batıla uyması sebebiyle, kıyamet günü sevabı az ve hafif olan ve bu hafiflikle teraziye girecek olandır, içerisine sadece batıl giren mizanın hafif olması da haktır." Ayrıca, askerlerin komutanlarına da şunu yazdı: "Başınıza Ömer`i seçtim. Kendim için de, Müslümanlar için de hayrı seçtim." Sonra Ebu Bekir (ra) vefat etti ve geceleyin defnedildi. Bilahere Hz.Ömer (ra), ayağa kalkıp hamd-ü sena ettikten sonra şunları söyledi: "Ey insanlar, ben size, hiç bilmediğiniz bir şeyi kendimden uydurup öğretecek değilim. Ben Ömer`im. Size emir olma hususunda hırsım yok. Ancak vefat eden Ebu Bekir (ra) bunu bana vasiyet etti. Bu işi ona Allah`ın ilham ettiğine inanıyorum, imamlığımı, ona ehil olmayan kimseye bırakmam. Fakat onu, Müslümanlara saygı göstermeye gayret edenlere bırakırım, işte böyleleri, Müslümanlara emir olmaya başkalarından daha çok layıktır." [Muvatta`da bulunamamıştır.]
HadisNo : 1741
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri
Ravi : Ma`dan İbnu Ebi Talha
Hadis : Hz. Ömer (ra), cuma günü hutbe verdi. Önce Resulullah (sav)`ı hatırlattı, sonra Hz. Ebu Bekir (ra)`i andı. Sonra da şunları söyledi: "Ben rüyamda bir horoz gördüm, bana üç gaga vurdu. Bunu, ecelim yaklaştı diye yordum. Bazı kimseler, yerime birini seçmemi söylüyorlar. Allah ne dini, ne hilafetini, ne de Resulü (sav) ile gönderdiği şeyi zayi edecek değildir. Eğer ecelim çabucak gelirse hilafet, Resulullah (sav) ölürken kendilerinden razı bulunduğu şu altı kişinin müşaveresi ile belirlenecektir. Ben biliyorum ki, bazıları bu seçime dil uzatacaklardır. Bunlar benim şu elimle İslama kattığım kimselerdir. Eğer bunu yaparlarsa bilin ki, onlar ancak Allah`ın düşmanlarıdır, kafirlerdir, sapıklardır. Sonra sözüne şöyle devam etti: "Ey Rabbim, seni Ensar`ın ümerasına şahid kılıyorum. (Bilin ki) ben onları, adaletli olsunlar ve halka dinlerini, Peygamberlerinin (sav) sünnetini öğretsinler (zekatı) aralarında taksim etsinler, dini meselelerde müşkilatla karşılaşınca bana bildirsinler diye başlarına tayin ettim." Hz. Ömer (ra)`in bu hutbesinden bir cuma geçmişti ki hançerlendi. Yanına girmek için önce Muhacirler`e, sonra Ensar`a, sonra Medineliler`e, sonra Şamlılar`a, sonra Iraklılar`a sırayla izin verdi. Biz, huzura girenlerin sonuncusu idik. Siyah bir bürde ile yarası sarılmış, üzerinden kanlar akıyor vaziyette gördük. "Bize vasiyette bulun!" dedik. Ona bizden başka vasiyet talebinde bulunan olmadı. "Size dedi, Allah`ın Kitabı`nı vasiyet ediyorum. Zira ona uyduğunuz müddetçe asla sapıtmazsınız. Size Muhacirleri de vasiyet ediyorum. Zira insanlar çoğalırken onlar azalıyor. Size Ensar`ı da vasiyet ediyorum. Zira onlar, imanın sığındığı melcedir. Size bedevileri de vasiyet ediyorum. Zira onlar aslınız, dayanağınızdır." Bir rivayette şöyle denmiştir: "...Zira onlar kardeşlerinizdir, düşmanınızın düşmanıdır. Size zımmileri de vasiyet ediyorum, zira onlar Peygamberimiz (sav)`in zimmeti ve ailenizin rızkıdır. Beni terkedin artık." (Bir rivayette şöyle gelmiştir: "Hz. Ömer (ra) hançerlendiği zaman kendisine: "Birini yerinize seçseniz!" denilmişti. Şu cevabı verdi: "Yani işinizi sağken de, ölmüşken de ben mi sırtımda taşıyayım? Mamafih, birisini seçecek olsam (bu caizdir, zira) benden daha hayırlı olan Ebu Bekir seçmiştir. Seçimi terkedecek olsam (bu da caizdir zira) benden daha hayırlı olan Resulullah (sav) da seçimi terketti. Ben istedim ki, bundaki nasibim başa baş olsun, ne lehime ne de aleyhime." Abdullah İbnu Ömer (ra) dedi ki: "(Ömer`in bu sözü üzerine) anladım ki, yerine kimseyi tayin etmeyecektir." Oradakiler: "Allah hayırlı mükafaatlar versin. Sen şu şu hizmetleri yaptın" dediler. O da: "Uman ve korkan" diye cevap verdi.")
HadisNo : 1742
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Hz. Hafsa (ra)`nın yanına girdim, saçlarından su damlıyordu. Bana: "Babam, yerine halife tayin etmiyormuş biliyor musun?" dedi. Ben: "Tayin etmesi gerekir" dedim. "Etmiyor!" dedi. Abdullah der ki: "Bu hususta babamla konuşmak üzere yemin ettim, sustum ve sabahleyin eve gittim. Ama babamla konuşmadım. Sanki elimde bir dağ taşıyor gibi sıkıntılı idim. Nihayet dönüp babamın huzuruna girdim. Bana halkın durumundan sordu. Haber verdim. Sonra kendisine: "Halkın birşeyler söylediğini işittim. Onu size söylemeye azmettim. Sizin, yerinize halife tayin etmeyeceğinizi zannediyorlar. Halbuki sizin bir deve çobanınız veya koyun çobanınız olsa, sonra sürüyü bırakarak size gelse, siz mutlaka sürünün zayi olacağını bilirsiniz, insanlara nezaretin daha (ehemmiyetli ve) çetin olduğu da malumunuzdur" dedim. Bu sözlerim ona muvafık geldi ve bir müddet başını (yastığa) koydu. Sonra tekrar bana doğru kaldırarak: "Allah dinini, muhafaza edecektir. Ben yerime halife bırakmamış olsam meşrudur, çünkü Resulullah (sav) da yerine kimseyi bırakmamıştır. Şayet bir halife bırakacak olsam o da meşrudur, çünkü Ebu Bekir bırakmıştır" dedi. İbnu Ömer der ki: "Vallahi babam, Resulullah (sav) ile Hz. Ebu Bekir`i anmaktan başka bir şey yapmadı. Anladım ki, Resulullah (sav)`a hiç kimseyi denk tutmayacak ve yerine de kimseyi halife bırakmayacak"
HadisNo : 1743
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri
Ravi : Amr İbn Meymun el-Evdi
Hadis : Hz. Ömer hançerlendiği sabah ben ayaktaydım. O`nunla -yani Hz. Ömer`le- benim aramda sadece Abdullah İbnu Abbas (ra) vardı, iki saf arasından geçince, arada durup bakmıştı. Bir boşluk gördü ve "Safları düz tütün" dedi. Saflarda herhangi bir boşluk kalmayınca öne geçip tekbir getirerek namaza başladı, ilk rek`atte cemaat toplanıncaya kadar, muhtemelen Yusuf veya Nahi suresini veya bunlara mümasil bir süre okudu. (Rüküye gitmek üzere) tekbir getirmişti ki, hançerlendiği sırada "Köpek beni öldürdü" veya "...yedi" diye bir ses işittim. el-Ilc (mel`unu), iki ağızlı bir bıçak elinde olduğu halde (kapıya doğru) fırladı, sağında solunda kime rastladı ise hançer sapladı. O gün cemaatten tam on üç kişi yaralamıştı. Bunlardan dokuzu derhal öldü. Bir rivayete göre yedi kişi ölmüştür. Bu durumu gören Müslümanlardan biri, herifin üzerine bir bürnus attı. el-Ilc yakalandığını zannederek bıçağı kendisine saplayıp intihar etti. Hz. Ömer (ra), Abdurrahman İbnu Avf (ra)`ı tutup öne geçirdi. Ömer`in arkasındakiler de benim gördüklerimi gördüler. Mescidin yan tarafındakiler, olup biten ne idi anlayamamışlardı. Ancak onlar, "sübhanallah, sübhanallah" diyen Hz. Ömer`in sesini duyuyorlardı. Abdurrahman cemaate namazı kısa bir şekilde kıldırıp tamamlattı. Cemaat namazdan çıkınca Hz. Ömer (radıyallahu anh): "Ey İbnu Abbas, bak beni kim öldürdü!" dedi. (İbnu Abbas) bir müddet dolaşıp döndü ve: "Muğire İbnu Şu`be`nin kölesi" dedi. Hz. Ömer (ra): "Allah canını alsın. Ben ona iyilik emretmiştim" dedi ve ilave etti: "ölümümü Müslümanlardan birinin eliyle yapmayan Allah`a hamdolsun. Sen ve baban, Medine`de el-Ilc`ların (İranlı kölelerin) çoğalmasını severdiniz." (Bu söz İbnu Abbas (ra)`ya idi) çünkü en çok köle Abbas (ra)`da vardı, İbnu Abbas (ra): "Dilerseniz yapayım -yani isterseniz onların hepsini öldürelim-" dedi. Hz. Ömer (ra): "Hayır, sizin dilinizle konuşmalarından, kıblenize müteveccih namaz kılmalarından, haccmizla haccetmelerinden sonra hayır!" dedi. Sonra evine taşındı. Onunla bizde gittik. Sanki insanlara o güne kadar hiç musibet gelmemişti. Birisi: "Korkarım ölecek!" bir diğeri: "Bir şeyi yok" diyordu. Nebiz (hurma şırası) getirildi, ondan biraz içti. Bu, karnındaki yaradan geri çıktı. Sonra süt getirildi, ondan da içti. O da yarasından geri çıktı, iyice anlaşılmıştı, Ömer (ra) ölecekti. Halk gelip kendisine senada bulunuyordu. Bir genç geldi: "Ey müzminlerin emiri, Allah`ın müjdesiyle sizi müjdeliyorum. Resulullah (sav)`la sohbetiniz var, bildiğiniz gibi İslama geçmiş hizmetleriniz var. Sonra başa geçtiniz ve adaletli oldunuz ve sonunda şehadet!" dedi. Hz. Ömer (büyük bir tevazu ile): "Bütün bunların (günahlarımı karşılayabilmesini, Allah`ın huzurunda) başa baş yeterli olmasını ne kadar isterim" diye cevapladı. Genç geri dönünce, izarının yere değmekte olduğunu gördü. "Onu bana çağırın" dedi (ve gelince): "Ey kardeşimin oğlu, giysini kaldır, öyle yapman giysini daha temiz kılar, Rabbine karşı muttaki ol!" dedi. Sonra bana yönelerek: "Ey Abdullah, araştır bakalım üzerimde ne kadar borç var!" dedi. Hesapladılar, seksen altı bin dirhem kadar borcu olduğu anlaşıldı. "Ömer ailesinin malı yeterse, bunu onların malından ödeyin. Yetmezse Beni Adiyy İbnu Ka`b`ın malından iste. Onlann malı da yetmezse Kureyş`in malından iste. Kureyş`ten başkasına gitme. Bana bedel bu malı öde. Mü`minlerin annesi Aişe (ra)`ye git ve: "Ömer sana selam ediyor", de. Sakın mü`minlerin emiri deme, bugün artık ben mü`minlerin emiri değilim" De ki: "Ömer İbnu`l-Hattab iki arkadaşıyla birlikte gömülmek için senden izin istiyor." Abdullah der ki: "İzin istedim, selam verip girdim. Hz. Aişe (ra) ağlıyordu. "Ömer sana selam ediyor, iki arkadaşının yanında gömülmek için izin istiyor" dedim. Hz. Aişe: "Onu ben kendim için düşünüyordum. Fakat Ömer`i bugün kendime tercih ediyorum" cevabını verdi. Geri dönünce Ömer`e: "İşte Abdullah İbnu Ömer geldi!" denildi. Hz. Ömer (ra): "Ne haber getirdin?" dedi. "İstediğiniz oldu, Hz, Aişe izin verdi" denilince: "Elhamdülillah" dedi, "nazarımda bundan daha mühim bir şey yoktu." Ruhum kabzedilince beni oraya götürün. (Oraya varınca, Aişe`ye tekrar) selam ver ve: "Ömer izin istiyor!" de. Eğer izin verirse beni içeri alın, eğer beni reddederse, beni Müslümanların mezarlığına götürün." O sırada mü`minlerin annesi Hafsa (ra) geldi. Kadınlar onu örtüyorlardı. Onu görünce kalktık. Ömer`in yanına girdi. Yanında bir müddet ağladı. Erkekler de izin istediler. Onlar için, içerde bir yere girdi, içeriden ağlamasını işitiyorduk. "Ey mü`minlerin emiri, dediler, vasiyet et, yerine birini tayin et!" "Ben, dedi bu işe Resulullah (sav)`ın kendilerinden razı olarak öldüğü şu altı kişiden daha layık birini bilmiyorum, -ve isimlerim saydı: Ali, Osman, Zübeyr, Talha, Abdurrahman İbnu Avf ve Sa`d (ra)." devamla dedi ki: "Size Abdullah İbnu Ömer şehadet ediyor. Onun hilafet işiyle hiçbir ilgisi yok, tıpkı kendisine gelen taziye heyeti gibi. Emirlik, şayet Sa`da isabet ederse, mesele yok. Aksi halde, kim emir olursa ondan istifade etsin. Bilesiniz, ben onu aczi veya hıyaneti sebebiyle azletmedim." Ömer şunu da söyledi: "Benden sonra gelecek halifeye Ensar`ı, Muhacirin`i, bedevileri ve taşra halkını vasiyet ediyorum." Ruhu kabzedilince, onu çıkardık. Yayan (Hz. Aişe`ye kadar) geldik. Abdullah selam verip: "Ömer izin istiyor!" dedi. "Alın içeri!" dedi ve derhal içeri alındı, iki arkadaşıyla birlikte oraya kondu. Defin işinden boşalınca, hilafet hey`eti toplandı. Abdurrahman İbnu Avf (ra): "Seçimin asgari ihtilafla yürümesi için) aranızdan üç kişi seçin!" dedi. Zübeyr (ra): "Ben reyimi Ali (ra)`ye verdim" dedi. Talha (ra) da: "Ben reyimi Osman`a verdim" dedi, Sa`d (ra): "Reyimi ben de Abdurrahman İbnu Avf`a verdim" dedi. Abdurrahman (ra) (Hz. Ali ve Hz. Osman`a yönelerek): "Hanginiz bu işten (halife adaylığından) çekilir, böylece, halifemizi belirleme işini ona bırakırız. Allah ve Müslümanlar onun üzerinde murakıbtır. O da kanaatince en iyi olanı araştıracaktır" dedi. Ancak bu iki şeyh (Hz. Ali ve Hz. Osman (ra) sükut ettiler. Bunun üzerine Abdurrahman onlara: "Seçme işini bana bırakır mısınız? Allah en efdalinizi seçmem hususunda benim üzerimde murakıbdır!" dedi. O ikisi de: "Evet!" dediler. İkisinden birinin (Hz.Ali (ra)`nin elinden tuttu ve: "Senin Resulullah (sav)`a, yakınlığın, İslam`da da kıdemin, (önceliğin) var, bunu biliyorsun. Allah da üzerinde murakıbtır. Kasem ediyorum, seni seçecek olsam mutlaka adaletli olursun, Osman`ı seçecek olsam kesinlikle onu dinleyip itaat edersin." Dedi. Sonra diğerine yönelerek, ona da buna benzer sözler söyledi. Her ikisinden de imsak (yani kesin söz) aldıktan sonra: "Ey Osman kaldır elini!" dedi ve ona biat etti. Ali (ra)`de biat etti. Sonra (kapılar açıldı) Medine halkı da gelip Hz. Osman`a biat etti.
HadisNo : 1744
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri
Ravi : Abdullah İbnu Selam
Hadis : Hz. Osman (ra) muhasara edildiği zaman, namaz kıldırma işine Hz. Ebu Hüreyre (ra)`yi tayin etti. Bazan Hz. İbnu Abbas kıldırıyordu. Sonra, Hz. Osman (isyancılara) elçi yollayıp,benden ne istiyorsunuz? diye sordu. Onlar: "Hilafetten ayrılmanı istiyoruz" dediler. O da: "Allah`ın bana giydirdiği bir kaftanı çıkarmam" diyerek reddetti. "Onlar seni öldürecekler!" dediler. O: "Beni öldürdüğünüz takdirde, ebediyyen birbirinizi sevmeyecek, düşmanla elbirlik savaşamayacaksınız. Göre göre ihtilafa düşeceksiniz. Ey kavm, bana karşı çıkardığınız şu ihtilaf sakın ola başınıza, sizden öncekilerin maruz kaldığı belayı dolamasın!" dedi. İhtilalcilerin tazyikleri artınca, cuma gününe oruçlu olarak girdi. Gün biraz ilerleyince uyudu. Uyanınca: "Şu anda rüyamda Resulullah (sav)`ı gördüm. Bana: "Akşam yanımızda iftarını yapacaksın" buyurdu" dedi. O gün öldürüldü. Sonra Hz. Ali (ra) hutbe okumak üzere kalktı. Hamd-ü senadan sonra: "Ey insanlar, dedi, bana yaklaşın, gözlerinizi, kulaklarınızı dört açın. Şahsen ben ve sizler hepimizin fitnenin içine düşmemizden korkuyorum. Fitne sırasında, hepimize gayret gerekecek." Devamla dedi ki: "Allah bu ümmeti iki edeble terbiye etti: Kitap ve Sünnet. Bunların (tatbiki hususunda), sultan nezdinde gevşeklik olamaz. Öyle ise Allah`tan korkun, aranızdaki meseleleri halledin." Hz. Ali (ra) bunları söyleyip minberden indi ve beytü`l-maldan arta kalan servete yönelerek Müslümanlar arasında taksim etti." [Rezin ilavesidir, kaynağı bulunamamıştır.]
HadisNo : 1745
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : Hulefa-i Raşidin Ve Onların Seçimleri
Ravi : Hasan Basri
Hadis : Hasan İbnu Ali, vallahi Hz. Muaviye (ra)`yi dağlar gibi büyük askeri birliklerle karşıladı. Bunun üzerine Amr İbnu`l-As, Hz. Muaviye`ye: "Ben vallahi, öyle askeri birlikler görüyorum ki, bunlar kendileri gibi (sayıca ve keyfiyetçe) akran olan birlikleri öldürmedikçe geri dönmezler" dedi. Muaviye de Amr (ra)`a -ki vallahi Hz. Muaviye bu iki adamın hayırlısıdır- şu cevabı verdi: "Ey Amr, söyle bakalım! Şunlar (bizimkiler) öbürlerini, öbürleri de şunları öldürseler Müslümanların işlerini kim benim adıma yürütecek, kim kadınlarının, yetimlerinin bakımını benim adıma üzerine alacak?" Sulh yapmak için, Kureyş`in Beni Abdişşems boyundan iki kişiyi yani Abdurrahman İbnu Semüre ve Abdullah İbnu Amir`i, Hz. Hasan (ra)`a gönderdi. Bunlara: "Haydi, şu zata gidin, ona (sulh yapmak istediğimizi) söyleyin. (Hilafet arzusundan vazgeçmesini) taleb edin, (buna mukabil ne isterlerse) verin!" dedi. Bunlar Hz. Hasan (ra)`ın yanına gidip, huzuruna çıktılar. (Hz. Muaviye`nin tenbihine uygun olarak) konuştular. (Hilafeti Hz. Muaviye`ye bırakması halinde ne isterse vereceğini) söylediler. Hz. Hasan (ra) onlara: "Bizler Abdulmuttalib`in oğullarıyız. Beytu`l-maldan bir hissemiz var. Bu ümmet (ihtiyaç karşısında mal için) kanını israf etmeye başladı. (Beytu`l-maldan bize ayrılacak hisse nedir?)" dedi. Onlar: "Hz. Muaviye size şunları teklif ediyor, hilafetten vazgeçmenizi taleb ediyor, mukabilinde ne istediğinizi soruyor" dediler. Hz. Hasan (ra): "Sizin bu vaadlerinizi bize kim tekeffül edecek?" dedi. Elçiler: "Sana biz tekeffül ediyor, garanti veriyoruz!" dediler. Hz. Hasan her ne talebte bulundu ise hepsine: "Biz tekeffül ediyoruz!" diyerek teminat verdiler. Böylece Hz. Hasan, Hz. Muaviye (ra) ile sulh yaptı. Hasan Basri demiştir ki: "Ben Ebu Bekir (ra)`i işittim şöyle demişti: "Resulullah (sav)`ı minberde gördüm, yanında Hz.Hasan İbnu Ali vardı. Bazan halka yöneliyor, bazan Hasan`a yöneliyor ve: "Şu oğlum, seyyiddir. Umulur ki, Allah bununla iki muazzam Müslüman orduyu sulha kavuşturacak" diyordu."
HadisNo : 1746
[next]
İmam Ve Emire İtaatin Vacib Oluşu (6)
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmam Ve Emire İtaatin Vacib Oluşu
Ravi : Enes
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Dinleyin ve itaat edin! Hatta, üstünüze, başı kuru üzüm danesi gibi siyah Habeşli bir köle bile tayin edilmiş olsa, aranızda Kitabullah`ı tatbik ettikçe... (itaatten ayrılmayın)."
HadisNo : 1725
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmam Ve Emire İtaatin Vacib Oluşu
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim bana itaat etmişse mutlaka Allah`a itaat etmiştir. Kim de bana isyan etmiş ise, mutlaka Allah`a isyan etmiştir. Kim emire itaat ederse mutlaka bana itaat etmiş olur. Kim de emire isyan ederse mutlaka bana isyan etmiş olur."
HadisNo : 1726
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmam Ve Emire İtaatin Vacib Oluşu
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Müslüman kişiye, hoşuna giden veya gitmeyen her hususta itaat etmesi gerekir. Ancak, masiyet (Allah`a isyan) emredilmişse o hariç, eğer masiyet emredilmişse, dinlemek de yok, itaat de yok."
HadisNo : 1727
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmam Ve Emire İtaatin Vacib Oluşu
Ravi : Ömer
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Size emirlerinizin en hayırlıları kimlerdir, en şerirleri kimlerdir haber vereyim mi? Onların en hayırlıları sizlerin sevgisine mazhar olanlar sizleri sevenlerdir; lehlerinde hayırla dua edersiniz, onlar da size hayır dua ederler. Ümeranızın şerirleri de sizin buğzettiklerinizdir, onlar da size buğzederler, siz onlara lanet edersiniz, onlar da size lanet ederler."
HadisNo : 1728
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmam Ve Emire İtaatin Vacib Oluşu
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim itaatten çıkar, cematten ayrılır (ve bu halde ölürse) cahiliye ölümü ile ölmüş olur. Kim de körü körüne çekilmiş (ummiyye) bir bayrak altında savaşır, asabiyet (ırkçılık) için gadablanır veya asabiyete çağırır veya asabiyete yardım eder, bu esnada da öldürülürse bu ölüm de cahiliye ölümüdür. Kim ümmetimin üzerine gelip iyi olana da, kötü olana da ayırım yapmadan vurur, mü`min olanlarına hürmet tanımaz, ahid sahibine verdiği sözü de yerine getirmezse o benden değildir, ben de ondan değilim."
HadisNo : 1729
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmam Ve Emire İtaatin Vacib Oluşu
Ravi : Ebu Bekre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim Allah`ın yeryüzündeki sultanını alçaltırsa, Allah da onu alçaltır."
HadisNo : 1730
[next]
İmam Ve Emirin Vazifeleri (6)
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmam Ve Emirin Vazifeleri
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mes`ulsünüz. İmam çobandır ve sürüsünden mes`uldür. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mes`uldür. Kadın, kocasının evinde çobandır, o da sürüsünden mes`uldür. Hizmetçi, efendisinin malından sorumludur ve sürüsünden mes`uldür." İbnu Ömer der ki: "Bunları Resulullah (sav)`tan işitmiştim. Zannediyorum ki şöyle de demişti: "Kişi babasının malında çobandır, o da sürüsünden mes`uldür."
HadisNo : 1715
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmam Ve Emirin Vazifeleri
Ravi : İbnu Meryem el-Ezdi
Hadis : Hz. Muaviye (ra)`nin yanına girmiştim. Bana: "Ey Ebu fülan, seni hangi rüzgar attı?" diyerek (ziyaretimden memnuniyeti izhar etti). Ben de: "Resulullah (sav)`tan işitmiş olduğum şu hadisi, (size hatırlatmayı düşündüm)" dedim: "Allah kime Müslümanların işlerinden birşeyler tevdi eder, o da onların ihtiyaçlarına, isteklerine, darlıklarına perde olur (giderirse), kıyamet gününde Allah da onun ihtiyaç, istek ve darlıklarına perde olur (giderir)." Ravi der ki: "Bunun üzerine Hz. Muaviye (ra) insanların ihtiyaçlarıyla ilgilenmek üzere bir adam tayin etti."
HadisNo : 1716
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmam Ve Emirin Vazifeleri
Ravi : Abdullah İbnu Amr İbni`l-As
Hadis : Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: "Adil olanlar, kıyamet günü, Allah`ın yanında, nurdan minberler üzerine Rahmanın sağ cihetinde olmak üzere yerlerini alırlar. -Allah`ın her iki eli de sağdır- Onlar hükümlerinde, aileleri ile velayeti altında bulunanlar hakkında hep adaleti gözetenlerdir."
HadisNo : 1717
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmam Ve Emirin Vazifeleri
Ravi : Hasan el-Basri
Hadis : Hasan el-Basri Ma`kıl İbnu Yesar (ra)`dan naklediyor: "Resulullah (sav)`ı işittim, demişti ki: "Allah bir kimseyi başkaları üzerine çoban yapmış, o da idaresi altındakilere hile yapmış olarak ölmüş ise, Allah ona cennetini kesinlikle haram eder." (Müslim`in Hasan Basri`den kaydettiği diğer bir rivayet şöyledir: "Aiz İbnu Amr (ra), Resulullah (sav)`ın Ashab-ı Güzin`inden biri idi. Ubeydillah İbnu Ziyad`ın yanına girdi ve hemen ona: "Ey oğulcuğum, ben Resulullah (sav)`ın: "Çobanların en kötüsü hutame denen merhametsiz deve sürücüsüdür, sakın onlardan olma" dediğini işittim" dedi. Ubeydullah: "Otur, sen muhakkak ki Resulullah (sav)`ın ashabının kepeğindensin" deyince: "Onların kepeği var mıydı? Kepek onlardan sonra ve onların dışındakiler arasında zuhur etti" diye cevap verdi.")
HadisNo : 1718
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmam Ve Emirin Vazifeleri
Ravi : Adiyy İbnu Amire el-Kindi
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bir işe me`mur tayin ettiğimiz kimse, bizden bir iğne veya ondan daha küçük bir şeyi gizlemiş olsa, bu bir hiyanettir (gulül), kıyamet günü onu getirecektir." Bunun üzerine, Ensar`dan bir zat kalkarak: "Ey Allah`ın Resulü! Vazifeyi benden geri al!" dedi. Hz. Peygamber (sav): "Sana ne oldu?" diye sordu: "Senin (az önce şunu şunu) söylediğini işittim ya!" deyince Hz. Peygamber (sav): "Ben onu şu anda tekrar ediyorum: "Kimi memur tayin edersek az veya çok ne varsa bize getirsin. Ondan kendisine ne verilirse alır, ne yasaklanırsa onu terkeder."
HadisNo : 1719
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmam Ve Emirin Vazifeleri
Ravi : Ebu Said
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kıyamet günü, insanların Allah`a en sevgili ve mekan olarak en yakın olanı, adil imamdır. Kıyamet günü, insanların Allah`a en menfuru O`ndan mekan olarak en uzak olanı da zalim sultandır."
HadisNo : 1720
[next]
İmamlar Kureyş`tendir (5)
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmamlar Kureyş`tendir
Ravi : Cabir
Hadis : Resulullah (sav) buyurdu ki: "İnsanlar hayırda da şerde de Kureyş`e tabidir."
HadisNo : 1705
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmamlar Kureyş`tendir
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "İnsanlar bu işte Kureyş`e tabidirler. Müslümanları Müslüman olanlarına, kafirleri kafir olanlarına tabidirler, insanlar madenler gibidir. Cahiliyede hayırlı olanlar fıkhı öğrenirlerse İslam`da da hayırlıdırlar. Bu işe en çok nefret edenleri insanların en hayırlısı bulacaksın. Onlar (rızaları hilafına) içine düşmedikçe buna talib olmazlar"
HadisNo : 1706
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmamlar Kureyş`tendir
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Bu iş (emirlik) insanlardan iki kişi baki kaldıkça Kureyş`te olmaya devam edecektir."
HadisNo : 1707
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmamlar Kureyş`tendir
Ravi : Sefine
Hadis : Resulullah (sav) buyurdu ki: "Hilafet, ümmetim arasında otuz yıl sürecektir. Bundan sonra saltanat gelecektir." Said İbnu Cumhan dedi ki: "Sonral ilave etti: "Hz. Ebü Bekir (ra)`in hilafetine Hz. Ömer`in hilafetini, Hz.Osman`ın hilafetine Hz. Ali`nin hilafetini (ra) ekle (parmaklarınla say) bak!" dedi. Bunları (sayınca hakikaten) otuz yıl bulduk." Sefine`ye: "Emeviler, hilafetin kendilerinde (devam ettiğini) zannederler denmişti, şu cevabı verdi: "Beni`z-Zerka yalan söylüyor. Onlar krallardır, hem de en kötü krallar."
HadisNo : 1708
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmamlar Kureyş`tendir
Ravi : Cabir İbnu Semüre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: Bu din, hepsi Kureyş`ten gelecek olan on iki halifeye kadar aziz ve güçlü olacaktır." Resullullah (sav)`a soruldu: "Sonra ne olacak?" "Sonra herc (fitne ve kargaşa) gelecek!" diye cevap verdi." (Buhari, Müslim ve Tirmizi, hadisin "Kureyşten" kelimesine kadar kısmını, Ebu Davud da tamamını tahric etmiştir.)
HadisNo : 1709
[next]
İmamların Ve Emirlerin Yardımcıları (4)
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmamların Ve Emirlerin Yardımcıları
Ravi : Aişe
Hadis : Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: "Allah bir emir için hayır diledi mi ona doğru sözlü bir vezir nasib eder. Bu, ona unutunca hatırlatır, hatırladığı zaman da yardım eder. Allah emire hayır dilemezse, kötü bir vezir musallat eder. Bu vezir, ona unuttuğunu hatırlatmaz, hatırlayınca da yardımcı olmaz."
HadisNo : 1731
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmamların Ve Emirlerin Yardımcıları
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Ebu Said ve Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah bir peygamber gönderdiği veya onun yerine bir halife getirdiği zaman mutlaka onun iki tane de yakını olmuştur: Biri marufu emretmiş ve ona teşvik etmiş, diğeri de şerri emretmiş ve şerre teşvik etmiştir. Masum (yani kötülükten korunmuş) olan, Allah`ın koruduğu kimsedir.
HadisNo : 1732
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmamların Ve Emirlerin Yardımcıları
Ravi : Kab İbnu Ucre
Hadis : Resulullah (sav) bana şunu söyledi: "Ey Ka`b İbnu Ucre, seni, benden sonra gelecek ümeraya karşı Allah`a sığındırırım. Kim onların kapılarına gider ve onları, yalanlarında tasdik eder, zulümlerinde onlara yardımcı olursa, o benden değildir, ben de ondan değilim; ahirette havz-ı kevserin başında yanıma da gelemez. Kim onların kapısına gitmez, yalanlarında onları tasdik etmez, zulümlerinde yardımcı olmazsa o bendendir, ben de ondanım; o kimse havzın başında yanıma gelecektir. Ey Ka`b İbnu Ucre! Namaz burhandır. Oruç sağlam bir kalkandır. Sadaka hataları söndürür, tıpkı suyun ateşi söndürdüğü gibi. Ey Kab İbnu Ucre! Haramla biten bir ete mutlaka ateş gerekir."
HadisNo : 1733
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmamların Ve Emirlerin Yardımcıları
Ravi : Cübeyr İbnu Nüfeyr
Hadis : Kesir İbnu Mürre, Amr İbnu`l-Esved ve el-Mikdam (ra) dediler ki: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Emir, halka karşı suizanna düşerse halkı ifsad eder."
HadisNo : 1734
[next]
İmamlığı Ve Emriliği Sahih Olanlar (5)
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmamlığı Ve Emriliği Sahih Olanlar
Ravi : Ebu Said
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "İki halifeye birden biat edildi mi, onlardan ikincisini öldürüverin."
HadisNo : 1710
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmamlığı Ve Emriliği Sahih Olanlar
Ravi : Arface İbnu Şureyh
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Siz bir kişinin etrafında birlik halinde iken, bir başkası gelip, kuvvetinizi kırmak veya cemaatinizi bölmek isterse, onu öldürüverin."
HadisNo : 1711
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmamlığı Ve Emriliği Sahih Olanlar
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Beni İsrail`i peygamberler (as) idare ediyorlardı. Bir peygamber ölünce onun yerine ikinci bir peygamber geçiyordu. Ancak, benden sonra peygamber yok. Ama ardımdan halifeler gelecek ve çok olacaklar. Orada bulunanlar: "(Onlar hakkında) bize ne emredersiniz?" diye sordular. "Önceki biatınıza sadakat gösterin. Onlara haklarını verin. Onlar üzerindeki haklarınızı (eda etmedikleri taktirde, kendilerinden değil) Allah`tan isteyin. Zira Allah Teala, idareleri altındakilerin hukukunu onlardan soracaktır" buyurdu.
HadisNo : 1712
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmamlığı Ve Emriliği Sahih Olanlar
Ravi : Enes
Hadis : Resulullah (sav), İbnu Ümmi Mektum`u, iki defa kendi yerine Medine`de halef bıraktı.
HadisNo : 1713
Fasil : HİLAFET VE İMAMETLE İLGİLİ BÖLÜM
Konu : İmamlığı Ve Emriliği Sahih Olanlar
Ravi : Ebu Bekre
Hadis : Resulullah (sav)`dan işitmiş olduğum bir kelimenin Cemel Vak`ası sırasında Allah`ın izni ile faydasını gördüm. Şöyle ki bir ara, neredeyse ashab-ı Cemel`e katılarak onların yanında yer alıp savaşmaya karar vermiştim. Hemen, Resulullah (sav)`ın, "İranlıların başına Kisra`nın kızı kraliçe oldu" diye haber geldiği zaman (söylemiş olduğu sözü hatırladım ve onlara katılmaktan vazgeçtim. O zaman Efendimiz: "İşlerini kadına tevdi eden bir kavm felah bulmayacaktır" demiş idi. (Tirmizi`de şu ziyade gelmiştir: "Hz. Aişe Basra`ya geldiği zaman bunu hatırladım. Bu söz sayesinde Allah beni muhafaza etti")
HadisNo : 1714