22 - GAZVELER BÖLÜMÜ [KÜTÜB-İ SİTTE]
- Gazveler - Bedir (2.Sayfada 10 Hadis)
- Gazveler - Beni Müstalik (3.Sayfada 1 Hadis)
- Gazveler - Beni Nadir (4.Sayfada 3 Hadis)
- Gazveler - Bi`r-i Mauna (5.Sayfada 1 Hadis)
- Gazveler - Ebu Rafi Abdullah İbnu Ebi`l-Hukayk`ın Katli (6.Sayfada 3 Hadis)
- Gazveler - Enmar (7.Sayfada 1 Hadis)
- Gazveler - Evtas (8.Sayfada 1 Hadis)
- Gazveler - Fetih (9.Sayfada 12 Hadis)
- Gazveler - Fezare (10.Sayfada 1 Hadis)
- Gazveler - Hendek (11.Sayfada 4 Hadis)
- Gazveler - Hudeybiye (12.Sayfada 4 Hadis)
- Gazveler - Huneyn (13.Sayfada 6 Hadis)
- Gazveler - Huraka`ya Gönderilen Seriyye (14.Sayfada 1 Hadis)
- Gazveler - Ka`b İbnu Eşref`in Katli (15.Sayfada 1 Hadis)
- Gazveler - Muhtelif Seriyyeler (16.Sayfada 5 Hadis)
- Gazveler - Muta (17.Sayfada 4 Hadis)
- Gazveler - Reci (18.Sayfada 1 Hadis)
- Gazveler - Taif (19.Sayfada 3 Hadis)
- Gazveler - Tebük (20.Sayfada 2 Hadis)
- Gazveler - Uhud (21.Sayfada 10 Hadis)
- Gazveler - Umretu`l-Kaza (22.Sayfada 1 Hadis)
- Gazveler - Zatu`r-Rika` (23.Sayfada 1 Hadis)
- Gazveler - Zatü`s-Selasil (24.Sayfada 1 Hadis)
- Gazveler Hakkında (25.Sayfada 4 Hadis)
Gazveler - Bedir (10 Hadis)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Bedir
Ravi : Enes
Hadis : Resulullah (sav), kendisine Ebu Süfyan`ın gelmekte olduğu haber verilince, ashabıyla istişare etti. Önce Ebu Bekr (ra) konuştu. Ondan yüzünü çevirdi (iltifat etmedi). Sonra Hz. Ömer (ra) konuştu. Ondanda yüzünü çevirdi. Derken Sa`d İbnu Ubade (ra) (Resulullah`ın maksadı sezerek) ayağa kalktı ve "Ey Allah`n Resulü, biz (Ensariler)i mi kastediyorsunuz? Nefsimi kudret elinde tutan zata yemin ederim, eğer bize bineklerimizi denize sürmemizi emredecek olsanız, mutlaka (gözümüzü kırpmadan) daldırırız. Bize onlara binip Berkı`l Gımad`a gitmemizi emretseniz onu da yaparız!" dedi. Bunun üzerine Resulullah (sav) halkı hazırladı. Yola çıktılar ve Bedr`e kadar gelip indiler. Orada, Kureyş`in su almaya gönderdiği kimselerle karşılaştılar. İçlerinde Beni Haccac`a ait siyahi bir köle vardı. Onu yakaladılar. Resulullah (sav)`ın ashabı Ebu Süfyan ve arkadaşları hakkında bilgi soruyorlardı. Köle: "Ebu Süfyan hakkında bilgim yok. Ancak (burada) Ebu Cehil, Utbe, Şeybe ve Umeyye İbnu Halef var!" dedi. O böyle söyleyince ashab onu dövdü. O da: "Evet, ben size haber veriyorum. Bu Ebu Süfyan`dır!" dedi. Onu bıraktıkları zaman başkaları sordular. O yine: "Ben Ebu Süfyan hakkında bir şey bilmiyorum, lakin burada halkın içinde Ebu Cehil, Utbe, Şeybe, Umeyye İbnu Halef var!" dedi. Böyle söyleyince onlarda aynı şekilde dövdüler. Bu esnada Resulullah (sav) namaz kılıyordu. Bu hali görünce namazı bıraktı ve: "Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal`e yemin olsun, size doğruyu söyleyince onu dövüyorsunuz! Yalan söyleyince de bırakıyorsunuz" dedi. Ravi der ki: "Resulullah (sav) elini koyarak "Şurası falancanın öldürüleceği yer, şurası feşmekancanın öldürüleceği yer" diye teker teker gösterdi." Ravi der ki: "Allah`a yemin olsun onlardan hiçbiri, Aleyhissalatu vesselam`ın elini koyduğu yerin dışına sapmadan, gösterdiği yerlerde öldürüldüler."
HadisNo : 4229
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Bedir
Ravi : İbnu Abbas
Hadis : Bana Ömer İbnu`l-Hattab (ra) anlattı. Dedi ki: "Bedir günü olunca, Aleyhissalatu vesselam müşriklere bir baktı. Onlar bin kişiydiler. Halbuki ashabı üçyüzondokuz kişi. Hemen kıbleye yönelip, ellerini kaldırdı. Rabbine sesli olarak şöyle dua etmeye başladı: "Ey Allahım! Bana vaadettiğin (zaferi) yerine getir, Allahım! Bana zafer ver! Ey Allahım, eğer ehl-i İslam`ın bu bölüğünü helak edersen artık yeryüzünde sana ibadet edilmeyecek!" Ellerini uzatmış olarak yakarmalarına öyle devam eti ki, rıdası omuzundan düştü. Bunu gören Ebu Bekr (ra) yanına gelerek rıdasını aldı omuzuna attı, sonra arkasından yaklaşıp: "Ey Allah`ın Resulü! Rabbine olan yakarışın yeter. Allah Teala Hazretleri sana vaadini mutlaka yerine getirecek!" dedi. O sırada aziz ve celil olan Allah şu vahyi inzal buyurdu: "Hani siz Rabbinizden imdad taleb ediyordunuz da, O da: "Muhakkak ki ben size meleklerden birbiri ardınca bin(lercesi ile) imdad ediciyim" diyerek duanızı kabul buyurmuştu" (Enfal 9). Gerçekten Hak Teala Hazretleri o gün meleklerle yardım etti."
HadisNo : 4230
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Bedir
Ravi : İbnu Mes`ud
Hadis : Mikdad İbnu`l-Esved`in ağzından gayet kesin bir söz söylediğine şahid oldum ki, o sözün sahibi olmak, bana (sevabca) ona denk olabilecek her kıymetli sözden daha sevimlidir. O (Resulullah) bu sırada halkı müşriklere karşı Bedr`e katılmaya davet ediyordu. Resulullah`a gelerek dedi ki: "Ey Allah`ın Resulü! Biz, Beni İsrail`in, (Hz. Musa`ya): "Sen ve Rabbin ikiniz gidin savaşın, biz burada durucularız!" dediği gibi diyecek değiliz. Bilakis, "Sen hükmet! Biz sağında, solunda önünde ve arkanda seninle beraberiz!" diyoruz." Bu söz üzerine Resulullah`ın yüzünün parladığını ve sevinçle dolduğunu gördüm.
HadisNo : 4231
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Bedir
Ravi : İbnu Abbas
Hadis : Resulullah (sav) Bedir günü buyurdular ki: "İşte Cebrail aleyhisselam! Atının başından tutmuş, üzerinde de savaş teçhizatı var, (yardımınıza gelmiş durumda)!"
HadisNo : 4232
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Bedir
Ravi : İbnu Amr İbni`l`As
Hadis : Resulullah (sav), Bedir günü, ashabından üçyüzonbeş kişi ile yola çıktı. Bedir`e gelince: "Allahım bunlar açtır, doyur! Allahım bunlar ayakkabısızdır, bindir! Allahım bunlar çıplaktır giydir!" diye dua etti. Allah Bedir günü fetih ve zafer müyesser etti. Savaş bitince döndüler. Savaşa katılanlardan her biri bir veya iki deve ile döndüler. Elbiseler giydiler, doydular da.
HadisNo : 4233
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Bedir
Ravi : Ali
Hadis : Bedir savaşı başlayınca bir miktar savaştım. Sonra Resulullah (sav)`ın yanına geldim. Ne yaptığına bakmak istiyordum. Secde etmiş, şöyle diyor buldum: "Ey hayy (diri) olan, ey kayyum olan (kainatı ayakta tutan) Allahım, rahmetinle sana sığınıyor yardımım taleb ediyorum!" Oradan aynlıp tekrar bir miktar daha savaştım, tekrar geldim, o hala secde halinde idi ve: "Ey hayy olan, kayyum olan Allahım, rahmetinle sana sığınıyor, yardımını taleb ediyorum!" diyordu. Ben tekrar döndüm savaşmaya gittim. Bir müddet sonra yine geldim. Hala aynı halde devam ediyordu. Allah zafer verinceye kadar bu halde devam etti. [Rezin tahric etmiştir, İbnu Hacer, Hakim ve Nesai`nin rivayet ettiğini belirtir. (Fethu`l-Bari 8, 291).]
HadisNo : 4234
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Bedir
Ravi : İbnu Mes`ud
Hadis : (Bedir günü savaş meydanından) geçiyordum. Ebu Cehl`in ayağından isabet alarak yıkılmış olduğunu gördüm. "Ey Allah`ın düşmanı! Ey Ebu Cehil, nihayet Allah seni de böyle rüsvay etti!" dedim (ve ilaveten): "Bu halde ondan korkacak değilim!" dedim. (Ebu Cehil): "Kavminin öldürdüğü kimseden daha şereflisi var mıdır?" diye cevap verdi. Ben, keskin olmayan bir kılıçla vurdum. Bu, bir işe yaramadı. Kendi kılıncı elinden düşünceye kadar vurdum. Onu alıp, onunla vurup geberttim. Resulullah (sav) onun kılıncını bana (ganimet hissemden fazla olarak) verdi.
HadisNo : 4235
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Bedir
Ravi : Aişe
Hadis : Mekke halkı, esirlerinin fidye-i necatlarını gönderdikleri zaman, (Resulullah (sav)`ın kerimeleri) Zeyneb de kocası Ebul-As İbnu`r-Rebi`in fidye-i necatı olarak mal gönderdi. Bunun gönderdikleri arasında Hz. Hatice (ra)`nin Ebu`l-As`la evlenmesi sırasında Zeyneb`e vermiş olduğu bir kolye de vardı. Resulullah (sav) bu kolyeyi görünce son derece duygulandı ve: "İsterseniz Zeyneb`in esirini serbset bırakın ve kolyesini de ona iade edin!" buyurdular. Ashab: "Baş üstüne!" dedi. Resulullah (sav) Ebu`l`As`dan Zeyneb`i kendine göndermesi [hicretine izin vermesi] hususunda söz aldı -veya Ebul-As... vaadetti- Aleyhissalatu vesselam ensar`dan bir zatla Zeyd İbnu Harise (ra)`yi, Zeyneb`i getirmek üzere gönderdi ve onlara: "Batn-ı Ye`cic`e gidin. Orada, size Zeyneb uğrayacak, buraya gelinceye kadar ona refakat edin" emir buyurdu.
HadisNo : 4236
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Bedir
Ravi : Aişe
Hadis : Resulullah (sav) Bedir cihetine yola çıktı. Harratu`l-Vebere`ye varınca arkasından cüret ve şecaatiyle tanınan bir adam ona yetişti. Resulullah (sav)`ın Ashabı onu görünce sevindiler. Adam kavuşunca Resulullah`a: "Ben sana uymak ve seninle birlikte yaralanmak için geldim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Allah ve Resulüne inanıyor musunuz?" diye sordu. Adam: "Hayır!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Öyleyse dön. Ben müşrikten yardım taleb etmem" buyurdu. Hz. Aişe devamla der ki: "Adam gitti sonra bir ağacın yanında Aleyhissalatu vesselam`a yine yetişti ve önceki söylediğini yine söyledi. Resulullah (sav) da önceki sözünü aynen tekrar etti: "Geri dön, ben müşrikten yardım taleb etmem" dedi. Adam döndü. Ancak Beyda`da tekrar yetişti. Önceki söylediğini aynen yine söyledi. Resulullah da: "Allah`a ve Resulüne inanıyor musun?" dedi. Adam bu sefer: "Evet!" dedi. Aleyhissalatu vesselam da: "Öyleyse yürü!" buyurdu. Adam orduya katıldı.
HadisNo : 4237
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Bedir
Ravi : Ebu`t-Tufeyl
Hadis : Huzeyfe İbnu`l Yeman (ra) dedi ki: "Benim Bedr`e katılmama mani olan şey şudur: Ben ve babam el-Hüseyl ikimiz beraber yola çıkmıştık. Kureyş kafirleri bizi tuttular ve: "Siz muhakkak Muhammed`in yanına gitmek istiyorsunuz!" dediler. Biz de: "Hayır, ona gitmiyoruz, Medine`ye gitmek istiyoruz!" dedik. Bunun üzerine bizden, Muhammed`in safında yer alıp beraber savaşmayacağımız hususunda Allah`a ahd ve misak aldılar. Biz Medine`ye gelince, durumu Resulullah`a arzettik. "Haydi gidin. Biz onlara verdiğiniz sözü tutar, onlara karşı Allah`tan yardım dileriz!" buyurdular.
HadisNo : 4238
[next]
Gazveler - Beni Müstalik (1 Hadis)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Beni Müstalik
Ravi : Abdullah İbnu Avn
Hadis : Nafi` rahimehullah`a kıtalden önce (yapılan İslam`a) davet hakkında sormak üzere yazmıştım. Bana şöyle yazdı: "Bu İslam`ın evvelinde idi. Resulullah (sav) Beni Müstalik`e (önceden haber vermeden ani) baskın yaptı. Onlar (bu sırada) gafil haldeydi, hayvanları su kenarında sulanııyorlardı. Mukatillerini öldürdü, çocuklarını ve kadınlarını esir aldı. O gün Cüveyriye`yi de ele geçirmişti."
HadisNo : 4264
[next]
Gazveler - Beni Nadir (3 Hadis)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Beni Nadir
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Resulullah (sav) Beni`n-Nadir hurmalığını kesti ve yaktı. Bu hurmalığa el Büveyre deniyordu. Büveyre hakkında Hassan İbnu Sabit (ra) şöyle demişti: "Büveyre`de tutuşan yangın, Beni Lüey reislerine ehemmiyetsiz geldi." Ebu Süfyan İbnu`l-Haris İbni Abdilmuttalib ona şöyle cevap verdi: "Allah bu yapılanı (yangını) devam ettirsin. -Büveyre`nin etrafını da cehennem yaksın. Yangından hangimizin uzakta olduğunu bileceksin.- Mekke, Medine`den hangisinin zarardîde olduğunu göreceksin." Müslim`in rivayetinde şu ziyade var: "Şu ayet bu hadise hakkında nazil olmuştur: "İnkarcı kitap ehlinin yurtlarında hurma ağaçlarını kesmeniz veya onları kesmeyip gövdeleri üzerinde ayakta bırakmanız Allah`ın izniyledir. Allah yoldan çıkanları böylece rezilliğe uğratır." (Haşr 5).
HadisNo : 4239
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Beni Nadir
Ravi : Bintu Muhayyisa
Hadis : Bintu Muhayyisa, babasından naklediyor: "Allah Teala Hazretleri, Peygamberine, yahudilerin tasarladıkları suikasdi bildirince, Resulullah (sav): "Yahudi erkeklerden kimi yakalarsanız onu hemen öldürün!" ferman buyurdu. Bunun üzerine babam Muhayyısa (ra), yahudi tüccarlarından biri olan Şebibe`nin üzerine atılıp öldürdü. Amcam Huvayyısa o sırada henüz müslüman değildi ve babamdan daha yaşlıydı. Babama hem vuruyor ve hem de: "Ey Allah`ın düşmanı! (onu nasıl öldürürsün?) Karnındaki yağ belki de onun malından!" diyordu. Babam şu cevabı verdi: "Bana onu yapmamı öyle bir zat emretti ki, eğer seni öldürmemi emretse seni de sağ bırakmazdım." Amcam o esnada müslüman oldu."
HadisNo : 4240
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Beni Nadir
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Nadir ve Kureyza yahudileri Resulullah Aleyhissalatu vesselam ile savaştılar. O da Beni`n-Nadir`i sürdü. Kureyza`yı yerinde bıraktı. Kureyza`ya ihsanda dahi bulundu. Sonradan onlar da Resulullahla savaştılar. Aleyhissalatu vesselam da erkeklerini öldürdü, kadınlarını, mallarını, çocuklarını müslümanlar arasında taksim etti.
HadisNo : 4241
[next]
Gazveler - Bi`r-i Mauna (1)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Bi`r-i Mauna
Ravi : Enes
Hadis : Resulullah (sav) Beni Süleym`den bir grubu Beni Amir`e gönderdi. -Bir rivayette: (annem) Ümmü Süleym`in kardeşi dayım Haram`ı yetmiş süvari içerisinde gönderdi.- (Bir-i Mauna`ya) vardıkları zaman dayım onlara: "Ben sizden önce gideyim. Eğer bana Resulullah`tan tebliğde bulunmam için eman verilirse (tebliğde bulunurum). Eman vermezlerse, sizler bana yakın bir yerde bulunmuş olursunuz" dedi. Ve ilerledi. Gerçekten dayıma önce eman verdiler. O, kendilerine Resulullah Aleyhissalatu vesselam`dan bahsederken, kendilerinden bir adama ima ile işaret ettiler. O da dayıma ansızın mızrak sapladı. Dayım: "Allahu ekber. Kalenin Rabbına yemin olsun, (şehidlik) kazandım!" dedi. Sonra dayımın diğer arkadaşlarına yönelip (dağa kaçan iki kişi hariç) hepsini öldürdüler. Cibril aleyhisselam Resulullah (sav) onların Rablerine kavuştuğunu, Allah`ın onlardan razı olup onları da razı ettiğini haber verdi. unun üzerine Aleyhissalatu vesselam bir ay boyu, Arap kabilelerinden Ril, Zekvan, Usayye ve Beni Lihyan`a sabah namazında beddua etti.
HadisNo : 4257
[next]
Gazveler - Ebu Rafi Abdullah İbnu Ebi`l-Hukayk`ın Katli (3)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Ebu Rafi Abdullah İbnu Ebi`l-Hukayk`ın Katli
Ravi : Bera
Hadis : Resulullah (sav), Ebu Rafi`e bir heyet gönderdi. Abdullah İbnu Atik, geceleyin evine girerek, onu uyurken öldürdü.
HadisNo : 4243
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Ebu Rafi Abdullah İbnu Ebi`l-Hukayk`ın Katli
Ravi : Bera
Hadis : Resulullah (sav) yahudi Ebu Rafi`e, Ensar`dan bir grup adam gönderip, başlarına da Abdullah İbnu Atik`i koydu. Ebu Rafi` Resulullah (sav)`a eza veriyor ve aleyhinde çalışmalar yapıyordu. Ebu Rafi Hicaz bölgesindeki kendine has bir kalede oturuyordu. Kaleye yaklaştıkları zaman güneş batmıştı. Halk artık sürüleriyle dönüyordu. Abdullah arkadaşlarına: "Siz burada oturun ve yerinizden ayrılmayın. Ben gidip, kapıcılara biraz iltifat edip, içeri girme imkanı arayacağım" dedi ve ilerledi. Kapıya kadar geldi. Kazayı hacet yapıyormuş gibi elbisesini toparladı,i însanlar içeri girmişti. Kapıcı seslendi. "Ey Allah`ın kulu, girmek istiyorsan gir. Kapıyı kapatacağım (çabuk ol)!" dedi. Ben de girdim ve (bir köşeye) gizlendim. Halk tamamen girince kapıyı kapattı. Sonra da anahtarları bir kazığa taktı. Ben (müsait bir anda) kalkıp anahtarları alıp kapıyı açtım. Ebu Rafi evinde gece sohbeti yapıyordu. Ve hususi bir köşkte idi. Sohbet arkadaşları dağılınca, yanına çıktım. Her bir kapıyı açıp girdikçe içeriden üzerime kapadım. "Eğer halkın haberi olur da beni öldürmeye azmederlerse, ben Ebu Rafi`i öldürmeden ona ulaşamasınlar diye böyle yaptım. Sonunda yanına kadar geldim. Köşkün ortasında yer alan karanlık bir odadaydı. Ancak, odanın neresinde olduğunu bilemiyordum. "Ebu Rafi`" diye seslendim. "Kim o?" dedi. Sese doğru yöneldim. Heyecan içerisinde bir kılıç darbesi indirdim, ama boşa gitti. Adam bir çığlık attı. Hemen odadan çıktım. Azıcık bekleyip tekrar girdim, [sesimi değiştirip, yardıma gelmiş gibi:] "O ses de ne? ey Ebu Rafı" dedim. "Kahrolası, odada biri var az önce bana kılıç vurdu" dedi. (Yerini iyice keşfetmiştim), bir darbe daha indirdim. Yaraladım, fakat öldüremedim. Sonra kılıcın ucunu karnına sapladım, sırtına kadar dayandı. Öldürdüğümü anladım. Geri dönüp, kapıları teker teker açmaya başladım. Merdivene kadar geldim. Ayağımı bastım. Yere kadar ulaştığımı zannettim. Ay ışığıyla aydınlık bir gecede düştüm. Bacağım kırıldı. Sarığımla sardım. Sonra gidip kapının önüne oturdum. Onu gerçekten öldürdüm mü, öğreninceye kadar bu gece kaleden dışarı çıkmayacağım" dedim. Horozlar ötünce, surların üzerinden ölüm ilan edildi. Ölüm habercisi: "Hicaz ahalisinin tüccarı Ebu Rafi`in ölümünü duyuruyorum!" diye bağırıyordu. Ben hemen arkadaşlarımın yanına gittim. "Zafer!" dedim, Allah Ebu Rafi`in canını aldı!" Resulullah (sav)`a geldim, olup biteni anlattım. Bana: "Uzat ayağını!" buyurdular. Ben de ayağımı uzattım. Meshediverdi. Sanki hiçbir şey olmamış gibi hiçbir rahatsızlık kalmadı.
HadisNo : 4244
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Ebu Rafi Abdullah İbnu Ebi`l-Hukayk`ın Katli
Ravi : Abdurrahman İbnu Ka`b
Hadis : Resulullah (sav) İbnu Ebi`l-Hukayk`ı öldürenleri, (bu işe giderken) kadın ve çocukları öldürmekten nehyetmişti. Onlardan bir adam dedi ki: "Karısı bağırmalarıyla bize sıkıntı olmuştu. Kılıncı sıyırıp tepesine kaldırdım. (Vuracağım sırada) Resulullah (sav)`ı(n tenbihini) hatırladım ve kendimi tuttum. Bu tenbih olmasaydı ondan da rahata erecektik.
HadisNo : 4245
[next]
Gazveler - Enmar (1)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Enmar
Ravi : Cabir
Hadis : Resulullah (sav)` Enmar Gazvesi`nde bineğinin üzerine doğuya müteveccih olarak nafile namaz kılarken gördüm.
HadisNo : 4265
[next]
Gazveler - Evtas (1)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Evtas
Ravi : Ebu Musa
Hadis : Resulullah (sav) Huneyn Gazvesi`nden fariğ olunca, Ebu Amir (ra)`i bir askeri birliğin başında Evtas`a gönderdi. Ebu Amir, orada Dureyd İbnu`s-Sımme ile karşılaştı. Dureyd öldürüldü, Allah da adamlarını hezimete uğrattı. (O sırada) ben Ebu Amir ile beraberdim. Dizine bir ok atıldı. Yanına gelip: "Bu oku sana kim attı?" diye sordum. Bana bir şahsı işaret ederek (ok atanı) gösterdi. Ona yönelip yanına vardım. Beni görünce kaçtı. Ben de peşine düştüm. "Utanmıyor musun, durmuyor musun" diye peşinden bağırmaya başladım. Birden durdu. Karşılıklı olarak bir-iki kılıç salladık. Derken ben onu öldürdüm. Sonra gelip Ebu Amir`e: "Allah seninkinin canını aldı!" dedim. "Hele şu oku bir çek!" dedi. Ben oku çektim. (Okun yerinden) su çıktı. "Ey kardeşimin oğlu," dedi, "Resulullah (sav)`a benden selam söyle, benim için Allah`tan mağfiret deyiversin." Ebu Amir, birliğin komutanlığını bana devretti. Bir müddet durup sonra vefat etti. Dönünce, durumdan Resulullah (sav)`a bilgi verdim. Bir miktar su getirtti, abdest alıp ellerini kaldırdı. Koltuk altlarının beyazlığını gördüm. Sonra şöyle dua etti: "Allahım, Ubeyd Ebu Amir`e mağfiret buyur, Allahım, Kıyamet günü onu, onun derecesini kullarının -veya insanların- birçoğunun derecesinden üstün tut." "(Ey Allah`ın Resulü) benim için de istiğfar ediver!" dedim. "Allahım, Abdullah İbnu Kays`ın günahını mağfiret et! Onu, kıyamet günü iyi bir yere koy!" dedi. Ebu Bürde der ki: "O iki duadan biri Ebu Amir içindi, diğeri de Ebu Musa içindir."
HadisNo : 4294
[next]
Gazveler - Fetih (12)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Fetih
Ravi : Ali
Hadis : Resulullah (sav) beni, Zübeyr`i ve Mikdad`ı gönderdi ve dedi ki: "Gidin Ravzatu Hah nam mevkiye varın. Orada bir kadın bulacaksınız. Onda bir mektup var, mektubu ondan alın gelin." Gittik. Atımız bizi çabuk götürdü. Ravza`ya geldik. Kadınla karşılaşınca: "Mektubu çıkar!" dedik. Kadın: "Bende mektup yok!" dedi. "Ya mektubu çıkarırsın yahut senin elbiselerini soyarız!" diye ciddi konuştuk. Saç örgülerinin arasından mektubu çıkardı. Onu Resulullah (sav)`a getirdik, içerisinde şu vardı: "Hatib İbnu Ebi Belte`a tarafindan, Mekke`de olan bazı müşriklere yazılmıştı. Resulullah (sav)`ın (sefer hazırlığı ile ilgili) faaliyetlerini haber veriyordu. Resulullah (sav) (Hatib`ı çağırarak): "Ey Hatib, bu da ne?" diye sordu. Hatib: "Ey Allah`ın resulü, bana kızmada acele etme. Ben Kureyş`e dışardan katılan bir adamım. Ben onlardan değilim (aramızda kan bağı yok). Senin beraberindeki muhacirlerin (Mekke`de) akrabaları var. Mekke`deki malları ve fiilelerini himaye ederler. Bu şekilde nesebten gelen hamilerim olmadığı için oradaki yakınlarımı himaye edecek bir el edineyim istedim. Bunu katiyyen küfrüm veya dinimden irtidadım veya islam`dan sonra küfre rızamdan dolayı yapmadım" dedi. Resulullah (sav): "Bu bize doğruyu söyledi" dedi. Hz. Ömer atılarak: "Ey Allah`ın Resulü! Bırak beni, şu münafığın kellesini uçurayım!" dedi. Resulullah (sav) da: "Ama o Bedr`e katıldı. Ne biliyorsun, belki de Allah Teala Hazretleri Bedir ehlinin haline muttali oldu da: "Dilediğinizi yapın, sizleri mağfiret etmişim" buyurdu. Bunun üzerine Allah Teala Hazretleri şu vahyi indirdi: "Ey iman edenler! Benim düşmanımı da kendi düşmanlarınızı da dostlar edinmeyin. (Kendileriyle aranızdaki) sevgi yüzünden onlara (peygamberin maksadını) ulaştırırsınız (değil mi?) Halbuki onlar Hak`tan size gelene küfretmişlerdir" Mümtehine 1).
HadisNo : 4276
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Fetih
Ravi : İbnu Abbas
Hadis : Resulullah (sav) Feth gazvesini Ramazan ayında yaptı.
HadisNo : 4277
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Fetih
Ravi : Urve İbnu Zübeyr
Hadis : Resulullah (sav) Fetih senesinde (Mekke`ye müteveccihen) yürüyünce, bu haber Kureyş`e ulaştı. Ebu Süfyan İbnu Harb, Hakim İbnu Hizam, Büdeyl İbnu Verka haber toplamak üzere şehrin dışına çıktılar. Yürüyerek ilerleyip Merrü`z-Zehrto nam mevkie kadar geldiler. Bir de ne görsünler; her tarafta ateşler yanıyor, tıpkı Arafat`ta hacıların yaktığı ateşler gibi. Ebu Süfyan şaşkın: "Bu da ne? Sanki Arafat`taki ateşler!" der. Büdeyl İbnu Verka, "Beni Amr`ın ateşleri olmasın?" der. Ebü Sufyan: "Ama, Beni Amr`ın ateşi bundan az olmalı!" der. Resulullah (sav) devriyelerinden bazıları bunları görür, yaklaşır ve tevkif edip, Resulullah (sav)`a getirirler. Ebu Süfyan müslüman olur. Yürüdükleri zaman Abbas (ra)`a: "Sen Ebu Süfyan`ı şu dağın burnunda durdur da müslümanları görsün!" buyurur. Tenbih edildiği şekilde Hz. Abbas, Ebu Süfyan`ı (hakim bir noktada) durdurur. Kabileler, Resulullah (sav)`la birlikte bölük bölük Ebu Süfyan`ın önünden geçmeye başlarlar. Bir bölük geçer, Ebu Süfyan sorar: "Ey Abbas bunlar kim?" "Bunlar Beni Gıfar!" der. Ebu Süfyan: "Bana ne Gıfar`dan!" der. Sonra Ceheyne kabilesi geçer. Ebu Süfyan aynı şekilde sorar, aldığı cevaba benzer mukabelede bulunur. Arkadan Süleym geçer. Ebu Süfyan aynı şekilde sorar, aldığı cevaba benzer mukabelede bulunur. Derken bir bölük gelir ki, bu öncekilerden çok farklıdır. Yine sorar: "Ey Abbas bunlar kim?" "Bunlar," der Abbas, "Ensardır. Başlarında Sa`d İbnu Ubade, beraberlerinde de bayrak var!" Sa`d der ki: "Ey Ebu Süfyan, bugün savaş günüdür. Bugün Kabe`nin helal addolunacağı gündür!" Ebu Süfyan Abbas`a: "Ey Abbasi (Sen Mekkelisin) bugün muhafaza vazifeni yapacağın en iyi fırsat. Görelim seni (şehri yağmalatma)" der. Derken bir bölük daha geçer. Bu geçenlerin sayıca en küçüğü. Bunların içinde Resulullah (sav) ve (yakın) ashabı var. Resulullah`ın sancağı da Zübeyr İbnü`l-Avvam (ra)`ın elindedir. Resulullah (sav) Ebu Süfyan`ın yanından geçerken, Ebu Süfyan: "Sa`d İbnu`l-Ubade`nin söylediğini biliyor musun?" der. Resulullah (sav): "Ne demişti?" diye sorar. Ebu Süfyan: "Şunu şunu söyledi" diyerek (yukarıda kaydedilen sözlerini) hatırlatır. Bunun üzerine Resulullah: "Sa`d İbnu Ubade yanıldı. Bilakis, bugün Allah`ın Ka`be`nin şanını yücelttiği bir gündür; bugün Ka`be`ye örtünün giydirildiği bir gündür!" dedi. Resulullah (sav), sancağının (Mekke`nin Batı ve Kuzey cihetinde yer alan iki dağdan biri olan) el-Hacun`a dikilmesini emretti. Halid İbnu Velid (ra)`e, şehre Mekke`nin üst kısmından, Keda`dan girmesini ferman buyurdu. O gün Halid İbnu Velid`in süvarilerinden iki kişi öldürülür: Hubeyş İbnu`l-Eş`ar ve Kürz İbnu Cabir el-Fihri (ra).
HadisNo : 4278
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Fetih
Ravi : İbnu Abbas
Hadis : Abbas, Ebu Süfyan İbnu Harb`i getirmişti, Merrü`z-Zahr`dan müslüman oldu. Abbas (ra) dedi ki: "Ey Allah`ın Resulü, Ebu Süfyan, şereflenmeyi seven bir kimsedir. (Onun şerefleneceği) bir şey yapsanız!" "Doğru söyledin! (şehre girerken ilan edin): "Kim Ebu Süfyan`ın evine girerse emniyettedir, kim kapısını kapar (evinden dışarı çıkmazsa) emniyettedir, kim silahını atarsa o da emniyettedir. Kim Mescide (Ka`be`ye) girerse o da emniyettedir!"
HadisNo : 4279
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Fetih
Ravi : Enes
Hadis : Resulullah (sav), Fetih günü, Mekke`ye başında miğferiyle girdi. Onu çıkardığı zaman, bir adam gelerek: "İbnu Hatal Ka`be`nin örtüsüne sarınmış (vaziyette yakalandı), affedelim mi?" dedi. "Onu öldürün!" emr buyurdular.
HadisNo : 4280
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Fetih
Ravi : Sa`d İbnu Ebi Vakkas
Hadis : Resulullah (sav), fetih günü dört erkek iki kadın dışında, herkese (hayatını bağışladı ve) eman tanıdı. Bu dörtler arasında İbnu Ebi Sarh da vardı. Hz. Osman`ın yanında saklandı. Resulullah (sav) halkı, kendisine biat etmeye çağırınca, Hz. Osman (ra) onu da getirip Resulullah (sav)`ın yanında durdurdu ve: "Ey Allah`ın Resulü! Abdullah`tan biat al!" dedi. Aleyhissalatu vesselam (hiç ses çıkarmadan) üç sefer başını kaldırıp ona baktı. Her seferinde bey`at`tan imtina ediyordu. Üç seferden sonra, onunla da biat etti. Sonra ashabına yönelip: "İçinizden elimi bey`at için vermekten imtina ettiğimi görünce kalkıp öldürecek aklı başında bir adam yok muydu?" buyurdular. Ashab: "İçinizden geçeni nasıl bilelim. Keşke bize gözünüzle bir imada bulunsaydınız!" dediler. Bunun üzerine: "Bir peygambere hain gözlü olmak yaraşmaz" buyurdular. [Ebu Davud der ki: "Abdullah, Hz.Osman`ın süt kardeşiydi."]
HadisNo : 4281
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Fetih
Ravi : İbnu Mes`ud
Hadis : Resulullah (sav) fetih günü, (Mescid-i Haram`a) girdiği zaman Beytullah`ın etrafında üç yüz altmış tane dikili (put) vardı. Elindeki çubukla onlara dürtüyor ve: "Hak geldi, batıl zeval buldu. Batıl zaten zeval bulucudur" (İsra 81); "Hak geldi, batıl hiçbir şeyi yoktan varedemez, gideni de getiremez" (Sebe` 49) diyordu.
HadisNo : 4282
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Fetih
Ravi : Cabir
Hadis : Resulullah (sav), Fetih sırasında Ömer İbnu`l-Hattab`a, Batha`da iken Ka`be`ye gelip oradaki bütün suretleri ortadan kaldırmasını emretti. Resulullah (sav) oradaki bütün suretler ortadan kaldırılmadıkça Ka`be`ye girmedi.
HadisNo : 4283
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Fetih
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Resulullah (sav), Fetih günü Mekke`nin yukarı kısmından, devesinin üzerinde olarak ilerledi. Terkisinde de Üsame İbnu Zeyd (ra) vardı. Beraberinde Hz. Bilal ve (Kabe`nin) haciblerinden olan Osman İbnu Talha da vardı. Mescid-i Haram`da devesini ıhtırdı. Osman`a Kabe`nin anahtarını getirmesini emretti. Osman annesine gitti. Ancak kadın anahtarı vermekten imtina etti. Osman: "Vallahi, ya anahtarı verirsin ya da şu kılıç belimden çıkacaktır!" dedi. Kadın anahtarı verdi. Osman Resulullah`a getirdi. Aleyhissalatu vesselam kapıyı açıp, Beytullah`a girdi. Onunla birlikte Hz. Üsame, Bilal ve Osman da girdiler. Gündüzleyin içinde uzun müddet kaldı,sonra çıktı. Halk (içeri girmede) yarış etti. Abdullah İbnu Ömer ilk giren kimseydi. Girince, Bilal (ra)`i kapının arkasında ayakta duruyor buldu. "Resulullah (sav) nerede namaz kıldı?" diye sordu. Bilal, Aleyhissalatu vesselam`ın namaz kıldığı yeri işaret ederek gösterdi. Abdullah der ki: "Kaç rek`at kıldığını sormayı unuttum."
HadisNo : 4284
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Fetih
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Allah Teala Hazretleri, Resul-i Ekrem (sav)`e Mekke`nin fethini nasib edince, halkın içinde kalkıp, Allah`a hamd ve sena ettikten sonra dedi ki: "Allahu Zülcelal Hazretleri, Mekke`yi filin girmesinden korumuştur. Mekkelilere Resulünü ve mü`minleri musallat etti. Mekke(de savaşmak) benden önce hiç kimseye helal edilmedi. Bana da bir günün muayyen bir zamanında helal edildi. Benden sonra da kimseye helal edilmeyecek. Onun avı ürkütülmemeli, otu yolunmamalı, ağacı kesilmemeli. Buluntular da ancak sahibi aranmak kasdiyla alınabilir. Kimin bir yakını öldürülmüşse, o kimse iki husustan birinde muhayyerdir: Ya diyet alır, ya da ölünün ailesi kısas ister (katil öldürülür)." Abbas (ra): "Ey Allah`ın Resulü! İzhir otu bu yasaktan hariç olsun! Zira biz onu kabirlerimizde ve evlerimizde kullanıyoruz!" dedi. Aleyhissalfitu vesselam da: "İzhir hariç!" buyurdu.
HadisNo : 4285
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Fetih
Ravi : Vehb
Hadis : Hz. Cabir (ra)`e sordum: "Mekke fethedildiği gün, herhangi bir şey ganimet kılındı mı?" "Hayır! cevabını verdi."
HadisNo : 4286
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Fetih
Ravi : Cabir
Hadis : Resulullah (sav) Mekke`ye girdiğinde sancağı beyaz, üzerindeki sargı da siyahtı.
HadisNo : 4287
[next]
Gazveler - Fezare (1)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Fezare
Ravi : Seleme İbnu`l`Ekva`
Hadis : Bizimle su arasında bir müddetlik mesafe kalınca Hz. Ebu Bekr emretti, gece istirahati için mola verdik. Sonra baskını başlattı. Suya vardı. Suyun başında ölen öldü, esir alınan esir alındı. Bu halktan bir cemaate bakıyordum. İçerisinde çocuklar ve kadınlar vardı. Dağa benden önce varırlar diye korkarak onlarla dağın arasına bir ok attım. Oku görünce durdular. Onları sürerek getirdim. Aralarında Beni Fezare`den bir kadın vardı. Üzerinde deriden bir kaş` vardı. Kaş` kuru post demektir. Kadının yanında Arapların en güzelinden bir kız vardı. Onları, sürerek Hz. Ebu Bekr (ra)`e kadar getirdim. Ebu Bekr, kızı bana hediye etti. Medine`ye kadar geldik. Kızın elbisesini bile açmadım. Resulullah (sav) çarşıda bana rastladı. "Ey Seleme," dedi, "kadını bana bağışla." "Ey Allah`ın Resulü," dedim, "vallahi hoşuma gitti, ancak henüz elbisesini bile açmadım." Ertesi günü, çarşıda bana yine rastladı. "Ey Seleme, ceddine rahmet, kadını bana bağışla!" buyurdu. "Ey Allah`ın Resulü!" dedim, "o senindir, Allah`a yemin olsun, kadının elbisesini açmadım!" Sonra Aleyhissalatu vesseldm o kadını Mekke`ye gönderdi ve Mekke`de esir edilen bazı müslümanların fidye-i necatı yaptı.
HadisNo : 4258
[next]
Gazveler - Hendek (4)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Hendek
Ravi : Enes
Hadis : Resulullah (sav) Hendek`e gitti. Gördü ki Muhacir ve Ensar soğuk bir sabah vakti hendek kazıyorlar. Onların, bu işi kendilerine bedel yapacak köleleri yok. Onları vuran yorgunluk ve açlıklarını görünce (şiirimsi bir ifade) terennüm ettiler: "Ey Allah`ım! Gerçek hayat ahiret hayatıdır. Ensar ve muhaciri mağfiret buyur!" Çalışanlar da O`na şöyle mukabele ettiler: "Biz Muhammed`e bey`at edenleriz. Hayatta kaldıkça cihad gayemiz."
HadisNo : 4259
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Hendek
Ravi : Bera
Hadis : (Hendek kazarken) Resulullah (sav)`ı gördüm, bizimle birlikte omuzunda O da toprak taşıyordu. Karnının beyazlığını toprak bürümüştü. (Bu esnada, ashabı şevke getirmek için zaman zaman) şöyle terennüm ediyordu: "Vallahi Allah olmasaydı hidayeti bulamazdık, Ne sadaka verir ne namaz kılardık, Üzerimize sekinet indir Allahım! Ayaklarımıza sebat ver Allahım! Müşrikler bize karşı azdılar. Fitne çıkarmak dilerler ama yandılar." Resulullah bunları söylerken sesini yükseltiyordu.
HadisNo : 4260
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Hendek
Ravi : Aişe
Hadis : Resulullah (sav) Hendek`ten döndüğü zaman, silahları bırakıp (elini yüzünü) yıkamış, tam başındaki toprakları çırparken Cebrail aleyhisselam geldi. "Sen" dedi, "silahını bıraktın, vallahi biz daha bırakmadık! Onlara geri git." "Nereye kadar?" dedi Resulullah. "Şuraya!" diyerek Beni Kureyza`yı gösterdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu emir üzerine onlarla savaşmaya çıktı. Kureyzalılar hükmüne razı oldular. Hakem olarak Sa`d İbnu Mufaz`ı seçtiler. O da: "Ben onlardan muharib olanların öldürülmesine, kadın ve çocukların esir edilmesine, malların da taksim edilmesine hükmediyorum!" dedi. Sa`d, Hendek savaşı sırasında ana damarından yara almıştı. Resulullah (sav) tedavisiyle yakından ilgilenmek için mescidin içinde ona bir çadır kurdurmuştu. -Bir rivayette Sa`d der ki: "Ey Allahım sen biliyorsun ki, senin yolunda kendileriyle cihad etmekten en ziyade memnun olacağım bir kavim Resulünü tekzib eden ve Onu yurdundan sürüp çıkaranlardır. Ey Allahım kanaatim şu ki, sen, bizimle onların arasındaki [harbi artık] bıraktın. Eğer hala Kureyş`le savaş olacaksa bana daha hayat ver de senin yolunda onlara karşı cihad edeyim. Eğer savaşı kesti isen damarımı daha da aç, ölümüm ondan olsun." -Bu dua üzerine, o gece damarı iyice açıldı. O zaman mescidde bulunan Beni Gıfar`a ait çadırda kalanları kanın kendilerine doğru akmasından başka bir şey ürkütmemiş. "Ey çadır sahibi," dediler. "Sizin taraftan bize doğru gelen nedir?" Bu kanamakta olan Sa`d`ın yarasından akmıştı. O sebeple öldü, (ra)."
HadisNo : 4261
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Hendek
Ravi : Cabir
Hadis : Ahzab (Hendek) günü Sa`d İbn Mu`az (ra) [Kureyş`ten İbnu`l-Arika`nın attığı bir okla] koldaki ana damardan vurulmuştu, böylece damarı kesilmiş oldu. (Kanı durdurmak için) Resulullah (sav) dağlama uyguladı. Bunun üzerine eli şişti, çokça kan akarak Sa`d`ı zayıf düşürdü. Resulullah tekrar bağladı. Eli yine şişti. Bu hali görünce (Sa`d (ra)): "Allahım, Beni Kureyza`dan gönlüm rahata ermedikçe canımı alma!" diye dua etti. Derken kanı durdu. Kureyza onun hükmüne baş eğinceye kadar tek damla akmadı. Onlar hakkında erkekleri öldürülmesine, kadınların sağ bırakılmasına hükmetti. Resulullah (sav): "Haklarında Allah`ın verdiği hükme isabet ettin!" buyurdu. Dörtyüz kişiydiler. Onların katli tamamlanmca, damarı patladı. Sa`d (ra) vefat etti. (Allah rahmetini bol kılsın.)
HadisNo : 4262
[next]
Gazveler - Hudeybiye (4)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Hudeybiye
Ravi : Urve İbnu Zübeyr
Hadis : Urve İbnu Zübeyr, Misver İbnu Mahreme ve Mervan`dan almış. Misver ve Mervan her ikisi de birbirlerinin sözünü tasdik etmişlerdir. Derler ki: Resulullah (sav) Hudeybiye senesinde Medine`den çıktı. Yolda bir yerlere ulaşınca aleyhissalatu vesselam: "Halid İbnu`l-Velid, Kureyş`e ait gözcülük yapan bir grup atlının başında olarak el-Gamim`dedir, siz sağ tarafı takib edin!" dedi. Vallahi, Halid müslümanların varlığını sezemedi. Ne zaman ki müslüman askerlerin kaldırdığı toz bulutunu görünce, (müslümanların geldiğini) Kureyş`e haber vermek üzere hayvanını koşturarak gitti. Resulullah (sav) yoluna devam etti. Seniyye nam mevkiye gelindi. Oradan (devam edildiği takdirde) Kureyşlilerin bulunduğu yere inmek mümkündü. Ama devesi orada ıhıverdi. Halk: "Kalk, kalk, yürü, yürü!" dedi ise, deve kalkmamakta ısrar etti. Halk bu sefer: "(Resulullah (sav)`ın devesi) Kasva çöküp kaldı, Kasva çöküp kaldı!" dediler. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Hayır! Kasva çöküp kalmadı. Onun böyle bir huyu da yok. Ancak onu, "Fil`i (Mekke`ye girmekten alıkoyan) Zat" durdurmuştur!" buyurdu. Sonra ilave etti: "Nefsimi kudret eliyle tutan o Zat`a yemin olsun, (Kureyş, Mekke`de) Allah`ın haram kıldığı şeyelri tazim sadedinde her ne taviz isterlerse onlara vereceğim!" Sonra deveyi zorladı, deve sıçrayıp kalktı. Ravi dedi ki: Resulullah (sav) Kureyş tarafından saptı, suyu az olan Semed Kuyusunun yanma indi. Burası Hudeybiye mevkiinin en uç noktasında idi. (Mezkur kuyunun suyu azdı. Öyle ki) insanlar ondan suyu avuç avuç toplarlardı. Çok geçmeden suyu kurudu. Resulullah (sav)`a susuzluktan şikayette bulundular. Aleyhissalatu vesselam sadağından bir ok çıkardı, onu kuyuya koymalarını söyledi. Allah`a yemin olsun çok geçmeden, su coşmaya başladı ve ashab oradan ayrılıncaya kadar onlara yetecek kadar akmaya devam etti. Onlar bu halde iken Budeyl İbnu Verka` el-Huza`i Huza`a kabilesinden bir grupla çıkageldi. Huza`lılar, (Mekke civarında tavattun etmiş bulunan) Tihame kabileleri arasında Resulullah`m sırdaşı ve dostu olagelmişlerdi. Dedi ki: "Ben (Mekke`nin) Ka`b İbnu Lüeyy ve Amir İbnu Lüeyy kabilelerini, bir çok Hudeybiye surlarının başına, beraberlerinde sütlü ve yavrulu develeri olduğu halde konaklıyorlar gördüm. Onlar seninle savaşacak, Beytullah`ı ziyaretine mani olacak olmasınlar! Resulullah (sav) dedi ki: "Biz kimseyle savaşa gelmedik. Biz sadece umre yapmaya geldik! Mamafih Harb Kureyş`in (iliğine işlemiş). Halbuki çok da zarar gördüler. Eğer onlar dilerse ben (onlarla sulh yapar) kendilerine müddet tanırım, onlar da benimle diğer insanların arasından çekilirler. Eğer ben öbürlerine galebe çalarsam, Kureyşliler de dilerlerse onlarla yapacağım sulha (kendi mallarıyla) girerler. Şayet ben galebe çalamazsam (Kureyşliler benimle savaşmak zahmetinden kurtulup) rahata ererler. Şurası da var ki, eğer Kureyşliler bu teklifime itiraz ederlerse, ruhumu elinde tutan Zat-ı Zülcelal`e yemin olsun, bu davam için, ölünceye kadar onlarla savaşacağım. O zaman Allah, bana olan emrini (gerçekleştirme hususundaki vaadini mutlaka) yerine getirecektir." Resulullah (sav)`ın bu sözü üzerine Büdeyl: "Senin bu sözlerini Kureyş`e mutlaka duyuracağım!" dedi ve gitti. Kureyşlilere gelince: "Ben, size şu adamın yanından geliyorum. O`nun bazı sözlerini işittik. Eğer dilerseniz size söyleriz" dedi. Onların serseri takımı: "Ondan herhangi bir haber söylemene ihtiyacımız yok!" dedi ise de aklı başında olanlar: "Hele şu işittiğini söyle!" dediler. Büdeyl: "Ben Muhammed`in şöyle şöyle söylediğini işittim!" diyerek Aleyhissalatu vesselam`ın söylediklerini bir bir nakletti. Bunun üzerine Urve İbnu Mes`ud kalkıp: "Ey kavm! Siz benim babam değil misiniz?" dedi. Hepsi: "Evet!" dediler. "Benim hakkımda bir (itimatsızlığınız) ithamınız var mı?" dedi. "Hayır!" dediler. "Biliyorsunuz ki ben Ukaz halkını toptan sizin yardımınıza çağırmış, onlar yanaşmayınca ailem, çocuklarım ve bana itaat edenlerle kendim gelmiştim değil mi?" diye sordu. (Kureyşliler), hep bir ağızdan buna da "evet" deyince Urve (bu tasdikleri aldıktan sonra): "Bu adam size uygun bir şey teklif ediyor. Onu kabul edin ve benim ona (anlaşmak üzere) gitmeme izin verin!" dedi. Kureyşliler: "Pekala git!" dediler. Urve, Resulullah (sav)`a geldi, Onunla konuştu. Aleyhissalatu vesselam Büdeyl`e söylediklerine yakın şeyler söyledi. Urve bu esnada: "Ey Muhammed! Kavminin kökünü kazıdığını farzedelim, (eline ne geçecek). Senden önce, Araplardan kavmini toptan helak eden birini işittin mi? Durum aksi olursa (başınıza geleceği, Kureyş`in size neler yapacağını tahmin edebilirsin. Üstelik bu daha kavi bir ihtimal) zira ben, aranızda ileri gelenlerden bazı kimseler görüyorum, halktan toplanmış, seni terkedip kaçmaya mütemayil kimseler de görüyorum" dedi. Hz. Ebu Bekr (ra) (onun bu sözüne dayanamayıp): "(Halt etmişsin, git!) Lat putunun fercini yala! Demek biz Resulullah`ı terkedip yalnız bırakacakmışız ha!" diye (şiddetle çıkıştı). Urve: "Bu da kim?" dedi. Kendisine onun Ebu Bekr olduğu söylendi. Urve: "Nefsimi elinde tutan Zata yemin olsun! Eğer senin bende, henüz ödeyemediğim bir yardımın bulunmamış olsaydı ben sana (layık olduğun) cevabı verirdim" dedi. Ravi der ki: "Urve, Resulullah (sav)`a konuşmaya devam etti. Her konuşmasında (cahiliye adeti üzere) Resulullah (sav)`ın sakalından tutuyordu. Bu sırada Muğire İbnu Şu`be, üzerinde miğfer, elinde kılıç Aleyhissalatu vesselam`ın yanında ayakta (muhafız gibi) bekliyordu. Urve, tutmak üzere, elini Resulullah`ın sakalına her uzatışında, kılıncın demiriyle eline vuruyor: "Elini Resulullah`ın sakalından çek!" diyordu. Urve, (bir ara) başını kaldırıp ona baktı. "Bu da kim?" dedi. Kendisine: "Bu Muğire İbnu Şube`dir!" dendi. Bunun üzerine Urve: "Ey zalim! Ben hala senin (geçmişteki) gadr ve ihanetini ödemekle meşgul değil miyim?" dedi. (Onu bu söze sevkeden şey şu idi): "Cahiliyede Muğire İbnu Şu`be bir grup kimse ile yolculuk yapmış, yolda arkadaşlarını öldürüp mallarını almıştı. Sonra gelip müslüman olmuş, Resulullah (sav) da: "Müslüman olmanı kabul ediyorum, ancak malları kabul etmiyorum, (bu ihanet malıdır)" demişti. Urve bu esnada göz ucuyla Resulullah (sav)`ın Ashabını tedkikten geçiriyordu. (Bilahare gördüklerini şöyle anlatacaktır): "Vallahi (öylesine hürmet hiç görmedim). Resulullah (sav) yere bir kerecik tükürmeye görsün, mutlaka onlardan bir adamın eline düşüyordu. Onu alıp yüzlerine, derilerine (teberrüken, bir tiyb gibi) sürüyorlardı. Bir şey söyleyecek olsa emrine hepsi birden koşuyordu. Abdest alacak olsa, abdest suyundan kapabilmek için nerdeyse (itişip-kakışıp) kavga ediyorlardı. Konuşsalar onun yanında seslerini kısıyorlardı. Saygıları sebebiyle O`na dikkatle bakamıyorlardı bile." Urve arkadaşlarının yanına dönünce dedi ki: "Ey kavm dinleyin! Vallahi ben muhtelif kıralların huzuruna çıktım. Kisra`nın, Kayser`in, Necaşi`nin yanlarına girdim. Vallahi, Muhammed`in ashabının, Muhammed`e gösterdiği saygıya, hiç bir kralın ashabında rastlamadım. Vallahi tükürecek olsa mutlaka onlardan birinin eline düşüyor, bunu alıp yüzlerine bedenlerine sürüyorlar. Bir şeye emretse hesi birden koşuşuyorlar. Abdest alsa, abdest suyu(ndan kapmak) için nerdeyse kavga ediyorlar. Konuşsalar, onun yanında seslerini kısıyorlar. Ona hürmeten dikkatle yüzüne bakmıyorlar. Bu adam size makul bir teklifte bulunuyor, onu kabul edin!" Urve`nin bu açıklaması üzerine, Beni Kinane`den bir adam: "Beni bırakın, ona bir de ben gideyim!" dedi. Ona da müsaade ettiler, "git!" dediler. Resulullah (sav) ve ashabına yaklaşınca, Aleyhissalatu vesselam: "işte falan! Bu, hacc ve umre için ayrılan kurbanlık develere saygı gösteren bir kavimdendir. Kurbanlıklarınızı önüne salıverin görsün!" buyurdu. Ashab o zatı telbiyelerle karşıladı. Adam bu manzarayı görünce: "Sübhanallah! Bu kimselere Beytullah`ın yolunu kapamak münasip düşmez!" dedi. Arkadaşlarının yanına dönünce: "Ben kurbanlık develer gördüm, takıları boyunlarına takılmış, gerekli işaretler vurulmuş, onlara Beytullah`ı yasaklamayı uygun görmüyorum!" dedi. Onun kavminden Mikrez İbnu Hafs denen bir zat kalkıp: "Bırakın, bir de ben gideyim! dedi. Ona da müsaade edip "git!" dediler. Müslümanlara yaklaşınca, Aleyhissalatu vesselam: "Bu gelen Mikrez`dir, facir birisidir" dedi. Resulullah (sav)`a konuşmaya başladı. Onlar konuşurken Süheyl İbnu Amr çıkageldi. Aleyhissalatu vesselam: "İşiniz artık size kolaylaştırıldı, size Süheyl İbnu Amr geldi." Resulullah`a: "Gel! seninle aramızda bir antlaşma (metni) yazalım!" dedi. Resulullah (sav) katibini çağırdı ve emretti: "Yaz Bismillahirrahmanirrahim." Süheyl itiraz etti: "Rahman ne demek? Vallahi onun ne olduğunu bilmiyorum. Fakat: Bismikallahümme yaz, vaktiyle senin de yazdığın gibi" dedi. Müslümanlar da ona itiraz ettiler: "Biz onu değil, bismillahirrahmamrrahim`i yazarız!" dediler. Ama Resulullah (sav) emreder: "Bismikallahümme yaz! ve devam et: "Bu Allah Resulü ve Süheyl`in üzerinde mutabık kaldıkları hususlardır." Süheyl yine itiraz eder: "Vallahi, eğer bilsek ki sen Allah`ın Resulüsün sana Beytullah`ı kapamazdık, seninle savaşmazdık da. Şöyle yaz: Muhammed İbni Abdillah." Resulullah (sav): "Vallahi siz beni tekzib etseniz de ben kesinlikle Allah`ın Resulüyüm. Bununla beraber, Muhammed İbni Abdillah yaz!" buyurur ve devam eder: "Bizimle Beytullah arasından çekilmeniz ve onu tavaf etmemiz şartıyla." Süheyl itiraz eder: "Vallahi hayır. (Biz size bu yıl tavafa izin versek), Araplar "bizim aniden emrivakiye geldiğimiz" hususunda dedikodu yapar. Ancak ziyareti gelecek yıl yapacaksınız" der. Böyle yazılır. Süheyl ilave eder: "Senin dinine de girse, bizden hiç bir erkeğin sana gelmemesi, gelirse iade etmen şartıyla." Müslümanlar bu şarta itiraz ederek: "Sübhanallah! Bize iltica eden bir müslüman, müşriklere nasıl iade edilir?" derler. Bu halde iken Ebu Cendel İbnu Süheyl İbni Amr zincirleri arasında seke seke geldi. Mekke`nin aşağısındaki hapsedildiği yerden kaçmış, kendini müslümanlann arasına atmıştı. Süheyl: "Ey Muhammed, bu seninle üzerine anlaştığınız maddelerin ilk uygulaması olacak, bunu bana iade edeceksin!" dedi. Resulullah (sav): "Biz henüz anlaşmayı yazıp bitirmedik" buyurdu. Süheyl: "Öyleyse, vallahi ben seninle hiç bir madde üzerine sulh yapamam!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Öyleyse şu Ebu Cendel`i bana bağışla da imza et" buyurdu. Fakat Süheyl: "Asla ben bunu sana bağışlamam" diye direndi. Aleyhissalatu vesselam: "Hayır, hatırım için yap!" ricasında bulundu. Süheyl direndi: "Asla yapmam!" Mikrez İbnu Hafs atılıp: "Biz onu sana müsaade ettik!" dedi. (Ancak imza yetkisine sahip olmadığı için Süheyl onu dinlemedi. Ebu Cendel teslim edilecekti). Ebu Cendel (ra): "Ey müslümanlar, (nasıl olur?) Ben size müslüman olarak sığınmışım. Beni müşriklere teslim mi ediyorsunuz? Bana yaptıklarını görmüyor musunuz?" dedi. Ebu Cendel`e Allah yolunda çok işkenceler yapılmıştı. Ömer İbnu`l-Hattab der ki: "(O gün, bu cereyan eden hadiseleri çok alçaltıcı bularak) Resulullah (sav)`a gelip: "Sen Allah`ın hak peygamberi değil misin?" dedim. "Evet!" dedi. "Biz hak üzere, düşmanlarımız da batıl üzere değiller mi?" dedim. "Evet" dedi. "Öyleyse biz niye dinimiz uğrunda alçaklığı kabul ediyoruz" dedim. "Ben Resulullah`ın; (bu anlaşmayı imzalamakla) Allah`a asi olmuş da değilim. Allah yardımcımızdır!" dedi. "Sen, bize (Medine`den çıkarken) Beytullah`a gideceğiz, onu tavaf edeceğiz demedin mi?" dedim. "Pek tabii, ama, sana bu yıl gideceksin dedim mi?"dedi. Hayır!" dedim. "Sen mutlaka onu tavaf etmeye geleceksin!"`buyurdu. Ben Hz. Ebu Bekr (ra)`e geldim. "Ey Ebu Bekr! Bu adam Allah`ın hak peygamberi değil mi?" dedim. "Elbette hak peygamberi!" dedi. "Biz hak, düşmanlarımız da batıl üzere değiller mi?" dedim. "Elbette (onlar batıl, biz hak üzereyiz)" dedi. "Öyleyse, niye dinimiz için alçaklığı kabul ediyoruz?" dedim. "Be adam! O Allah`ın Resulüdür. (Bunu kabul etmekle) Rabbine isyan etmiş olmayacak da. Allah onun yardımcısıdır. Şu halde sen O`nun emrine sarıl. Allah`a yemin ederim o hak üzeredir!" dedi. "O bize: "Kabe`ye gideceğiz, onu tavaf edeceğiz!" demiyor muydu?" dedim. "Evet ama, sana bu yıl gideceksin dedi mi?" dedi. "Hayır!" dedim. "Sen ona gidecek, onu tavaf edeceksin!" dedi. (Hadisi rivayet eden Zühri) der ki: "Hz. Ömer (ra) dedi ki: "(O günki nezaketsiz çıkışımın günahını affettirmek için nice amellerde bulundum." Anlaşmayı yazma işinden çıkınca, Resulullah (sav) ashabına: "Kalkın kurbanlarınızı, kesin, sonra da traş olun" buyurdu. Ancak (müşriklerle yapılan bu antlaşmadan hiç kimse memnun değildi. Bu sebeple) kimse kalkamadı. Resulullah (sav), emrini üç kere tekrar etti. Yine kalkan olmayınca Ümmü Seleme (ra)`ın çadırına girdi. Ona halktan maruz kaldığı bu hali anlattı. O, kendisine: "Ey Allah`ın Resulü! Bunu (yani halkın kurbanını kesip, traşını olmasını) istiyor musun? Öyleyse çık, Ashab`tan hiçbiriyle konuşma, deveni kes, berberini çağır, seni traş etsin!" dedi. Aleyhissalatu vesselam kalktı, hiç kimse ile konuşmadan bunların hepsini yaptı: Devesini kesti, berberini çağırdı, traş oldu. Ashab bunları görünce kalktılar kurbanlarını kestiler, birbirlerini traş ettiler. Ancak, bu sırada gam ve kederden birbirlerini öldüreyazdılar. Sonra bazı mü`mine kadınlar (Mekkelilerden kaçarak) geldiler. Allah Teala Hazretleri, (onların geri verilmemesi için) şu ayeti indirdi: "Ey iman edenler, (kendi ifadelerince) mü`min kadınlar muhacir olarak geldikleri zaman onları imtihan edin. Allah onların imanlarını iyi bilendir ya, fakat siz de mü`min kadınlar olduklarına kail olursanız onları kafirlere geri vermeyin. Bunlar onlara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. (Kafir zevcelerinin bu kadınlara) sarfettikleri (mehri) onlara (kafirlere) verin. Sizin onları nikahla almanızda, mehirlerini verdiğiniz takdirde, üzerinize bir günah yoktur..." (Mümtehine 10). Hz. Ömer, ayet üzerine o gün cahiliye devrinde evlendiği iki hanımını boşadı. Birini Hz. Muaviye İbnu Ebu Süfyan nikahladı, diğerini de Safvan İbnu Ümeyye. Sonra Resulullah (sav) Medine`ye döndü. Kureyş`ten Ebu Basir müslüman olarak Medine`ye iltica etti. Mekkeliler onu almak üzere arkasından iki adam gönderdiler. "(Antlaşmada) bize verdiğin söz var, onu teslim et!" dediler. Resulullah (sav) derhal onu onlara teslim etti. Bunlar Ebu Basir`i alıp gittiler. Yolda Zülhuleyfe nam mevkiye gelince, (azıkları olan) hurmadan yemek üzere konakladılar. Ebu Basir onlardan birine: "Vallahi şu kılıncı çok güzel görüyorum!" dedi. O, hemen kınından sıyırıp: "Doğru! Vallahi pek harika! Onunla ne tecrübelerim var!" dedi. Ebu Basir: "Hele bir göster, daha yakından bakayım!" deyip kaptığıyla adama vurup öldürdü. Öbürü kaçıp Medine`ye geldi, koşarak Mescide girdi. Resulullah (sav) onu görünce (yanındakilere): "Bu adam her halde bir korku geçirmiş" dedi. Adam (sav)`a gelince: "Vallahi arkadaşım öldürüldü! Beni de öldürecek!" dedi, Ebu Basir (ra) da geldi. "Ey Allah`ın Resulü! Allah senin zimmetini (taahhüdünü) yerine getirdi, beni onlara iade ettin. Allah beni onlardan tekrar kurtardı" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Harbi kızıştıranın anası ağlar. Keşke ona bir kişi daha olsa!" cevabını verir. Ebu Basir bu sözü işitince anlar ki, aleyhissalatu vesselam onu yine iade edecek. Hemen oradan çıkıp deniz kenarına gelir [İs denen bir yere yerleşir]. Mekkelilerin elinden Ebu Cendel İbnu Süheyl de kurtulup Ebu Basir`e iltihak eder. Derken Kureyş`ten müslüman olan herkes Ebu Basir`e katılmaya başlar. Kısa zamanda orada bir grup teşekkül eder. Allah`a yemin olsun. Kureyş`ten Şam`a gitmek üzere bir kervanın haberini aldılar mı, ona saldırıp adamları öldürüyor, mallarına da el koyuyorlardı. Kureyş Resulullah (sav)`a elçi gönderip, Allah`ın adını ve aralarındaki akrabalık bağlarını hatırlatarak, Mekke`den geleceklerin emniyette olacağını, yeter ki Ebu Basar ve arkadaşlarının yaptığı baskınların önlenmesini rica ettiler. [Bazı rivayette, bunu temin için Medine`ye bizzat Ebu Süfyan`nın geldiği belirtilir.] Resulullah da onları Medine`ye çağırdı. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: "O size Mekke`nin kanunda (hududu içinde), onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekendi. Allah ne yaparsanız hakkıyla görücüdür. Onlar, küfreden, sizi Mescid-i Haram`dan ve alıkonulmuş hediyelerin mahalline ulaşmasından men edenlerdir. Eğer (Mekke`de) kendilerini henüz tanımadığınız mü`min erkeklerle mü`min kadınları bilmeyerek çigneyip de o yüzden size bir vebal isabet edecek olmasaydı (Allah size fetih için elbette izin verirdi). (Bunu) kimi dilerse, onu rahmetine kavuşturmak için (yaptı). Eğer onlar seçilip ayrılmış olsalardı biz onlardan küfredenleri muhakkak elem verici bir azaba giriftar etmiştik bile. O küfredenler kalplerine o taassubu, o cahillik taassubunu yerleştirdiği sırada idi ki hemen Allah, Resulünün ve müzminlerin üzerine kuvve-i maneviyesini indirdi, onları takva sözü üzerinde durdurdu. Onlar da buna çok layık ve buna ehil idiler. Allah her şeyi hakkıyla bilendir." Feth 24-26).
HadisNo : 4266
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Hudeybiye
Ravi : Ali
Hadis : Hudeybiye günü bir grup köle, Resulullah (sav)`a sulhtan önce gelmişti. Efendileri (sav)`a: "Ey Muhammed, onlar senin yanına, dinine iştiyak göstererek gelmiş değiller, kölelikten kaçtılar" diye mektup yazdılar. (Ashabdan bazı) kimseler de: "[Doğru söylüyorlar], onları sahiplerine geri ver!" dediler. Resulullah (sav), (şeriat bu çeşit sığınan müslümanları hürler olarak kabul edip himaye vermeye hükmettiği halde müslümanların müşrik dostlarının: "Bunlar din için değil, hürriyet için sana geldiler" şeklindeki tahkiki mümkin olmayan aldatıcı sözlerini esas alıp geri göndermelerini teklif etmelerine) öfkelenip: "Ey Kureyş`liler, öyle zannediyorum ki, siz böyle hükmederek, Allah`ın, boyunlarınızı vuracak birini göndermesini bekliyorsunuz." dedi ve köleleri iade etmekten imtina etti ve: "Onlar aziz ve celil olan Allah`ın azadlılarıdır!" buyurdu.
HadisNo : 4267
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Hudeybiye
Ravi : Seleme İbnu`l-Ekva`
Hadis : Resulullah (sav) ile birlikte Hudeybiye`ye geldik. Biz, bindörtyüz kişi idik. (Kuyunun başında) elli koyun vardı. Suyu bunlara bile yetmiyordu. Resulullah (sav) kuyunun kenarına oturdu. (İyice hatırlıyamıyorum) ya dua buyurdu, ya da kuyuya tükürdü. Derken kuyunun suyu coştu. Biz de hem kendimiz içtik, hem de hayvanlarımızı suladık. Sonra Aleyhissalatu vesselam, bizi bir ağacın altında biat etmeye çağırdı. Önce ben biat ettim, sonra herkes gelip sırayla biat etti. Nihayet halkın ortasında kalınca: "Ey Seleme, biat et!" buyurdu." "Ey Allah`ın Resulü, en başta ben biat ettim!" dedim. "Yine de!" buyurdu. Resulullah (sav) beni çıplak, yani silahsız bulmuştu. Bana deriden yapılmış bir kalkan verdi. Sonra bey`at almaya devam etti. Son kişiden de bey`at alınca: "Ey Seleme, sen bana biat etmiyormusun?" dedi. "Ey Allah`ın Resulü, ben sana, başta da, ortada (da olmak üzere) iki kere biat ettim" dedim. "Olsun, yine de" buyurdu. Ben de üçüncü sefer biat ettim. Sonra bana: "Ey Seleme! Benim sana verdiğim kalkanın nerede?" dedi. "Ey Allah`ın resulü dedim, amcam Amir çıplak olarak bana rastladı, ben de kalkanı ona verdim. Bu sözüm üzerine Aleyhissalatu vesselam güldü ve: "Sen," dedi, "vaktin birinde adamın dediği gibisin: "Allahım, demiş, bana öyle bir dost ver ki, o bana, kendi nefsimden daha sevgili olsun?" Sonra müşrikler bizimle sulh hususunda haberleşmeye başladılar. Öyle ki, birbirimize gidip gelmeler oldu. (Sonunda) sulh yaptık. Ben Talha İbni Ubeydillah (ra)`ın hizmetçisi idim. Atını sular, kaşağılar, kendine de hizmet eder, yemeğinden yerdim. (Çünkü) Allah ve Resulü yolunda hicret için malımı ve ailemi terketmiştim. Biz ve Mekkeliler aramızda sulh yapınca, birbirimizle karıştık. Ben bir ağacın yanına gelip dikenlerini süpürerek dibine yattım. Mekke halkından dört müşrik yanıma geldi. Resulullah (sav)`a hakaret etmeye başladılar. Ben onlara kızdım ve bir başka ağacın dibine geçtim. Silahlarını ağaca asıp yattılar. Onlar bu vaziyette iken vadinin aşağısından bir münadi şöyle sesleniyordu. "Muhacirlerin imdadına yetişin! İbnu Züneym öldürüldü!" Hemen kılıncımı çekip, bu uyuyan dört kişiye hızla yürüyüp silahlarını aldım, elimde deste yapıp, sonra da: "Muhammed`in yüzünü mükerrem kılan o Zat`a yemin olsun, sakın sizden kimse başını kaldırmasın, iki gözü taşıyan (kellesini) uçururum!" dedim. Sonra onları sürerek Resulullah (sav)`a getirdim. O sırada amcam Amir (ra) da Abelat`tan Mikrez denilen bir adamı, üzeri çullanmış bir at üzerinde beraberinde yetmiş müşrik olduğu halde Resulullah`a getirdi. Aleyhissalatu vesselam onlara bir nazar edip: "Bırakın onları, fücurun başı da sonu da onların olsun!" dedi ve hepsini affetti. Bunun üzerine Allah Teala hazretleri şu ayeti indirdi: "O sizi Mekke`nin kanunda (hududu içinde) onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekendi." (Fetih 24-26). Sonra Medine`ye müteveccihen oradan ayrıldı. Beni Lihyan ile aramızda bir dağın yer aldığı bir yerde konaklardık. Beni Lihyan`ın hepsi müşrik idi. Aleyhissalatu vesselam geceleyin dağa tırmanacak kimseye istiğfarda bulundu. Sanki o kimse Resulullah (sav)`ın ashabının gözcülüğünü yapacaktı. O gece iki veya üç kere dağa çıktım. Sonra Medine`ye geldik. Resulullah (sav) yük develerini, beraberinde, ben de olduğum halde, hizmetcisi Rabah ile gönderdi. Ben onun maiyyetine Talha İbni Ubeydillah (ra)`ın atı ile çıktım. Ben atı develerle birlikte kırasıya götürüp getiriyordum. Sabahleyin bir de ne göreyim! Abdurrahman el-Fezari, Resulullah (sav)`ın develerini yağmalamış, hepsini götürmüş, çobanı da öldürmüş. "Ey Rabah!" dedim, "şu atı al; durumu Talha İbni Ubeydillah`a bildir, Resulullah`a haber ver ve de ki: "Müşrikler mer`adaki sürüyü yağmaladılar. Sonra bir tepenin üzerine çıkarak Medine`ye yönelip üç defa nida ettim: "Ey Sabahım!" Sonra adamların arkasından ok atmak üzere çıktım ve şunları da terennüm ediyordum: "Ben İbnu Ekva`ım, bugün alçakların vay haline! Onlardan birine kavuştum ve semerine bir ok attım. Hatta okun kanadı omuzuna değdi. "Al bunu!" dedim. Ben İbnu`l-Ekva`ım, Bugün alçakların vay haline! Vallahi onlara atıyor ve yaralıyordum. Bir atlı bana dönecek olsa, bir ağaca gelip dibine oturuyordum. Sonra tekrar atıyordum. Derken dağ(ın vadisi) daraldı. Dar yere girdiler. Ben, dağa tırmandım. Onlara taş atmaya başladım. Böylece onları takib etmeye devam ettim. Öyle ki, Resulullah (sav)`ın hayvanlarından Allah`ın yarattığı hiç bir deve yoktu ki arkama almamış olayım. Böylece müşrikler benimle hayvanların arasından çekildiler. Sonra onlara ok atarak arkalarını takip ettim. Nihayet otuzdan fazla bürde ve otuz mızrak bıraktılar. (Hızlı kaçabilmek için) hafiflemek istiyorlardı. Bir şey atacak olsalar, üzerine taşlardan nişan koyuyordum. Ta ki, Resulullah ve ashabı onları tanısın. Böyle gide gide dar bir dağ yoluna geldiler. Bir de ne görsünler! Yanlarına Bedr el Fezari`nin falan oğlu gelmiş. Hemen kuşluk yemeği yemek üzere oturdular. Ben de bir tümseğin üzerine oturdum. Fezarî: "Şu gördüğüm de ne?" diye sordu. "Bununla başımız belada! Vallahi sabahın köründen beri peşimizde. Bize durmadan atıyor. Elimizde ne varsa çekip aldı" dediler. "Öyleyse sizden ona dört kişi gitsin!" dedi. Böylece bana müteveccihen dört kişi ayrıldı ve dağa tırmandı. Bana konuşma imkanı verdikleri vakit, onlara: "Beni tanıyor musunuz?" dedim. "Hayır, sen kimsin?" dediler. "Ben Seleme İbnu`l-Ekva`ım, Muhammed`in yüzünü şereflendiren Zata yemin olsun sizden kimi istesem mutlaka yakalarım. Ama sizden kimse beni yakalayamaz!" dedim. Onlardan bir adam: "Ben biliyorum!" dedi ve geri döndüler. Ben yerimden ayrılmadım. Derken Resulullah (sav)`ın atlılarını, ağaçların arasına girerken gördüm. En önde el-Ahram el-Esedi, arkasında Ebu Katade el-Ensari, onun arkasında el-Mikdad İbnu`l-Esved (ra) ardı. Ahram`ın atının gemini tuttum. (Bu sırada) küffar dönüp gitti. Ahram`a: "Ey Ahram! Bunlardan sakın. Resulullah ve ashabı gelinceye kadar yolunu kesmesinler!" dedim. Bana: "Ey Seleme! Eğer Allah`a ve ahiret gününe inanıyor, cennetin de cehennemin de hak olduğunu biliyorsan, benimle şehadet arasına engel olma!" dedi. Ben de onu bıraktım. Abdurrahmanla karşılaştılar. Abdurrahman`ın atını hemen öldürdü. Abdurrahman da onu yaralayarak öldürdü ve onun atına atladı. Derken Resulullah (sav)`ın üvarisi Ebu Katae (ra) Abdurrahman`a yetişti, yaralayıp öldürdü. Muhammed`in yüzünü şerefli kılan Zat`a yemin olsun, ben onları yaya koşarak takip ettim. Öyle ki, arkamda Resulullah (sav)`ın ashabı ve tozları sebebiyle bir şey görmüyordum. Gün batımı öncesine kadar böyle devam ettik. Bu sırada bir dağ yoluna saptılar, orada Zu-Karad denen bir su vardı. Sudan içmek için sapılmıştı, çünkü susamışlardı. Peşlerinden koşarak gelen bana baktılar. Ben onları bundan uzaklaştırdım, bir damla bile tadamadılar. Oradan çıkıp zorluk veren bir dağ yoluna saptılar. Ben koşup onlardan bir adama yetiştim, omuz kemiğine bir ok sapladım. "Al bunu! Ben İbnul-Ekva`ım. Bugün alçakların vay haline!" dedim. "Anasız kalasıca! Bu, sabahki Ekva`mı?" dedi. "Evet ey kendinin düşmanı! Sabahki Ekva`ım!" dedim. Dağ yoluna iki at bıraktılar. Onları Resulullah (sav)`a getirdim. Amcam Amir İbnu`l-Ekva da birinde sulandırılmış süt diğerinde su bulunan iki kapla bana yetişti. Hem içtim, hem abdest aldım. Sonra Resulullah (sav)`a geldim. Az önce kafirleri başından kovaladığım suyun başında idi. Resulullah (sav)`ı, bütün develeri ve müşriklerden kurtardığım bütün eşyaları, bürdeleri, mızrakları almış buldum. Bilal (ra) da kurtardığım o develerden birim kesmiş, Resulullah (sav)`a ciğerini ve hörgücünü kızartıyordu. "Ey Allah`ın Resulü! Beni bırak, ashabtan yüz kişi seçip müşrikleri takip edeyim, geriye bıraktıkları bütün habercilerini geberteyim!" dedim. Resulullah (sav) yan dişleri gündüz ışığında görününceye kadar güldü. "Ey Seleme! buyurdu, kendini bunu yapabilecek güçte görüyor musun?" "Evet dedim, seni şerefli kılan Zat`a yemin olsun! Evet!" "Şimdi onlara Gatafan yurdunda ziyafet verilmektedir" dedi. Derken Gatafanlı bir adam geldi ve: "Onlara falan kişi bir deve kesmişti, derisini soyar soymaz bir toz gördüler ve: "Düşman size de gelmiş" deyip kaçıp gittiler" dedi. (Geceyi orada geçirdik.) Sabah olunca Resulullah (sav): "Bugün en hayırlı süvarimiz Ebu Katade, en hayırlı piyademiz de Seleme idi" buyurdu. Resulullah (sav) bana iki hisse verdi: Biri süvari hissesi, biri de piyade hissesi idi. Bana bu iki hisseyi de vermişti. Sonra Resulullah (sav) devesi Adba`nın terkisine beni alarak Medine`ye müteveccihen hareket etti. Biz yolda giderken, yaya yürüyüşünde hiç kimsenin kendisini geçemediği Ensar`dan bir adam: "Medine`ye kadar yarış yapacak var mı; koşucu yok mu? demeye başladı. Bu sözünü habire tekrar ediyordu. Sesini işitince: "Sen hiç bir iyiye ikram etmez, hiç bir şerefliyi saymaz mısın?" dedim. "Resulullah (sav) hariç hayır!" dedi. Ben (sav)`a yönelip: "Ey Allah`ın Resulü! Annem babam sana kurban olsun, bana müsaade buyurun, şu adamla yarışayım!" dedim. "Sen bilirsin!" buyurdular. Adama: "Geliyorum hazır ol!" dedim. Ayaklarımı ayarlayıp sıçradım, koştum. Nefesimi canlı tutmak için bir veya iki tepede kendimi tuttum. Sonra yine onun peşinden koştum. Yine bir-iki tepede kendimi tuttum. Sonra yetişmek ve omuzları arasına dokunmak için (tabanları) kaldırdım. [Ve dokundum]. "Geçildin, vallahi seni geçtim!" dedim. "Biliyorum!" dedi. Medine`ye varıncaya kadar onu geçtim. Vallahi Medine`de üç gece kalıp, Resulullah (sav) ile birlikte hemen Hayber`e gittik. Yolda amcam Amir İbnu`l-Ekva, halka şu beyitleri terennüm etti: "Vallahi Allah olmasaydı hidayeti bulamazdık. Ne sadaka verir ne de namaz kılardık. Biz senin fazlından müstağni değiliz. Düşmanla karşılaşınca ayağımıza sebat ver. Üzerimize sekine (kuvve-i manevi) indir." Resulullah (sav) "Bu da kim." dedi, Amcam: "Ben Amir İbnu`l-Ekva" cevabını verdi. Aleyhissalatu vesselam: "Mağfiret göresin Ey Amir!" diye dua buyurdu. Resulullah (sav) bir kimseye mağfiret dilediğinde bulundu mu mutlaka şehid olurdu. Bunun üzerine Ömer İbnu`l-Hattab (ra) kendi devesinin üstünde seslendi. "Ey Allah`ın Resulü! Keşke bizi Amir`le faydalandırsan!" Hayber`e vardığımız zaman, kralları Merhab kılıncı elinde (karşımıza) çıktı. Şöyle i söylüyordu: "Hayber bilir ki ben Merhab`ım. Silahı tamam tecrübeli bir kahraman. Savaş olunca alevlenen bir yiğit!" Amcam Amir (ra) da ilerleyip şunları söyledi: "Hayber benim de Amir olduğumu bilir. Silahı tam yiğit kahraman." Hemen iki darbe birbirine girdi. Merhab`ın kılıncı amcam Amir`in kalkanının içine rastladı. Amir onu alttan vurmaya yeltendi. Ama kılıcı kendine döndü ve ana damarını kesti. Ölümü de bundan oldu. (Bir ara) dışarı çıktım. Bir de ne göreyim! Resulullah (sav)`ın ashabından birkaç kişi: "Amir`in ameli batıl oldu, o kendi kendini öldürdü!" demezler mi! Hemen ağlayarak Aleyhissalatu vesselam`ın yanına geldim. "Ey Allah`ın resulü! Amir`in ameli batıl mı oldu?" dedim. "Bunu kim söyledi?" buyurdular. "Ashabınızdan bazıları!" dedim. "Bunu kim söylemişse yanılmış. Bilakis onun ecri iki kattır!" buyurdular. Sonra beni Ali İbnu Ebi Talib (ra)`e gönderdiler. O gözünden hasta idi. Bu arada Aleyhissalatu vesselam: "Sancağı yarın öyle bir zata vereceğim ki Allah ve Resulü`nü sever; Allah ve Resulü de onu sever" dedi. Ali`ye geldim, gerçekten gözünden rahatsızdı. Onu yederek getirdim. Resulullah (sav) gözlerine tükürdü. Anında iyileşti. Sancağı ona verdi. Sonra Merhab çıktı. Şöyle demeye başladı: "Hayber bilir ki ben Merhab`ım. Silahı tamam tecrübeli bir kahraman. Savaş olunca alevlenen bir yiğit!" Ali (ra) da şöyle dedi: "Ben, annemin arslan dediği kimseyim. Ormanların çirkin manzaralı arslanı gibi. Düşmanlara kilo ile ton tartarım." Sonra Merhab`ın başına bir darbe indi ve onu öldürdü. Hayber onun eliyle fethedilmişi!
HadisNo : 4268
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Hudeybiye
Ravi : Amr İbnu Dinar
Hadis : Cabir İbnu Abdillah (ra)`ı dinledim, diyordu ki: "Resulullah (sav) Hudeybiye günü bize şöyle söyledi: "Bugün siz arz ehlinin en hayırlı olanlarısınız. O gün biz bindörtyüz kişi idik. Bugün görebilseydim, size (Altında biat yapılan) ağacın yerini gösterirdim."
HadisNo : 4269
[next]
Gazveler - Huneyn (6)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Huneyn
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) Huneyn Gazvesine çıkmayı arzu edince: "Yarınki konaklama yerimiz inşallah Beni Kinane Hayfı`dır. Onlar küfür üzerine orada yeminleşmişlerdi" buyurdu.
HadisNo : 4288
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Huneyn
Ravi : Sehl İbnu Hanzaliyye
Hadis : Resulullah (sav)`la Huneyn günü beraber yürüdük, öğle sonrası oluncaya kadar yürümeyi uzattık. Öğle namazı(mn vakti) girdi. Derken bir atlı geldi. "Ey Allah`ın Resulü!" dedi. "Ben sizin önünüzden ilerledim. Hatta falan falan dağa çıktım. Bir de ne göreyim! Havazin kabilesi toptan karşımda. Kadınları, develeri, davarları toptan Huneyn`de toplanmışlar" dedi. Aleyhissalatu vesselam tebessüm buyurdu ve: "İnşallah, yarın bunlar müslümanların ganimetidir!" dedi ve sordu: "Bu gece bizi kim bekleyecek?" Enes İbnu Ebi Mersed el-Ganevi atılıp: "Ben, ey Allah`ın Resulü!" dedi. Resulullah (sav): "Öyleyse bin!" buyurdular. Enes atına bindi ve Aleyhissalatu vesselam`ın yanına geldi. O zaman: "Şu geçide yönel, en yüksek yerine kadar çık. [Gece boyu atından inme.] Sakın senin cihetinden geceleyin aldatılmayalım" tenbihinde bulundu. Sabah olunca Aleyhissalatu vesselam namazgahına geçti, iki rek`at namaz kıldı. Sonra: "Atlıdan bir haberiniz var mı?" diye sordu. "Bir haberimiz yok!" dediler. Namaza duruldu. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) namaz kılarken geçide doğru (bazan) göz atıyordu. Namazı kılıp selam verince: "Müjde, atlınız geldi!" buyurdu. Biz de geçidin ağaçları arasına baktık, gerçekten o idi. Geldi, Resulullah (sav)`ın yanında durdu. (Selam verdi ve): "Ben" dedi, "gittim bu geçidin en yüksek yerine, Resulullah`ın emrettiği şekilde vardım. Sabah olunca iki geçit daha tırmandım. Baktım, kimseyi görmedim!" dedi. Resulullah (sav) ona: "Gece (attan) indin mi?"diye sordu: "Namaz veya kaza-yı hacet dışında inmedim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "(Bu amelinle cenneti kendine) vacib kıldın. Bundan böyle ameli terketmenin sana bir günahı yok. (Bu amelin cennete girmen için kafidir)" buyurdular.
HadisNo : 4289
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Huneyn
Ravi : Enes
Hadis : Huneyn gününde, Hevazin, Gatafan ve diğerleri çocukları ve develeriyle birlikte (savaş yerine) geldiler. O gün Resulullah (sav)`ın ordusunda da 10 bin kişi vardı. Mekkeli Tuleka`da Resulullah`ın safında idi. (Savaş başlar başlamaz) hepsi geri kaçtı. Aleyhissalatu vesselam yalnız kaldı. O gün iki defa nida etti. İkisi arasına bir başka söz karıştırmadı. Şöyle ki: Sağ tarafına yönelip: "Ey Ensar cemaati!" diye bağırdı. O taraftakiler: "Buyurun ey Allah`ın Resulü! Biz seninle beraberiz! Müjde" dediler. Aleyhissalatu vesselam sonra da soluna döndü: "Ey Ensar cemaati!" diye bağırdı. O taraftakiler de: "Buyur ey Allah`ın Resulü! Müjde, biz seninleyiz!" dediler. Aleyhissalatu vesselam beyaz bir katırın üstünde idi. Katırdan indi ve: "Ben Allah`ın kulu ve elçisiyim!" dedi. (Müslümanlar toparlanıp mukabil hücuma geçince) müşrikler hezimete uğradı. Aleyhissalatu vesselam çok ganimet elde etti. Onu Muhacirler ve Tuleka arasında taksim etti. Ondan Ensar`a hiçbir şey vermedi. Bunun üzerine Ensariler (ra) (serzenişte bulunup): "Sıkıntı olunca biz çoğalıyoruz: Ama ganimeti bizden başkasına veriyor!" dediler. Bu sözleri Aleyhissalatu vesselamın kulağına ulaşmıştı, hemen Ensar`ı topladı. "Ey Ensar cemaati! Herkes dünyalıkla dönerken, siz Muhammed (sav)`la dönmekten, evinizde onunla beraber olmaktan razı ve memnun değil misiniz?" dedi. Ensar: "Elbette ey Allah`ın Resulü, razıyız, memnunuz!" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "İnsanlar bir vadiye yürüseler, Ensar da bir geçide yürüse, ben Ensar`ın geçidinde giderim" buyurdular.
HadisNo : 4290
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Huneyn
Ravi : Ebu İshak
Hadis : Bir adam Bera İbnu Azib (ra)`e geldi ve: "Ey Ebu İmare! Huneyn gününde hepiniz geri mi kaçtınız?" diye sordu. Bera: "Ben, Resulullah (sav)`ın kaçmadığına şehadet ederim! Ancak, askerlerden yükü hafif olan (aceleciler) ile zırh taşımayanlar Hevazin`in bir kanadına yürüdüler. Halbuki buradakiler okçu kimselerdi. Onları çekirge sürüsü gibi hep birden ok yağmuruna tuttular. Bunun üzerine dağılmak zorunda kaldılar. Böylece düşman, Resulullah (sav)`a yöneldi, Resulullah (sav)`ın katırını Ebu Sufyan İbnu`l-Haris İbni Abdilmuttalib (ra) yediyordu. Aleyhissalatu vesselam katırından indi, dua etti, (Allah`tan) yardım taleb etti. Şöyle diyordu: "Ben Peygamberim yalan değil! Ben Abdulmuttalibin Oğluyum! Allahım yardımını indir." Sonra askerleri düzene koydu. Bera devamla der ki: "Vallahi, biz savaş kızıştı mı Resulullah (sav)`a sığınırdık.Bizim cesurumuz Resulullah (sav)`a, aynı hizada durabilendi."
HadisNo : 4291
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Huneyn
Ravi : Seleme İbnu`l-Ekva
Hadis : Resulullah (sav) bir seferde iken yanına bir düşman gözcüsü uğradı. Ashabla konuşmaya oturdu. Sonra birden sıvıştı: Resulullah (sav): "Onu yakalayın ve öldürün!" emir buyurdu. Ben (yakalayıp) öldürdüm. Resulullah (sav) seleb`ini bana verdi.
HadisNo : 4292
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Huneyn
Ravi : Enes
Hadis : (Annem) Ümmü Süleym, Huneyn savaşı sırasında bir hançer temin etmişti, yanından ayırmıyordu. Resulullah (sav) [hançeri görünce] sordu: "Ey Ümmü Süleym, şu da ne?" "Bunu, müşriklerden biri bana yaklaşacak olursa karnına saplamak için temin ettim!" dedi. Resulullah (sav) bu söz üzerine gülmeye başladı. Ümmü Süleym: "Ey Allah`ın Resulü, sizinle olup da şu Tuleka`dan hezimete uğrayan bizim dışımızdakileri öldür!" dedi. Resulullah (sav): "Ey Ümmü Süleym, şurası muhakkak ki Allah bize kafi geldi ve iyi yaptı" buyurdu.
HadisNo : 4293
[next]
Gazveler - Huraka`ya Gönderilen Seriyye (1)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Huraka`ya Gönderilen Seriyye
Ravi : Ebu Zabyan
Hadis : Üsame İbnu Zeyd (ra)`i dinledim, diyordu ki: "Resulullah (sav) bizi Huruka`ya gönderdi. Sabah baskını yapıp hezimete uğrattık. Ben ve Ensar`dan biri, Hurukalı bir adama rastladık. Adama galebe çalmıştık, Lailaheillallah dedi. Adam bunu söyler söylemez Ensari savaşmayı bıraktı, ben devam ettim ve mızrağımı saplayıp öldürdüm. Medine`ye geldiğimiz zaman benim yaptığım, Resulullah`ın kulağına ulaşmış. (Beni çağırttı ve) "Ey Usame! Sen, lailaheillallah dedikten sonra adam mı öldürdün?" diye sordu. Ben: "O bunu, canını kurtarmak için söyledi!" dedim. Resulullah (sav): "Sen onu Lailaheillallah dedikten sonra öldürdün mü?" dedi. Bu cümleyi o kadar çok peşpeşe tekrar etti ki, keşke bugünden daha önce müslüman olmasaydım (müslüman olarak böyle bir cinayeti işlememiş olurdum) diye temenni ettim. [Müslim`in Cündeb`ten kaydettiği bir diğer rivayet şöyle: "Sen Lailaheillallah diyeni öldürdün mü? Kıyamet günü Lailahellallah gelince ona nasıl hesap vereceksin?" Bunu ona çok tekrarladı."]
HadisNo : 4275
[next]
Gazveler - Ka`b İbnu Eşref`in Katli (1)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Ka`b İbnu Eşref`in Katli
Ravi : Cabir
Hadis : Resulullah (sav) (bir gün): "Ka`b İbnu`l-Eşref`in hakkından kim gelecek? Zira bu Allah ve Resulüne eza veriyor!" buyurdular. Muhammed İbnu Mesleme (ra) atılarak: "Onu öldürmemi ister misiniz?" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Evet!" deyince Muhammed İbnu Mesleme: "Hakkınızda menfi şeyler söylememe de izin veriyor musunuz? [Güvenini kazanmamız için buna gerek olacak]" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "İstediğinizi söyleyin" buyurdu. Bunun üzerine Muhammed İbnu Mesleme (ra) Ka`b İbnu`l-Eşref`e gelip onunla konuştu, aralarındaki (eski) dostluğu hatırlattı ve: "Şu adam var ya, sadaka istiyor ve bize sıkıntı oluyor!" dedi. Ka`b bunu işitince: "Ha şöyle! Vallahi ondan daha da çekeceksiniz!" dedi. Muhammed İbnu Mesleme: "Biz ona şimdi gerçekten tabi olduk. Onu büsbütün terkedip sonunun ne olacağını seyretmekten de korkuyoruz" dedi. Ka`b "Söyle bana" dedi, "içinde ne var, ne yapmak istiyorsunuz?" Muhammed: "Onu yalnız bırakmak, ondan ayrılmak istiyoruz" deyince, Ka`b): "Şimdi beni mesrur ettin" dedi. Muhammed ilave etti: "Bana biraz ödünç vermeni talebediyorum." dedi. Ka`b da: "Bana rehin olarak ne bırakacaksın?" diye sordu. Muhammed İbnu Mesleme: "Ne istersin?" dedi. Ka`b: "Kadınlarınızı bana rehin bırakmalısın!" dedi. "Ama sen Arapların en yakışıklısısın. Sana kadınlarımızı nasıl rehin bırakalım? [Şu yakışıklılığın sebebiyle hangi kadın nefsini senden men edebilir?]" dedi. Ka`b: "Öyleyse çocuklarınızı rehin bırakırsınız!" dedi. "Ama nasıl olur, birimizin çocuğuna hakaret edip: "Bir veya iki vask hurma karşılığında rehin edildin" diye başıma kakarlar. Ama sana zırhları yani silahı rehin bırakalım" dedi. (Ka`b bu teklifi makul bulup:) "Pekala, bu olur!" dedi. Bunun üzerine Muhammed İbnu Mesleme, ona el Haris İbnu`l-Evs, Ebu Abs İbnu Cebr ve Abbad İbnu Bişr ile birlikte gelmek üzere randevulaştı. Bunlar geceleyin gelip onu (dışarı) çağırdılar. Ka`b yanlarına indi. Kadını: "Ben bazı sesler işitiyorum, bu sanki kan sesidir (gitme!)" dedi. Ancak O: "Hayır, bu gelen Muhammed İbnu Mesleme ile süt kardeşi ve Ebu Nale`dir. Mert kişi geceleyin yaralanmaya bile çağırılsa icabet eder!" dedi. Muhammed İbnu Mesleme arkadaşına: "Gelince, ben elimi başına uzatacağım. Onu tam yakaladım mı göreyim sizi!" dedi. Ka`b kılıncını kuşanmış olarak indi. "Sende tiyb kokusu hissediyoruz!" dediler. Ka`b: "Evet! nikahımda falan kadın var. Arap kadınlarının (sevdiği) kokuyu sürüyorum" dedi. Muhammed İbnu Mesleme: "Ondan koklamama müsaade eder misin?" dedi. Ka`b: Tabii ederim, kokla!" dedi. Muhammed yakalayıp kokladı. Sonra: "Bir kere daha koklamama müsaade eder misin?" dedi. Sonra onu yakaladı. "Göreyim sizi!" dedi ve orada öldürdüler.
HadisNo : 4242
[next]
Gazveler - Muhtelif Seriyyeler (5)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Muhtelif Seriyyeler
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Resulullah (sav), Halid (ra)`i Beni Cezime`ye gönderdi. (Yurdlarına varınca Halid) onları önce İslam`a davet etti. Onlar "müslüman olduk!" demeyi güzel söyleyemediler, "Sabii olduk, Sabii olduk!" dediler. Halid de onları öldürmeye, esir etmeye başladı. Bizden her bir askere esirini verdi. Sonra bir gün geçince, herkese esirini öldürmeyi emretti. Ben: "Vallahi ben esirimi öldürmem! Arkadaşlarımdan da kimse esirini öldürmez!" dedim. Resulullah (sav)`a gelince, durumu haber verdik. Ellerini kaldırıp: "Allah`ım, Halid`in yaptığından beriyim!" dedi ve bunu iki sefer tekrar etti.
HadisNo : 4298
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Muhtelif Seriyyeler
Ravi : Ali İbnu Ebi Talib
Hadis : Resulullah (sav) bir seriyye gönderdi ve birliğin başına Ensar`dan bir zat koydu ve askerlere komutanlarına itaat etmelerini emretti. (Sefer esnasında komutan, bir meseleden) öfkelenip: "Resulullah (sav) bana itaat etmenizi emretmedi mi?"dedi. Hepsi de: "Evet emretti!" dediler. "Öyleyse," dedi, "derhal bana odun toplayın!" Hemen odun toplanmıştı. Bu sefer: "Ateş atın!" emretti. Ashab (odun yığınına) ateş attı. Komutan: "İçine girin!" emretti. Girmek üzere ilerlediler. Ancak birbirlerinden tutup: "Biz, ateşten kaçarak Resulullah (sav)`a geldik (şimdi ateşe girmemiz olur mu?)" diyerek girmediler. Öyle durdular. Ateş söndü. Komutanın da öfkesi geçti. Bu vak`a Resulullah (sav)`a intikal edince: "Eğer girselerdi. Kıyamet gününe kadar bir daha ondan çıkamazlardı! Allah`a isyanda (kula) itaat yok! Taat masruftadır!" buyurdular.
HadisNo : 4299
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Muhtelif Seriyyeler
Ravi : Ebu Musa
Hadis : Resulullah (sav) beni ve Muaz (ra)`ı Yemen`e gönderdi ve şu tenbihte bulundu: "İnsanları dine (tatlılıkla) davet edin. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Uyumlu olun geçimsiz olmayın." Biz Yemen`e vardık. Her ikimizin ayrı birer çadırı vardı, çadırlarımızı müstakilen kullanıyorduk. Birbirimize ziyaretlerimiz olur, (birleşirdik. Bir seferinde) Mu`az, Ebu Musa (ra)`ya geldi. Ebu Musa, çadırının önünde oturuyordu. Yanında [zincire vurulmuş], öldürmek istediği bir yahudi duruyordu. "Ey Ebu Musa, nedir bu manzara (ne oluyor?)" dedim. "Bu bir yahudidir, müslüman olmuştu, tekrar yahudiliğe döndü" dedi. "Sen onu öldürmeyince oturmayacağım!" dedim. Kalkıp öldürdü. Sonra oturup konuşmaya başladılar. Muaz (ra): "Ey Ebu Musa, Kur`an`ı nasıl okuyorsun?"diye sordu. "Yatağımın üzerinde, namazımda, bineğimde zaman zaman (fırsat buldukça) parça parça okuyorum!" dedi. Sonra Ebu Musa, Muaz`a: "Ya sen nasıl okuyorsun?" diye sordu. "Bunu sana bildireceğim: Ben uyurum, sonra kalkar Kur`an`dan okurum. Böylece uyanıkken ümid ettiğim sevabı uykumda da kazanacağımı ümid ederim" diye cevap verdi.
HadisNo : 4300
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Muhtelif Seriyyeler
Ravi : Büyerde
Hadis : Resulullah (sav), Hz. Ali (ra)`yi humusu (ganimetin beşte birini) almak üzere Halid`e gönderdi. Halid (ra), humsu ona verdi. Ali, ondan (kendine) bir cariye seçti. Ali, geceleyin gusül yapmış olarak sabaha erdi. Ali`ye kızmıştım. Halid (ra)`e: "Şunu görmüyor musun?" diye söylendim. Sonra da Resulullah (sav)`a gelince durumu anlattım. "Ey Büyerde!" buyurdular, "sen Ali`ye kızıyor musun?" "Evet!" dedim. "Kızma!" buyurdular, "zira onun humustaki hissesi aldığından fazladır." [Ondan sonra Ali en çok sevdiğim insan oldu.]
HadisNo : 4301
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Muhtelif Seriyyeler
Ravi : Cerir İbnu Abdillah
Hadis : Resulullah (sav), bana: "Beni, Zü`l-Halasa`dan kurtarmaz mısın?" buyurdu. Bu, Has`amda bir bina idi. el-Kabetu`l-Yemaniyye denmekte idi. Ahmes kabilesinden yüzelli atlı ile oraya vardım. Ahmesliler at besleyen insanlardı. Ben ise at üzerinde duramıyordum. [Durumu Resulullah`a söyledim.] Aleyhissalatu vesselam göğsüme vurdu; öyle ki, parmaklarının izni göğsümün üzerinde gördüm. Sonra: "Allah`ım, Cerir`i (atının üstünde) sabit kıl, onu hidayete ermiş ve hidayet edici kıl!" buyurdu. Ben gittim, onu kırdım ve yaktım.
HadisNo : 4302
[next]
Gazveler - Muta (4)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Muta
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Resulullah (sav) Muta gazvesinde Zeyd İbnu Harise (ra)`i emir (komutan) tayin etti ve dedi ki: "Eğer Zeyd öldürülecek olursa, komutan Cafer`dir. Cafer öldürülecek olursa Abdullah İbnu Ravaha`dır" (ra). Abdullah der ki: "Bu gazvede aralarında ben de vardım. (Bir ara) Cafer İbnu Ebi Talib (ra)`i aradık. Onu ölüler arasında bulduk. Öyleydi ki cesedinin ön cephesinde doksan küsur ok ve mızrak yarası saydık." Bir rivayette de şu ziyadeyi ilave etmiştir: "Arka tarafında hiç yara yoktu."
HadisNo : 4271
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Muta
Ravi : Enes
Hadis : Resulullah (sav), Zeyd, Cafer ve İbnu Ravaha`nın öldüklerini onlardan haber gelmezden önce bildirdi. Şöyle demişti: "Bayrağı Zeyd aldı ve isabet aldı (öldü). Bayrağı ondan sonra Cafer aldı o da öldü. Sonra Abdullah İbnu Ravaha aldı, o da öldü. -Böyle deyince Resulullah (sav)`nın gözleri yaşla doldu." (Resulullah sözlerine devam etti): "Bayrağı,sonra Allah`ın kılıçlarından bir kılıç, tayin edilmeksizin aldı: Halid İbnu`l- Velid... Allah Teala Hazretleri ona zafer verdi."
HadisNo : 4272
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Muta
Ravi : Kays İbnu Ebi Hazım
Hadis : Halid`in şöyle söylediğini işittim: "Muta günü elimde dokuz kılıç kırıldı. Elimde sadece Yemen`de mamul bir safiha (geniş demirli kılıç) kaldı."
HadisNo : 4273
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Muta
Ravi : Avf İbnu Malik el-Eşcai
Hadis : Muta gazvesine Zeyd İbnu Harise (ra) ile birlikte çıktım. Bana Yemenli bir asker refakat etti ki, üzerinde sadece bir kılıncı vardı. Müslümanlardan biri bir deve kesti. Yemenli, ondan derinin bir parçasını istedi, o da verdi. Yemenli ondan kendine bir nevi kalkan yaptı. Yolumuza devam ederken bir Rum birliğiyle karşılaştık. Onlar arasında, üzerinde müzehheb (altın işlemeli) eğer taşıyan sarı bir at üzerinde bir adam vardı. Adamın silahı da müzehheb idi. Rumi adam müslümanlara şiddetle saldırmaya başladı. Yemenli asker de bir kayanın arkasında saklanarak onu takibe başladı. Derken rumi ona uğradı. Yemenli kılıncıyla atın ayaklarını kırdı ve Rumi yere düştü. Hemen kılıcıyla üzerine atılıp adamı öldürdü. At(ta olanları) ve silahı aldı. Allah Teala Hazretleri müslümanlara zafer müyesser edince, Halid İbnu`l-Velid adama birini göndererek selebden (öldürdüğü kimsenin eşyalarından el koyduğu şeylerden) bazısını ondan aldı. Avf der ki: "Ben Halid`e gelerek, kendisine: "Bilmiyor musun, Resulullah, selebin öldürene ait olduğuna hükmetmiştir!" dedim. "Elbette biliyorum. Fakat aldıkları gözüme çok geldi!" dedi. Ben: "Ya bunu adama geri verirsin, ya da durumu Aleyhissalatu vesselam`a söylerim!" dedim. Ama Halid, geri vermekten imtina etti." Avf der ki: "Resulullah (sav)`ın yanında toplanınca, ben Yemenlinin ve Halid`in yaptığı şeyleri hikaye ediverdim. Resulullah (sav): "Ey Halid niye böyle yaptın?" diye sordu. Halid: "Bu gözüme çok göründü!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Ondan ne aldı isen geri ver" dedi. Ben: "Ey Halid! Al işte, ben sana (böyle yapman gerektiğini) söylemedim miydi?" dedim. Resulullah: "Bu da ne demek?" buyurdu. Ben de anlattım. Bunun üzerine Resulullah öfkelendi ve: "Ey Halid, ona geri verme! Siz benim komutanlarımı bana bırakır mısınız hiç! Sizin ve komutanlarımın misali, deve veya koyun çobanı tutulup da onları güden, sulama vakti gelince havuza götüren çoban ve sürüsüne benzersiniz. Sürü gelir havuza girer, temiz suyu içer, çobana bulanığı kalır. Temizi size bulanığı komutanlarıma."
HadisNo : 4274
[next]
Gazveler - Reci (1)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Reci
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) bir gözcü seriyye gönderdi. Başına Asım İbnu Sabit`i komutan tayin etti. Bu zat Amr İbnu Asım İbn`l-Hattab`ın ceddi idi. Usfan ile Mekke arasında bulunan bir yere kadar gittiler. Huzeyl Kabilesi`nin Beni Lihyan denen bir koluna haber verdiler. Bunları yüz okçu yakından takibe aldı. İzlerini takiben onların inmiş bulunduğu yere kadar geldiler. Onların azık olarak Medine`den beraberlerine almış oldukları hurmanın çekirdeğini buldular. "Bu Yesrib (Medine) hurmasıdır!" dediler ve izlerini takibe devam ederek, Ashab`a kavuştular. Asım ve ashabı onları hissedince sarp bir yere sığındılar. Takipçiler gelip onları kuşattılar. "Eğer bize teslim olursanız size ahd ve misakımız var, sizden kimseyi öldürmeyeceğiz!"dediler. Asım: "Ben bir kafirin zimmetine teslim olmam. Allahım, Resulüne bizden haber ver!" dedi. Aralarında mukatele (vuruşma) çıktı. Takipçiler ok attılar. Asım (ra) yedi kişiyle birlikte şehid oldu. Geriye Hubeyb, Zeyd ve bir kişi daha kaldı.Takipçiler, bunlarada ahd ve misak teklif ettiler. Bunlar, onlara teslim oldular. Ele geçirir geçirmez, derhal yaylarının kirişlerini çözerek, bunları onlarla bağladılar. Hubeyb ve Zeyd`in yanındaki üçüncü şahıs: "Bu verdikleri söze birinci ihanetleri" deyip, onlarla beraberliği reddetti. Onu sürüyüp braberliğe zorladılar. O yine de direndi. Onu da şehid ettiler, Hubeyd ve Zeyd`i Mekke`ye götürüp orada sattılar. Hubeyb`i Beni`l-Haris İbni Amir İbni Nevfel satın aldı. Hubeyb, Bedir günü el-Haris`i öldürmüştü. Yanlarında esir olarak kaldı. Sonunda öldürmeye karar verdiler. (Bir ara) el-Haris`in kızlarından birinden etek traşı olmak için ustura istedi, kız getirdi. Kadın der ki: "Bir çocuğum vardı, gafil davrandım. Hubeyb`in yanına kadar çıktı. Hubeyb onu dizine oturttu. O vaziyette görünce çok korktum. Benim korktuğumu Hubeyb farketti, ustura de elindeydi." "Çocuğu öldüreceğimden mi korkuyorsun? İnşaallah böyle bir şey yapmam" dedi." Yine o kadın şunu anlatmıştı: "Ben Hubeyb`ten daha hayırlı bir esir görmedim. Bir gün onun, salkımdan üzüm yediğim gördüm. Halbuki o sırada Mekke`de hiç bir meyve yoktu. Üstelik demir zincirlerle bağlı idi. Demek ki o, Allah`ın Hubeyb`e lütfettiği bir rızıktı. Öldürmek üzere onu, Harem bölgesinden çıkardılar. Orada: "Beni bırakın iki rek`at namaz kılayım!" dedi. (Bıraktılar namazını kılınca) geri geldi. "Eğer ölümden korktu demiyecek olsaydınız daha fazla kılacaktım!" dedi. İdam sırasında namaz kılmayı ilk sünnet kılan kimse Hubeyb idi. "Allahım, onların hepsini say, [dağınık dağınık oldur]" dedi. Sonra şu beyitleri terennüm etti: "Müslüman olarak öldürüldükten sonra gam yemem. Nerede olursa olsun Allah için ölüyorum. Bu ölüm O`nun zatı(nın rızası) yolundadır. Dilerse O, darmadağınık uzuvların eklemleri üzerine bereket verir. [Sonra Hubeyb: "Allahım, Resulüne selamımı götürecek kimse bulamıyorum, sen duyur" der.] Sonra Ukbe İbnu`l`Haris kalkıp Hubeyb`i öldürdü. Kureyş Bedir`de pek çok büyüklerini öldürmüş bulunan Asım`ın cesedinden bir parça getirtmek için, onun ölümünden sonra, ölüsüne adamlar gönderdi. Allah Teala Hazretleri de onun üzerine arı oğulu nevinden bir gölgelik gönderdi. Bu, Kureyş`in gönderdiklerine karşı onun cesedini korudu, hiç bir şey alamadılar.
HadisNo : 4256
[next]
Gazveler - Taif (3)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Taif
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Resulullah (sav) Taif`i kuşatınca hiç bir netice elde edemedi. Bunun üzerine: "İnşaallah yarın yolcuyuz (muhasarayı kaldıracağız)" dedi. Bu Ashabın pek ağrına gitti: "Yani Taif`i fethetmeden gidecek miyiz? -bir rivayette dönecek miyiz" -dediler. Aleyhissalatu vesselam da: "Sabahleyin saldırın!" buyurdular. Sabahleyin saldırdılar ve birçokları yaralar aldı. Resulullah tekrar: "Yarın inşaallah gideceğiz!" buyurdular. Bu sefer askerler memnun kaldılar. Aleyhissalatu vesselam (onların haline) güldü.
HadisNo : 4295
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Taif
Ravi : Osman İbnu Ebi`l-As
Hadis : Sakif hey`eti geldiği zaman, Resulullah (sav)`ın yanına indiler. Aleyhissalatu vesselam onları mescidde ağırladı, ta ki kalplerini daha bir rikkate getirip müessir olsun. Onlar (müslüman olup bey`at yapmak için) öşür alınmamasını, cihada çağrılmamalarını ve namazın kendilerine farz kılınmamasını şart koştular. Resulullah (sav): "Sizden öşür alınmasın, cihada da çağrılmayın. Ama rükusuz (namazsız) bir dinde hayır yoktur" buyurdu.
HadisNo : 4296
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Taif
Ravi : Vehb İbnu Münebbih
Hadis : Bey`at yaptıkları zaman Sakif`in durumu ne idi?" diye sordum. "Sadaka (zekat=vergi) vermemeyi, cihad etmemeyi şart koştular" dedi ve Resulullah (sav)`ın: "(Onlar gerçek manada müslüman olunca, kendiliklerinden) zekat da verecekler, cihada da katılacaklar!" dediğini işittiğini söyledi.
HadisNo : 4297
[next]
Gazveler - Tebük (2)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Tebük
Ravi : Ebu Musa
Hadis : Ashabım, Resulullah (sav)`a usre (darlık) ordusu, yani Tebük Gazvesi sırasında yüklerini koyacakları deve hakkında sormam için beni gönderdiler. Yanına vardığımda meğer öfkeliymiş de ben hissedememişim. "Ey Allah`ın Resulü," dedim, "arkadaşlarım size, beni gönderdiler, kendilerine yük devesi vermenizi istiyorlar." "Vallahi ben onlara hiçbir yük devesi veremem!" buyurdular. Ayrıldım, ama üzgündüm, hem yük devesi verilmeyişine, hem de bana kızmış olabileceği korkusuyla üzgündüm. Arkadaşlarımın yanına varıp Aleyhissalatu vesselam`ın söylediğini kendilerine haber verdim. Sonra Resulullah bana birini [Bilal`i] göndererek beni çağırdı ve: "Şu çifti, şu çifti, şu çifti al! Bunları arkadaşlarına götür. Ve dedi ki: "Allah -veya Resulullah- sizi bunlarla taşıyacak, bunlara binin" dedi. Ben onları arkadaşlarıma götürdüm ve: "Resulullah sizleri bunlarla taşıyacak. Lakin, vallahi sizden biri, sizin için ilk istediğim zaman, Resulullah`ın söylediğini ve vermem dediğini duyan birine gitmedikçe yakanızı bırakmam" dedim. Arkadaşlarım: "Vallahi sen yanımızda (müttehem değilsin), doğru söylediğine inanıyoruz. Ama sen yine de dilediğini yap!" dediler. Ebu Musa, onlardan bir grupla gitti. Resulullah (sav)`ın önce söylemiş olduğu sözü işitenlere vardılar. Bunlar Ebu Musa`nın kendilerine söylediği şeyleri aynen söylediler.
HadisNo : 4304
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Tebük
Ravi : Vasile İbnu`l`Eska`
Hadis : Resulullah (sav) Tebük Gazvesine katılmak için çağrıda bulundu. Ben hemen ehlime gittim. Gazveye gitmeye yöneldim. Resulullah`ın ashbının ilk kısmı yola çıkmıştı bile, Medine`de seslenmeye başladım: "(Ganimetten gelecek) hissesi taşıyana olacak bir kimseyi (devesiyle) taşıyacak bir kimse yok mu?" diyordum. Ensar`dan yaşlı bir zat: "Kendisini münavebe ile bindirmem ve yiyeceğim de vermem karşılığında (savaştan elde edeceği) hissesi bize olmak kaydıyla götürürüm!" dedi. Ben: "Anlaştık!" dedim. Ensari: "Öyleyse Allah`ın bereketi üzere yürü!" dedi. Böylece en hayırlı bir arkadaşla yola çıktım. Allah ganimetde nasib etti, hisseme bir miktar deve isabet etti. Bunları sürüp, (beni devesine alan Ensariye) getirdim. Adam çıkıp devesinin havıdındaki çullardan biri üzerine oturdu, ve: "Bu develeri sen geri sür!"dedi. Sonra tekrar: "Sen bu develeri ileri sür, (bana getirme)!" dedi ve ilave etti: "Ben senin bu develerini değerli görüyorum" dedi. Vesile de: "Bu başlangıçta anlaştığımız şarta göre senin ganimetin!" dedim. Ama Ensari: "Ey kardeşimin oğlu, ganimetini al. Ben senin bu maddi payını istememiştim (sevaba, manevi kazanca iştirak etmeyi düşünmüştüm)" dedi.
HadisNo : 4305
[next]
Gazveler - Uhud (10)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Uhud
Ravi : Zeyd İbnu Sabit
Hadis : Resulullah (sav) Uhud`a çıktığı zaman, (bir müddet sonra) O`nunla beraber çıkanlardan bir kısmı geri döndü. [Bunlar hakkında] Resulullah (sav)`ın ashabı ikiye ayrıldı. Bir grup: "Bunları öldürelim" diyordu. Öbür grup ise: "Hayır onları öldürmeyelim" diyordu. Bu ihtilaf üzerine şu ayet nazil oldu: "(Ey Müslümanlar!) Münafıklar hakkında iki fırka olmanız da niye? Allah onları yaptıklarından dolayı baş aşağı etmiştir, Allah`ın saptırdığını siz mi yola getirmek istiyorsunuz? Allah`ın saptırdığı kimseye sen hiç yol bulamayacaksın" (Nisa 88). Resulullah da şöyle buyurdu: "Burası Taybe`dir. Deccal`i sürer çıkarır, tıpkı körüğün, demirin pasını çıkardığı gibi."
HadisNo : 4246
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Uhud
Ravi : Bera İbnu Azib
Hadis : O gün müşriklerle karşılaştık. Resulullah (sav) ok atıcılarından müteşekkil [elli kişilik] bir grup askeri ayırıp, başlarına Adullah İbnu Cübeyr (ra)`ı tayin etti. Ve şu tenbihte bulundu. "Hiç bir surette yerinizden ayrılmayın! Hatta bizim onlara galip geldiğimizi görseniz bile yerinizden ayrılmayın. Onların bize galebe çaldıklarını [ve kuşların cesetlerimize üşüştüklerini] görseniz dahi [ben size adam göndermedikçe] bize yardıma gelmeyin." Müşriklerle karşılaştığımız zaman [Allah onları hezimete uğrattı ve] kaçtılar. Hatta dağa hızla kaçan kadınların eteklerini topladıklarını gördüm. (Ayak bileklerindeki) halkaları bile gözüküyordu. (Bizimkiler) şöyle demeye başlamışlardır "Ganimet, ganimet!" Abdullah İbnu Cübeyr (ra): "Resulullah (sav)`ın size ne söylediğini unuttunuz mu? Yerlerinizi terketmeyin" diye tenbihledi!" dedi ise de (okçular) dinlemediler. ["Vallahi, biz de arkadaşlarımızın yanına gdip, ganimet alacağız" dediler.] Onlar bu emre itiraz edince, yüzleri ters çevrildi, (ne yapacağını bilemeyen şaşkınlara döndüler ve) [mağlup oldular]. Yetmiş ölü verildi. Ebu Süfyan ortaya çıkıp: "Aranızda Muhammed var mı?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselam "Ona cevap vermeyin!" dedi. Ebu Süfyan tekrar sordu: "Aranızda İbnu Ebi Kuhafe var mı?" Resulullah yine: "Cevap vermeyin" buyurdu. Ebu Süfyan: "Aranızda İbnu`l-Hattab var mı?" diye sordu.Hiç kimse ona cevap vermedi, O zaman Ebu Süfyan: "Bunların hepsi öldürüldüler. Eğer sağ olsalardı cevap verirlerdi." dedi. Bu söz karşısında Hz. Ömer (ra) kendini tutamadı: "Ey Allah düşmanı yalan söyledin. Sana üzüntü verecek şeyleri Allah ibka etsin!" dedi. Ebu Süfyan: "(Şanın) yüce olsun Ey Hübel!" dedi. Resulullah (sav): "Buna cevap verin!" emretti. Ashab: "Ne diyelim?" diye sordu. "Allah mevlamızdır, sizin mevlanız yoktur!" deyin" dedi. Ebu Süfyan: "Güne gün! [Uhud Bedir`e karşılıktır.] Harb (elden ele geçen) kova gibidir! Müsleye uğramış (uzuvları koparılmış) kimseler bulacaksınız. Bunu ben emretmedim, [Buna memnun olmadım, kızmadım da, yasaklamadığım gibi emir de etmedim] beni kötülemeyin!" dedi. Resulullah (sav): "Buna cevap verin!" emrettiler. Ashab: "Ne söyleyelim?" diye sordu: "Hayır eşitlik yok! Bizim ölülerimiz cennette, sizinkiler cehennemde! deyin!" buyurdular. ("Beni kötülemeyin" den sonrasını Rezin ilave etmiştir)
HadisNo : 4247
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Uhud
Ravi : Enes
Hadis : Amcam Enes İbnu`n-Nadr (ra) Bedir savaşında bulunamadı. Bu sebeple: "Ben Resulullah (sav)`ın müşriklere karşı yaptığı ilk savaşta yoktum. Eğer Allah, bana Resulullah (sav)`la birlikte müşriklerle savaşmak nasib ederse, Allah ne yapacağımı görecektir!" dedi. Uhud günü müslümanlar (bozulup) dağılınca: "Ey Allahım, bunların -yani müslümanların- yaptığından dolayı özürlerinin kabulünü dilerim. Ben onların -yani müşriklerin- yaptığından da sana sığınıyorum!" dedi ve kılıncını çekip ilerledi. Karşısına Sa`d İbnu Mu`az çıkmıştı: "Ey Sa`d İbnu Mu`az! Cenneti istiyorum! Nadr`ın Rabbine yemin olsun ben Uhud`un önünde(n gelen) cennetin kokusunu duyuyorum!" dedi. (O günü anlatan) Sa`d İbnu Mu`az, (Resulullah (sav)`a: "Ey Allah`ın Resulü, (o gün) onun yaptıklarını (bir bir anlatmaya) muktedir değilim! İlerledi (diyeyim o kadar)" dedi. Enes İbnu Malik, (Sa`d İbnu Mu`az (ra)`ı te`yiden) dedi ki: "Biz (Enes İbnu Nadr`ın) cesedinde seksen küsur darbe izi bulduk, kimisi kılıç, kimisi mızrak, kimisi ok yarasıydı. Ayrıca biz onu müşrikler tarafından müsle edilmiş (gözü oyulup, burnu, kulakları koparılmış) olarak bulduk. Öyle ki onu kimse tamyamamıştı. Kızkardeşi (halam Rübeyyi`) -bedenindeki bir ben`inden veya- parmağının ucundan tanıdı. Enes (ra) devamla dedi ki: "Biz şu ayetin, Enes İbnu Nadr ve benzerleri hakkında indiğine inanırdık: "Mü`minlerden Allah`a verdiği ahdi yerine getiren adamlar vardır. Kimi bu uğurda canını vermiş, kimi de beklemektedir, ahdlerini hiç değiştirmemişlerdir. (Ahzab 23)."
HadisNo : 4248
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Uhud
Ravi : Cabir
Hadis : Uhud günü bir adam Resulullah (sav)`a sordu: "Öldürülecek olsam, nereye gideceğim Ey Allah`ın Resulü?" "Cennete!" cevabını alınca elindeki hurmaları fırlattp attı, (Kafirlerin içine dalıp) öldürülünceye kadar savaştı.
HadisNo : 4249
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Uhud
Ravi : İbnu`l-Müseyyeb
Hadis : Sa`d İbnu Ebi Vakkas (ra)`ı işittim, demişti ki: "Uhud gününde Resulullah (sav) sadakının içerisindeki okları bana bir bir verip: "At!" diyordu, "at annem babam sana feda olsun!" Müşriklerden biri müslümanları(n canlarını) yakmıştı, ona kanatsız bir ok attım. Yan tarafından isabet ettirdim. Herif yere yıkıldı ve avret yerleri de açıldı. Resulullah (sav) güldüler, o kadar ki yan dişlerini gördüm."
HadisNo : 4250
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Uhud
Ravi : Sa`d İbnu Ebi Vakkas
Hadis : Uhud günü, Resulullah (sav)`ın sağ ve sol iki tarafında beyaz elbiseli iki adam görüyordum. Bunlar şiddetli bir şekilde savaşıyorlardı. Onları ne daha önce görmüştüm ne de daha sonra gördüm. -Yani bunlar Cibril ve Mikail (as) idiler-"
HadisNo : 4251
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Uhud
Ravi : Cabir
Hadis : Babam Uhud günü şehid oldu. Yüzünü açıp ağlamaya başladım. Bana mani oldular. Ancak Resulullah (sav) mani olmuyordu. Fatıma Bintu Amr İbni Haram (ra) ona ağlamaya başladı. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Ona ağlasan da ağlamasanda melekler onu, siz (cenazesini) kaldırıncaya kadar, kanatlarıyla gölgelemektedirler" buyurdular.
HadisNo : 4252
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Uhud
Ravi : Saib İbnu Yezid
Hadis : İsmini söylemiş olduğu bir adamdan naklediyor: "Resulullah (sav) Uhud günü (üst üste giyilmiş) iki zırhdan (destek) gördü."
HadisNo : 4253
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Uhud
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) Uhud günü: "Peygamberine böyle yapan bir kavme Allah`ın öfkesi arttı" dedi ve (kırılan) dişine işaret etti. Ve ilave etti: "Allah`ın gadabı, Resulullah`ın Allah yolunda öldürdüğü kişiye de Allah`ın öfkesi şiddetlendi."
HadisNo : 4254
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Uhud
Ravi : Enes
Hadis : Resulullah (sav)`ın Uhud günü dişi kırıldı, başından yaralandı. [Yüzüne akan] kanı, yüzünden siliyor ve: "Allah, kendilerini Allah`a davet eden peygamberlerinin (başını) yarıp, dişini kıran [ve yüzünü kana bulayan] bir kavmi nasıl iflah eder?" diyordu. Bunun üzerine Allah şu ayeti indirdi: "Allah`ın onların tevbelerini kabul veya onlara azab etmesi işiyle senin bir ilgin yoktur. Çünkü onlar zalimlerdir. Göklerde olanlarda yerde olanlar da Allah`ındır. Dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. Allah bağışlayandır, merhamet edendir. Al-i İmran (128-129)."
HadisNo : 4255
[next]
Gazveler - Umretu`l-Kaza (1)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Umretu`l-Kaza
Ravi : Bera İbnu`l-Azib
Hadis : Resulullah (sav) Zülkade ayında umreye çıkmıştı. Mekkeliler Onun Mekke`ye girmesine izin vermediler. Resulullah, gelecek yıl girmek, orada üç gün kalmak, Mekke`ye silahlar torbalarda olarak girmek, ailelerinden peşine düşmek isteyen çıksa bile kimseyi almamak, Ashabından Mekke`de kalmak isteyen çıkarsa kimseye mani olmamak şartları üzerine anlaşmıştı. Resulullah (sav) (Mekke`ye umre için) girip, müddet de dolunca, Mekkeliler Hz. Ali`ye gelip: "Arkadaşına söyle, bizi terketsin, müddet doldu!" dediler. Resulullah (sav) çıktı, ancak Hamza`nın kızı (ra) peşine takıldı: "Ey amcam, ey amcam!" diye bağırıyordu. Hz. Ali (ra) onu alıp elinden tuttu. Hz. Fatıma (ra)`ya: "Amcanın kızını yanına al!" dedi. [Medine`ye gelince] kızı (yanına alma) hususunda Hz. Ali, Zeyd ve Cafer (ra) ihtilafa düştüler. Hz. Ali: "O benim amcamın kızıdır! (Ben ehakkım)" diyordu. Cafer (ra): "O hem amcamın kızı, hem de teyzesi nikahım altında!" diyordu. Zeyd de: "Kardeşimin kızıdır! diyordu. Resulullah (sav), kızın, teyzesinin yanında kalmasına hükmetti ve: "Teyze anne makamındadır!" buyurdu. Hz. Ali (ra)`a yönelerek: "Sen bendensin, ben de senden!" buyurdu. Cafer (ra)`a: "Yaratılışın ve huyun bana benzer" diyerek iltifat etti. Zeyd (ra)`e de: "Sen bizim hem kardeşimiz, hem de mevlamız (azadlımız)sın!" buyurdu.
HadisNo : 4270
[next]
Gazveler - Zatu`r-Rika` (1)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Zatu`r-Rika`
Ravi : Ebu Musa
Hadis : Resulullah (sav) ile birlikte bir gazveye çıktık. Biz aramızda bir deve olan altı kişiydik, sırayla biniyoruk. Derken ayaklarımız delindi. Benim ayaklarım da delindi ve tırnaklarım düştü, ayaklarımıza bezler sarıyorduk. Böylece seferimiz, ayaklarımıza sardığımız parçalar sebebiyle Zatu`r-Rika` gazvesi diye isimlendi.
HadisNo : 4263
[next]
Gazveler - Zatü`s-Selasil (1)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler - Zatü`s-Selasil
Ravi : Ebu Osman en-Nehdi
Hadis : Resulullah (sav) Amr İbnu`l-As (ra)`ı Zatu`s-Selasil ordusunun başında göndermişti. Amr İbnu`l`As der ki: "(Ya Resululah) sana en sevgili insan kimdir?" dedim. "Aişe`dir!" buyurdular. Ben tekrar sordum: "Erkeklerden kim?" "Onun babasıdır!" buyurdular. Ben bir kere daha sorayım dedim: "Sonra kim?" "Ömer" buyurdular ve bazı erkek (adları) saydılar. Beni en sona atacak korkusuyla sükut edip başka sormadım."
HadisNo : 4303
[next]
Gazveler Hakkında (4)
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler Hakkında
Ravi : Büreyde
Hadis : Resulullah (sav) onaltı gazve yapmıştır.
HadisNo : 4225
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler Hakkında
Ravi : Büreyde
Hadis : Müslim`in rivayetinde: "[Büreyde (ra)] Resululluh`la birlikte onaltı gazveye katıldığını söyler."
HadisNo : 4226
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler Hakkında
Ravi :
Hadis : Yine Müslim`in bir rivayetinde: "Resulullah (sav) ondokuz gazve yaptı, bunlardan sekizinde savaştı" denmektedir.
HadisNo : 4227
Fasil : GAZVELER BÖLÜMÜ
Konu : Gazveler Hakkında
Ravi : Seleme İbnu`l-Ekva`
Hadis : Resulullah (sav) ile birlikte yedi gazve yaptım. Ayrıca çıkardığı seferlerden de dokuzuna katıldım. Bir defasında başımıza Ebu Bekr (ra) bir defasında da Üsame İbnu Zeyd (ra) vardı.
HadisNo : 4228