Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

İlelu'l-Hadîs
İlelu'l-hadîs, hadislerin illetleri manasına gelir. Terim olarak hadislerde bulunan herkesin anlayamayacağı ve dışardan fark edilmeyen, illet denilen gizli kusurları konu olarak alan, bunları inceleyen ilme denir. İllet maddesinde söz konusu edildiği gibi, dış görünüşü itibariyle herhangi bir kusur taşımayan hadisin, gerçekte sıhhatine zarar verecek gizli kusuru isnadında olabildiği gibi metinde de bulunabilir. Her iki halde de dışardan fark edilemez. Böyle olunca hadis illetlerini farketmek kadar açığa çıkarmak çok zor bir iştir. İbn Haceri'l-Askalâni merhum “illet, hadis ilimlerinin en karışık ve en ince kısımlarından biridir. Bunu ancak Allah'ın geniş bir anlayış, güçlü bir hafıza, ravilerin dereceleri hakkında tam bir bilgi, isnad ve metinler hakkında kuvvetli bir meleke bahşettiği kimseler anlayabilir” diyerek bu zorluğa işaret etmiştir. Ne kadar zor olsa da, hadis illetim öğrenmek erbabına zevkli gelir. Nitekim Abdurrahman b. Mehdi, “Bir hadisin illetini öğrenmek bende olmayan yirmi hadisi yazmaktan daha ziyade hoşuma gider” demiştir. Hadis illetini açığa çıkarmak da erbabına kolay gelir. Bunun için hadisde en az hafızlık derecesine yükselmiş, keskin zekâ ve ihata kabiliyetine sahip mutkin bir muhaddis illetini tesbit etmek istediği hadisin bütün tarîkları bir araya toplanmadıkça hadisdeki illet açığa çıkmayacağından kendisine ulaşan bütün tarîklannı bir araya getirir. Her birinin ravilerini teker teker gözden geçirir. Adalet, zabt, hıfz, itkan durumlarını inceler. İsnadlarını, şeyhlerinin isnadlarını ele alır. Bu araştırma sonunda ravinin hadisi rivayette tereddüd edip etmediğini, kendisinden daha kuvvetli ravilere muhalefetinin olup olmadığını tesbit eder. Aym şekilde ravinin vehmini, mürsel veya munkatı rivayetleri muttasıl göstermesi yahut da hadisleri birbirine karıştırması gibi bir kusuru varsa açığa çıkarır. Bu merhaleden sonra hadisde illet varsa açığa çıkarmış ve hadis hakkında “illetli” hükmünü vermiş olur.472 Hadis âliminin bir hadis hakkında verdiği “illetlidir” hükmü bir paranın ayarını bilen sarrafınki gibi, bilgi, mümarese ve ustalık işidir. O para sanatıdır. Beriki ise haber ve hadis sanatı; Abdurrahman b. Mehdi bu konuda da “hadis ilmini bilmek bir ilhamdır. Hadis illetlerini iyi bilen birine “fülan sözü neye göre söylüyorsun?” diyecek olursan seni ikna edecek hüccet bulamaz. Halbuki o, nice muhaddislerin vakıf olamadıkları illete vakıf olmuştur” demiştir. İkinci hicri asrın bu meşhur muhaddisi ile birisi arasında geçen şu konuşma da hadis ilmiyle fazlaca meşgul olmanın hadis illetleri konusunda tecrübe kazandıracağına dairdir. Adam soruyor: “Sen şu hadis sahihdir; bu hadis sabit değildir deyip duruyorsun. Bunları neye göre söylüyorsun?” diyor. Cevaba dikkat edelim. “ Paralarını muayene için sarrafa götürsen o da “şu para iyidir, bu para kalpdır” dese “bunu neye dayanarak söylüyorsun” mu dersin, yoksa dediğine itirazsız inanır mısın?” “Dediğine inanırım.” “İşte bu da öyledir. Sarrafda para ile fazlaca meşgul olmanın verdiği bir ustalık olduğu gibi hadis âlimi de erbabı ile uzun rnuddet oturup görüşmüş, uzun boylu tartışmış ve Hadis İlminde büyük bir tecrübe ve derin bilgi sahibi olmuştur.” Benzeri bir olay da Rey'de geçmiştir. Ebu Zur'ati'r-Râzî'nin hadis meclisinde bir gün Muhammed b. Sâlihi'l-Kıylîni isminde biri ona, “Siz fülan hadisin, falan hadisin gizli illeti vardır der durursunuz. Deliliniz nedir?” diye sorar, Ebu Zur'a, “Delilimiz şudur: Sen bana illeti olan hadisi sorarsın. Ben de sana illetini söylerim. Sonra Muhammed b. Müslim b. Vare'ye gider, bana sorduğunu söylemeden ona da sorarsın. O da sana diyeceğini der. Daha sonra Ebu Hâtim'e gidersin. O da sana hadisin illetini söyler. Nihayet o hadis hakkında her üçümüzün söylediği sözleri karşılaştırırsın. Eğer aralarında ihtilaf bulursan anla ki herbirimiz kendi keyfince söz söylemiş. Sözlerimizde birlik bulursan bil ki bu ilmin bir hakikati vardır” cevabını verir. Muhammed b. Salih söyleneni yaptıktan sonra üçünün de sözlerinin aynı olduğunu görünce “Bu ilmin ilham olduğuna ben de şehadet ederim” der. 473 Hadis alimleri, hadis ilminin her dalında olduğu gibi ilelu'l-hadîs konusunda da değerli eserler vermişlerdir. Daha çok 2. 3. ve 4. hicri asırlarda te'lif edilen ve bir kısmı elimize geçmemiş olan bu eserlerin belli başlıları şunlardır: 1. İlelu Şu’be İbni’l-Haccâc 2. İlelu Yahya b. Sa'îd el-Kattân 3. el-İlelu’l-Menkûle an Yahya b. Ma'în 4. el-ilel: Ali İbnu'l-Medînî 5. Kitabu'1-İlel ve Ma'rifeti'r-Ricâl: Ahmed b. Hanbel. Ayasofya kütüphanesinde mevcut tek nüshasından Prof. Dr. Talat Koçyiğit ve Prof. Dr. İsmail Cerrahoğlu tarafından neşre hazırlanan bu eser iki cilt halinde neşredilmiştir. 6. el-İlel: Muhammed b. İsmail el-Buhâri. 7. el-İlel: Müslim b. Haccâc el-Kuşeyrî. 8. el-Musnedu'l-Kebîril-Muallel: Ya'kub b. Ebî Şeybe. Tamam değildir. Küçük bir bölümü Beyrut'ta basılmıştır. 9. el-İlel: Ebu Bekri'l-Esrem. 10. el-İlelu's-Sağîr: (Kitabu'1-İlel, İlelu't-Tirmizî): Ebu İsa Muhammed b. İsa't-Tirmizî. Sunenu't-Tirmizî sonunda Hindistan ve Mısır'da defalarca basılmıştır. İbn Receb lakabiyle meşhur Abdurrahman b. Ahmed b. Receb tarafından şerhedilmiştir. İbn Receb Şerhi de Bağdad'da basılmıştır. 11. el-İlelu'l-Kebîr: et-Tirmizî. (Dr. Muhammed Mustafa'l-A'zamî son zamanlarda bir nüshasının keşfedildiğini kaydediyor. 474 12. el- Musnedu'l-Kebîru'l-Muallel: el-Bezzâr. 13. Kitabun fî heli'1-Hadîs: Zekeriya b. Yahya es-Sâci. 14. el-İlel: Ebubekr Ahmed b. Muh. b. Hârûn el-Hallâl. 15. İlelu'l-Hadîs: İbn Ebi Hatim er-Râzi. İki cilt halinde 1343 de Kahire'de basılmıştır. 16. el-İlel: Ebu Ali en-Nisâbûrî 17. Kitabun fil-İlel: Ebu Ali el-Hüseyn b. Muhammed b. Ahmed el-Mâsercisî. 18. el-hel: ed-Dârekutnî 475

İ'lâmu'ş-Şeyh
Hadis şeyhinin bir hadisin veya hadislerin yazılı olduğu kitabın falan şeyhden rivayeti olduğunu talebeye bildirmesinden ibaret tahammulu'1-ilm metodlarından biridir. Şeyh yazdırdığı hadisi veya içinde rivayet ettiği hadisler bulunan bir yazılı metni “bu benim falandan rivayetimdir” diyerek talebeye ilan eder. Şu var ki gerek icazet, gerekse mukâtebe yoluyla hadis rivayetinde açıkça veya zımnen rivayete izin bulunduğu halde i'lâmu'ş-şeyh böyle değildir. Bunda icazete, yani hadisleri rivayete izin verildiğine işaret eden bir husus yoktur. İ'lâmu'ş-şeyh, hadis rivayetine izin vermek manasına gelmediğinden şeyhin “bu benim rivayetim” diyerek şeyhinden rivayetini açıklamasının talebenin rivayetine yeterli olup olmadığı konusunda ihtilaf vardır. Nitekim hadis alimleri, fakihler ve usulcülere göre talibin, şeyhinin kimden rivayet ettiğini bildirdiği hadisi rivayet etmesi caizdir. İbn Cureyc, Abdullah b. Ömer el-Umeri, er-Râmehurmuzî, Şafiilerden Ebu'n-Nasr es-Sabbağ, Mâlikilerden Ebu'l-Abbas el-Velîd b. Bekr el-Gamrî ve Abdulmelik b. Habib ve usul âlimi Fahruddin er-Razî bunlardandır. Hatta er-Râmehurmuzî ile bazı zahirî alimler şeyhin “bu benim rivayetimdir” dedikten sonra “onu benden rivayet etme” veya “bunu benden rivayetine izin vermiyorum” diyerek rivayete müsaade etmese bile yine de talibin ondan rivayeti caiz olur” demişlerdir. Kadı İyad ise bu görüşü naklettikten sonra şöyle der: “Bu görüş sahihtir. Başka nazar gerektirmez; çünkü şeyhin hadisde hiçbir illet veya şüphe yokken talibi onu rivayetten men etmesi müessir değildir; zira hadisi ona tahdis etmiştir. Bundan dönmesi olmaz.” 469 Bununla birlikte şeyhin hadisin ve kitabın kimden rivayet edilmiş olduğunu mücerred i'lam etmesi ile rivayet caiz olmaz. Nitekim İmam Gazâlî, İbnu's-Salâh ve ona tabi olarak en-Nevevî bu görüştedirler. İmam Gazâlî şeyhinle rivayetinin caiz olmayabileceğini söyler. İbnu's-Salâh ile en-Nevevî ise şeyhin kimden rivayeti olduğunu mücerred bildirdiği hadislerin senetleri sahih olduğu takdirde bunlarla amel etmesinin vacip olduğuna kaildirler.

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget