Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ? Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) "أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"
“Dedi ki” manasına gelir. Hadis Usulünde bilhassa isnadda hemen hemen en çok kullanılan lafızdır. Ravi isnadında “kale fulân” dediği zaman rivayetini bir raviye nisbet etmiş olur. Kale eda lafzının kullanıldığı yerler konusunda muhaddisler arasında birlik yoktur. Nitekim bazı muhaddisler bu lafzı semâ' yoluyla alman hadislerin rivayetinde kullanmışlardır. Söz gelişi Haccâc b. Muhammed el-Aver, İbn Cureyc'in rivayet ettiği hadislerin yazılı olduğu kitapları “Kale'bnu Cureyc” diyerek rivayet etmiştir. Öte yandan el-Hatîbu'1-Bağdâdî'ye göre eğer ravinin sadece semâ' yoluyla almış olduğu hadisleri kale lafzıyla rivayet ettiği halinden anlaşılırsa, bu tabir haddesenâ mertebesinde olur. Ancak bir ravi bu lafzı hem işitme yoluyla, hem de başka yollarla rivayet ettiği hadislerin rivayetinde kullanırsa o zaman ondan yalnızca hangi yolla aldığını belirttiği hadisler alınır. 536 Buharî ise kale lafzını bazen semâ, bazen semadan başka yollarla alınan hadislerin rivayetinde kullanmıştır.537 Onun bu eda lafzını en çok kullandığı yerlerden birisi ta'liklerdir. Görülüyor ki muhaddislerden kimi kale lafzını yalnız semâ yoluyla; kimi de semâ ile beraber başka yollarla alınan hadisleri rivayet ederken kullanmışlardır. Hatta isnad tedlisi yaparak rivayette bulunurken kale eda lafzını kullanan da olmuştur. Nakledildiğine göre Ali b. Haşrem şunları söylemiştir: “Bir gün Sufyan b. Uyeyne'nin yanında idik. Bize “Kâle'z-Zuhrî” diyerek ondan bir hadis rivayet etti. Kendisine bu hadisi ez-Zuhrî'den bizzat işitip işitmediği soruldu. İşitmediğini söyledi ve şöyle dedi: “Haddesenâ Abdurrezzak, an Ma’mer, ani'z-Zuhri”538 (Misale göre Sufyân b. Uyeyne senedinde ez-Zuhrî ile arasındaki iki vasıtayı, Abdurrezzâk ile Ma’mer'i atlamış, hadisi bizzat ez-Zuhrî'den işitmişcesine rivayet ederek tedlîs yaparken de kale lafzını kullanmıştır. Şu hale göre isnadlarda en çok kullanılan bu eda lafzının kullanılışında muhaddisler arasında birlik yoktur. Son zamanlarda tatbik edilen bir adete göre isnadlarda çokça geçen kale lafzı yazıda hazfolunur; fakat okunur. Senedde iki kale lafzı yanyana gelirse biri yazılmaz. Ancak okunur. Mesela Buhari'nin, şeklindeki senedi tarzında yazılır, tamamı okunur.
Bk. Kalb. Sözlükte bir nesneyi geriye döndürmek, çevirmek, altını üstüne getirmek manalarına gelir. 533 Hadis ıstılahı olarak kalb, bir hadisin senedinde veya metninde yer alan kelimelerin yerlerini değiştirmeye denir. Bu tariften anlaşılacağı gibi kalb, hadisin ya senedinde ya da metninde olur. Senedinde olana kalb fi's-sened; metninde olana ise kalb fi'1-metn adı verilmiştir. Kelimelerin olduğu gibi cümlelerin yerlerini değiştirmeye de kalb denilmiştir. Senedde kalbe misal vermek gerekirse râvinin hadisin senedinde bulunan Ka'b b. Murra ismini Murra b. Ka'b okuyup önce gelen kelimeyi sona, sona geleni ise başa alarak yerlerini değiştirmesi verilebilir. Bir hadisin isnadını başka hadise bağlamak, bir ravinin hadisini bir başka râvinin hadisiymiş gibi rivayet etmek de kalb şekillerindendir. Bir'de kalb-i mürekkeb vardır ki birkaç hadisin isnad ve metinlerini değiştirmekten ibarettir. Buhâri'nin Bağdat'a gelişinde hıfzını ve hadis bilgisini kontrol etmek maksadıyla yapılanı meşhurdur. Şöyle ki, Buharı Bağdat'a geldiğinde Bağdatlılar onu denemek için yüz hadis seçerek isnadlarını ve metinlerini değiştirmişler; kalbettikleri hadisleri onar onar on kişiye vererek Buhari'ye sordurmuşlardır. buhari sorulan her bir hadisi dinledikçe böyle bir hadis bilmediğini söylemiştir. Son hadisin okunuşunun ardından kendisine en önce hadis okuyan şahısa dönerek “senin ilk okuduğun hadisin isnadı şu, metni şudur; ikincisi şöyledir” diyerek düzeltmiştir. Daha sonra ikinci, üçüncü şahsın okuduğu hadislerin ilkinden sonuncusuna kadar doğrusunu söylemiş, onuncunun hadislerini de aynı şekilde düzelterek büyük takdir toplamıştır.” 534 Kalp, ya ravinin zayıf olması sonucu muhalefetten doğar, ya da meselâ, kimsenin rivayet etmediği garîb hadis rivayet ederek ona olan rağbeti artırmak ve ilim taliblerini kendi hadis meclisine çekmek gibi bir maksatla veya Buhari misalinde olduğu gibi bir muhaddisi denemek için kasden yapılır. Ravinin muhalefetinden doğan kalb tekerrür ederse zabta dokunur. Kasden garâib rivayet ediyor intibaı uyandırmak için yapılan kalbi pek çok muhaddis sirkat saymış535; bir kısmı da hadis uydurmaktan farksız görmüştür. İster senedinde olsun, ister metninde, kelime ya da cümlelerin yerleri ve isnadları değiştirilerek kalb yapılmak sonucu meydana gelen hadise maklûb denir. Maklûb hadislere verilen misaller aynı zamanda kalbe de misal olurlar. Bu itibarla daha fazla kalb misali maklûb maddesinde görülebilir.
Bk. Kalb. Sözlükte bir nesneyi geriye döndürmek, çevirmek, altını üstüne getirmek manalarına gelir. 533 Hadis ıstılahı olarak kalb, bir hadisin senedinde veya metninde yer alan kelimelerin yerlerini değiştirmeye denir. Bu tariften anlaşılacağı gibi kalb, hadisin ya senedinde ya da metninde olur. Senedinde olana kalb fi's-sened; metninde olana ise kalb fi'1-metn adı verilmiştir. Kelimelerin olduğu gibi cümlelerin yerlerini değiştirmeye de kalb denilmiştir. Senedde kalbe misal vermek gerekirse râvinin hadisin senedinde bulunan Ka'b b. Murra ismini Murra b. Ka'b okuyup önce gelen kelimeyi sona, sona geleni ise başa alarak yerlerini değiştirmesi verilebilir. Bir hadisin isnadını başka hadise bağlamak, bir ravinin hadisini bir başka râvinin hadisiymiş gibi rivayet etmek de kalb şekillerindendir. Bir'de kalb-i mürekkeb vardır ki birkaç hadisin isnad ve metinlerini değiştirmekten ibarettir. Buhâri'nin Bağdat'a gelişinde hıfzını ve hadis bilgisini kontrol etmek maksadıyla yapılanı meşhurdur. Şöyle ki, Buharı Bağdat'a geldiğinde Bağdatlılar onu denemek için yüz hadis seçerek isnadlarını ve metinlerini değiştirmişler; kalbettikleri hadisleri onar onar on kişiye vererek Buhari'ye sordurmuşlardır. buhari sorulan her bir hadisi dinledikçe böyle bir hadis bilmediğini söylemiştir. Son hadisin okunuşunun ardından kendisine en önce hadis okuyan şahısa dönerek “senin ilk okuduğun hadisin isnadı şu, metni şudur; ikincisi şöyledir” diyerek düzeltmiştir. Daha sonra ikinci, üçüncü şahsın okuduğu hadislerin ilkinden sonuncusuna kadar doğrusunu söylemiş, onuncunun hadislerini de aynı şekilde düzelterek büyük takdir toplamıştır.” 534 Kalp, ya ravinin zayıf olması sonucu muhalefetten doğar, ya da meselâ, kimsenin rivayet etmediği garîb hadis rivayet ederek ona olan rağbeti artırmak ve ilim taliblerini kendi hadis meclisine çekmek gibi bir maksatla veya Buhari misalinde olduğu gibi bir muhaddisi denemek için kasden yapılır. Ravinin muhalefetinden doğan kalb tekerrür ederse zabta dokunur. Kasden garâib rivayet ediyor intibaı uyandırmak için yapılan kalbi pek çok muhaddis sirkat saymış535; bir kısmı da hadis uydurmaktan farksız görmüştür. İster senedinde olsun, ister metninde, kelime ya da cümlelerin yerleri ve isnadları değiştirilerek kalb yapılmak sonucu meydana gelen hadise maklûb denir. Maklûb hadislere verilen misaller aynı zamanda kalbe de misal olurlar. Bu itibarla daha fazla kalb misali maklûb maddesinde görülebilir.