“Falanca bize dedi ki” manasına eda lafızlarındandır. Kadı İyad'a göre kale lenâ fulân lafzının “haddesenâ, ahberanâ, enbe'enâ, semî’tu fulânen yekûlu lafızları gibi şeyhten işitme (semâ’) yoluyla alınan hadislerin rivayetinde kullanılması caizdir ve bunda ihtilaf yoktur. 540 İbnu's-Salâh, Kadı İyad'ın bu sözünün açıklanmaya muhtaç olduğunu söylemiş ve “özel olarak şeyhten işitmeksizin rivayet olunan hadisleri rivayet ederken kullanılmaları yaygın hale gelen bu lafızların yanlış anlaşılmaya ve karışıklığa sebep olacaklarından, bizzat şeyhten işiterek alman hadislerin rivayetine ıtlak edilmemeleri gerekir” demiştir.541 Buhâri'nin rivayetleri arasında kale lenâ fulânun, (veya tekil zamiriyle) kale lî fulân edâ lafızlarına sıkça rastlanır. İbnu's-Salâh, bazı müteahhir Mağrib alimlerinin bunları görünüşe göre ittisale, manaca ise kopukluğa delâlet eden ta'liklann alameti saydıklarına işaret ettikten sonra şu görüşü nakletmiştir: “Buhâri'nin kale liî, kale lenâ dediğini gördün mü, bilki bu, ihticac için değil istişhad için zikrettiği bir isnattır. Yani böyle naklettiği haberi hüccet olarak değil, şahit olarak zikretmiştir. Aslında muhaddisler bu gibi, lafızları aralarında hadis müzakere ederlerken veya münazara vesilesiyle çokça kullanırlar. Müzakere hadisleriyle ihticac ettikleri nadirdir. “ Buradan anlaşıldığına göre Mağrib alimleri kale lenâ fulân lafzını daha çok talika hamletmişlerdir. Şu da var ki, İbnu's-Salâh, bu görüşün sahibinden önce yaşayan ve Sahih-i Buhari'yi daha iyi bilen Ebu Ca'fer b. Hamdan en-Nîsâbûrî'nin bir sözünü naklederek bu görüşe katılmamıştır. Ebu Ca'fer'e göre Buhâri'nin kale lî fulân lafziyle rivayet ettiği bütün hadisler şeyhinden arz veya munâvele yoluyla alınmışlardır.542 Buna göre kale lenâ fulân veya kale lî fulân lafızları ta'lika delâlet etseler bile daha çok sema'dan başka yollarla rivayet edilen hadislerin naklinde kullanılmışlardır
|