Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

Semâ
Dördüncü babdan çekimi yapılan ve işitmek, dinlemek manasına gelen “semi'a” kök fiilinin mastarıdır. Hadis usulünde hadis rivayet metotlarından biri, birincisi ve en önemlisidir. Hadisi, bizzat şeyh denilen muhaddisle bir araya gelerek, ondan işitmek suretiyle gerçekleşir. Şöyle ki, talib, şeyhin hadis rivayet ettiği meclislerine devam eder. Onun ezberinden veya kitabından okuduğu hadisleri dinleyerek yazar ve ezberler. Böylece şeyhin hadislerini ondan dinlemek ve işitmek suretiyle rivayet etmiş olur. Bazen de tâlib, şeyhin hadislerini önceden elde etmiş olur. Bunları o şeyhten rivayet edebilmek için meclisinde de dinler. Hatalı olanlarını düzeltir. Yahut şeyhe okuyarak arzeder. Okuma işi bitince önceden elde ettiği hadisleri işitmiş olur. Bu usulle semâ bazılarına göre şeyhten işitmekten daha üstündür. Hadislerin Hz. Peygamber'den rivayeti semâ usulüyle başlamıştır, sahabîler Hz. Peygamber'le birlikte olduklarında onun sözlerini bizzat mübarek ağızlarından duymuşlar, işittikleri sözleri hafızalarına nakşederek bellemişlerdir. Bu yolla öğrendiklerini kendilerinden rivayet edenlere anlatarak onların da işiterek rivayet etmelerine yol açmışlardır. Bu rivayet şekli daha sonra asırlarca devam etmiştir. Zamanla başka rivayet metotları ortaya çıkmış ve uygulama alanı bulmuş olduğu halde semâ metodu değerinden hiçbir şey kaybetmemiştir; çünkü bu metotta her şeyden önce şeyh ile talibin bir araya gelmesi söz konusudur. Dolayısıyla şeyhin sözleri dinlenir, hadisleri arada vasıta olmaksızın alınır. Bu bakımdan semâ yoluyla rivayet, rivayet usullerinin en sağlam ve üstünü sayılmıştır. Semâ yoluyla alınan hadislerin rivayetinde değişik eda lafızları kullanılmıştır. Bunlardan en üstünü semi'tudur. Bu eda lafzının en üstün oluşunun sebebi, sadece semâ yoluyla alman hadislerin rivayetinde kullanılmasındandır. Ondan sonra haddesenâ gelir. Tekil zamirle haddesenî, ahberanâ, enbe'enâ eda lafızları da sema usulüyle rivayette kullanılan eda lafızlarıdır. Ancak bu lafızlardan çoğu semadan başka yollarla rivayet edilen hadislerin edasında da kullanılmıştır.

Seketû Anhu
“Hakkında bir şey söylemediler, sustular” demektir Cerh lafızlarındandır. Beşinci derece ağır cerhe delalet eden lafızlar arasında yer alır. Kaide olarak böyle ağır derecede cerhe uğrayan arvinin adalet vasfını kaybettiğine hükmedilir. Hadisleri yazılmaz. İ'tibar için dikkate alınmaz. Şahid olarak kıymet verilmez, seketü anhu lafzıyla cerhedilen ravi de öyledir. Buharı seketû anhu cerh lafzını diğer alimlerden farklı olarak metrûku'l-hadîs manasına kullanmıştır.

Sefeh
Sefeh, sefâh ya da sefâhet, her üçü de mastar olup akıl ve idraki hafif olmak, cehalet ve bilgisizlik anlamını verir. Kötü yaratılışlı olmak, cahil ve akılsızca hareket etmek yerine kullanılır. Böyle bir insana sefih denir. Çoğulu sufehâ gelir. Hadis Usulünde sefeh, yalancılık, heva ehlinden olmak ve ne rivayet ettiğini bilmemek hususuyla beraber en önemli cerh sebeplerinden biridir. Kendisinin de sefeh hali bulunan ravi cerhedilir. Hadisleri terk olunur. Bu konuda Malik b. Enes şöyle demiştir: “Dört grup raviden sakın hadis almayınız. Bunlardan başkasından alınız. Rivayet şartlarına en fazla uyan kimse bile olsa sefihten; Hz. Peygamber'in hadisleri üzerine yalan söylemek ithamına maruz kalmasa bile insanlarla konuşmasında yalan söylediği denenmiş kimseden; halkı kendi hevasına çekmeye çalışan heva ehlinden ve ibadet ve faziletle tanınmış dahi olsa ne rivayet ettiğini bilmeyen şeyhten..”1066 Muhaddislere göre bir ravide sefeh olduğunun ilk belirtisi sözlerindeki bayağılık ve iğrenç ifadelerdir. Nitekim el-Hatîbu'l-Bağdadî'nin naklettiğine bakılırsa Yahya b. Sa'îd el-Kattân hadis meclisinde “bu hadisi size rivayet etmediysem anam zina etmiş olsun” diyen en-Nadr b. Mutarrif in meclisini bu sözü üzerine terk etmiştir. Yine Yahya b. Ravh el-Harrânî, Ya'lâ İbnu'l-Eşdak'tan niçin hadis yazmadığını soranlara şu cevabı vermiştir: “Hadis meclisine gittik. Bir gün ileri geri sözler söylediğini işittik. Dünyada insan mı yok ki bundan hadis yazılacak?” diyerek meclisini terk ettik. Yazdığımız hadisleri de bıraktık.” 1067Şu hale göre konuşması sırasında yalan söylemese bile ciddiyet ve vekara aykırı şekilde hafif, adî ve çirkin sözler sarfeden ravi mürüvvet vasfını zedelemiş demektir ve sefeh vasfı taşıyordur. Sefeh sahibi bir ravi ise ne kadar sadık ve dirayetli olursa olsun cerhedilerek adalet vasfını kaybetmiştir, muhaddisler sefih olduğu anlaşılan ravilerden hadis alınamayacağı görüşündedirler.

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget